Sual: Vehhabiler ve bazı ilahiyatçılar “2 âlem vardır: Dünya ve Ahiret. Bu âlemler, âyetlerle sâbittir. Bunların dışında berzah âlemi imiş, misal âlemi imiş, hayır, bunlar yok. Bunlar olmayınca, kabir âlemi olur mu? Evet, kabir âlemi olmayınca, kabir suali, kabrin sıkması ve azabı da olmaz?” diyorlar. Bu iddialara ne cevap vermek lazımdır?
Cevap: Bu iddialar, âyet-i kerimelere ve hadis-i şerfilere aykırıdır. Şöyle ki:
Ayet-i kerimeler: 1) Kur’an-ı Kerim’de 66 âyette, “âlemin/âlemler” geçmektedir. 2 âlem ifadesi, tamamen yanlıştır. Bir örnek verelim:
Hamd (övme ve övülme, bütün varlıkları yaratan, yer ve göklerde olanları insanın istifadesine ve hizmetine sunan, ihsanı ve lütfu bol) âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur (Fâtiha, 2).
2) Onlar (Firavun ve taraftarları, kabirde) sabah ve akşam ateşin karşısına getirilirler. Kıyâmet’in kopacağı gün de Firavun ailesini en şiddetli (cehennem) azab(ın)a sokun, denilir (Mümin, 46).
3) (Yüce) Allah, sağlam söz (kelime-i tevhid ve İslam’ın mükellef kıldıkları) ile îman edenleri, hem dünya hayatında hem de âhirette (kabirde “Semerkandî”) sapasağlam tutar (İbrahim, 27).
Ayet-i kerimedeki âhiret kelimesini cumhûr (İbn Mâce, Zühd 32; Ebû Dâvûd, Sünnet 27 hadisine istinaden) kabir hayatıyla açıklamıştır (Medarik).
Hadis-i Şerifler: 1) Kabir, ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur (Tirmizî, Kıyâmet 26; İbn Mâce, Zühd 31).
2) Peygamber Efendimizin duası: Allahım! Cehennem azabından sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım ve Deccâl-i Mesih’in fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım (İbn Mâce, Dua 3; Buhârî, Dualar 37).
3) Peygamber (aleyhisselâm), ölüyü defnettikten sonra: “Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret dileyiniz, çünkü o, şu anda sorguya çekilmektedir” buyurmuşlardır (Ebu Dâvud, Cenâiz 67).
4) Yâ Resûlallah! 2 koca-karı benim yanıma geldiler ve “kabirdekiler kabirlerinde azâp olunurlar” dediler, diye zikrettim.
Resûlüllah: Onlar doğru söylediler. Kabir ehli, öyle bir azâpla azâp edilirler ki, onların azâplarını hayvanların hepsi işitir (Buhârî, Dualar 37).
5) Kabre konan kişi, kâfir veya münâfık ise, iki kulağı arasına demirden bir topuzla vurulur. O topuz vurulunca, o kişi, şiddetli bir feryâd ile bağırır ki, onu insanlar ve cinlerden başka, yakınında bulunan her şey işitir (Buhârî, Cenâiz 67).
6) Ölü defnedildiğinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker, diğerine de Nekir denir.
Ölüye: “Bu adam (Resûlüllah) hakkında ne diyorsun?” diye sorarlar. O da hayatta iken söylemekte olduğu;
“O, Allah’ın kulu ve Resûlüdür. Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)‘in O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehadet ederim” sözlerini söyler.
Melekler; “Biz de bunu (dünyada da) söylediğini biliyorduk” derler. Sonra kabri 70 çarpı 70 zira kadar genişletilir ve aydınlatılır.
Eğer münafık (ve kâfir) ise: “İnsanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim, bilmiyorum” der.
Melekler de, “zaten (dünyada da) böyle söylediğini biliyorduk” derler. Sonra arza/yere: “Onu sıkıştır” denir. Yer/kabir onu sıkıştırır da kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah, tekrar diriltinceye kadar o kişiye azap verir (Tirmizi, Cenâiz 71).
Tavsiye Yazı –> Hakiki Müslüman Nasıl Olmalı?