Sual: Kurban ibadetinin sahih olması için nelere dikkat etmelidir? Hangi hayvanlar kurban olarak kesilebilir? Kurban etini kimler yiyebilir? Fıkıh kitaplarında bu mevzuda neler yazıyor?

Cevap: Kurban, koyun, keçi, sığır, deveden birini, kurban bayrâmının ilk 3 gününde, kurban niyeti ile kesmek demektir. Bir sığırı veya deveyi, 7 kişiye kadar müslüman, baliğ kimse, ortak olarak da satın alıp kesebilirler. Bunlara adak veya akika kurbanı da ortak edilebilir. Zenginin satın aldığına, sonradan ortak olmak câiz ise de mekruhtur. Hiçbirinin hissesi 7’de 1’den az olmamalıdır. 8 kişinin 7 sığırı ve 2 kişinin 2 koyunu ortak satın almaları câiz olmaz. Çünkü, her birinin her hayvanda hissesi vardır. Fâiz olmamak için, eti tartarak, müsavi ağırlıkta olarak paylaşmaları lâzımdır. Tartmadan bölüşüp helalleşmek câiz olmaz. Çünkü helalleşmek, hediye vermekte olur. Taksimi mümkün olan bir şeyde ortak olanların hisselerini ayırmadan önce hiç kimseye hediye etmeleri câiz değildir. 6 kişiye et ile birlikte deri veya bacak da verilirse tartmadan paylaşmaları câiz olur. Başının da, derisi gibi olduğu Hindiyye’de ve Mecmua-i Zühdiyye’de yazılıdır.

Aşağıda, zenginin kesmesi vâcib olan kurban bildirilmektedir. Bu hayvanları, fakirlere veya hayır, yardım cemiyetlerine diri olarak sadaka vermek kurban olmaz. Kesmek vâcibdir. Cevhere’de diyor ki “Kurbana verilen para sevâbı, 100 misli [yani, pekçok] parayı sadaka vermek sevâbından daha fazladır”.

Kurbanı satın alması, kesmesi ve etini dağıtma ve bunları dilediğine de yaptırması için birini vekil etmek ve parasını veya diri hayvanı bu vekile vermek câizdir. Fakat, vekili keserken başında bulunmak müstehaptır. Horoz, tavuk ve vahşi hayvanları, mesela geyiği kurban etmek haramdır. Mecusilere, yani ateşe tapanlara benzemek olur.

Her hafta saç, sakal ve bıyık traş etmek, tırnak kesmek, koltuk, kasık temizlemek sünnet olduğu, Cuma namazı sonunda bildirilmişti. İbni Âbidin “rahmetullahi teâlâ aleyh”, bayram namazı sonunda diyor ki “Zilhicce ayının ilk 10 günü, bu sünnetleri geciktirmemelidir. Hadis-i şerifte, (Kurban kesecek kimse, Zilhicce ayı girince, saçını kesmesin ve tırnak kesmesin!) buyurulması, emir değildir. Bunları, kurban kesinciye kadar geciktirmenin müstehab olduğunu göstermektedir. Fakat daha fazla geciktirmek ve hele 40 gün uzatmak günah olur”.

Görülüyor ki kurban kesecek kimsenin, Zilhicce ayının 1. gününden, kurban kesinceye kadar, saçını, sakalını, bıyığını ve tırnağını kesmemesi müstehaptır. Fakat vâcib değildir. Bunları kesmesi günah olmaz ve kurban sevâbı azalmaz. Özür ile sakal tıraşı olanın, bu günlerde sakal uzatması fitneye sebep olur.

Diri kurbanı veya parasını sadaka vermek câiz değildir. Sadaka ederse, 3. günün akşamına kadar, ikincisini keser. Bayram kurbanını 3. günün akşamına kadar kesmeyen kimse, kurbanı satın almışsa, canlı olarak kendini veya kıymetini [gümüş veya altın olarak] fakirlere verir. Bayramdan sonra keser ise, etinden kendi yiyemez. Hepsini fakirlere dağıtır. Bütün etinin kıymeti canlı kıymetinden az ise, değer farkını da sadaka verir. Satın almamış ise, orta derece bir kurban değerini fakirlere verir. Böylece, cezadan kurtulur ise de, kurban kesmek sevâbını kazanamaz.

Satın alırken kusurlu ise veya kesmeye uygun olarak alınıp sonradan, kesmeye mâni bir kusur hâsıl olursa, zengin kimse bir başkasını alıp keser. Adak olan kurban kusurlu olursa, zengin de, fakir de onu keser. Adak ölürse, başka almaları icap etmez. Kurban kesilmeden önce, yününden, sütünden istifade câiz değildir. Vaktinden evvel kesip, etinden yemek ve zenginlere yedirmek de helal değildir. Bunlar fakirlere verilir. Bunun için, kurban, arefe günü kesilmez. Bunun etinden kendi yemesi ve zenginlere yedirmesi helal olmaz. Şahitler ile meşru olarak bayram olduğu hüküm olunup ve bayram namazı kılınıp, kurban kestikten sonra, arefe olduğu anlaşılırsa, namaz ve kurban kabul olur. Ramazan ve bayram aylarının şahitlerle meşru olarak anlaşılmadığı yerlerde, (Işık usulü) ile Zilhicce ayının 1. günü ve buradan da onuncu günü, yani kurban bayrâmının 1. günü hesap edilir. Bayrâmın 1. günü, bu hesap ile bulunan gündür. Yahut, 1 gün sonradır. 1 gün evvel olamaz. Çünkü, gökte, ay, doğmadan önce görülemez. İhtiyatlı hareket etmiş olmak için, kurbanları, hesap ile bulunan bayrâmın 2. günü kesmelidir. Sevâbı mevtalara gönderilecek olanı ise, hesap ile bulunan 1. günde kesmelidir. Çünkü, Arefe günü de kesilebilir. Kurban kesmeyen müslüman, ölürken, bıraktığı maldan kendi için kurban kesilmesini, varisine vasiyet etmelidir. Vasiyet edilen kurban, bayram günleri kesilir. Bunun etinden, kesen kimse, fakir olsa da yiyemez. Etinin hepsini fakirlere vermesi lâzımdır. Vasiyet etmemiş meyyit için, varisi veya başkaları, her zaman kendi malından hayvan kesip sevâbını o kimseye hediye edebilir. Sevâbı, kesenin olur. Meyyite de hediye edilir. Bunların etinden, kesen de yiyebilir.

2 kimsenin kurbanı karışırsa, her birinin kendinin sanarak kestiği, kendi kurbanı olur. Başkasının koyununu gasp eden veya çalan, canlı olan kıymetini sonradan dahi öderse, kurban etmesi veya satması câiz olur. Çünkü, kıymeti ödenince, gasp ettiği zaman mülkü olur. Gasp etmek günahına ayrıca tövbe gerekir.

1 gözü görmeyen, topal olup yürüyemeyen, dişlerinin yarısı yok olan, gözünün, kulağının veya kuyruğunun çoğu, ön veya arka bir ayağı kesilmiş olan, çok zayıf olan hayvan kurban olmaz. Boynuzu kırık veya boynuzsuz, uyuz, hasi yani burulmuş olan kurban câizdir. Dişi hayvan da, erkek de kurban edilebilir. Koyunun erkeği ve beyazı siyahından çok olanı, keçinin dişisi daha sevaptır. Kıymetleri müsavi ise, koyun kesmek, sığır kesmekten daha sevaptır. Koyunun, keçinin bir yaşını, sığırın 2 devenin 5 yaşını geçmiş olması lâzımdır. 6 ayı geçmiş yalnız koyun iri, semiz ise, câiz olur. Kesilen hayvandan çıkan yavru diri ise, yiyebilmek için, ayrıca kesmek lâzımdır. Ölü ise, yemesi câiz olmaz.

Tavsiye Yazı: Kurban Nasıl Kesilir?

Hindiyye’de, Zebaih bahsinde diyor ki “Müslümanın veya ehl-i kitap olan harbi veya zimmi kâfirin, Allahü teâlânın ismini veya bir sıfatını, herhangi bir lisan ile söyleyerek, kestiği yenilir. [Darülharpte müslüman kasap aramalı. Bundaki eti, müslüman kestiğini niyet ederek, satın almalıdır. Sığır, koyun, tavuk gibi eti yenen hayvanların etlerini yemek helal olması için, İslamiyete uygun kesilmeleri lâzımdır. Yani bir müslümanın veya ehl-i kitabın kesmesi ve keserken Allah ismini söylemesi lâzımdır. İslamiyete uygun kesilmeyen hayvan leş olur. Bunun etini yemek ve satmak haram olur. Hayvan kesenlerin ve satan müslümanların bunu iyi bilmeleri lâzımdır. Et satın alırken, bunun nasıl kesildiğini sormak lazım değildir. Çünkü, müslümana hüsn-i zan olunur.] Müşrikin ve mürtedin kestiği yenilmez. Keserken, Îsâ veya 3 Tanrıdan biri derse, yenilmez. Böyle inanır, fakat söylemezse, yenir. Kesmek için söylemelidir. Duâ için, şükür için söylerse veya Allahtan başkasını, tazim etmeyi niyet ederse, Allah ve Muhammed için derse, yenmez”.

Bir Peygambere ve bunun, sonradan bozulmuş olan Mukaddes kitabına inanan bir kâfir, bu Peygamber tanrıdır veya oğludur derse ve putlara yalvarırsa da, buna Ehl-i kitap denir. Çünkü, (ilah, rab, tanrı, baba) gibi isimler, yardım eden, yaratılmaya sebep olan, çok sevilen mânâsına da kullanılır. Bu isimleri, Îsâ aleyhisselâma, bu mânâlar ile söyleyen, müşrik olmaz. Ona, 3 tanrıdan biri veya tanrı denilmesi, hakiki bir söz değil, mecaz olur. Onda ulûhiyet sıfatı bulunduğuna inanırsa, mesela her istediğini yaratır derse, müşrik olur. Şimdi, Mûsevî, İsevi, Nasrani, Hıristiyanların bir kısmı, Ehl-i kitaptır. Putlara, heykellere, Îsâ aleyhisselâmı sevdikleri için, istediklerinin yaratılmasına sebep olmaları için yalvarıyorlar. Îsâ aleyhisselâma ilah diyen nasraninin kestiklerini yemek câiz ise de, zaruret olmadıkça, buna kestirmemeli ve kestiğini yememelidir. Kitapsız kâfirlerin, mesela Suriye’deki Nusayrilerin ve Derezilerin [yani Dürzilerin] kestikleri yenilmez. Kesenin nasıl kimse olduğunu araştırıp anlamak şart değildir. Besmele kasten terkedilirse, hanefide haram, Şâfiîde helal olur.

Cevhere’de diyor ki “Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, hacca giderken 100 kurbanlık deve götürdü. 63’ünü kendi kesti. Sonra bıçağı Hazret-i Ali’ye verdi. Geri kalanı O kesti”.

Kurban etini, kesen de yiyebilir. Fakir olsun, zengin olsun, herkese ve zimmiye de verebilir. Etin 3’te 1’ini evine, 3’te 1’ini komşulara, gerisini fakirlere vermek müstehaptır. Hepsini fakirlere sadaka vermek veya kendi evine bırakmak da olur. Zimmi olan kâfire de vermek câiz olduğu Hindiyye ve Behcetü’l-fetava’da yazılıdır. Derisi namaz kılan fakire verilir. Ne olduğu bilinmeyen kimselere verilmez. Veya evde kullanılır. Yahut devamlı kullanılacak bir şey karşılığı verilir. Tükenen bir şey veya para karşılığı satılmaz. Derisi, eti satılırsa, parası fakire sadaka verilir. Kesene, ücreti olarak da deri ve et verilemez. Kurbanın ve her hayvan etinin 7 yerini yemek haramdır. Bunlar, akan kan, bevl aleti [zekeri], hayaları [koç yumurtası diye satılmaktadır], bezleri [guddeleri], safra kesesi, dişi hayvanın önü ve bevl kesesi [mesane]dir.

Hindiyye’de diyor ki “Zekat-ı şer’i, ihtiyârî ve zaruri olmak üzere 2’ye ayrılır: İhtiyari zekat, deveyi nahr etmek, diğer ehli hayvanları zebh etmek demektir. Zaruri zekat, av hayvanlarını cerh etmek, herhangi yerinden yaralayarak öldürmektir. Zebh ederken veya ava, ok, mermi, tazı köpeği gönderirken, Allahü teâlânın ismini söylemek lâzımdır. Arabî bildiği hâlde dahi, başka lisan ile söylemek câizdir. Bir hayvana söylenen tekbîr ile başka hayvan kesilemez. Zekat-ı şer’i ile öldürülen hayvan temiz olur. Yemesi helal ise, yenir. Değil ise, başka sûretle istifade edilebilir.

Bir kimse, kendi koyununu başkası için kurban ederse, o emretse de, etmese de câiz olmaz. Çünkü, başkası için, onun, mülkü olan hayvan kurban edilebilir. Bu kimsenin, kendi hayvanını başkasına veya onun vekiline hediye etmesi, onların da kabz etmesi, yani teslim alması, sonra bunu vekil ederek geri verip kestirmeleri lâzımdır. Başkasının hayvanını ondan habersiz, onun için kurban etmek câizdir. Başkasının hayvanını, ondan izinsiz, kendi için kurban eden, sonra kıymetini öderse, câiz olur. Sâhibi kıymetini kabul etmeyip, kesilmiş hayvanı alırsa, sâhibi için kurban edilmiş olur. Emânet, ariyet veya kira olarak elinde bulunan hayvanı kurban etmek, hiçbir sûretle câiz değildir”. Mermi av hayvanını çarparak öldürürse veya taş, sopa ile vurup öldürülürse, yenmez. Çünkü, kan akması lâzımdır.

Kurban satın alınırken (Bayram günü kesmesi vâcib olan kurbanı almaya) niyet etmelidir. Bunu keserken, tekrar niyet etmesi şart değildir. Bu aldığı hayvanı kurban etmesi şart değildir. Fakat, keseceğinin kıymeti bundan az olmamalıdır. Satın alırken, hiç niyet etmese de olur. Fakat, bunu keserken veya kesecek olanı vekil ederken niyet etmelidir. Kurbanını bir hayır cemiyetine hediye etmek isteyen kimse, kurbanını veya parasını götürüp, bu işle vazifeli memura teslim ederken, “Allah rızası için, bayram veya nezir kurbanımı kesmeye ve dilediğine kestirmeye ve etini ve derisini dilediğine vermeye seni vekil ettim” demelidir. Memur, gelen veya kendi satın alacağı kurbana bir numara bağlar. Bu numarayı ve kurban sâhibinin ismini deftere yazar. Kesilirken, sahiplerinin ismini söyleyerek kasapları vekil eder. Etleri dilediği kimselere ve derileri bir fakir vazifeliye verir. Bu fakir, derilerin kıymeti ile nisâb miktarına mâlik olmadan evvel, elindekileri toptan, dilediğine hediye eder. Bu da satar. Paraları arzu edilen yere verilir. Fakirin, kendisine verilen derileri satması veya hediye etmesi câizdir.

Birkaç koyun keserse, hepsi kurban olur. Yahut, eti çok olanı kurban, diğerleri nâfile olduğu daha doğrudur.

Kurban nisabına mâlik olmayan fakir, kendi malı olan hayvanını kurban etmeyi niyet ederse veya kurban niyeti olmayarak hayvanı bayramda satın alıp, sonra kurban etmeyi niyet ederse, yahut kurban niyeti ile bayramdan evvel satın alırsa, bunları kesmesi vâcib olmaz. Keserse, nâfile olur ve etinden yiyebilir ve fakirlere verdiği et sadaka olur. Fakir, hayvanı kurban etmek niyeti ile ve belli 3 gün içinde satın alırsa, bu kavle göre, adak olur ve bayramın ilk 3 günü içinde kesmesi vâcib olur. Diğer kavle göre, nezir olmaz, nâfile olur. Zengin ve fakir, nezir kurbanlarının etlerinden kendileri yiyemez ve zekat vermesi câiz olmayan kimseler de yiyemez ve zenginlere yedirmez. Bu günlerde kesmezlerse, bayramdan sonra canlı olarak kendini, eğer satın almamış ise, değerini sadaka verirler. Kesip etini sadaka vermeleri câiz olur. Bayramda kesilen nezrin etlerinin kıymeti, diri değerinden az olursa, farkını ayrıca sadaka vermeleri lazım olur.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler