Bu mektup, Mollâ Sâlih Bedâhşi Külabi’ye yazılmıştır. Tasavvuf yolunda ilerlemek, hakiki imana kavuşmak için olduğu bildirilmektedir:
Sülûk konaklarını geçmek, hakiki imana kavuşmak içindir. Hakiki imana kavuşmak için, önce nefsin itminân hâsıl etmesi lâzımdır. Nefs mutmeinne olmadıkça, kurtuluş olamaz. Nefsin mutmeinne olması da, kalbin onu kontrol ve idare etmesi ile olur. Kalbin nefsi idare edebilmesi için, başka şeylerle meşgul olmaması ve Allahü teâlâdan başka hiçbir şeye bağlılığı kalmaması lâzımdır. Kalbin, hiçbir şeye bağlılığı kalmadığının alâmeti, işareti vardır. Bu da, mâsivâyı unutmasıdır. Öyle unutmalıdır ki Allahü teâlâdan başka herhangi bir şeyi kıl ucu kadar düşünürse, mâsivâdan kurtulmamış olur. [(Mâsivâ), bütün mahluklar demektir.] Kalbi mâsivâdan selamet bulmuş, kurtulmuş olana müjdeler olsun! Kalbin selamet bulması ve böylece nefsin itminana kavuşması için çok çalışmalıdır. Bu, Allahü teâlânın öyle bir nimetidir ki bunu dilediğine verir. Allahü teâlâ, büyük ihsan sâhibidir. Vesselâm.
Haşa zulmetmez hiç, kullarına Hüdası!
Herkesin çektiği, kendi işinin cezası!