Hindistan’daki İslam âlimlerinin büyüklerinden Muhammed Mâ’sûm Serhendî “rahmetullâhi aleyh”, (Mektûbât) kitabının 1. cildin, 10. mektubunda buyuruyor ki:
En büyük saadet, iki cihanın en üstün insanı olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaktır. Cehennem azabından kurtulmak için, Allahü teâlânın seçtiği, sevdiği insanların reisine uymak lazımdır. Cennet nimetlerine kavuşmak, Ona tâbi olanlara mahsustur. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, Ona tâbi olmak şarttır. Ona uymayanların [mesela, namaz kılmayanların ve avret mahalli açık olarak başkalarının yanına çıkanların] tövbeleri, zühtleri, tevekkülleri, duâları ve ibadetleri kabul olmaz. Onun yolunda olmayanların zikrleri, fikirleri, şevkleri ve zevkleri kıymetsizdir. Peygamberler, Onun hayat veren deryasından bir kadehe kavuşmakla, o derecelere yükselmişlerdir. Evliya, Onun sonsuz bahrinden bir yudum içmekle muradlarına ermişlerdir. Yer yüzündeki melekler, Onun hizmetçileri, göklerdekiler, âşıklarıdır. Her şey, Onun şerefine yaratılmış, bütün varlıklar, Onun mübarek ruhundan feyiz almışlardır. Allahü teâlânın varlığını O açıklamış, her şeyin yaratanı, Onun rızasını almak istemiştir. Ona ve Onun Âline ve Ashâbına bizden dualar olsun. O yüce Peygamber, hepimizden razı olsun!
[Ey! Saadete kavuşmak isteyen akıl sahipleri! Bütün gücünüzle Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya çalışınız! Bu devlete, bu nimete mâni olan her şeyden kaçınız! Harikalar gösteren bir din yobazını ve yüksek mevkiler, diplomalar ele geçirmiş olan bir fen yobazını, yani Ona tâbi olmak şerefinden mahrum olan bir cahili, bir gâfili görürseniz, bunun sözlerinin, yazılarının, radyolardaki televizyonlardaki saçmalarının, yalanlarının, insanı felakete sürükleyeceğini ve hiç böyle gösteriş yapmayan, fakat çok dikkat ile ve titizlikle Muhammed aleyhisselâma tâbi olana inanmanın, Onu sevmenin, felaketlerden kurtarıcı çok kıymetli ilaç olduğunu biliniz!]