Sual: Bir Hristiyan iş arkadaşım, “Siz İncil’in insanlar tarafından yazıldığı için tahrif edildiğini söylüyorsunuz. Ama kendi hadis kitaplarınızın da insanlar tarafından yazıldığını kabul ediyorsunuz. Bu aynı hesaba gelmiyor mu? Onlar da tahrif edilmiş olamaz mı?” diye sordu. Ne denebilir?
Cevap: Kur’an-ı Kerim tahrif edilmedi. Hadis-i şerifler ise Kur’an-ı Kerim değildir. Ama onlar da yalan söyleme ihtimali olmayan bir topluluk tarafından rivayet edilmiştir. Bugünki İncillerin İsa aleyhisselamdan en az 1 asır sonra yazıldığını Hristiyanlar da kabul ediyor. Hatta bu sebeple İncil diye bir kitabın olmadığını, Hazret-i İsa’nın kendisinin İncil olduğuna inanır; eldeki İncillerin, onu anlatan kitaplar olduğunu söylerler. Şu halde bugünki İnciller, İslam tarihindeki siyer kitaplarına benzer. Bu sebeple Müslümanlar bugünki İncillerde yazanların gökten inen mukaddes kitap olan İncil’in aynısı olmadığını söylüyor. Nitekim bu, ayet-i kerimeler ile sabittir. İnciller sahih olsaydı, aynı meseleyi niye birbirinden tamamen farklı anlatmaktadır? Harputlu İshak Efendi’nin Diyaül-Kulub adında bir kitabı vardır. “Cevap Veremedi” adıyla latinize edilmiştir.
Sual: Yakından tanıdığım kişilerin genç çocuklarını ifsad eden Hristiyanlaştırma çabaları için, en azından karşı karşıya kaldığımızda cevap verebileceğimiz konular hakkında tavsiye edebileceğiniz kitap ve/veya yazar var mı?
Cevap: Dinin iyi bilen bir Müslüman, asla misyonerlerin tuzağına düşmez. Biz misyonerliği bir tehlike olarak görmüyoruz. Misyonerlerin insanları ilmi olarak ikna edemedikleri görülmektedir. Hristiyan din adamları bırakın başka ülkelerdeki insanları kendi ülkelerindeki gençlerin bile sualleri karşısında aciz kalmaktadırlar. İslam alimleri de tarih boyunca misyonerlerin iddialarını temelinden çürüten çok sayıda eser yazmışlardır. Diyâulkulub (Cevab Veremedi), Herkese Lazım Olan İman, Tuhfetü’l-erib gibi kitaplar Hristiyanlığın içyüzünü vesikalarıyla anlatmaktadırlar.
Sual: İncil’de bazı kısımları beğenmek mahzurlu mudur?
Cevap: İncil’de yazanların tamamı elbette kötü değildir. Bunların tamamını ilahi kelâm olarak kabul etmek mahzurludur. Zira Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifler, Tevrat ve İncil’in tahrif edildiğini beyan eder. Neresinin tahrif edildiği, neresinin aslı gibi olduğu ise malum değildir.
Sual: Yahudilik mi, Hristiyanlık mı Müslümanlığa daha yakındır?
Cevap: Hristiyanlar sadece Hazreti Muhammed’i “aleyhisselam” inkâr ediyor. Yahudiler hem İsa hem Muhammed aleyhimesselamı inkâr ediyorlar. Bu cihetle bir yakınlık var ise de, şeriat cihetiyle Yahudilik Müslümanlığa daha yakındır.
Sual: Amerika’da yaşayan Amişler hakkında bilgi verir misiniz?
Cevap: Asırlar önce teslisi reddeden Arius’un yolundan giden Anabaptistçiler XVI. asırda hemen hemen tamamen imha edilmişti. Transilvanya Prensi Zsigmond teslisi kabul etmezdi. Bu sebeple teslis aleyhdarı Hristiyanlar bunun memleketinde yaşama imkânı buldu. Nitekim teslis aleyhinde kitap yazan Sicilyalı râhip Sozzini 1577’de buraya Koloszvar (Klausenburg) şehrine kaçmıştı. Orta Avrupa’da Piskopos Franz David (1510-1579) teslisi kabul etmeyen mezhebin başı idi. Polonya’nın Rakov şehrinde kurulduğu için bu mezhep sâlikleri Rakovianlar diye bilinir. XVIII. asırda Fransa kralı tarafından Alsace’dan kovularak Amerika Birleşik Devletleri’ne göçen bir grup. Sayıları 350 bini bulur. Anabaptist kilisenin artıklarıdır. Bunlar kapalı yaşayan, ziraatle meşgul, barış yanlısı ve modern teknolojiyi reddeden son derece alâka çekici bir gruptur.
Sual: Mâide Suresi’nde, Tevrat ve İncil ehline de, kitaplarında Allah’ın indirdiği ahkâmı tatbik etmeleri emrediliyor. Bu kitaplar değiştirilmiş ve bozulmuş muharref kitaplar olduğuna göre, bunlarla hükmetmek nasıl olur?
Cevap: Bu kitapların tamamının tahrif edildiği söylenemez. Nerelerin tahrif edildiği de belli değildir. Bugün elde buluna Tevrat, Zebur ve İncil, öncekiler kaybolduğu için, sonradan insanlar tarafından kaleme alınmış, önceki bilgileri de ihtiva eden kitaplardır. İslâmiyet gelmeden evvel, bu kitaplarla amel etmeleri mecburîdir. Sonra, müslüman olmaları lâzımdır. Müslüman olmaz da, zimmî olarak İslâm memleketinde yaşarlarsa, kendi kitaplarının hükmünü tatbik etmelerine izin verilir. “İslâm Hukuku ve Önceki Şeriatler” kitabında tafsilat vardır.
Sual: Hazret-i İsa’nın evlenip çocuk sahibi olduğu gerçek midir? Mecdelli Meryem diye biri var mıdır?
Cevap: Mecdelli Meryem (Maria Magdalena) adında Hazret-i İsa’ya inananlar arasında bir kadının ismi geçer. Hristiyan âleminde bazı fırkalar Hazret-i İsa’nın Mecdelli Meryem ile evlendiğine ve hatta çocukları olduğuna inanıyor ve kimi romanlarda da geçiyor ise de, bu mevzuda Hristiyan kaynaklarında bir sarahat ve İslâm kaynaklarında da malumat yoktur. Gerçi Yahudi cemiyetinde o yaşa gelmiş bir hahamın bekâr kalması pek beklenmez deniyorsa da, bu mevzuda söylenecek bir söz yoktur.
Sual: İncil yazarları Matta, Markos, Luka, Yuhanna İslam dinine göre mümin miydiler?
Cevap: Allah bilir. Bunlar İsa aleyhisselamın ümmetindendir. Umumi kaide, Muhammed aleyhisselamın zuhuruna kadar tek Allah’a inanan herkes mümindir. Zira fetret devridir.
Sual: Hazret-i İsa’nın tebliğinin bozulmamış hâline iman edenler için Hıristiyan kelimesini kullanmak doğru olur mu?
Cevap: Hristiyan, Mesîhî kelimesinin Yunancasıdır. Havarilere Antakya’da verilmiş bir isimdir. Kullanmanın mahzuru yoktur.
Sual: Tevrat ve İncil abdestsiz tutulabilir mi?
Cevap: İçinde tahrif edilmemiş Allah kelâmı olma ihtimaline mebni abdestsiz ve cünüb halde tutmanın mekruh olduğu Halebî ve İbni Âbidin gibi kitaplarda yazılıdır.
Sual: Zebur ve İncil hangi lisandadır?
Cevap: Arami lisanında. İbrani’den gelir. Süryanice’nin atası.
Sual: Bugünki Hıristiyan ve Yahudiler müşrik midir? Böyle bir kadınla evlenmek caiz olabilir mi?
Cevap: Bugünki Hıristiyan cemiyetinde dine inanan kimse sayısının çok azaldığı müşahede edilmektedir. Bunlar ateist/deist/agnostik kişilerdir ve müşrik sınıfındandır. Bunlarla evlenmek asla caiz değildir. Bunun dışında kalan Hristiyan ve Yahudiler müşrik değildir. Bunlarla evlenmek caizdir; ancak tahrimen mekruhtur. Böyle bir evlilik, dinini kayıran bir Müslüman için sonu felaket olan bir evliliktir. Gerek aile hayatı, gerekse doğacak çocukların terbiyesi cihetiyle böyledir. Hadis-i şerifte, fâsıkla evlenen melundur, yani Allah’ın rahmetinden mahrumdur, buyuruldu. Ya gayrı müslim ile evlenen?
Sual: Bazı kaynaklarda Hazret-i İsa’nın kardeşi Ya’kub’dan bahsediliyor. Bunu nasıl anlamalıyız?
Cevap: Hristiyan kaynaklarına göre, Hazret-i Meryem, nişanlısı Yusuf ile evlendi. Yakup, Yusuf, Şemun ve Yahuda adında 4 oğlu ve 2 kızı oldu. Bunlardan Yeni Ahid’e ismi geçen Aziz Yakub, havariler arasında sayılmamakla beraber, ağabeyinin has mensubu idi ve onun doğru dinini uzun zaman müdafaa etti. Ancak Pavlos ve ekibi tarafından sindirildiği için, Kudüs dışına çekildi. 62 senesinde Romalılarca öldürüldü. Zaman içinde bu doğru İsevi müminler kayboldular. Resulullah aleyhisselâmın görüştüğü rahipler Bahira ve Nastura’nın bu mezhepten olmak ihtimali kuvvetlidir. Bazıları Yeni Ahid’de geçen kardeş tabirini mecaz olarak kabul eder; bazıları yeğen gibi akrabası olduğunu söyler; bazıları Yusuf’un başka bir evliliğinden doğduğunu iddia eder; bazıları ise bunları havarilerle karıştırır. İslâmî kaynaklarda buna dair bir malumat yoktur.
Sual: Uludere’de bir mağarada Barnabas İncili’nin bulunup askeriyeye teslim edilip kozmik odada saklandığı doğru mudur?
Cevap: Uydurmadır. Böyle eski İncil nüshaları her zaman ve her yerde bulunur. Hepsinde de böyle “Hristiyan âlemini sarsacağı için saklanıyor” gibi esrarlı dedikodular çıkarılır. Hiçbir bulunan metin Hristiyan dogmalarını sarsamaz. Çünki kilise bunun tedbirini evvelden almıştır. Buna göre, belli metinler dışında ne bulunursa bulunsun, uydurmadır. Kaldı ki Barnabas İncili’nin muhteva ve şekil itibariyle diğer İncillerden farkı yoktur.
Sual: Avrupa’da iş yerimde Hristiyan bir arkadaşım; ‘Hazret-i İsa’nın hiç şiddet kullanmadığını; halbuki Müslümanların mükemmel ve barışçı olduğunu söylediği Hazret-i Muhammed’in birkaç kişinin gözünü oydurduğunu; yüzlerce Yahudiyi kılıçtan geçirdiğini biliyorum. Nasıl oluyor da örnek insan olabiliyor, dedi. Buna ne cevap verilir?
Cevap: Hazret-i İsa da devlet reisi olsaydı, şiddete müracaat ederdi. Nitekim bugünki İncil’de buna delalet eden ayetler vardır. Suçlu bir insana ceza vermek, gaddarlık değil, adalettir. Bu, kötü veya iyi insan olmakla alakalı değildir. Kısas, Hristiyanların inandığı ve okuduğu Tevrat’ta da vardır. Yahudilerin öldürülmesi ise harb esnasında cereyan etmiştir. Hazret-i Muhammed, müdafaa harbleri yapmıştır. Vefatından evvel bütün Arabistan, harbsiz olarak, rızalarıyla ona tabi olmuştu. Sadece Mekke ve Taif harb ile fethedilmiştir. Mekke, yurtları idi. Taif ise, taarruz etti.
Sual: Bütün peygamberler İslâmiyeti ve tevhid dinini anlattıklarına göre, Yahudi ve Hristiyan isimleri nereden çıkmıştır?
Cevap: Bütün semavi dinler aynı inancı, tevhidi tebliğ etmiştir. Ama şeriatları, yani ibadet ve amel esasları farklıdır. Yahudilik, 1. asırda Musa aleyhisselâma verildiğine inanılan sözlü emirleri (Talmud’u) toplayan Mukaddes Yahuda’dan gelir. Hristos, İsa aleyhisselâmın Yunanca ismidir. Övülmüş demektir. Nasrânî ve çokluk hâli olan Nasârâ, İsâ aleyhisselâmın Nâsıralı lakabına veya havarilerin kendisine nusret (yardım) etmesine dayanır. “İslâm Hukuku ve Önceki Şeriatler” kitabına müracaat edebilirsiniz.
Sual: Hıristiyanlık ve Yahudilik belli bir kavme mi gelmiştir? Eğer öyleyse günümüz Hıristiyanları ehl-i kitap sayılır mı?
Cevap: Musa aleyhisselâmın sadece İsrailoğullarına gönderilmediği, firavuna tebliğde bulunulmasını emreden âyet-i kerimeden anlaşılmaktadır. Her din, o peygamberin tebliğini işitecek kimselere, yani kavmine gönderilmiştir. Hıristiyanlık da böyledir. Muhammed aleyhisselâmın her kavme gönderilmiş olması, İslâmiyet geldikten sonra artık önceki dinler muteber olmaz demektir. Kavim, burada ırk değil, topluluk, halk mânâsınadır.
Sual: Dokümanter bir filmde Hazret-i İsa’ya dair bilgilerin sadece dinî kaynaklarda (İncil) geçtiği; o devirde yaşayan Akdeniz çevresindeki Romalı yazarların kendisinden hiç bahsetmediği; sadece Suetonius ve Tacitus bir kaç kelimeyle ‘Christ’ veya ‘Christus’ olarak bahsettiği; onun da isim değil, ünvan olduğu söylendi. Doğru mudur?
Cevap: Romalı tarihçilerin Hazret-i İsa’dan bahsetmedikleri, ancak sonrakilerin bahsettiği doğrudur. Bu bakımdan Hazret-i İsa’nın doğum tarihi hakkında şüpheler bulunduğu rivayeti güçlenmektedir. İseviler, Antakya’da bir komün teşkil ettikten sonra, buralılar tarafından Hıristiyan, yani Hıristos’a mensup diye anılmıştır. Hıristos, Mesih (yağlanmış, takdis edilmiş) kelimesinin Yunancasıdır. Christ, bu kelimenin Latin milletlerindeki karşılığıdır. Hazret-i İsa kısa bir müddet peygamberlik yaptıktan sonra, göğe yükselmiştir. Kendisine inananlar sayıca az ve entelektüel vasıflardan mahrum olduğu, öte yandan Romalı ve Yahudilerin baskısı sebebiyle gizli yaşadıkları için, Hazret-i İsa hakkında tarihî vesika yok denecek kadar azdır.
Tavsiye yazı –> Papazların cevap veremediği sualler nelerdir?