Sual: Kur’an-ı Kerim okumanın edebi nasıl gözetilir?
Cevap: İmam-ı Gazali yüzlerce kitabının sonuncusu olan fârisî dilde yazdığı Kimya-i saadet kitabında buyuruyor ki: Kur’ân-ı Kerîm okumasını öğrenen kimseler, Kurana hürmet etmesini de öğrenmelidir. Evvela günahlardan ve çirkin söz ve hareketlerden kaçınmalı, her halinde edebli olmalıdır. Böyle olmazsa, Kur’ân-ı Kerîm ondan davacı olur. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Münafıkların çoğu hafızlardan olacaktır.” Ebû Süleyman-ı Darani buyuruyor ki: Cehennem Zebânileri özü ve sözü bozuk olan hafızlara, puta tapan kâfirlerden daha evvel azap edeceklerdir. Hasan-ı Basri, buyuruyor ki (Bizlerden evvel gelenler, Kur’ân-ı Kerîmi Allahü teâlânın emirlerini bildiren bir kitap olarak okuyup, geceleri emirlerini düşünürler, gündüzleri bunları yapmaya uğraşırlardı. Sizler ise, yalnız ezberlemek ve nağme ile musiki perdelerine uydurarak okumaya uğraşıp, emirlerini aklınıza bile getirmiyorsunuz. Halbuki maksat, emirlerini yerine getirmektir.)
Kur’ân-ı Kerîme uygun hareket etmeyen hafızlar, efendisinden mektup alan bir hizmetçiye benzer ki mektubu alıp musiki ile yanık sesle okur, fakat mektuptaki emirleri yapmaz.
Kur’ân-ı Kerîm okurken 10 edep lazımdır:
1- Abdestli ve kıbleye karşı [başını örterek] hürmetle okumalı.
2- Ağır ağır ve mânâsını düşünerek okumalı. Mânâsını bilmeyen de ağır okumalıdır.
3- Ağlayarak okumalıdır.
4- Her ayetin hakkını vermeli, yani azap ayetini okurken, korkarak, rahmet ayetlerini heveslenerek, tenzih ayetlerini tesbih ederek okumalı. Kur’ân-ı Kerîm okumaya başlarken Euzü ve Besmele çekmelidir.
5- Kendisinde riya, yani gösteriş uyanırsa veya namaz kılana mâni oluyorsa, yavaş sesle okumalıdır. Hafızların mushafa bakarak okumaları, ezber okumaktan daha çok sevaptır. Çünkü, gözler de ibadet etmiş olur.
6- Kur’ân-ı Kerîmi güzel sesle ve tecvid üzere okumalıdır. Harfleri, kelimeleri bozarak teganni etmek haramdır. Harfler bozulmazsa, mekruh olur. [Halebide diyor ki teganni ile okuyan bir imam arkasında kılınan namazın iadesi lazımdır.]
7- Kur’ân-ı Kerîm Allahü teâlânın kelamıdır, sıfatıdır, kadimdir. Ağızdan çıkan harfler, ateş demeye benzer. Ateş demek kolaydır. Fakat ateşe kimse dayanamaz. Bu harflerin manaları da böyledir. Bu harfler, başka harflere benzemez. Bu harflerin manaları meydana çıksa, yedi kat yer ve yedi kat gök dayanamaz. Allahü teâlâ kendi sözünün büyüklüğünü, güzelliğini bu harflerin içine saklayarak insanlara göndermiştir. Nitekim hayvanlara söylemekle iş yaptırılamaz. Hayvan seslerine benzeyen bazı sesler çıkararak idare edilirler. Mesela öküz alıştığı bir sesle tarlayı sürer. Fakat yaptığı işin sebebini ve faydasını bilmez. İşte insanların çoğu da, böyle, Kur’ân-ı Kerîmden yalnız ses duyarlar ve Kuran, harf ve sesten başka bir şey değildir zannederler. Bunlar, ateş, birkaç harften başka bir şey değildir, zanneden kimseye benzer. Bu zavallı bilmez ki kağıt ateşe dayanamayıp yanar. Ateş harfleri ise, kağıt üzerinde durur ve kağıta bir şey yapmaz. Nasıl her insanın bir ruhu vardır ve ruhu, insanın şekline benzemez ise, bu harfler de, insan gibi şekildir. Harflerin manaları ise, insanın ruhu gibidir. İnsanın şerefi, kıymeti, ruh ile olduğu gibi, harflerin şerefi de manaları iledir.
8- Kur’ân-ı Kerîmi okumadan evvel, bunu söyleyen Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünmelidir. Kimin sözü söyleniyor, ne tehlikeli iş yapılıyor düşünmelidir. Kur’ân-ı Kerîme dokunmak için, temiz el lazım olduğu gibi, onu okumak için de, temiz kalp lazımdır. Bunun içindir ki İkrime “radıyallâhu anh”, mushafı açınca kendinden geçerdi. Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur’ân-ı Kerîmin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, Onun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmek lazımdır. Bütün mahlukatın sahibi, hakimi olan bir Zâtın kelamı olduğunu düşünerek okumalıdır.
9- Okurken başka şeyler düşünmemelidir. Bir kimse, bir bahçeyi dolaşırken, gördüklerini düşünmezse, o bahçeyi dolaşmış olmaz. Kur’ân-ı Kerîm de, müminlerin kalplerinin dolaşacağı yerdir. Onu okuyan, ondaki acayiplikleri ve hikmetleri düşünmelidir.
10- Her kelimeyi okurken mânâsını düşünmeli ve anlayıncaya kadar tekrar etmelidir. Lezzet bulunca da, tekrar etmelidir. Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem”, bir gece sabaha kadar “İn-tüazzibhüm” âyetinin tamamını tekrar buyurmuştur. Kur’ân-ı Kerîmin mânâsını anlamak çok güçtür. Kur’ân-ı Kerîmin mânâsını 3 kimse anlayamaz:
1- Arabî ilimleri iyi bilmeyen ve zahiri tefsiri okumayan.
2- Büyük bir günahı yapmaya devam edenler veya Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” iman ve itikatlarına uymayıp kalbi kararmış olanlar.
3- Ehl-i sünnet itikadını zahir ve görünüş mânâsına göre kabul edip, bundan başka kalbe gelen şeyden nefret eden kimse, bu zahir manadan ileri geçemez.
[Kur’ân-ı Kerîmdeki âyetler, 6200 ile 6300 arasındadır. Halk arasında, 6666 diye meşhurdur. Uzun âyetleri, birkaç kısa âyete ayıranlar, âyet sayısının çok olduğunu bildirdiler.]
(Kimya-i saadet) kitabından tercüme tamam oldu.
KAYNAK: İslam Ahlâkı
Tavsiye Yazı –> Kur’an-ı kerim okumaya dair sualler