Su kablarının en iyisi, tevâzua daha yakın olduğu için pişmiş topraktan ve odundan olanlarıdır. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Su kabları topraktan olan ev halkına Allahü teâlâ rahmet ve melekler istiğfar ederler» buyurmuştur. Sırrî-yi Sekatî, Cüneyd-i Bağdâdî’ye (kuddise slrruhümâ), evinin kabları senin cinsinden, yanî topraktan olsun demiştir (Ravdatü’n-nâsıhîn).
İbni Abbâs (radıyallahü anhümâ), su kabları içinde en çok cam olanları severdi. Çünki önce suya bakar, sonra içerdi.
Mü’minler altın ve gümüş kabları kullanmakdan sakınmalıdır. Erkeklere de, kadınlara da haramdır. Fıkıh kitablarında bildirildiği gibi, kadınlar, altın ve gümüşü yalnız süs olarak kullanabilirler. Bakır ve sarıdan yapılan kablar da makbûl değildir.
Kabların üstünü kapatmak da sünnettendir. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Kablarınızın üstünü örtün ve kapatırken Besmele söyleyin» buyurmuştur. Kabların hepsine kapak bulunamazsa tahta veya başka şeylerle, Besmele çekerek kapatmalıdır. Böylece Peygamber efendimize itaat etmiş oluruz. Allahü teâlâ da Resûlüne uyduğumuz ölçüde, bu itâatin bereketi ile üzerimizden belâları kaldırır.
Nehir, havuz gibi yerlerden eğilip ağzı ile su içmemelidir. Eli ile veya bir kab ile içmelidir. Hayvanlar bu şekilde içmektedirler. Kabın içindeki su veya sütü de ağzını orta kısmına koyup içmemelidir. Kenarından içmelidir. Orta yerden ağzı ile içince boğazına zararlı bir şey kaçabilir. Böyle içen bir kimsenin boğazına yılan kaçtığı rivâyet edilmiştir. Kabın kırık yerinden ve kulp kısmından su içmemelidir. Çünki oralar iyi yıkanmayıp kirli kalabilirler. İçenin üzerine dökülme ihtimali vardır. Buralar şeytanın oturduğu yerlerdir. Geceleyin kabların üstü mutlaka örtülmen ve sıkı bağlanmalıdır. İçine mikrop girmemesi için böyle yapılmaktadır. Geceleyin kapılar kapanmalı, lâmbalar söndürülmeli, çocuklar eve gelmiş olmalıdır. Bir hadîs-i şerîfde: «Kapılarınızı kapatın, çocuklarınızı toplayın. Çünki clnnîler geceleri yayılırlar. Lâmbalarınızı söndürün. Çünki fârecikler gelip lâmbayı çekip evi ve halkını yakarlar» buyurulmuştur (Şerh-i Mesâbîh).
Su içecek kab bulamayan eli ile içer. En efdal kab da eldir. Su içmek isteyince kabı sağ eline almalı, Allahü teâlâ’nın «Yeyiniz, içiniz…» emrini düşünerek içmelidir. İçerken Besmele çekmeli, Allahü teâlâ’ya suyun temiz olması, bereket ve hayat kaynağı olması için duâ etmelidir. Üzerine damlamaması için, kabın alt tarafından içmelidir. İbni Abbâs (radıyallahü anhümâ)’nın yaptığı gibi içmeden önce suya bakmalıdır. Suyu 3 nefesde içmeli, her nefesde ağzını bardaktan çekmelidir. Peygamber efendimiz de böyle yaparlardı. Birinci nefeste Rabbine, verdiği ni’met sebebiyle şükretmeli, ikinci nefeste, kendisine ortak olmaması için Allahü teâlâ’ya şeytandan sığınmalı, üçüncü nefeste içtiği suyun şifâ olması için Allahü teâlâ’ya niyazda bulunmalıdır. Her nefesin sonunda da Allahü teâlâ’ya hamd ederse içtiği su, diğer su içmesine kadar karnında tesbîh eder.
Daha çok şükretmeğe vesile olacağı ve harâreti gidereceği için serin su içmelidir. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) soğuk ve tatlı suyu severdi. Ayakta su içmemelidir. Eğer içerse çıkarmalıdır. Ebû Hüreyre (radıyallahü anhj’ın bildirdiği bir hadîs-i şerîfde: «Hiçbiriniz ayakta su içmesin. Unutarak içen olursa kussun» buyurulmuştur. Şerh-i Mesâbîh’de diyor ki: Buradaki kusma emri ayakta su içmeğe mübalâğa ile engel olmak içindir. Birçok âlimler bunun tahrîmî değil tenzîhî olduğunu söylemiştir. Yanî ayakta su içmek haram değil, tenzîhen mekrûhdur. Ayakta insanın âzaları sâkin ve rahat değildir. İçilen su yerli yerine gitmeyebilir, dolayısıyla zararlı olabilir.
Zemzem suyu, abdestten artan su ve ilâç alındıktan sonra içilen su, ayakta içilebilir denildi. İbni Abbâs (radıyallahü anhümâ) Resûlullah’ın (sallâllahü aleyhi ve sellem) zemzem suyunu ayakta içtiğini haber vermiştir. Bâzı âlimler zemzem suyunun da ayakta içilmesine izin vermemişlerdir. Bunlardan biri de İmâm Gazâlî’dir (rahmetullahi aleyh). Peygamber efendimizin ayakta zemzem suyunu içmesi bir özür sebebi iledir. İnsanların izdihamı veya yerin kirli yâhud ıslak olması düşünülebilir. İlâçdan sonra su içilmesi ise ilâcın çabucak mideye inip erimesi içindir. Mazhar’da diyor ki: Alî ibni Ebî Tâlib ve Eshâb-ı kirâmdan (aleyhimürrıdvân) bir kısmı, özürsüz ayakta su içmeğe izin vermişlerdir. Hasen-i Basrî (rahimehullah) da yolcunun ayakta yemesine izin vermiştir. Huzeyfe (radıyallahü anh) hayvanın üzerine binmiş giderken yemek yerdi. Ancak fıkıh âlimleri ayakta, yürüyerek ve binerek su içilmemesi ve yemek yenmemesini bildirmişlerdir.
Aç karnına su içmemelidir. Kuvvetten düşürür, İnsanı zaifletir. Suyu yudum yudum emerek içmeli, bir defada nefes almadan içmemelidir. Ciğer ve dalakda zararlı olur. Su kabına üfürülmez. Suyun içinde nefes alınmaz. Nefes alınacağı zaman ağız kabdan çekilir. Suyu 3 defada içip her defasında başında Besmele, sonunda Elhamdü lillâh demek daha afiyetti, susuzluğu giderici ve sıhhate fâidelidir. Din kardeşinin artığı olan su içilir. Âlimlerin ve velîlerin artığı ile bereketlenmelidir.
Bir toplantıda su dağıtırken önce âlimlere, sonra yaşlılara, sonra gençlere, en son çocuklara verilir. Yerken, yürürken ve otururken de bu sıra gözetilir. Su dağıtan en son kendi içer. Yanında oturanlara bir şey verirken önce sağından başlanır. Sonra onun sağındakine verilerek devam edilir. Buhârî’de Enes (radıyallahü anh) rivâyet ediyor. Resûlullah’a (sallâllahü aleyhi ve sellem) evimde süt ikrâm ettim. İçti. Ebû Bekr (radıyallahü anh) solunda, bir köylü de sağında idi. Ömer (radıyallahü anh) Peygamber efendimize Ebû Bekr’i gösterdi. Fakat Resûl-i Ekrem efendimiz artığını köylüye verdi ve «Sağdakiler, sağdakiler, sağdakiler» buyurdu. Buradan, sağda bulunanlar, soldakilerden daha aşağı derecede olsalar da önce sağda olanlara ikram edileceği anlaşıldı (Şerh-i Meşârık). Sağdakinin izni olmadan soldakine verilmez. Nitekim (sahîh-i Müslim) de şöyle anlatılır: Resûlullah’a (sallâllahü aleyhi ve sellem) su getirdiler. İçti. Sağında, orada olanların en küçüğü vardı. Bu İbni Abbâs (radıyallahü anhümâ) idi. Solunda da büyükler bulunuyordu. Peygamber efendimiz çocuğa dönerek: «İzin verir misin, bu suyu önce büyüklere vereyim» buyurdu. Çocuk, hayır, vallahi olmaz deyince mübârek artığını çocuğa verdi.
Zemzem suyu ikrâm edildiğinde, güzel kokuda olduğu gibi geri çevirmemen, almalıdır. Su içtikten sonra Resûlullah’ın (sallâllahü aleyhi ve sellem) yaptığı gibi: «Elhamdü lillâhillezî ce’alehü azben fürâten bi- rahmetihi ve lem yec’alhü milhen ücâcen bizünûbî» düâsını okumalıdır. Duâda, rahmeti ile suyu tatlı yapıp günahlarım sebebi ile acı bir tuz hâline getirmeyen Allahü teâlâ’ya hamd olsun denilmektedir. Hadîs-i şerîfde: «Günâhı çok olan, çok su dağıtsın» buyurulmuştur.