Bu mektup, Derviş Habîb Hadim için yazılmıştır. Harikaların, kerâmetlerin çok veya az olmasının sebebi bildirilmektedir:
Mubahların fudulüne, yani fazlasına dalmak, kerâmetin azalmasına sebep olur. Hele, şüphelilere ulaşır ve Allah korusun, oradan da, haramlara yaklaşırsa, kerâmet ve harikalar yok olur. Mubahlar az işlendikçe ve zaruret miktarı olunca, kerâmet ve harikaların hâsıl olması artar. Harikaların görünmesi, Peygamberlikte lâzımdır. Evliyâlıkta şart değildir. Çünkü, Peygamberliği herkese bildirmek lâzımdır. Evliyâlığı bildirmek vâcib değildir. Hatta, Evliyâlığı örtmek, gizlemek iyidir. Çünkü Peygamberlik, insanları Allahü teâlâya çağırmaktır. Evliyâlık ise, Allahü teâlâya yaklaşmaktır. İnsanları çağırmak için ortaya çıkmak lazım olduğunu herkes bilir. Yaklaşmak ise, gizli olur. Bir Velide çok kerâmet görülmesi, onun, az kerâmeti görülen Velilerden daha üstün olduğunu göstermez. Hiç kerâmeti görülmeyen Velî, harikalar gösteren Evliyâdan daha yüksek olabilir. Evliyânın büyüklerinden (Avârif) kitabının sâhibi, [Şihâbüddîn-i Sühreverdî “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretleri], bunu uzun yazmıştır. Peygamberlerin harikalar göstermeleri şart olduğu hâlde, az veya çok göstermeleri, daha üstün olup olmamalarını bildirmeyince, Evliyâlıkta, şart olmadığı hâlde, daha üstün olmayı nasıl bildirir? Öyle sanıyorum ki Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” riyazetler ve mücâhedeler yapmaları ve mubahları bile çok az kullanmaları, harikalar göstermek içindi. Çünkü, harikalar göstermeleri vâcibdir ve Peygamberlikte şarttır. Yoksa, Allahü teâlâya yakîn derecelere yükselmek için değildi. Çünkü Peygamberler “aleyhimüssalavâtü vettehiyyat”, (İctibâ) yoluna seçilmiş, sevilmiş önderlerdir. Allahü teâlâ, onları muhabbet çengeline takarak kendisine çekmiştir. Yorulmadan, yakınlık derecelerine ulaştırılırlar. Allahü teâlâya yakınlık derecelerine ulaşmak için, riyazetler, mücâhedeler çekmek, uğraşmak, (İnâbet), (İradet) yolunda olur. Bu yol, (Talibler) yoludur. Peygamberlerin götürüldüğü ictibâ yolu ise, (Muradlar) yoludur. Birinci yolda, sıkıntı çekerek yürürler. Muradları nazlı nazlı, okşıyarak götürürler. Hiç sıkıntı çektirmeden, yakınlık derecelerine ulaştırırlar.
İnâbet ve irâdet yolunda, riyazetlere ve mücâhedelere katlanmak lâzımdır. İctibâ yolunda, bunlar şart değildir. Bununla beraber, faydalı olurlar. Bir kimseyi, okşıyarak, hizmetinde bulunarak götürürlerken, bu da çabalayıp, götürülmesini kolaylaştırırsa, daha çabuk ulaşır ve daha yükseklere gider. Kendi de uğraşmazsa, ilerlemesi böyle kolay ve çabuk olmaz. Evet, Allahü teâlâ, dilediğini öyle çeker, öyle yükseltir ki hepsinden çabuk götürür. Sözün kısası, ictibâ yolunda, uğraşmak, sıkıntılar çekmek, ulaşmak için şart olmadığı gibi, çabuk ve daha yükseklere kavuşmak için de şart değildir. Fakat, bâzen bunların faydaları olur. Riyâzet ve mücâhede demek, mubahları zaruret miktarı kullanmak [nefsin aşırı isteklerini yapmamak] demek olup bunlar ictibâ yolunda olanlara, başka faydalar sağlar. (Cihat-ı ekber) ve kalbin dünya pisliklerinden temizlenmesi, bu faydalardandır.
İnsanın muhtaç olduğu şeyleri zaruret miktarı kullanmak ve bunları elde etmek için çalışmak, dünyaya gönül bağlamak olmaz. (Fudul), yani ihtiyaçdan fazla ve faydasız şeyler, dünyadır. [Bunların da, Allahü teâlânın rızasına uygun olarak elde edilmeleri ve sarf edilmeleri dünya olmaz.] Riyâzet çekmenin ve mubahları zaruret miktarı kullanmanın, büyük bir faydası de, Kıyamet günü hesabın kısa ve kolay olmasıdır. Ahiretteki derecelerin yükselmesine de sebep olur. Dünyada ne kadar sıkıntı çekilirse, ahirette o kadar çok rahatlık olacaktır. Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”, bu bakımdan da, riyazat ve mücahedât çekmişlerdir. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki riyâzet çekmek ve mubahları zaruret olduğu kadar kazanıp kullanmak, ictibâ yolunda şart olmamakla beraber, bunlar iyi ve faydalı şeylerdir. Faydalarınin çokluğu düşünülünce zaruri ve lazım da diyebiliriz. Ya Rabbi! Bizlere acı! İşlerimizin doğru ve faydalı olmasını nasip eyle! Doğru yolda olanlara selam olsun!
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız