Bu mektup, Bediuddin-i Seharenpuri’ye yazılmış olup kabir hayatını ve taun sevâbını bildirmektedir:
Allahü teâlâya hamd olsun. Onun seçtiği iyi insanlara selam olsun! Kıymetli mektubunuz geldi. O taraflarda, iki korkunç hadise başladığını, birinin taun [yani vebâ hastalığı], ötekinin de kaht [yani kıtlık, gıda maddelerinin azlığı] olduğunu yazıyorsunuz. Allahü teâlâ, bizi ve sizi belalardan korusun. Hepimize âfiyet versin!
Bu büyük sıkıntı arasında, gece gündüz ibâdet ve murakabe etmekteyiz. Kalbimiz her ân Onun iledir yazıyorsunuz. Bunu okuyunca, Allahü teâlâya hamd ettik. Böyle zamanlarda dört (Kul)u çok okuyunuz! [Yani, Kul ya eyühel kâfirun ve Kul hüvallahü ve Kul euzüleri okuyunuz! Cinnin ve insanların şerrinden korur!].
Erkeklerin kefeni, üç parça olmak sünnettir. Sarık sarmak bidat olur. (Ahtname) denilen [sual meleklerine verilecek cevapları ve duâ ve istiğfar] yazılı kağıtı, kabre koymamalıdır. Mübarek yazıların, isimlerin, meyyitin pislikleri ile karışmasına sebep olur ve [İslamiyetin dört delilinden] bir senet ile bildirilmemiştir. Mavera-ün-nehir [Aral gölüne akan Seyhun ve Ceyhun nehrleri arasındaki şehirler] âlimleri, böyle bir şey yapmamıştır. Meyyite kamis yerine, bir âlimin gömleğini giydirmek iyi olur. Şehitlerin kefenleri, elbiseleridir. [Silah yarası alarak ölen şehitler yıkanmaz ve kefenlenmez. Muharebede yara almadan ölen ve sulhta, sari hastalık ve afetlerle ölenler, şehit sevâbı kazanırsa da, bunlar yıkanır ve kefenlenir.] Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallâhu anh”, (Beni, bu iki çamaşırım ile kefenleyiniz!) buyurmuştu.
Kabirdeki hayat, bir bakımdan, dünya hayatına benzediği için, meyyit terakkî eder, derecesi yükselir. Kabir hayatı, insanlara göre değışır. Peygamberler “aleyhimüsselâm”, kabirlerinde namaz kılar buyuruldu. Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem”, miraç gecesinde, Mûsâ aleyhisselâmın kabri yanından geçerken, mezarda namaz kılarken gördü. O ânda göğe çıkınca, Mûsâ aleyhisselâmı gökte gördü. Kabir hayatı, şaşılacak bir şeydir. Bu günlerde, merhum büyük oğlum [Muhammed Sâdık “rahmetullâhi aleyh”] dolayısı ile kabir hayatına bakarak, şaşılacak gizli şeyler görülüyor. Bunlardan az bir şey bildirsem, akıl ermez. Fitnelere, karışıklığa sebep olur. Cennetin tavanı, Arştır. Fakat, kabir de, Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Akıl gözü bunu göremiyor. Kabirdeki şaşılacak şeyler, başka bir gözle görülüyor. Evet îman [inanmak], nasıl olursa olsun, azaptan kurtulmaya sebeptir. Fakat, o güzel kelimenin [Kelime-i tevhid] Hak teâlâ tarafından kabulü için, [dünyada İslamiyete uymak], sâlih amelleri işlemek lâzımdır.
Ölmemek için, vebâ hastalığı bulunan yerden kaçmak büyük günahtır. Muharebede, düşman karşısından kaçmak gibidir. Vebâ bulunan yerden kaçmayıp sabreden kimse, ölünce, şehitlerin sevâbına kavuşur. Kabir sıkıntısı çekmez. Sabreden kimse, ölmezse, gâzîler sevâbına kavuşur.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız