Sual: Telfik nedir? Mezhep taklidi her zaman yapılabilir mi? Hangi durumlarda yapılır?
Cevap: İbni Âbidin, (Redd-ül-muhtar)ın 51. sayfasında buyuruyor ki; “Bir işin, bir ibâdetin sahih olması için, dört mezhepten herhangi birine uygun olması lâzımdır. Yani, o işin sahih olması için, bir mezhepte uyulması lazım olan şartların hepsine uygun olması lâzımdır. Bir ibâdeti yaparken, şartlarından biri bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa, bu ibâdet sahih olmaz. Mesela, deriden kan akarsa, Hanefi mezhebinde abdest bozulur. Şâfiî mezhebinde bozulmaz. Bir erkek, yabancı kadının derisine dokununca, Şâfiîde, ikisinin de abdesti bozulur. Hanefide ikisinin de bozulmaz. Derisinden kan aksâ ve kadına da dokunsa, her iki mezhebe göre abdesti bozulur. Bu abdest ile kıldığı namaz sahih olmaz. “Bunun abdesti, bir mezhebe göre sahih olmadığı zaman, diğer mezhebe göre sahih oluyor. Namazı sahih olur” denilemez. Bu kimse, iki mezhebi (Telfik) etmekte, karıştırmaktadır. Böyle kimseye (Müleffık) denir. Müleffıkın ibâdetinin sahih olmayacağı söz birliği ile bildirilmiştir. Bir ibâdetin bir şartı bir mezhebe, başka şartı da başka mezhebe göre sahih olursa, bu ibâdet sahih olmaz.
Abdest alırken, başının bir parçasını mesheden kimse, köpeğe değdikten sonra namaz kılsa, bu namazı sahih olmaz. Çünkü, abdesti Malikiye göre sahih değildir. Köpeğe dokununca, Şâfiîye göre üstü necis olmuştur. Bunun gibi, tehdid ile zor ile yaptırılan talak Hanefide sahih olur. Boşadığı kadının kız kardeşini alabilir. Şâfiîde ise sahih olmaz. Bu adamın, her iki mezhebe uyarak, bu kızkardeşlerin ikisi ile birlikte evli yaşaması sahih olmaz. Bunlar da (Telfik) olur. Fakat bir kimse, bir ibâdeti, bir işi, bir mezhebin bütün şartlarına uyarak yapıp bitirdikten sonra, bunu tekrar yaparken veya başka bir ibâdeti, başka bir işi yaparken, başka mezhebin şartlarına uyarak yapması, âlimlerin çoğuna göre sahih olur. İhtiyaç olduğu zaman yapmak ise, söz birliği ile sahih olur. Hatta bir mezhebin şartlarına uyarak yapılan bir işin, bir ibâdetin bu mezhebe göre sahih olmadığı, başka bir mezhebe göre sahih olduğu sonradan anlaşılsa, o mezhebe göre sahih olduğunu düşününce, o mezhebi taklit etmiş olur. O işi sahih olur. [Çünkü o ibâdeti kurtarmak için, mezhep taklidine ihtiyaç hâsıl olmuştur. Menfaati için, zevki için, çeşitli işlerini, çeşitli mezheplere uyarak yapmak telfik olur. Bir ibâdeti kendi mezhebine göre yapmasına mâni olan bir özür hâsıl olunca, bu ibâdeti başka bir mezhebi taklit ederek yapmak lazım olduğu, gusül abdesti bahsinde bildirilmişti. Başka mezhebi taklit etmesine mâni olan ikinci bir özür de hâsıl olsa ve bu özür kendi mezhebine uymasına mâni olmasa, bu ibâdeti, iki mezhebe göre de sahih olmadığı hâlde, özür ile ihtiyaç ile olduğu için, bu hâli telfik olmaz. İbadeti sahih olur.] Başka bir mezhep taklit edilirken, kendi mezhebinde mekruh veya haram olsa bile o mezhebin farzlarına ve müfsitlerine uymak lâzımdır. Kendi mezhebinin haram demesine bakılmaz”. Mezhepleri telfik eden tazir olunur. Seyfü’l-ebrâr kitabına bakınız!
Tavsiye yazı –> Eyyühel Veled Risalesi (İmam Gazali)