Sual: Cenazeyi defnederken nelere dikkat etmemiz gerekir?
Cevap: Meyyiti büyük mezarlıkta gömmek lazım ve sünnet ve çok faydalıdır. Sâlihlere ve Evliyâya “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yakın defin etmelidir. Fasıkların, facirlerin ve hele kâfir ve mürtedlerin kabirlerinden uzak olmalıdır. Rutubetli yerlerde defin etmek iyi değildir. Mümkün olduğu kadar kuru yerlere defin etmelidir. Nemli yerde defin, çabuk çürümesine sebep olur. Din-i İslamda, meyyitin geç çürümesi lâzımdır. Toprak nemli veya gevşek olursa, tabut ile gömmek iyi olur.
Cenaze ile çiçek ve çelenk götürmek ve bunları mezar üstüne koymak ve matem alâmetleri taşımak, yakaya rozet, resim gibi şeyler takmak, kâfirlerin adetidir. Müslümanların bunları yapması haramdır ve meyyit için zararlıdır. Künuzü’d-dekaık’da yazılı İbni Mace’nin bildirdiği hadis-i şerifte, “Cenazeyi yüksek sesle ve ateş, ışık ve başka şeyler taşıyarak götürmeyiniz!” buyuruldu. Türbe, oda içindeki kabir üzerine ipekli veya başka bez serip üzerine gül serpmek, böylece türbenin güzel kokmasını sağlamak iyi olur. Bunun câiz olduğu, Ahmed Saîd-i Serhendî’nin “rahmetullahi teâlâ aleyh” fârisî (Tahkik-ul-hakk-ıl-mübin) kitabında yazılıdır.
Kabir kazıp, kabrin içine defnetmek farz-ı kifâyedir. [Defin için lazım olan müslüman bulunmazsa, bunu haber alan her müslümanın definde bulunması farz olur. Hizmet eden bulunmayıp, ücret vererek mezarcılara defnettirmek lazım olursa, haberi olup hizmet etmeyen bütün müslümanlar günaha girer. Fasık olurlar. Ölüyü defnetmek, cenaze namazı kılmak gibi, ibâdettir. Bu ibâdeti de ücretsiz yapmak farzdır. Alınan ücret haram olur. Ücretsiz yapan bulunmadığı zaman, bu farzın yapılması ve müslümanların ölülerinin açıkta kalmaması için, fakirlerin bu farzı ücret ile yapması câiz olur. Bunun alacağı ücret helal olur ise de, ücretsiz hizmetten kaçanlar günahtan, fısktan kurtulamazlar. Meyyiti toprağa gömmek farz olduğu için, bu farza ehemmiyet vermeyerek hizmetten kaçanın ve ilmi, fenni ileri sürerek, ölüleri gömmek gericiliktir. Buda, Berehmen, komünist kâfirleri gibi, ölüleri yakmak daha iyidir diyenin imanı gider. Mürted olur.]
Toprağı kazmayıp, yer yüzüne, bina içine, mermerler içine koymak câiz değildir. Gemide ölen, karaya götürülemezse, gömmek farz olmaz. Zaruret olmadıkça, bir kabre, 2 kişi gömülmez. Bir ölü çürüyüp, kemikleri toprak olmadan, bu mezara başkası gömülemez. Başka mezar kazılamazsa, kemikler toplanıp, mezar içinde, toprakla örtülerek, başkası, toprağın öte yanına gömülebilir. Meyyit çürüyüp, toprak olunca, bu mezara başkası defin olunabilir. Toprak vakıf olmayıp birinin mülkü ise, maliki tarafından kabir üzerine tarla ve ev yapılabilir. Fetva da böyledir.
Hadika kitabında, el afetlerinde diyor ki “Meyyit çürüyüp toprak olduktan sonra, buraya başkasını gömmek veya toprak üzerine tarla, bina yapmak câiz olur. Mezarlar, sel, nehir suları altında kalırsa, çıkarıp başka yere gömmek câiz değildir”. Eski kâfir mezarlarında, kâfirlerin alâmetleri kalmayınca, buraya müminler gömülebilir ve câmi yapılabilir. Nitekim, Medine-i münevverede Mescid-i nebînin yeri önce kâfirlerin kabristanı idi. Kazılıp, kemikler başka yere götürülüp, buraya mescid yapıldı.
Câmiu’l-fetava’da diyor ki “Kabrin derinliği, insanın göğsüne kadar olmalıdır. Adam boyunca olması daha iyidir.” Kabir, su girmemesi, koku çıkmaması ve hayvanların açmaması için, derin olmalıdır. Uzunluğu meyyitin boyu kadar, genişliği, boyunun yarısı olmalıdır. Kabrin uzunluğuna istikâmeti, kıble ciheti ile dik açı yapacak şekilde olmalıdır. Lahit yapmak sünnettir. Lahit, kabir kazıldıktan sonra, kabrin taban sathından kıble cihetine ve kabir boyunca, içine meyyit sığacak kadar genişlik ve yükseklikte kazılan yerdir. Meyyit, lahit içine, sağ yanı üzere konur. Şak yapılmaz. Yani kabir kazıldıktan sonra ortasına çukur açıp, meyyit buraya konmaz. Toprak çürük, nemli ise, erkeği lahitin veya doğruca kabrin içine tabut ile koymak câiz olur. Toprak kuru ve sağlam ise, erkeği tabut ile gömmek mekruh olur. Meyyitin altına keçe, hasır gibi şeyler sermek de mekruhtur. Tabut ile gömünce tabut içine biraz toprak konur. Kadınları, her zaman tabut ile gömmek efdaldir.
Gemide ölen kimse, karaya gidinceye kadar kokacak ise, yıkanır, kefenlenir, namazı kılınır. Kâfir memleketi yakın ise, ağır bir şey bağlayarak denize bırakılır. İslam sahili yakın ise, ağır şey bağlanmaz.
Öldüğü odayı kazıp, buraya gömmek câiz değildir. Mektep, tekke yanına da gömmeyip, İslam mezarlığına götürmelidir.
Şiratü’l-İslam’da diyor ki: “Cenazeyi kabir başına koyunca, iş yapmayanlar oturmalı veya çömelmelidir. Yahudiler ve hristiyanlar gibi ayakta durmamalıdır. Meyyit defnedilirken, 7 sureyi okumak müstehaptır. Bu 7 sûre, İnna enzelna ve Kâfirun, İza cae, İhlas, 2 Kul euzü ve Fâtiha sureleridir. Definden sonra bir hafta her gün sadaka verip, sevâbını meyyitin ruhuna hediye etmek de müstehaptır.”
Kabre tek veya çift sayıda kimse girip, kıbleye dönüp, kabrin kıble tarafına ve kabre muvazi [paralel] olarak bırakılmış olan meyyiti alıp, kabir içine veya lahit içine, yüzü kıbleye karşı korlar. Koyarken, (Bismillah ve billah ve alâ millet-i Resûlillah “sallallâhü aleyhi ve sellem”) derler. Ezan okumazlar. Meyyitin yüzü, lahitin içine doğru olup arkasına toprak ve kerpiç konur. Sonra mezarın içi toprakla doldurulur. Ters konmuş meyyiti kıbleye çevirmek için mezar açmak câiz değildir. Çünkü, mezarı açmak haramdır. Kabirde unutulan bir malı almak için açılabilir. Kabirde kefenin uçları çözülür.
Mîzanü’l-Kübrâ sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki “4 mezhep söz birliği ile bildiriyor ki lahtin kabir tarafı, kerpiç dizerek veya hasırla kapatılır. Burasını pişmiş tuğla ile tahta ile kapatmak mekruhtur. [Çivi, tuğla gibi fırınlanmış şeyler, ziynet eşyasıdır. Bunları kabrin içinde kullanmak mekruhtur.] Kabrin üstünü, dışardan tuğla, ağaç ve mermerle örtmek câizdir. Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” mübarek lahti, 9 tane kerpiç ile kapatılmıştır. Kadınlar kabre tabutsuz konurken, büyük bez ile perde tutulur.”
Kabir toprakla örtülür. Kabir bir karıştan yüksek olmamalıdır. Kabir üzerine baş tarafından 3 avuc toprak atmak müstehaptır.
Defnettikten sonra, birkaç dakika etrafında oturup veya çömelip, Bakara sûresinin başını ve sonunu okumak, meyyit için duâ ve istiğfar etmek müstehaptır. [Papazlar, kabir yanında ayakta okuyorlar. Müslümanlar papaz gibi ayakta okumamalı, çömelip okumalıdır.] Sâlih müslümanlar, aralarında paylaşıp, bir evde toplanarak veya herkes kendi evinde, ücretsiz olarak hatim ve hatm-i tehlîl okumaları ve sevâbını meyyitin ruhuna göndermeleri çok faydalıdır. [Kabir yanında nutuk söylemek kâfirlerin adetidir. Kâfirler gibi nutuk söylemek, meyyiti kendinde bulunmayan şeylerle övmek câiz değildir. Kendinde bulunan sıfatlar ile de övmekte fayda ve lüzum yoktur. Meyyit için sessiz ağlamak câizdir. Şerhu’s-sudur ve Berekât’ta, “Müminin ölümüne gökler ağlar” yazılıdır. Meyyit için yüksek sesle ağlamak, matem tutmak, siyah elbise giymek, siyah perdeler ve rozetler, işaretler asmak, matem işaretleri, resmini taşımak câiz değildir. Hazanetü’r-rivayat sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki “Cenazeye ve cenaze çıkan yere siyah örtmek ve siyah giyinmek câiz değildir.”]
Kabir üzerine su dökmek sünnettir. Kabrin üzerine terbi yapmak, yani düz yapmak Hanefide sünnet değildir. Müsennem, yani balık sırtı gibi yuvarlak yapmak sünnettir. Kabir içini kireç ve çimento ile sıvamak câiz değildir. Âlimlerin, büyüklerin kabirlerini korumak için, türbe, bina yapmanın, Hanefi mezhebinde câiz olduğu, Halebi-i Kebir sonunda bildirilmiştir. Mîzan’da ve Ukudü’d-dürriye sonunda da yazılıdır. Fakat, süs için yapmak haramdır. Kabir üzerine taş, çimento, demir parmaklık yaparak korumak câizdir.
Mezar taşı dikmek câizdir. Taş üzerine âyet-i kerime, mübarek isimler, şiir, methiye gibi şeyler, Fâtiha kelimesini yazmak, resmini koymak câiz değildir. Asırlardan beri yazılıyor ise de, kötü bir bidattir. Kötü adetler, câiz olmayı göstermez. Mezar taşına, isim ve ölüm hicri senesi yazılabilir dediler.
Hamile kadın ölünce, çocuk diri ise, batnı sol taraftan yarılıp, çocuk çıkarılır. Hamile bir kadının çocuğu ölmüş ise ve anasının ölümüne sebep olacaksa, ebe elini ferce sokup alet ile çocuğu parçalayıp çıkarır. Çocuk diri iken, anasının ölümüne sebep olacak ise, çocuğu parçalamak [öldürmek] câiz olmaz. Çünkü, anasının ölümüne sebep olacağı katî değildir. Zan ve ihtimaldir. Zannedilen bir tehlike için insan öldürmek câiz değildir. Birinin malını yutup ölen kimsenin, ödeyecek malı yoksa, karnı yarılıp malı çıkarılır. Komşusunun, akrabasının, arkadaşının cenazesine gitmek, erkekler için nâfile ibâdet yapmaktan daha çok sevaptır.
Cenazeyi, bulunduğu şehirde gömmek müstehaptır. 2 veya 4 kilometreden az uzağa götürmek söz birliği ile câizdir. Daha uzağa götürmek ihtilaflıdır. Yakup ve Yusuf aleyhimesselâmin cenazeleri Mısır’dan Şam’a nakledildi ise de, onların dinlerinde nakil câiz idi. Definden sonra câiz değildir. Reddü’l-muhtar 5. cilt. Başka yere götürülmesini vasiyet etmek batıldır.
Tavsiye Yazı: Sünnet Üzere Taziye Nasıl Olur?
Tavsiye Yazı: Cenazenin 40. günü mevlid okutmak bidat mi?
Tavsiye Yazı: Kabir telkini lazım mı?
Sual: Şehit olarak vefat etmek isteyen bir hasta ne yapmalıdır?
Cevap: Necatü’l-musalli kitabında diyor ki (Hısn-ül-hasin)de diyor ki hadis-i şerifte, “Bir hasta, lâ ilâhe illa ente sübhâneke inni küntü minezzalimin 40 defa okursa, şehit olarak vefât eder. Şifa bulursa, günahları affolur” buyuruldu.
Ey, yerin gökün sâhibi, ey vasfı Allahüssamed!
sayısız isyanla geldim, kapına, beni kılma red!
Lutfunla bu biçareye, fadlınla bu avareye,
afvınla yüzü kareye, ey Rabbim sen eyle meded!
Asilere gufran senden, derdlilere derman senden,
adaletle ihsan senden, rahmetine yoktur aded!
Sen canların cananısın, derdlilerin dermanısın,
âlemlerin sultanısın, ben bir garib-i hacetmend!
Derdime kılmazsan deva, senden başka kime varam,
her iyilik ancak senden, hâlik, mâbud Allah ehad!