Sual: Bir kimse çıkıp da, (Zekatı altın olarak vermek, eski zamanda imiş. Şimdi, altın kullanılmıyor. Her yerde kağıt para kullanılıyor. Şimdi, zekatı altın olarak vermek lazım demek, müslümanlara güçlük çıkarmaktır. Allahü teâlâ, güçlük çıkarmayınız! Kolaylık gösteriniz buyuruyor. Kağıt para kullanmak, umum-i belva olmuştur. Âlimler, umum-i belva olan şeye izin vermiştir. Bunun için, bugün zekat, kağıt para ile niçin verilmesinmiş?) derse, buna ne cevap verilir?
Cevap: Bu söz doğru değildir, hem yanlıştır, hem de İslam âlimlerine iftiradır. Çünkü:
Dinde güçlük göstermeyiniz demek, kolayınıza geleni yapınız demek değildir. İslamiyetin izin verdiği, caiz olan kolaylığı yapabilirsiniz demektir. Mesela, hasta olduğu için veya çok soğuk olduğu için ayakları yıkamak güç olunca, mest üzerine meshedilir. Çünkü, İslamiyet buna izin vermiştir. Fakat kolaylık olsun diye ayakları yıkamadan mest giyilmez. Çünkü İslamiyet bu kolaylığa izin vermemiştir. Hasta olan kimse, başkasının yardımı ile yıkar. Soğuk ise, suyu ısıtıp da yıkar. Mestlerini bundan sonra giyer. İslamiyet, bu kolaylığa da izin vermiştir. Din âlimlerinin sözlerine ehemmiyet vermeyip de, fıkıh kitaplarının gösterdiği kolaylıkların dışına çıkmak caiz değildir. İslamiyeti, kendi aklına, kendi görüşüne göre çevirmek isteyenlere Dinde reformcu veya Zındık denir. Şimdi Mısır’da ve Hicaz’da böyleleri çoğaldı. İslamiyeti istedikleri tarafa çekip çeviriyorlar. Bu sapıklara, asrımızın derin alimi, müctehid, müceddid ve şehit gibi parlak isimler takarak ve zehirli kitaplarını tercüme ederek satan, böylece milletin dinini, imanını yıkarak, para kazanan din tüccarları da memleketimizde çoğalmaktadır.
Alimlerimizin, umum-i belva olan, yani, her yere yayılan ve sakınılması güç olan şeylere izin vermesi de böyledir. Yani, kitapları karıştırarak, çeşitli ictihadlar arasında, çok zayıf olsa bile en kolayını arayıp bulmuşlar ve millete bildirmişlerdir. Umum-i belva olunca, müctehidlerin en zayıf sözleri ile fetva vermek caiz olur. Fakat, hiç bir âlim, hiçbir zamanda hiçbir müctehidin caiz demediği bir şeye caiz dememiştir ve diyemez. Dinde reformcular, yani mezhepsizler ise, akıllarına gelen her şeyi yazarlar. Bunlara uyanların ibadetleri de, dinleri de bozulur.
Zekatı altın olarak vermek, çok kolaydır. Hiç de güç değildir. Sarrafa gitmeye, altın satın almaya lüzum da yoktur. Zekatını fakirlere kağıt para olarak dağıtmakta ısrar eden bir zengin, Eşbah ve Reddü’l-muhtar kitaplarının sahiplerinin, fakirdeki alacağını, ona zekat olarak bırakmak isteyen bir zengin için bildirdikleri gibi yapar: Dağıtmak istediği nisapdan az kağıt paranın değerinde altını zevcesinden veya başkasından ödünç alır. Salih bir fakire (Birkaç tanıdığıma ve sana zekat vereceğim. Dinimiz zekatın altın olarak verilmesini emrediyor. Altınları kağıt paraya çevirmekte size kolaylık olmak için senin zekatını almak ve dilediği kimseye hediye etmek üzere şunu vekil yapmanı istiyorum. Böylece benim İslamiyete uymamı sağlamış olacaksın. Bunun için de, ayrıca sevap kazanacaksın!) der. Zenginin güvendiği bir kimse vekil yapılır. Altınları fakirin yanında olmayarak, bu vekile zekat niyeti ile verir. Fakirin bu vekili, altınları teslim alıp, birkaç dakika sonra bu altınları zengine hediye eder. Zengin de kağıt paralarını o fakire ve başka fakirlere, Kur’ân-ı Kerîm kurslarına ve dine hizmet eden müslümanlara dağıtır. Caiz olmayan kimselere ve namaz kılmayanlara verirse, zekat vermemek azabından kurtulursa da sevaplarına kavuşamaz. Altınları ödünç almış olduğu kimseye geri verir. Daha çok zekat vermesi icap ediyorsa, bu işi tekrar eder.
İmanı kuvvetli olana, ibadetler güç gelmez. Kolay ve tatlı gelir.
Tavsiye Yazı –> İctihad nedir?