278. Mektup

Bu mektup, Mollâ Abdülkerim-i Sennâmî’ye yazılmıştır. Herkese, îtikadı düzelttikten ve işlerini İslamiyete uydurduktan sonra, kalbin selamette olmasına çalışmak lazım olduğu bildirilmektedir: Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçtiği kullarına selam olsun! Kardeşimin kıymetli mektubu geldi. Bizleri sevindirdi. Dostlarımıza olan nasihatımız şudur: Îtikadı, imanı, Ehl-i sünnet velcemaat âlimlerinin kitaplarında bildirdiğine uygun olarak düzeltmelidir. Allahü teâlâ onların çalışmasına…

279. Mektup

Bu mektup, Mollâ Hasan-ı Kişmîrî’ye “rahmetullâhi aleyh” yazılmıştır. Kendisinin tasavvuf yoluna girmek ve Muhammed Bâkîbillah hazretlerinin “kuddise sirruh” sohbet ve hizmetinde bulunmak nimetine sebep olduğu için, ona şükretmekte, bu arada Allahü teâlânın, kendilerine verdiği nimetleri bildirmektedir: Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçtiği kullarına selam olsun! İhsan ederek, okşıyarak gönderdiğiniz kıymetli mektubunuzu Mevlânâ Mehdi Ali getirdi.…

280. Mektup

Bu mektup, hafız Mahmud’a yazılmıştır. Bu büyükleri sevmenin bütün saadetlerin sermayesi olduğu bildirilmektedir: Allahü teâlâya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salât ve selâm olsun! Önce iyi dualarımı bildiririm. Mevlânâ Mehdi Ali ile gönderdiğiniz kıymetli mektup geldi. Bizleri sevindirdi. Allahü teâlâya hamd olsun ki fakirlere olan sevginiz çoktur. Bu sevgi dünya ve ahiret saadetlerine kavuşturan sebeptir.…

281. Mektup

Bu mektup, Seyyid Mîr Muhammed Numan’a “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” yazılmıştır. Silsile-i aliyye-i Sıddîkiye’ye bağlanmaya şükretmekte, bu yolu övmektedir: Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçtiği kullarına selam olsun! Bu büyük nimetin şükrü hangi dil ile yapılır? Allahü teâlâ, biz fakirleri, imanımızı, îtikadımızı Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimlerinin “şekkerallahü teâlâ sa’yehüm” bildirdiklerine göre düzelttikten sonra, Sıddîktan gelen yola…

282. Mektup

Bu mektup, Bedi-uz-zamana gönderilmiştir. Hızır “aleyhisselâm” ve İlyas “aleyhisselâm” ile buluşmayı bildirmektedir: Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçtiği kullarına selam olsun! Çok zamandan beri, sevdiklerimiz Hızır “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalatü vesselâm” için soruyorlar. Onun için bu fakire lazım olan bilgi verilmediğinden cevap yazmıyordum. Bugün sabah vakti toplanmıştık. İlyas “aleyhisselâm” ile Hızır “alâ nebiyyinâ ve aleyhimessalavâtü…

283. Mektup

Bu mektup, sofi Kurbân’a yazılmıştır. Resûlullahın miraç gecesinde Allahü teâlâyı görmesi dünyada olmayıp ahirette olduğu bildirilmektedir: Sual: Ehl-i sünnet âlimleri, söz birliği ile diyor ki Allahü teâlâyı dünyada kimse görmez. Hatta, Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğu, (Resûlullah “aleyhi ve alâ Âlihissalevâtü vetteslîmât” miraç gecesinde Allahü teâlâyı görmedi) dediler. Huccetü’l-İslam İmâm-ı Gazâlî, (Resûlullahın “aleyhissalatü vesselâm” miraç gecesinde…

284. Mektup

Bu mektup, Mollâ Abdülkâdir-i Enbâlî’ye yazılmıştır. Haller, vecdler, Âlem-i emre bağlı şeylerdir. Bunları bilmek Âlem-i halk ile olur. Bu mektupta bildirilenler, eski mârifetlerdir. Bunların yenisi büyük oğluna yazdığı mektupta bildirilmiştir: İnsanın bir görünen zâhiri vardır. Bir de görünmeyen bâtını vardır. İnsanın zâhiri Âlem-i halktan yapılmıştır. Bâtını Âlem-i emrdendir. Tasavvuf yolunun başında ve ortasında haller, vecdler,…

Emsile’de Geçen Bazı Istılahlar

Emsile’de Geçen Bazı Kelimelerin Kısa Açıklamaları   Mâzi : Geçmiş zaman. Müzâri’ : Şimdiki hâl veya geniş zaman. Bina : Fiilin yapısı. Ma’lûm : Fâili bilinen (etken fiil). Meçhûl : Fâili bilinmeyen (edilgen fiil). Müfred : Tekil. Tensiye (veya müsenna) : İkil. Cemi’ : Çoğul. Müzekker : Erkek. Müennes : Dişi. Gâib : Karşımızda bulunmayan…

Emsile Kalıpları

نَصَرَ : Mâzi fiil, binası ma’lûm, müfred, müzekker, gâib. Manası: Bir gâib erkek geçmiş zamanda yardım etti. يَنْصُرُ : Müzâri’ fiil, binası ma’lûm. Müfred, müzekker, gâib. Manası: Bir erkek, şimdiki hâlde veya gelecek zamanda yardım eder.   نَصْرًا : Mastar, mimsiz, müfred. Manası: Yardım etmek.   فَهُوَ نَاصِرٌ : İsm-i fâil, müfred, müzekker. Manası: Yardım…

Mâzi Fiil’in Ma’lûmu

نَصَرَ : Fiil-i mâzi, binası ma’lûm, müfred, müzekker, gâib. Manası: Bir gâib erkek geçmişte yardım etti. نَصَرَا : Fiil-i mâzi, binası ma’lûm, tesniye, müzekker, gâib. Manası: İki gâib erkek geçmiş zamanda yardım ettiler.   نَصَرُوا : Fiil-i mâzi, binası ma’lûm, cemi’, müzekker, gâib. Manası: Cemi’ gâib erkek geçmiş zamanda yardım ettiler.     نَصَرَتْ :…