Sual: Kadınların tesettürü nasıl olmalıdır? Dinimizin bu hususta hükümleri nelerdir?

Cevap: Eşiat-ül-leme’at kitabında, Nikah kısmı başında diyor ki:

1) Ebû Hüreyre “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” yanına biri geldi. (Ensardan bir kız ile evlenmek istiyorum) dedi. (Kızı  [bir kere] gör! Çünkü, Ensar kabilesinin gözlerinde bir şey vardır)  buyurdu. Bu hadis-i şerif, Müslim kitabında yazılıdır. Evlenilecek kızı önceden bir kere görmek sünnettir.

2) Abdullah ibni Mesut “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Kadınlar görüştükleri kadınların güzelliklerini, iyiliklerini, zevclerine anlatmasınlar. Zevcleri, o kadınları görmüş gibi olurlar.)  Bu hadis-i şerif, Buhari’de ve Müslim’de yazılıdır.

3) Ebû Said-i Hudri “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Erkek erkeğin ve kadın kadının avret yerlerine bakmasın!)  Görülüyor ki erkeklerin kadınlara ve kadınların erkeklerin avret yerlerine bakmaları haram olduğu gibi, erkeklerin erkeğin avret yerine ve kadınların kadının avret yerine bakmaları da haramdır. Erkeğin erkek için ve kadın için avret mahalli, diz ile göbek arasıdır. Kadının kadın için avret mahalli de böyledir. Kadının yabancı erkek için avret mahalli ise, ellerinden ve yüzünden başka bütün bedenidir. Bunun için, kadınlara avret denir. Müslüman olsun, kâfir olsun, yabancı kadının yüzlerine şehvet ile bakmak, avret yerine ise, şehvetsiz de bakmak haramdır.

4) Cabir bin Abdullah “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Yabancı kadının evinde gecelemeyiniz!)

5) Akabe bin Âmir “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Yabancı kadın ile bir odada yalnız kalmayınız! Kadın zevcinin birâderi veya bunun oğlu ile yalnız kalırsa, ölüme kadar sürüklenir.)  Yani fitnelere sebep olur. Bundan pek çok sakınmalıdır. Bu hadis-i şerif, Buhari’de ve Müslim’de yazılıdır.

6) Abdullah ibni Mesud “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Kadının bedeni avrettir.)  Yani örtülmesi lazımdır. (Kadın sokağa çıkınca şeytan hep ona bakar.)  (Yani, erkekleri aldatmak, onları günaha sokmak için onu tuzak yapar.)

7) Büreyde “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” hazret-i Aliyye dedi ki (Ya Ali! Bir kadını görürsen, yüzünü ondan ayır. Ona tekrar bakma! Ansızın görmek, günah olmaz ise de, tekrar bakmak günah olur.)  Ebû Davud ve Darimi bildirdiler.

8) Ali “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki (Ya Ali! Uyluğunu açma ve ölü veya diri, hiç kimsenin uyluk yerine bakma!).  Bu hadis-i şerifi, Ebû Davud ve İbni Mace haber verdiler. Bundan anlaşılıyor ki ölünün avret yerine bakmak, dirininkine bakmak gibidir. [Sporcuların ve denizde yüzenlerin avret yerine bakmaktan çok sakınmalıdır.]

9) Abdullah ibni Ömer “radıyallâhu anhüma” haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki (Avret yerinizi açmayınız!  [Yani, yalnız iken de açmayınız.] Çünkü, yanınızdan hiç ayrılmayan kimseler vardır. Onlardan utanınız ve onlara saygılı olunuz!)  Bunlar, Hafaza denilen meleklerdir ki insanı cinnin zararından korurlar ve insandan yalnız helâda ve cimada ayrılırlar.

10) Ümm-i Seleme “radıyallâhu anha” diyor ki Meymune “radıyallâhu anha” ile birlikte Resûlullahın yanında idik. İbn-i Ümm-i Mektum “radıyallâhu anh” izin isteyip içeri girdi. Resûlullah bunu görünce bize, (Perde arkasına çekiliniz!)  buyurdu. (O ama değil midir? Bizi görmez) dedim. (Siz de mi körsünüz? Onu görmez misiniz?)  buyurdu. Yani, o kör ise de, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed ve Tirmizi ve Ebû Davud bildirdiler. Bu hadis-i şerife göre, erkeğin yabancı kadına bakması haram olduğu gibi, kadının da yabancı erkeğe bakması caiz değildir. Mezhep imamlarımız, diğer hadis-i şerifleri de düşünerek, kadının yabancı erkeklerin başlarına, saçlarına bakmaması güçtür. Yapması güç olan emirler azimet olur. Erkeğin kadın için avret yeri, diz ile göbek arasıdır. Buraya bakmamak kolaydır. Kolay olan emirlere Ruhsattır, dediler.

[Görülüyor ki Ezvac-ı tahirat ve Ashâb-ı kirâm azimet ile amel ederler, ruhsatlardan da sakınırlardı. İslamiyeti içerden yıkmaya çalışan ingilizlerin ve zındıkların, (Peygamber zamanında kadınlar örtünmezlerdi. Şimdi gördüğümüz kadınların umacı gibi örtünmeleri, o zaman yoktu. Hazret-i Aişe başı açık gezerdi. Şimdiki örtünmeyi sonradan yobazlar, fıkıhcılar uydurdu) gibi sözleri çirkin iftiradır. Evet, önceleri, örtünmek emredilmemişti. Fakat, hicretin 3. ve 5. senelerinde kadınların örtünmeleri emrolundu. Baban-zade Ahmed Naim Bey, hicab ayetlerinin 3 defada nazil olduğunu Tecrid-i sarih tercümesi 118. sayfasında yazmaktadır.

11) Tabiinin büyüklerinden Behz bin Hakim, babasından ve dedesinden haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki (Avret yerlerini ört! Zevcenden ve cariyenden başkasına gösterme! Yalnız iken de, Allahü teâlâdan haya ediniz!)  Bu hadis-i şerifi Tirmizi, Ebû Davud ve İbni Mace bildirdiler. Cariyeye mülk-i yemin denir ki sağ elin mülkü demektir. Çünkü satın alırken, sağ el ile muayene edilir ve sağ el ile parası ödenir.

12) Ömer-ül-Fâruk “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Bir erkek, yabancı bir kadın ile halvet ederse, üçüncüleri şeytan olur.)  Bu hadis-i şerifi Tirmizi bildirdi. [Yabancı bir veya çok kadınla (Halvet)  etmek, yani kapalı bir yerde yalnız kalmak haramdır. İbni Abidin imamlığı anlatırken diyor ki (Başka bir erkek daha varsa veya zirahm mahremi bir kadın da varsa halvet olmaz.)]

13) Cabir bin Abdullah “radıyallâhu anh” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Zevci uzakta olan kadınların yanlarına gitmeyiniz!Çünkü şeytan, kan gibi damarlarınızda dolaşır.)  Sizin de dolaşır mı dediklerinde, (Benim de dolaşır. Fakat Allahü teâlâ, ona karşı, bana yardım etti. Onu müslüman yaptı. Bana teslim oldu)  buyurdu. Bu hadis-i şerifi Tirmizi “rahime-hullahü teâlâ” bildirdi.

14)Ümm-i Seleme “radıyallâhu anha” diyor ki Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” yanımda idi. Kardeşim Abdullah bin ebû Ümeyye’nin kölesi de odada idi. Bu köle muhannes idi. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, bu muhannesi görünce ve sesini işitince, (Bunun gibileri evinize almayınız!)  buyurdu. Bu hadis-i şerif, Buhari de ve Müslim’de yazılıdır. Muhannes, ahlakını, hareketlerini, sözlerini ve şeklini kadınlara benzeten kimse demektir. Böyle yapanlar mel’undur. Bunlar için, hadis-i şerifte, (Kendilerini kadınlara benzeten erkeklere ve erkeklere benzeten kadınlara, Allah lanet eylesin!)  buyuruldu. Zaruret olmadan erkekler gibi giyenen ve onlar gibi traş olan ve erkeklere mahsus işleri yapan kadınlar ve kadın gibi saçlarını uzatan ve süslenen erkekler, bu hadis-i şerife dâhil olmaktadırlar.

15) Misver bin Mahreme “radıyallâhu anh” hicretin 2. senesinde tevellüd etti. Abdurrahmân bin Avf’ın hemşirezadesidir “radıyallâhu anhüma”. Diyor ki büyük bir taş götürüyordum. Yolda, elbisem aşağı düştü. Yukarı kaldıramadım. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” beni bu hâlde gördü. (Elbiseni yukarı kaldır! Çıplak olarak sokağa çıkmayınız!)  buyurdu. Bu hadis-i şerifi Müslim bildirmektedir. Bu hadis-i şerif, sokaklarda, plajlarda ve spor sahalarında, erkeklerin de, kızların da, açık bulunmalarını yasak etmektedir.

16) Ebû Ümame “radıyallâhu anha” haber veriyor: Resûlullah buyurdu ki (Bir kızın güzelliğini gören kimse, gözünü ondan hemen ayırırsa, Allahü teâlâ, ona yeni bir ibadet sevâbı ihsan eder ki bu ibadetin lezzetini hemen duyar.)  Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed bin Hanbel “rahime-hullahü teâlâ” bildirdi.

17) Hasan-ı Basri, mürsel olarak haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Avret yerlerini açana ve başkasının avret mahalline bakana, Allah lanet eylesin!).  Bu hadis-i şerif, imam-ı Beyhekinin “rahime-hullahü teâlâ” (Şuabül’iman)  kitabında yazılıdır.

18) Abdullah ibni Ömer “radıyallâhu anhüma” haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Kendini bir kavme benzeten, onlardan olur!).  Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed ve Ebû Davud “rahime-hümallahü teâlâ” bildirdiler. Demek ki ahlakını, işlerini veya elbisesini İslam düşmanlarına benzeten, onlardan olur. [Modaya, kâfirlerin kötü adetlerine uyanlar, haramlara güzel sanat ismini takanlar ve haram işliyenlere sanatkar, ilerici diyenler, bu hadis-i şeriften ibret almalıdırlar.]

19) Amr Şuayb, babasından ve dedesinden haber veriyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Allahü teâlâ, kuluna verdiği nimetleri görmesini sever.)  Bu hadis-i şerifi, Tirmüzi “rahime-hullahü teâlâ” bildirdi. Görülüyor ki Allahü teâlâ elbisenin yeni, güzel ve temiz olmasını sever. Bunları, nimeti göstermek için yapanı sever. kibir ile yapanı sevmez. Allahü teâlânın verdiği nimetleri gizlemek caiz değildir. İlm nimeti de böyledir.

20) Cabir bin Abdullah “radıyallâhu anh” diyor ki Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” bize geldi. Evde, saçları dağınık biri vardı. Bunu görünce: (Bu, saçlarını düzeltecek bir şey bulamamış mı?)  buyurdu. Elbisesi kirli birini de görünce, (Elbisesini yıkayacak bir şeyi yok mu?)  buyurdu.

21) Tabiinden Ebülahves, babasından haber veriyor. Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” yanına gittim. Elbisem eskimiş idi. (Malın yok mu?)  buyurdu. Malım var dedim. (Ne cinsten malın var?)  buyurdu. Her cinsten var dedim. (Allahü teâlâ, mal verince, nimetlerin eserini üzerinde görmelidir!)  buyurdu. Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed ve Nesai “rahime-hümallahü teâlâ” bildirdiler. (Eşiat-ül-leme’at)  kitabının 3. cildinden tercüme burada tamam oldu.

22) Yusuf Kardavi’nin El-helal-ü vel-haram-ü fil-İslam kitabında diyor ki: İslam dini, müslüman kadının, altı görünecek kadar ince örtü ile örtünmesini haram etmiştir. Müslim ve Muvatta kitaplarındaki hadis-i şerifte, (Örtülü çıplak ve başları deve hörgücü gibi yükseltilmiş kadınlar, Cennete girmiyecek. Kokusunu bile duymayacaklardır. Halbuki Cennetin kokusu, çok uzaklardan duyulacaktır)  buyuruldu. Bu hadis-i şerif, kadınların ince, şeffaf veya cilde yapışık dar elbise, çorap, baş örtüsü ile örtünmelerini ve saçlarını, başlarının üstünde küme yapmalarını yasak etmektedir. Böyle örtünmek, çıplak gezmek gibidir. Müslüman hanımları, kızları, ince, dar şeylerle örtünmemeli, saçlarını veya (peruk) takarak, bunların kıllarını, deve hörgücü gibi başlarının üstünde toplamamalı, saçlarını topuz yapmamalıdır. Bunların Cehenneme götüren günah olduklarını bilmelidir.

[Kardavi mezhepsiz bir din adamıdır. İslam dini, kadınların örtünmelerinin farz olduğunu ve örtünün evsafını bildirmiştir. Bu evsafı taşıyan çarşaf ve geniş ve uzun entari ve manto ile örtünmeleri arasında fark olduğu hiç bildirilmemiştir. Örtünmenin farz olduğu, örtü, elbise şekillerinin ise, sünnet-i zevaid olduğu, fıkıh kitaplarında yazılıdır. Sünnet-i zevaid, ibadet olmayan, adet olan sünnetler demektir. Bunun için, örtülerden, adet hâlini almış olanı kullanmak lazımdır. İbadet olmayan şeylerde adete uymamak, mekruh olur. Fitneye sebep olursa, haram olur. Hindiye’de diyor ki (Kalın ve geniş kumaş ile örtülü kadına bakmak caizdir. İnce, dar örtülmüş kadına bakmak caiz değildir. Örtülü kadının da yüzüne şehvet ile bakmak haramdır. Şehvetsiz olarak lüzumsuz bakmak mekruhtur. Müslüman olmayan kadınlara da bakmak böyledir. Bunların yalnız saçlarına bakmak caiz olur, denildi.)

Kalın, geniş ve topuk kemiklerine kadar uzun ve kolları bileklerini örten, koyu renkli manto ile örtünmek, 2 parça çarşafla örtünmekten daha iyidir. Halebi-i kebir’de diyor ki (Hür kadının kulaklarına kadar sarkan saçı söz birliği ile avrettir. Kulaktan aşağı sarkan kısmı, âlimlerin çoğuna göre yine böyledir. Bazılarına göre, sarkan kısım namazda avret olmaz. Fakat yabancının buna bakması da caiz değildir.) Saçlarının hepsini, kalın baş örtüsü ile örtmelidir. Bu örtünün ortasının ön kısmı, alına yapışmalı ve kaşlara yakın inmeli, 2 kenarı, 2 kaşın kenarından, çeneye indirilerek, çene üstünde, iğne ile bitiştirilip, göğse sarkmalı, ortasının arka kısmı, sırtı örtmelidir. Fitne ihtimali olunca, yanakları da örtmelidir. Koyu renkli, kalın çorap da giymelidir. Kadının sarkan saçının 4’te 1’i, bir rükn kadar açık olursa, namazı sahih olmaz. Daha azı açık olursa mekruh olur. Burada kadının ihtiyar veya genç olmasını hiçbir kitap ayırmamıştır. İhtiyar kadının selamına cevap vermek ve onunla musafaha ve halvet caiz olur demişler ise de, ihtiyar kadının saçını açması, bunun saçına bakmak caiz olur diyen olmamıştır. Müslüman olmayan kadının saçına bakmak caiz olur diyen oldu. Fakat ihtiyar olan müslüman kadının saçına bakmak caiz olur diyen hiç yoktur. İhtiyar kadının mescide ve kabir ziyaretine gitmesi caiz diyenler de, saçı, başı örtülü olmak şartını bildirmişlerdir.

(Ahzab sûresi 59. âyetinde, müslüman kadınlar (cilbab) ile örtünsünler diyor. Bu âyet, ayrı 2 parça olan çarşafla örtünmeyi emretmektedir) demek doğru değildir. Bu âyet, çarşaf giymeyi emretseydi, Resûlullahın “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Ashâb-ı kiramın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” zevceleri çarşaf giyerlerdi. Halbuki hiçbirinin çarşaf giydiği, hiçbir kitapta bildirilmedi. Türkçe Tibyan tefsiri bunu, (Başlarını örtsünler) diye tefsir etmektedir. Celaleyn tefsirinde, (Kadınların yüzlerine sarkıttıkları baş örtüsüdür) diyor. Savi bunu açıklarken, (Baş örtüsü ve Dır’, yani gömlek üstüne örtülen bezdir) diyor. (Ruhulbeyan)  ve (Ebussuud) tefsirlerinde, (Cilbab, saçların dağılmaması için başa sarılan ve Himar denilen tülbendin üstüne örtülen, daha geniş ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [yani yakasını, boyun kısmını] örten baş örtüsüdür. Bu ayette, kadınların başlarını ve bütün bedenlerini örtmeleri emrolunmaktadır) diyor. Zevacir ve El-Fıkh-ü alel-mezahibil erbea kitapları, erkeklerin de cilbab giydiklerini gösteren hadis-i şerifi yazmakta ve erkekler için, cilbabın, kamis yani, entari denilen uzun gömlek olduğunu bildirmektedirler. Geniş manto ile kalın baş örtüsü yahut 2 parçadan yapılmış çarşaf, bu âyet-i kerimedeki hicab emrini yerine getirmekte beraberdirler. Kadınların, bulundukları yerin adetine uygun şekilde örtünerek, fitneye sebep olmamaları lazımdır. Hicab âyetinin bir kısmının Zeyneb “radıyallâhu anha”nın nikah gününde nazil olduğu, Buhari 6. cüz 26. sayfasında yazılıdır. Bu nikah 3. senede yapıldı.]

Müslüman olduğunu söyleyen bir kimsenin, yapacağı her işin, İslamiyete uygun olup olmadığını bilmesi lazımdır. Bilmiyorsa, bir Ehl-i sünnet aliminden sorarak veya bu âlimlerin kitaplarından okuyarak öğrenmesi lazımdır. İş, İslamiyete uygun değil ise, günah veya küfürden kurtulamaz. Her gün hakiki tövbe etmesi lazımdır. Tövbe edilen günah ve küfür, muhakkak affolur. Tövbe etmezse, dünyada ve Cehennemde, azabını, yani cezasını çeker.

Erkeklerin ve kadınların namazda ve her yerde örtmesi lazım olan yerlerine (Avret mahalli) denir. (Avret mahallini açmak ve başkasının avret mahalline bakmak haramdır.) Erkeklerin namazda ayaklarını örtmelerinin sünnet olduğu kitaplarda yazılıdır. İslamiyette avret mahalli yoktur diyen, kâfir olur. Avret mahallini örtmeyi dinimiz emretmektedir. Avret mahalli açık olan bir erkeğin veya kadının bulunduğu yere ve çalgı, kumar ve alkollü içki ve kadın sesi bulunan bir yere (Fısk meclisi) denir. Fısk meclisine gitmek haramdır. Kalbin temiz olması da lazımdır. Kalbin temiz olması, güzel ahlaklı olmasıdır. Kalp, İslamiyete uyarak temizlenir. İslamiyete uymayanın kalbi temiz olamaz. İcma ile yani 4 mezhepte de avret olan bir yerini açmaya ve başkalarının böyle avret mahalline bakmaya helal diyen, ehemmiyet vermeyen, yani azabından korkmayan kâfir olur. Kadınların avret yerini açmaları ve erkekler yanında şarkı söylemeleri ve mevlüt okumaları böyledir. Erkeklerin diz ile kasıkları arası, yalnız Hanbeli mezhebinde avret değildir.

(Ben müslümanım) diyen kimsenin, imanın ve İslamın şartlarını ve 4 mezhebin icmaı, yani söz birliği ile bildirdiği farzları ve haramları öğrenmesi ve ehemmiyet vermesi lazımdır. Bilmemesi özür değildir. Yani, bilip de inanmamak gibidir. (Kadınların yüzlerinden ve ellerinden başka yerleri, 4 mezhepte de avrettir.)  İcma ile olmayan, yani diğer 3 mezhepten birine göre avret olmayan bir yerini, ehemmiyet vermeyerek açan kâfir olmaz ise de, kendi mezhebine göre, büyük günah olur. Erkeklerin diz ile kasık arasını, yani uyluğunu açmaları böyledir. Bilmediğini öğrenmesi farzdır. Öğrenince hemen tövbe etmeli ve örtmelidir.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler