Bu mektup, mirza Muzaffer hana yazılmıştır. Dostlara verilen sıkıntıların ve belaların, günahlara kefaret olduğu ve yalvararak afv ve âfiyet istemek lazım olduğu bildirilmektedir:
Allahü teâlâ, size lâyık olmayan şeylerden selamet versin! Dostlara dünya sıkıntılarının ve belaların gelmesi, bunların günahlarının affolması için kefarettirler. Yalvararak, ağlayarak ve sığınarak, kırık kalp ile Allahü teâlâdan afv ve âfiyet dilemelidir. Duanın kabul olunduğu anlaşılıncaya ve fitneler kalmayıncaya kadar, böyle duâ etmelidir. Dostlarınız ve iyiliğinizi isteyen sevenleriniz de, sizin için duâ etmekte iseler de, derdlinin kendisinin yalvarması daha yerinde olur. İlac almak ve perhiz yapmak, hastaya lâzımdır. Başkalarının yapacağı, olsa olsa, ona yardımcı olmaktır. Sözün doğrusu şudur ki sevgiliden gelen her şeyi, gülerek, sevinerek karşılamak lâzımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir. Sevgilinin sert davranması, aşağılaması, ikram, ihsan ve yükseltmek gibi olmalıdır. Hatta, kendi nefsinin böyle isteklerinden daha tatlı olmalıdır. Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz. Hatta, seviyorum demesi, yalancılık olur. Dinin koruyucusu hazret-iniz, hizmetten geri gelince, seferteki halleri ve birlikte bulunanların çektikleri sıkıntıları yazmışsınız. Selametiniz ve afiyetiniz için Fâtiha okundu. Ya Rabbi! Unuttuklarımız ve yanıldıklarımız için bizleri sorguya çekme! Geçmiş ümmetlere yaptığın gibi, güç işleri bizlere yükleme. Yapamayacağımız şeyleri emretme. Bizi afv ve mağfiret eyle! Bize acı! Bizim sâhibimiz sensin! Düşmanlarımıza gâlip gelmemiz için bize yardım et! Sübhâne Rabbike Rabbil’-izzeti ama yasıfun ve selamün alelmürselin vElhamdülillahi Rabbil’âlemin. Vesselâm.