91 – Ey Oğul! Eğer Hak teâlâ hazretlerinin rızasını bulmak istersen bununla amel eyle! Hak teâlâ hazretleri Musa aleyhisselâma meâlen buyurdu ki (Ya Musa! Benim için ne amel işledin?)  Musa aleyhisselâm: Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, tesbih okudum, sadaka verdim. Hak teâlâ buyurdu ki (Bunların hepsi senin içindir. Namaz kılarsan Cennet veririm, oruç tutarsan sana kabir ve sıratta nur olur. Tesbih okursan Cennet-i alada senin için ağaç dikilir, sadaka verirsen, üzerine gelecek kaza ve bela def’ ve ref’ olur. Ya Musa, benim için ne amel yaptın?)  Musa aleyhisselâm, ya Rabbi, senin için ne amel yapmak gerekir? Hak teâlâ hazretleri buyurdu ki (Benim için amel, dostumu dost ve düşmanımı düşman tanımaktır.)  Allahü teâlânın en beğendiği ibadet, müslümanları sevmek, kâfirlere düşman olmaktır. Buna, (Hubb-i fillah ve buğd-ı fillah)  denir.

92 – Sultan-ı Enbiya “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Bir kimse, bir günah yapmak istese ve sonra Allahtan korkup onu terk eylese, Hak teâlâ hazretleri, o kula iki Cennet ihsan eder.)  Öyle günahlar ki haram yemek, faiz yemek, [karısını, kızını açık gezdirmek, sinema ve televizyonda, müslümanlıkla alay eden, ahlakı bozan oyunları seyr etmek], harama bakmak, zina, livâta, içki içmek, adam öldürmek, Allahü teâlâya şirk eylemek gibi… Bunların hepsi günah-ı kebairdir.

93 – Bir kişinin said olmasının nişanı şudur: Hak teâlâ hazretlerinin kaza ve kaderine razı olur. Şaki [fenâ adam] olmanın da nişanı şudur: Kaza ve kadere razı olmayıp, bir musibet geldiği zaman, çağırır, bağırır, çok ağlar, sızlar.

94 – Allahü teâlâ hazretlerinin huzurunda mutilerden olmayı istersen, her işte inşaallah de! Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (İnsanlar için bundan daha faziletli mutilik yoktur.)

 Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşaallah deyip, sonradan o işi yerine getiremezsen yalancı olmamış olursun.

95 – Üç yerde gönlünü hazırla ki üzerine rahmet kapısı açılsın:

1- Kur’ân-ı Kerîm okunurken,

2- Allahü teâlânın ismini söylerken,

3- Namaz kılarken.

Arif olan kimsenin nişanı, sükut etmesi fikir ola. Baktığı ibret ola ve dilediği tâat oladır.

96 – Şeyh Zünnun-i Mısrî [245 de Mısırda vefat etti.] der ki karnı yemekle dolu olanın gönlünde hikmet tutunamaz. Günahtan sakınan kimseye ne mutlu! Bu da vücudun fazla beslenmemesiyle olur. Hak teâlâyı zikir etmek, insanı Allahü teâlâya yaklaştırır.

Hak teâlâ hazretlerinden korkmamanın alâmetleri şunlardır:

1- Niyet zayıflığı.

2- Kibirli olmak.

3- Ölümü yakın bilmeyip, tul-i emele saplanmak.

4- Hak teâlâ hazretlerinin rızasını terkedip, halkın isteğini yapmak.

5- Sünneti bırakıp, bidat işlemek.

6- Günahını az görmektir. Ne mutlu o kimseye ki bu altı şeyden hiçbiri kendisinde bulunmaz. Şiir:

Mihneti zevk etmektedir âlemde hüner,
gam-u şadiyi kader, böyle gelir, böyle gider.

81 – Malumun olsun ki Hak teâlâ her şeyden evvel aklı yaratmıştır. Ve ona ilim, zeka, hulus, doğruluk, cömertlik, tevekkül, korku, ümit hasletleri vermiştir. İşte, bu akıIlla müşerref olan kimseler, yaratılışlarındaki gayeyi, yani Cenab-ı Hakk’ın ülûhiyet ve Vahdâniyetini tasdik ederek, Onun rızasına kavuşurlar. En-Naziat sûresi 40. âyet-i kerimesinde meâlen, (Cenab-ı Hakk’ın huzurundan korkup, nefsini  [gayrı meşru] nefsani arzulardan men’ eden kimselerin varacakları yer muhakkak Cennettir)  buyuruldu.

Cenab-ı Hak akldan sonra, nefsi yaratmıştır. Buna, cehil, şehvet, tamakarlık, yalan, harislik, gazab, zulüm, murdarlık, fesadlık ve şirk gibi aşağı duygular vermiştir.

Bundan evvelki 2 âyet-i kerimede meâlen, (Her kim benim emrimi tutmayıp nefsine uyarsa, varacağı mahal Cehennemdir)  ve (Zulüm edip, yalnız dünya hayatını seçen kimsenin varacağı yer, Cehennemdir)  buyurulmuştur. Şu hâle göre herkesin, aklına danışıp iş yapması icap eder. Şayed aklına danışmadan iş yaparsa, nefsine uymuş olur ve nihayet varacağı ebedî mevki Cehennem olmuş olur. Aklı elden bırakmayıp, nefs ve şehveti terketmek icap eder. Çünkü, nefs ve şehvet, insanlar için en büyük düşmandır. Akılları erip tam olarak düşünenler, Allahü teâlâya iman eder. Akıl ile hareket etmeyip, nefsine uyanlar, her zaman dalalettedirler ve Cenab-ı Hakka varan yolu hiçbir zaman bulamazlar.

Aklı olup düşünmeyen ve gözü olup Hakkı görmeyenler ve kulağı olup hakikati işitmeyenler için Cenab-ı Hak Kur’ân-ı Kerîmin Araf sûresi, 179. âyetinde meâlen, (Onlar ancak 4 ayaklı hayvanlar gibidir, belki de hayvanlardan daha fenadır)  buyurmaktadır. Müslüman evladı olup da, daima nefsinin arzusuna koşanlar da böyledir. Bunların yalnız ismi müslümandır.

HAMD ETMEK FAZİLETİ

 97 – Bir gün İbrahim aleyhisselâm buyurdu ki: (Elhamdü lillahi kable külli ehad, vel hamdü lillahi bade külli ehad, el hamdü lillahi alâ külli hal.)

 Hak teâlâ hazretleri buyurdu: (Ya Cebrâil! Benim dostuma benden selam söyle! O 3 kelamı 3 defa söyledi, ben azimüşşan da, 40 defa kabul olunmuş nâfile hac sevâbını kendisine verdim. Her kim bu duâyı okursa, aynı sevâbı kendisine ihsan ederim.)  Hazret-i Enes’in duâsı: (Bismillahillezi la yedurru maasmihi şey’ün fil Erdı ve la fissema ve hüvessemiul âlim.)  Bu duâ sabah ve akşam 3 kere, Besmele ile okunur. Bununla birçok belalardan kendisini muhafaza etmiş olur.

98 – Aksırdığın zaman, (El hamdülillah)  de! Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Bir insan aksırdığı zaman “El hamdülillah” derse, Hak teâlâ o kimseyi 70 türlü beladan muhafaza eyler. Bir kimse, 4 kelimeyi 100 kere sabah ve 100 kere de akşam okursa, o kimseden sevgili bir zât Hak huzurunda olamaz.)  Bunu Sultan-ı Enbiya “sallallâhü aleyhi ve sellem” böyle buyurmuşlardı. O 4 kelime şudur: (Sübhanellahi velhamdü lillahi ve lailahe illallahü vallahü ekber.)  Hamd, bütün nimetleri yaratan ve gönderen Allahü teâlâ olduğuna inanmak ve söylemektir.

Yine çok büyük fazilet ve derecelere vesile olan ve Cenab-ı Hak huzurunda çok kıymetli bir tesbih (Sübhanellahi ve bi hamdihi sübhanellahil azim) dir. Bunu günde yüz kere okumalıdır.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler