43- Vasiyyet Etme
Ebû Şeyh b. Habban, (Vasiyetler) kitabında, Kays b. Kabise (radıyallahü anh) ’dan merfûan şunu rivayet etmiştir:
Kim vasiyet etmeden ölürse diğer ölülerle konuşamaz.) (Yâ Resûlallah ölüler konuşur mu?) diye sordular. (Evet, onlar ziyaretleşirler) diye buyurdu.
Ebû Ahimed, Hâkim, (Künyeler) kitabında Câbir’den merfûan Rivayet ettiklerine göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Şöyle buyurmuştur:
(Kim vasiyet etmeden ölürse, kıyamete kadar, konuşmak için ima izin verilmez.-Yâ Re sû l ali ah, onlar kıyametden önce de konuşurlar mı?) diye kordular.
(Evet, onlar birbirini ziyaret ederler) dedi.
İbn Ebi’d- Dünya, Said b..Hâlid tarikiyle İbn Zeyd el-Ensari Cradıyallahü anh) ‘dan, o da Basra’lı bir adamdan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Ben kabir kazıcısı idim. Birgün bir kabir kazarken başımı ona yakın bir yere koydum, yattım. İki hanım rüyama girdiler. Birisi:
(Yâ Abdullah Allah hakkı için bu kadını bize komşu etme) dedi.
Ben korkumdan uyandım. Baktım yanıma bir kadın cenazesi getirilmiş. Ben (arkanızda başka bir kabir vardır, oraya gömün) dedim. Onları o kazdığım kabirden vazgeçirdim.
Geceleyin, yine o iki hanımı rüyamda gördüm. Yine o kadm bana: (Allah senin sevabını versin, bizden büyük bir şerri defettin) dedi.
Ben:
(Neden arkadaşın senin gibi konuşmuyor) dedim. O dedi ki
(Arkadaşım, vasiyet etmeden öldü, vasiyet etmeden ölenlerin cezası da kıyamete kadar konuşmamaktır.)
Deylemi, Ebû Hedbe tarikiyle Enes Cradıyallahü anh) ‘dan rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
Cennet ehlinden iki kadm gördüm. Biri konuşuyordu. Diğeri konuşamıyordu. Ben, neden sen konuşuyorsun da diğeri konuşamıyor dedim. Kadın dedi ki:
(Ben vasiyetimi ettim, bu ise vasiyetini etmeden öldü. İşte kıyamete kadar konuşamayacaktır.) (1)