Âmiller iki kısımdır:
1- Lafzî âmiller (58 tane)
2- Ma’nevî âmiller (2 tane)
Lafzî âmiller de iki kısımdır:
a) Semâî âmiller (49 tane)
b) Kıyâsî âmiller (9 tane)
I – LAFZÎ ÂMİLLER
A – SEMÂÎ ÂMİLLER
Semâî âmiller 49 tanedir ve 5 gruptur:
1- Harf-i Cerler ( حُرُوفُ الجَْر )
Sadece bir ismi cer eden harflerdir. Bunlara “cer harfleri” ve “izâfet harfleri” adları verilir. Yirmi tanedir:
1- Bâ : ( بِ )
آمَنْتُ بِاللهِ تَعاَلَى، وَبِهِ لأُبْعَثَن
“Allâh Teâlâ’ya iman ettim ve O’na yemin ederim ki, süphesiz öldükten sonra tekrar diriltileceğim”.
2- Min : ( مِنْ )
تُبْتُ مِنْ كُل ذَنْبٍ
“Bütün günahlardan tevbe ettim”.
3- İlâ : ( إِلَى )
تُبْتُ إِلَى اللهِ تَعاَلَى
“Allâh Teâlâ’ya tevbe ettim”.
4- An : ( عَنْ )
كُفِفْتُ عَنِ الحَْراَمِ
“Haramdan men edildim”.
5- Alâ : ( عَلَى )
تَجِبُ التوْبَةُ عَلَى كُل مُذْنِبٍ
“Her günahkârın tevbe etmesi gerekir”.
6- Lâm : ( لِ )
اَنَا عُبَيْدٌ للهِ تَعَلَى
“Ben Allâh Teâlâ’nın küçük bir kuluyum”.
7- Fî : ( فِي )
اَلْمُطِيعُ فِي الْجَنَّةِ
“İtaat eden cennettedir”.
8- Kâf : ( كَ )
{ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ }
“O’nun gibi hiçbir sey yoktur” (Sûrâ, 42/11).
9- Hattâ : ( حَ تى )
اَعْبُدُاللهَ تَعَالَى حَتَّى المَوْتِ
“Ölünceye kadar Allâh Teâlâ’ya kulluk edeceğim”.
10- Rubbe : ( رُ ب )
رُب تاَلٍ يَلْعَنُهُ الْقُرْآنُ
“Nice Kur’ân okuyan vardır ki, Kur’ân ona lânet eder”.
11- Vâvu’l-kasem : ( وَ )
وَاللهِ لاَ أَفْعَلُ الْكَباَئِرَ
“Allâh’a yemin ederim ki, büyük günahları islemeyeceğim”.
12- Tâu’l-kasem : ( تَ )
تَاللهِ لأَفْعَلَن الْفَراَئِضَ
“Allâh’a yemin ederim ki, farzları muhakkak yapacağım”.
13- Hâşâ : ( حاَشاَ )
هَلَكَ النَّاسُ حَاشَا الْعَالِمِ
“Âlim hariç, insanlar helâk oldu”.
14- Müz : ( مُذْ )
تُبْتُ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ فَعَلَّمتُهُ مُذْ يَوْمِ الْبُلُوغِ
“Büluğa erdiğim günden beri islediğim bütün günahlardan tevbe ettim”.
15- Münzü : ( مُنْذُ )
تَجِبُ الصَّلَوةُ منْذُ يَوْمِ الْبُلُوغِ
“Büluğa erilen günden itibaren namaz farz olur”.
16- Halâ : ( خَلاَ )
هَلَكَ الْعاَلِمُونَ خَلاَ الْعاَمِلِ بِعِلْمِهِ
“İlmiyle amel eden hariç, âlimler helâk oldu”.
17- Adâ : ( عَدَا )
هَلَكَ الْعاَمِلُونَ عَداَ الْمُخْلِصِ
“İhlâslı olan hariç, ilmiyle amel edenler helâk oldu”.
18- Levlâ : ( لَوْلاَ )
لَوْلاكَ يَارَحْمَت اللهِ لَهَلَكَ النَّاسُ
“Sen olmasaydın, ey Allâh’ın rahmeti, muhakkak insanlar helâk olurdu”.
19- Key : ( كَيْ )
كَيْمَه عَصيْتَ؟
“Niçin isyan ettin?”.
20- Lealle ( لَعَ ل ) (Ukayl kabilesinin lügatinde):
لَعَلَّ اللهِ تَعَلَى يَغْفِرُ ذَنْبِى
“Umulur ki, Allâh Teâlâ günahımı bağışlar”.
2- İsmini Nasb, Haberini Raf’ Eden Harfler
Bu harfler 8 tanedir:
1- İnne : ( اِنَّ )
اِنَّ اللهَ عَالِمُ كُلِّ شَيْءٍ
“Şüphesiz Allâh Teâlâ her şeyi bilir”.
2- Enne : ( اَنَّ )
اِعْتَقََدْتُ اَنَّ اللهَ قَادِرٌعَلَى كُلِّ شَيْءٍ
“İnandım ki, Allâh Teâlâ her şeye kâdirdir”.
3- Keenne : ( كَأَنَّ )
كَأَنَّ الْحَرَامَ نَارٌ
“Haram sanki ateştir”.
4- Lâkinne : ( لَكِنَّ )
مَافَازَالْجَاهِلُ لَكِنَّ الْعَالِمَ فَاءِزٌ
“Cahil kurtulmadı, fakat âlim kurtuluşa erendir”.
5- Leyte : ( لَيْتَ )
لَيْتَ الْعَالِمَ مَرْزُوقٌ لِكُلِّ اَحَدٍ
“Keşke ilim herkese nasip olsaydı”.
6- Lealle : ( لَعَلَّ )
لَعَلَّ اللهَ غَافِرُذَنْبِِى
“Umulur ki, Allâh Teâlâ günahımı bağıslar”.
Bu altı harfe “fiile benzeyen harfler” ( اَلحُْرُوفُ الْمُشَبهَةُ بِالْفِعْلِ ) adı verilir.
7- İstisnâ-i munkatı için olan “İllâ” : ( إِلا )
اَلْمَعْصِيَةُ مُبَعدَةٌ عَنِ الجَْنةِ إِلا الطاعَةَ مُقَربَةٌ مِنْهاَ
“Masiyet cennetten uzaklaştırır, fakat tâat cennete yaklaştırır”.
8- Cinsi Nefyeden “Lâ” ( لاَ )
لاَفَاعِلَ شَرٍّفَاءِزٌ
“Kötülük yapan kurtuluşa eremez”.
3- İsmini Raf’, Haberini Nasb Eden Harfler
Bu harfler iki tanedir:
1- Leyse ( لَيْسَ )’ye Benzeyen “Mâ” : ( ماَ )
2- Leyse ( لَيْسَ )’ye Benzeyen “Lâ” : ( لاَ )
مَاللهُ تَعَلَى مُتَمَكِّنًا بِمَكَانٍ وَلاَ شََْئٌ مُشَابِهًاللهِ تَعَالى
“Allâh Teâlâ hiçbir yerde mekân tutmaz ve hiçbir şey Allâh Teâlâ’ya benzemez”.
4- Muzâri Fiili Nasb Eden Harfler
Bu harfler 4 tanedir:
1- En : ( أَنْ )
حِبُّ اَنْ اُطِيعَ اللهَ تَعَالى
“Allâh Teâlâ’ya itaat etmeyi severim”.
2- Len : ( لَنْ )
لَنْ يَغْفِرَ اللهُ تَعاَلَى لِلْكاَفِرِينَ
“Allâh Teâlâ, kâfirleri asla bağıslamayacak”.
3- Key : ( كَيْ )
اُحِبُّ طُولَ الْعُمْرِ كَىْ اُحَصِّلَ الْعِلمَ
“İlim tahsil etmek için ömrümün uzun olmasını isterim”.
4- İzen : ( إِذَنْ )
– “أُطِيعُ اللهَ تَعاَلىَ”.
– “إِذَنْ تَدْخُلَ الجَْنةَ”.
– “Allâh Teâlâ’ya itaat edeceğim”.
-“O zaman cennete girersin”.
5- Muzâri Fiili Cezm Eden Kelimeler
Bu kelimeler 15 tanedir:
1- Lem : ( لمَْ )
{ لمَْ يَلِدْ وَلمَْ يُولَدْ }
“Allâh Teâlâ doğurmamıs ve doğmamıştır” (İhlâs, 112/3).
2- Lemmâ : ( لَ ما )
لَمَّا يَنْفَعْ عُمْرِى
“Henüz ömrüm fayda vermedi”.
3- Emir Lâmı : ( لِ )
لِيَعْمَلْ عَمَلاً صاَلحِاً
“Sâlih amel işlesin!”.
4- Nehiy “Lâ”sı : ( لاَ )
لاَ تُذْنِبْ
“Günah işleme!”.
Bu dört kelime sadece bir muzâri fiili cezm eder.
5- İn : ( إِنْ )
إِنْ تَتُبْ يغُْفَرْ ذُنُوبُكَ
“Eğer tevbe edersen, günahların bağışlanır”.
6- Mehmâ : ( مَهْماَ )
مَهْماَ تَفْعَلْ تُسْأَلْ عَنْهُ
“Her ne yapsan, ondan sorulursun”.
7- Mâ : ( ماَ )
ماَ تَفْعَلْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدْهُ عِنْدَ اللهِ تَعاَلَى
“Her ne hayır işlersen, onu Allâh Teâlâ’nın katında bulursun”.
8- Men : ( مَنْ )
مَنْ يَعْمَلْ عَمَلاً صاَلحِاً يَكُنْ ناَجِياً
“Kim sâlih amel işlerse, kurtulur”.
9- Eyne : ( أَيْنَ )
أَيْنَ تَكُنْ يُدْرِكْكَ الْمَوْتُ
“Nerede olsan, ölüm seni yakalar”.
10- Metâ : ( مَتَى )
مَتَى تَحْسُدْ تَهْلِكْ
“Ne zaman hased edersen, helâk olursun”.
11- Ennâ : ( اَنَّى )
اَنَّى تَذْنُبْ يَعْلَمْكَ اللهُ
“Nerde günah işlesen, Allâh Teâlâ seni bilir”.
12- Eyyü : (اَىُّ )
اَىُّ عَالم يَتَكَبَّر يُغْبِضه
“Hangi âlim kibirlenirse, Allâh Teâlâ ona buğzeder”.
13- Haysümâ : ( حَيْثُماَ )
حَيْثُماَ تَفْعَلْ يُكْتَبْ فِعْلُكَ
“Nerde yapsan, fiilin yazılır”.
14- İzmâ : ( إِذْماَ )
إِذْ ماَ تَتُبْ تُقْبَلْ تَوْبَتُكَ
“Ne zaman tevbe etsen, tevben kabul edilir”.
15- İzâmâ : ( إِذاَماَ )
اِذَامَا تَعْمَلْ بِعِلْمِكَ تَكُنْ خَيْرَانَّاسِ
“Ne zaman ilminle amel edersen, insanların en hayırlısı olursun”.
Bu 11 kelime ise, “sart” ve “cezâ” denilen iki fiili cezm eder.
B – KIYÂSÎ ÂMİLLER
Kıyâsî âmiller 9 tanedir:
1- Fiil:
Her fiil birtakım ma’mûlleri raf’ ve nasb eder:
خَلَقَ اللهُ تَعاَلَى كُلِّ شَيْءٍ
“Her şeyi Allâh Teâlâ yarattı”.
نَزَلَ الْقُرْآنُ نزُُولاً
“Kur’ân-ı Kerîm indi”.
Her fiilin muhakkak merfû bir ma’mûlü olur:
a) Eğer fiil o merfû ma’mûl ile birlikte kelâm olursa, o fiile “tam fiil” denir:
عَلِمَ اللهُ تَعاَلَى
“Allâh Teâlâ bildi”.
b) Eğer fiil, o merfû ma’mûl ile birlikte kelâm olamayıp, mansûb bir habere ihtiyaç duyarsa, ona da “nâkıs fiil” denir:
كاَنَ اللهُ تَعاَلَى عَلِيماً حَكِيماً
“Allâh Teâlâ alîmdir, hakîmdir”.
صاَرَ الْعاَصِي مُسْتَحِقا لِلْعَذاَبِ
“Âsi azabı hak edici oldu”.
ماَ زاَلَ الْمُذْنِبُ بَعِيداً مِنَ اللهِ تَعاَلَى
“Günahkâr daima Allâh Teâlâ’dan uzak oldu”.
تُقْبَلُ التوْبَةُ ماَ داَمَ الروحُ داَخلاً فِي الْبَدَنِ
“Can bedende olduğu müddetçe tevbe kabul edilir”.
لَيْسَ اللهُ تَعاَلَى جِسْماً
“Allâh Teâlâ cisim değildir”.
2- İsm-i Fâil:
İsm-i fâil ma’lûm fiili gibi amel eder:
كُلِّ حَسُودٍ مُحْرِقٌ حَسَدُهُ عَمَلَهُ
“Her hased edenin hasedi amelini yakar”.
3- İsm-i Mef’ûl:
İsm-i mef’ûl mechûl fiili gibi amel eder:
كُلِّ تاَئِبٍ مَقْبُولٌ تَوْبَتُهُ
“Her tevbe edenin tevbesi kabul edilir”.
4- Sıfat-ı Müşebbehe:
Sıfat-ı müşebbehe de fiili gibi amel eder:
اَلْعِباَدَةُ حَسَنٌ ثَواَبهاَ، وَالْمَعْصِيَةُ قَبِيحٌ عَذابهاَ
“İbadetin sevabı güzel, masiyetin azabı çirkindir”.
5- İsm-i tafdîl:
ism-i tafdîl fiili gibi amel eder:
ماَ مِنْ رَجُلٍ أَحْسَنَ فِيهِ الحِْلْمُ مِنْهُ فيِ الْعاَلِِم
“Hilim, hiç kimsede âlimdeki kadar güzel değildir”.
6- Masdar:
Masdar da fiili gibi amel eder:
يُحِب اللهُ تَعَالَى إِعْطاَءً لَهُ عَبْدُهُ فَقِيراً دِرْهَماً
“Allâh Teâlâ, kulunun kendisi için fakire para vermesini sever”.
7- Muzâf Olan İsim:
Muzâf olan isim cer eder:
عِباَدَةُ اللهِ تَعَالَى خَيْرٌ
“Allâh Teâlâ’ya ibadet etmek hayırdır”.
8- İsm-i Mübhem-i Tam:
İsm-i mübhem-i tam nasb eder:
اَلتراَوِيحُ عِشْرُونَ رَكْعَةً
“Terâvih namazı yirmi rekattır”.
9- Manâ-yı Fiil:
Kendisinden fiil manası anlasılan her lafza “manâ-yı fiil” denir:
هَيْهاَتَ الْمُذْنِبُ مِنَ اللهِ تَعَالَى
“Günahkâr Allâh Teâlâ’dan uzak oldu”.
تَراَكِ ذَنْباً
“Günahı bırak”.
ماَ فيِ الدنْياَ راَحَةٌ
“Dünyada hiç rahat yoktur”.
يَنْبَغِي لِلْعاَلِِم أَنْ يَكُونَ مُحَمدِيّاً خُلُقُهُ
“Âlimin ahlâkının Muhammedî olması gerekir”.
II – MA’NEVÎ ÂMİLLER
Ma’nevî âmiller iki tanedir:
1- Mübtedâ ile Haberi Raf’ Eden Ma’nevî Âmil:
مُحَمدٌ رَسُولُ اللهِ
“Muhammed Allâh’ın rasûlüdür”.
2- Muzâri Fiili Raf’ Eden Ma’nevî Âmil:
يَرْحَمُ اللهُ تَعَالَى التائِبَ
“Allâh Teâlâ, tevbe edene merhamet eder”.