41- Dirilerin Amelleri Ölülere Arzedilir

İmam Ahmed, Hakim-i Tirraizi (Nevadirül-Usûl) de ve İbn Mende Enes (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiklerine göre Resûlul-lah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

Amelleriniz, ölü, akraba ve yakınlarınıza arz edilir. Ameliniz ha­yırlı ise, müjdelenirler. Değilse, (Yâ Rabbi, bize hidâyet verdiğin gi­bi, hidayet vermeden onları öldürme) derler.

Tayalis, (Müsned) inde Câbir b. Abdullah’dan rivayet ettiği­ne göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve. sellem) şöyle buyurmuş­tur:

Amelleriniz, kabirdeki, akraba ve yakınlarınıza arz edilir. Ame­liniz hayırlı ise onunla müjdelenirler. Değilse, (Yâ Rabbi ibadet ve tâatin için onlara şuur ver) derler.

İbn Mübarek, İbn Ebi’d- Dünya, Ebû Eyyûb (radıyallahü anh) ‘dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:

Amelleriniz ölülerinize arzedilir. Güzelse, sevinir ve müjdelenir­ler, kötü ise (Yâ Rabbi geri çevir) derler.

İbn Ebi Şeybe (Musarınef) de Hâkim-i Tirmizi ve İbn Ebi’d- Dünya İbrahim b. Meysere’den rivayet ettiklerine göre, şöyle nak-letmiştir:

Ebû Eyyûb (el-Ensari) (radıyallahü anh) İstanbul’a savaşa çık­tı. Çok kıssa anlatan bir adamın yanmdan geçti. Adam şöyle di­yordu:

Kulun gündüzleyin erken yaptığı ameller, akşamleyin, kabir­deki tanıdıklarına arzedilir. Akşama doğru yaptığı ameller, sabah­leyin kabirdeki tanıdıklarına arzedilir.

Ebû Eyyûb:

(Ne diyorsun?) dedi.

Kıssacı:

(O, dediğim gibidir.)

Ebû Eyyûb: Yâ Rabbi, Ubâde b. Sâmit ve Sa’d b. Ubâde’nin yanında ayıbımı açığa çıkartma.) dedi.

Kıssacı:

(Allah, kişinin ayhını örtüp en iyi ameliyle onu övmeden onu yanma almaz) dedi.

Hâkim-i Tirmizi, (Nevâdir) de Abdulgafûr b. Abdulaziz’deö, babasından, dedesinden, rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (Sallalla-hû aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur

Ameller, pazartesi ve perşembe günleri Allah’a arz edilir. Cuma günü de peygamberlere, arıne ve babalara arzedilir. Onun hasena-tiyle sevinirler. Yüzleri aklaşir, parlar. Öyle ise Allah’dan korkunuz, ölülerinize eziyet vermeyiniz

Hakim-i Tirmizi ve İbn Ebi’d- Dünya, (Rüyalar) kitabında Bey-haki (Şuâb-ı îmanda) Numan b. Beşir (radıyallahü anh) ’dan o da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ‘den şöyle işittiğini rivayet etmişler:

(Kabirlerdeki kardeşleriniz için Allah’dan sakınınız, çünkü amel­leriniz, onlara arzedilir.)

İbn Ebi’d- Dünya, lsbehâni (Tergibde; Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiklerine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi vo Sellenı) :

(Ölülerinizi, kötü amellerinizle utandırmayın. Çünkü amelleri­niz kabirdeki dostlarınıza gösterilir.)

İbn Ebi’d- Dünya, İbn Mende ve İbn Asâkir… Muhammed b. Abdullah’dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:

Ubbâd el-Havas, İbrahim b. Salih el-Hâşemi’nin Filistin va­lisi iken yanma gitti. İbrahim (Bana va’z et) dedi. Ubbâd dedi ki:

(Sen Rasûlüllah‘ın akrabasısm. İşittiğime göre, dirilerin amel­leri, ölmüş akrabalarına arz edilir. Bakalım seninkinden, Rasûlüllah‘a ne arz edilecek.)

İbn Ebi’d- Dünya, Ebû Derda radıyallahü anh’dan rivayet et­tiğine göre şöyle diyormuş:

(Yâ Rabbi, dayım Abdullah b. Revâha ile karşılaştığımda ba­na kızmasından sana sığınıyorum.)

(Abdullah b. Revana daha önce ölmüştü.)

İbn el-Mübarek, İsbehâni, Ebû Derdâ (radıyallahü anh) ‘dan p-ivâyet ettiklerine göre:

(Amelleriniz ölülerinize arz edilir. Onunla ya sevinirler ya bo­zulurlar… Yâ Rabbi Abdullah b. Re vahaya eziyet yerecek bir iş yapmaktan sana sığınırım) derdi.

Yine ibn-el-Mübarek, Osman b. Abdullah b. Evs’ten rivayet ettiğine göre Said b. Cübeyr şöyle demiştir:

Kardeşim Amr b. Evs’in kızı, Osmanın hanımıydı. Abdullah b. Evs yanma girmek için izin istedi. İzin verdi. Yanına girdi, (ko­can sana nasıl davranıyor) diye sordu.

(İyilik yapabildiği kadar iyidir) dedi.

Abdullah:

(Oğlum Osman! Hanımına iyi davran. Çünkü ona iyilil yaparsan mutlaka Amr b. Evs’e gider.) dedi. Osman dedi ki: (Ben dirilerin haberi ölülere gider mi?) diye sordum.

O:

(Evet, dostu olan herkesin akrabalarının haberi ona ulaşır. İyi haber verilse, sevinir, ferahlanır, tebrik edilir. Haber kötü ise da­rılır, üzülür. Öyle ki, onlar, yeni ölmüş adamı hayatta sanıp ne ya­pıyor diye sorarlar. (O öldü, size gelmedi mi?) denilince. Onlar:

(Hayır, demek sığınağı olan Cehenneme gitti) derler.

İbn Ebi’d- Dünya, Ebû Bekir b. Ayyaş tarikiyle Esed kabilesin’den olan bir kabir kazıcısından rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir

Bir gece kabristanda idim. Birden kabrin birinden; (Yâ Abdellah!) diye bir ses geldi. Öbür kabirden; (Ne istiyorsun ya Câbir) dedi. Câbir dedi ki:

Yarın anam bize gelecek. Fakat ne yazık ki bize kavuşamaya­cak. Babam ona kızmış, namazını kılmamak için yemin etmiş.

Sabahleyin bir adam geldi, onlardan ses işittiğim, (Şu iki ka­bir arasında bana bir kabir kaz) dedi. Ben (bunun ismi Câbir, di­ğerinin de Abdullahdır, dedim, akşamleyin işittiğimi ona anlattım. Meğer ki, o adam, Cabir’in babasıymış, Bana (evet hanımını öldü, fakat ben namazmı kılmamak için yemin ettim. Madem Cabir Öyle demiş, kefaretimi ödeyip namazını kılacağım) dedi.

Ebû Nuaym, İbn Mesud’dan rivayet ettiğine göre şöyle de­miştir:

(Babanın dost olduğuyla, sen de dost ol. Çünkü kabirde, Ölüye yapılan iyilik ve alaka ancak onun dünyada kalan dostlarına iyilik yapmak ve ilişki kesmemekle olur.)

İbn Hibban, İbn Ömer (radıyallahü anh’dan rivayet ettiği­ne göre Rasûlüllah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Babasını kabirde ziyaret etmek isteyen kimse, babasının sağ) kalan kardeş ve dostlarını ziyaret etsin.)

Ebû Davud ve İbn Hibban, Ebû Esved es-Saidi’den şöyle riva­yet etmişlerdir:

Rasûlüllah Efendimizin yanına bir adam geldi ve:

(Ebeveynimin ölümünden sötıra, onlara yapabileceğim bir iyilik kaldı mı?) diye sordu.

Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Evet) dedi. Yapılacak dört şeyin kaldı. Onlara duâ etmek, on­ların sağken verdikleri sözlerini gerçekleştirmek, onların dostlarına ikramda bulunmak ve onlar tarafmdan olan akrabalarla ilgiyi kesmemektir.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler