Ashab-ı Kiram Şiiri

Resûlü gören mümine, (Sahabi) adı verildi. Hepsini bildirmek için, Ashâb-ı kirâm denildi. Peygamberi seven her kalp, nurla dolardı bir ânda, Ona sahabi olanlar, meth olundular Kur’anda. Hepsi Resûlullah için, malını, canını verdi. Sulhta ilim yayarlardı, harpte ise kükrerdi. Hadis-i şerifte Ashâb, benzetildi yıldızlara. Herhangi birine uyan, erer ışıklı yollara. Ashâbı, çok sevışırdi, birbirini överdi. Sonra…

“Ne Fayda” Şiiri

Yeni ilaç bulduk, diyor tabibler, Lokman gibi, deva bilse, ne fayda. Son nefeste söylemezse, bu diller, bülbül gibi dilin olsa, ne fayda. Milyonun olsa da, rızkını yersin, ecel şerbetini bir gün içersin! Yalın ayak, başın açık gidersin, dünya dolu, malın olsa, ne fayda! İlmin, rütben çok olsa da kardeşim, imanın yoksa, günah ise işin, Secdeye…

Nefs Şiiri

Bir ân gelir kabarır, atlasta dalga gibi, muhit olur ruhuna, kırılmaz halka gibi. Bir ân gelir, durulur, soğuk bir pınar olur, her sözü kabul eden, en kıymetli yar olur. Bir ân gelir, ah çeker, her şey benim olsa der, bütün dünyayı versen, nankördür daha ister. Bir ân gelir inanır, mevlası sözlerine, nedâmet yaşı dolar, o…

Kadd-i bülend dâred, destâr pâre pâre,

Sual: Aşağıdaki Farisi beytin tercümesi nedir ve açıklaması nasıldır? Kadd-i bülend dâred, destâr pâre pâre, Çün âşiyân-ı leklek, ber kelle-i minâre. Cevap: Kadd-i bülend dâred, destâr pâre pâre (Uzun boyum var, sarık parça parça) Çün âşiyân-ı leklek ber kelle-i minâre (Tıpkı minare tepesindeki leylek yuvası gibi) Yukardaki beytin manâsının izahı şöyle: “Adamın boyu uzun, ımâmesi (sarığı, başlığı)…

Seviyorum Rabbim Seni

Aşkın aldı benden beni, seviyorum Rabbim seni! Senin sevgin, pek tatlıymış, seviyorum Rabbim seni! Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile zevklenirim, seviyorum Rabbim seni! Emrettin ibâdetleri, metheddin iyi halleri, verdin sonsuz nimetleri, seviyorum Rabbim seni! Ne nankör nefsim var aceb, zevkı için, bana kıyar hep! Ben hakiki zevki buldum, seviyorum Rabbim seni! İbadeti…

Rabbini Arzularsın

Nefsini terketmeden Rabbini arzularsın, hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın. (Men arefe nefsehü, fekad arefe rabbeh), kendini sen bilmeden, Sübhânı arzularsın! Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan, maşuka kavuşacak, zamanı arzularsın. Dışarı üfürmekle, yakılır mı bu ocak? Gönlün Hakka vermeden, ihsanı arzularsın! Dağlar gibi kuşatmış, tembellik, kardeş seni, günahını bilmeden, gufranı arzularsın! Konuk için evin…

Yürü Dünya Yürü Sonun Virandır

Dünya geçicidir, burda kalınmaz, ne kadar mal olsa, murad alınmaz, gâfil olma sakın, geri dönülmez! Yürü dünya yürü, sonun virandır, bin yılından sonra, ahir zamandır. Halıkın dururken, mahluka tapma, şeytana uyup da, yolundan sapma, haramlara dalıp, dinini yıkma! Yürü dünya yürü, sonun virandır, bin yılından sonra, ahir zamandır! Azık topladın mı yola çıkmaya? Işık edindin…

Bîçâre Gönlüm

Viran oluyor gönlüm senden ayrı kaldıkça, sözlerinin tadını unutmam yaşadıkça. Helal et de hakkını, öleyim ben rahatca, biçare gönlüm her ân, sizi görmek istiyor! Hasret, deryalar gibi, kesti yolumu benim, yıllarca ayrı kalsam, seni daim severim. Uzak yerlere düştüm, bu mu benim kaderim, biçare gönlüm her ân, sizi görmek istiyor! Sizden ayrı kalınca, uyduk hep…

“Ayrılık Yakıyor” Şiiri

Hayalin önümde, parlak ay gibi, zulmeti gideren mehtaba benzer, bu âlem görünür bir saray gibi, ışık olmayınca, zindana benzer! Bu sesler yabancı, özler yabancı, bakışlar yabancı, gözler yabancı; dudaklar gülse de, mânâ yabancı, gördüğüm rüyalar, bir zanna benzer! Güllerin başkadır, ateşin başka, aşkınla tutuşan, bülbülün başka; şu elin güzeli değmiyor aşka, bir güzel görmedim, canana…

Hakkın Cihanda Görünen Ahengi

Çık da, bir seyret dışarda, her tarafın rengini, kudret-i Hakkın cihanda, görünen ahengini! Bir temiz kan, bir yeşil can, yağdırıp kudret, yere, yemyeşil olmuş her tepe, neşelenmiş dağ, dere. En kısır toprak doğurmuş, emzirir birçok nebat, fışkırır bir damlacık ottan, tutup sıksan, hayat! Dün kemikten daha katı idi, her çıplak fidan, bak, ne sağlam kan…