Sual: Nesh nedir? Dini hükümler nesh edilebilir mi?
Cevap: Türpüşti Risalesinde bu mevzuda deniyor ki;
Nesh, bir hükmün [emir veyâ yasağın] bir başka hükümle kaldırılmasıdır. Bu Kitâbla olduğu gibi, Sünnetle de olabilir ve bu ancak peygamberler vâsıtasıyla olur. Âdem aleyhisselâmın zamânından, Peygamber efendimizin zamânına gelinceye kadar gelmiş olan şerîatlerde neshler bulunmaktadır. Bizim Peygamberimizin şerîatinde de, O “sallallahü aleyhi ve sellem” yaşadıkca nesh mümkün idi. Vefât edince, nesh de kalktı. Kıyâmete kadar artık ahkâmda değişme olmaz. Çünki Ondan sonra bir başka şerîat ve din gelmeyecekdir.
Neshi inkâr edenler yahûdîler olup, bunu kabûl etmemeleri hakkındaki mezhepleri bir kaç çeşittir. Bizim bildirdiğimiz şekilde nesh câizdir. Hem dînen, hem de aklen güzeldir. Dinde cevâzına delîl şudur ki, Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâma, kızını oğlunla evlendir, buyurdu da, ondan sonraki dinlerde kardeşle evlenmeği harâm [yasak] etti. İbrâhîm aleyhisselâma, oğlunu kurban etmesini emretdi de, ardından bu emrinden vaz geçti [ona bir koç indirdi]. Ya’kûb aleyhisselâmın dîninde iki kız kardeşi birlikte nikâh altında bulundurmak câiz iken, Mûsâ aleyhisselâmın zamânında harâm kılındı. Otla beslenen hayvanların hepsi Nûh aleyhisselâmın şerîatinde mubâh iken, Ya’kûb aleyhisselâm deve etini kendine harâm etti. Mûsâ aleyhisselâmın zamânında, dinleri gereği, bir çok hayvan harâm idi. Bunlar o insanlar için hüccetdir, delîldir. Mûsâ aleyhisselâmdan sonra bulunanlar, neshlerinden dolayı, öncekileri hüccet saymadılar. Zîrâ onlar, onun şerîatinden başka bir şerîat geldiğini kabûl etmiyorlar.
Mü’minler neshi Kitâb ve Sünnet ile isbât etmişlerdir. Neshin câiz, hattâ iyi bir şey olduğunu akıl yolu ile de söyleyebiliriz. Bir hakîm [çok akıllı] bir maslahat [faydalı iş] için bir iş buyursa, bir başka zamân o işin yapılmamasını veyâ başka şekilde yapılmasını emretse, yine onda bir maslahat ve fayda düşünülür. Nitekim doktor, hastasına, dün yap dediğini, bugün yapma der ve bu değişiklik hastanın mîzâcından kaynaklanır. Yoksa doktorun vazîfesi ve işi hep hastanın lehine olmaktır.
Neshe inanmayan kalkar ve “Neshi sizin bu anlattığınız şekilde bedâ kabûl edersek, ya’nî Allahü teâlâ hakkında değişmeye ve birinci emrin hilâfına ikinci bir emrin ortaya çıkmasına yol açar. Bu ise Allahü teâlâ hakkında câiz değildir” derse,
Cevâbında deriz ki, bedâ, örtülü, gizli bir şeyi açmak, beyân etmek demektir. Yâhud bir şeydeki hatâyı telâfî etmek, gidermektir. Nesh ise, zamânların farklılığı bakımından, hükümdeki farklılıktır. Bu, insanların sağlam ve hasta, zengin ve fakîr, âfiyet ve belâ, yaşaması ve ölmesine, âlemde ise var ve yok olmasına benzer. Bunların hiç birinde bedâ lâzım değildir. Nesh için de bedâya lüzûm yoktur. Ne kadar şaşılır ki, kusûr ve ayıb bulmak için ağzını açan bu sapığın neshi câiz görmek istememesi, kendi bozuk mantığına göre, neshde bedâ bulunuyor düşünmesidir. Hâlbuki bedâ [birinci reyin hilâfına başka rey bulunması] Allahü teâlâ hakkında câiz değildir. İmâmiyyenin Kîsânîler isminde bir fırkası vardır ki, Allahü teâlâ hakkında bedâyı câiz görürler. Allahü teâlâ haddini aşan zâlimlerin dediklerinden çok yüksektir.
Aklı olan herkes bilir ki, bir hâdiseye mahal olan [bir olayın geçtiği] yer de hâdisdir [sonradan olmadır]. Hâlbuki Allahü teâlâ hâdiseleri [değişmeleri, yeni yeni oluşumları] kabûlden münezzehdir ve hâdis [sonradan olma] ile sıfatlanmaktan çok yüksektir. İşin hakîkatini söylemek gerekirse, bunların bedâ [rey, görüş, fikir değişikliği] sözleri, neshi inkârda yahûdîlerin peşinden gitmektir.