Sual: Seyyid Kutub, Cihan Sulhu kitabında: (İslamda huzur ve barış, bütün insanlar arasında adalet ve emniyeti gerçekleştirmek mânâsına olan Allahın kelimesini (= irâdesini) gerçekleştirmekten ibarettir) diyor. Buna ne cevap vermek gerekir?
Cevap: İslamiyet, huzuru ve barışı, Darülislamda temin eder. Bunun için de, Darülislamdaki müslümanların ve zimmilerin, İslamın emirlerine ve yasaklarına uymaları yetişir. Çünkü, huzur ve barış, ancak Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uymakla sağlanır. Bunlara uymayanlar, yine İslamın gösterdiği cezalarla doğru yola getirilir. Darülharbdeki kâfirlerin rahatları, huzurları ve barış içinde yaşamaları için, müslümanlar harp etmez. Zaten harp ile kâfirler huzura ve barışa kavuşamaz. Kâfirlerin huzura, barışa kavuşmaları, ancak müslüman olmaları veya cizyeyi kabul etmeleri ile olabilir. Kur’ân-ı Kerîme uyulan yerlerde huzur, barış ve adalet kendiliğinden hâsıl olur. Allahü teâlâ, zaten bunun için İslamiyeti kullarına lutfetmiş, ihsan etmiş, göndermiştir.
Muhammed aleyhisselâmın gönderilmesi, bütün insanlara rahmet olmuştur. İşte müslümanlar, kâfirleri bu tek yoldan huzura, barışa kavuşturmak için cihat eder. Yeryüzündeki bütün insanların müslüman olmakla şereflenmeleri için canlarını, mallarını feda ederler. Allahü teâlâ, bütün insanları müslüman olmaları için yarattığını bildiriyor. Bütün insanlara, müslüman olmalarını emrediyor. Kullarını bu saadete kavuşturmak için cihat edenlere çok sevap vereceğini söz veriyor. Allahın kelimesini yaymak demek, Kelime-i tevhidi yaymak demektir. Cihat demek, Kelime-i tevhidi, yani imanı yaymak demektir. İnsanlar arasında adaleti, huzuru, barışı ve emniyeti gerçekleştirmek için, biricik çıkar yol, dünyanın her yerine Kelime-i tevhidi yaymaktır. Dünya barışı, ancak böyle sağlanabilir. Siyer-i kebir tercümesindeki hadis-i şerifte, (İnsanlar ile harp etmeye emrolundum. Lailahe illallah kelimesini söyletinceye kadar, onlarla dövüşürüm) buyuruldu.
Dürrü’l-muhtar’da diyor ki (Cihat, bütün insanları, iman etmeye çağırmak, bu çağrıyı işitmelerine ve kabul etmelerine mâni olan diktatörleri ile devletin harp etmesidir. Fertlerin cihadı ise, mal ile fikir ile ve her lazım olanı yapmakla ve duâ etmekle İslam ordusuna yardım etmektir. Cihat etmek farz-ı kifâyedir. Düşman hücum ettiği zaman, kadın, çocuk bütün milletin devlete yardım etmeleri farz-ı ayn olur. Devlet hazinesinde para varsa, milletten, para, mal toplamak, tahrimen mekruhtur. Devlet malı yetişmezse, milletten yardım istemesi caiz olur. Zor ile aldığı yardımları, sonra ödemesi lazımdır.)
Sual: Günümüzde cihad nasıl yapılır?
Cevap: Cihat yapabilmek için, müslümanların kâfirlerde bulunan harp vasıtalarının hepsini yapmaları ve kullanabilmeleri ve sulh zamanında buna hazırlanmaları farz-ı kifâyedir. 20. asrın sonlarında kâfirler her türlü neşr ve propaganda yolu ile soğuk harp yapıyor. İslamiyete durmadan saldırıyorlar. Gençleri aldatmaya uğraşıyorlar. Müslüman devletleri bir yandan atom gücü, füzeler, jetler, elektronik aletler yapmalı, öte yandan da kâfirlerin soğuk harbine karşı koymalıdır. Kitap, mecmua, gazete, radyo, televizyon ve filmler ile İslamiyetin üstünlüğünü, faydalarını, hem müslümanlara, müslüman yavrularına öğretmeli, hem de bütün dünyaya yaymalıdır. Bunu yapabilmek için, İslam bilgilerinin hem din, hem de fen kollarını iyi öğrenmelidir. Millet de devletin bu çalışmalarına yardım etmelidir. İslam medreselerinde eskiden fen bilgileri de okutuluyordu.
İslama hizmet etmek ve din düşmanlarının yalanlarını, iftiralarını yüzlerine çarpabilmek isteyenlerin, bugün de, en az lise bilgilerini ve Ehl-i sünnetin temel bilgilerini iyi kavramaları lazımdır. Bu ikisinden birinde eksiği olanların İslamiyete faydaları değil, zararları dokunur. Yarım âlim insanın dinini alır sözü meşhurdur. Bunları erkekler yapmalıdır. Erkekler çalışınca, kadınlara yapacak hiçbir ağır iş kalmaz. Devlet her köyde Kuran kursları açmalı, kız, oğlan her çocuğa Kuran ve ilim-i hal öğretmelidir. Bu vazifeyi ihtiyarlar ve hanımlar yapmalıdır. Her müslümanın, din bilgilerini öğrettikten sonra, oğlunu liseye ve üniversiteye göndermesi lazımdır. Müslümanlar çocuklarını okutmazsa, devlet işleri, idare ve kumanda makamları, propaganda vasıtaları, teşri ve icra organları kâfirlerin, mürtedlerin elinde kalır. Küfrü yayarlar. Müslümanlara işkence yaparlar. İslamiyete hizmet etmek için, erkeklerin üniversiteyi bitirmeleri ve daha da çalışmaları lazımdır.
İslam ile küfür, her gün çarpışıyor. Birisi, elbette ötekini yenecektir. Bu ölüm kalım savaşına katılmayan, bu korkunç savaştan haberi bile olmayan ahmaklar, dünyada da, ahirette de ceza, azap göreceklerdir. İslam düşmanları ile savaşan hükümete elinden geldiği kadar yardım edenler, cihat, gaza sevâbına kavuşacaklardır. İslam bilgilerinin yayılmasına mâni olan ve gazeteleri, radyoları ve televizyonları ile İslam dinine saldıran, milletlerini sömürerek, bütün gelirlerini kendi zevk ve eğlenceleri için insanları köle yapmak için kullanan azgın, zalim kâfirlere karşı cihat yaparak, masum insanları bunların pençelerinden kurtarmamız ve saadete kavuşturmamız emrolundu. Bu emir, bu ibadet, devlete, cihat ordusuna yardım etmekle olur. Devletten izinsiz yapılırsa, cihat değil, fitne çıkarmak ve anarşi olur. Allahü teâlâ çalışana yardım eder. Boş oturanı sevmez ve yardım etmez.
Müslüman ismini taşıyanların 73 fırka olacağı, hadis-i şerifte bildirildi. Bu hadis-i şerif, Berika ve Hadika kitaplarında açıklanmakta ve Buhari ve Müslim kitaplarında bulunduğu bildirilmektedir. İmanları başka başka olan bu fırkalar birbirleri ile birleşemez. Önce, inançlarının birleştirilmesi lazımdır. Müslümanların çeşitli fırkalarını birleştirelim diyenler, hak üzerinde birleşmelerini istemelidirler. Çünkü, bunların içinde yalnız Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğrudur. Geri kalan 72 fırkanın, bozuk imanlarından dolayı Cehenneme gidecekleri hadis-i şeriflerde bildirilmiştir.
Müslümanların hak üzerinde birleşebilmeleri için, hepsinin Ehl-i sünnet itikadında, aynı inançta olmaları lazımdır. Bunun için de, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerini yazan, kitap, mecmua ve gazeteleri okumalı, bunları tanıdıklara göndermelidir. Bu bilgilerin yayılmasına çok çalışmalıdır. Mektebe giden çocuğunu her akşam kontrol etmeli, ahlakını bozan, dinini ve imanını çalmaya çalışan soysuz öğretmeni varsa, bunu maarif vekaletine bildirmeli, çocuğu vicdanlı, şerefli, ilim ve Hak adamı öğretmenleri bulunan okula nakletmelidir. Evladının sonsuz felakete sürüklenmesini önlemeli, din düşmanlarının tuzaklarına düşmemesi için çok uyanık olmalıdır. Çocuklarını, Kur’ân-ı Kerîm hocasına göndermelidir. Onların körpe dimağlarının, temiz ruhlarının, Kur’ân-ı Kerîmin nuru ile aydınlanmasına çalışmalıdır. Çocuklar ancak böylece müslüman yetişebilir. Bir memleket, çocukların müslüman yetişmesi ile müslüman kalabilir. Bu yazılanlar fikirle olan cihatdır. Bu cihat da, savaşla olan cihat gibi farzdır.
Tavsiye yazı: Müslümanlar İhtilalci Mi Olur?