230. Mektup

Bu mektup, İmam Rabbani hazretlerinin mahdumu Muhammed Masum hazretlerinin Mektubat’ının 1.cilt 228. mektubudur. Bu mektûp uzundur. Bir yerinde buyuruyor ki, eski yunan feylesofları (Ma’dûm, mevcûd olmaz. Mevcûd da yok olmaz) dediler. [Zamânımızdaki fen taklîdcileri de, böyle söylüyor. Bu söz, islâm dînine uymadığı için, böyle söyleyene ilerici diyorlar. Müslümânlar, “herşey yok idi. Allahü teâlâ herşeyi yoktan…

228. Mektup

Bu mektup İmam Rabbani hazretlerinin mahdumu Muhammed Masum hazretlerinin Mektubat’ının 1.cilt 228. mektubudur. Zamânımız, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” nûrlu zamânından çok uzak olduğu için ve kıyâmet vakti yaklaştığı için, küfür ve bid’atler her tarafa yayıldı. Bunların zulmeti âlemi kapladı. Resûlullahın sünneti [yolu, yanî islâmiyyetin emirleri ve yasakları] unutuldu. İslâmiyetin nûrları kalmadı. İslâmiyeti meydâna…

178. Mektup

Bu mektup İmam Rabbani hazretlerinin mahdumu Muhammed Masum hazretlerinin Mektubat’ının 1.cilt 178. mektubudur. Hakîkî müslimân olan babalarımızın, dedelerimizin, büyüklerimizin yolundan ayrılmamanız için duâ ederim. Doğru yol, kurtuluş yolu, onların gittikleri ve kitâplarında bildirdikleri yoldur. Ey kardeşim! Âhır zemândayız. Din bilgileri azaldı. İslâmiyete uymak gevşedi. Sünnetler terk edildi. Bid’atler yayıldı. [İngilizlerin ve misyoner papazların uydurma kitâpları…

177. Mektup

Bu mektup İmam Rabbani hazretlerinin mahdumu Muhammed Masum hazretlerinin Mektubat’ının 1.cilt 177. mektubudur. Kalbde hâsıl olan keşiflere, rüyâlara i’timâd edilmez. İ’timâd edilecek ve insânı saâdete kavuşturacak şey, Kitâp ve sünnetdir. [Yanî, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerdir. Ehl-i sünnet âlimlerinin, bu ikisini açıklayan kitâplarıdır. Kitâp ve sünneti öğrenmek istiyen, Ehl-i sünnet âlimlerinin bu kitâplarını okumalıdır. Bid’at…

Müntehabat ez Mektubat-ı Masumiyye

Bu kısımda, Muhammed Masum Faruki Serhendi’nin farisi 3 cilt Mektubatından seçtiğimiz mektupların özetleri yazılıdır. Bu mektuplar, (Müntehabat ez Mektubat-i Masumiyye) kitabındadır. Bu mektupların türkçe tercümelerinden çıkardığımız özetler, aşağıdadır: 1. cilt, 29. mektupta diyor ki, (Nakşibendiye meşayıhı sünnete tabi, bidatlardan ictinab etmişlerdir. Zikir-i cehre bidat de demişlerdir. Muhyiddin-i Arabi sima ve raksı men’ etmiştir. Emr-i maruf…

Mektubat-ı Masumiyye’den Seçmeler 2

¥ Bazgeşt [urucdan sonraki nüzul, geri dönme], nefy ve ispat [La ilahe illallah] zikrinden sonra, malum yol üzere, kalp dili ile (Allahım), benim maksudum sensin ve senin rızandır, demektir. 4/165 (4. cilt yani Mektubat-ı Ma’sumiyye 1. cilt 165. mektup) ¥ Batından murad, alem-i emrin beş latifesidir ki, insanın eczasındandır [parçalarındandır. Bir kısmıdır, cüz’üdür.]. 5/106 ¥…

Mektubat-ı Masumiyye’den Seçmeler 1

¥ adab-ı Nebeviyede tehavün edeni [Peygamberin adabında gevşeklik göstereni] ve süneni Mustafaviyeyi [Peygamberin sünnetini] terk edeni arif zannetme. “CÜNEYD”. 5/110. (5. cilt yani Mektubat-ı Ma’sumiyye 2. cilt 110. mektup) ¥ Ahireti isteyene, Allahü teala, keremi ile, din ve dünyasına kafidir. 4/42. ¥ “Ahir zamanda bir kavm zuhur eder ki, rafizi diye adlandırılır. İslamı terk ederler.…

147. Mektup

Büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 147. mektubunu, Hindistan valilerinden Mîr Muhammed Hafi’ye yazmıştır. Bu mektubunda buyuruyor ki: Allahü teâlâ, bizi ve sizi, Peygamberlerin üstünü olan, âlemlerin Rabbinin sevgilisi Muhammed aleyhisselâmın yolundan saptırmasın! Merhametli kardeşim! İnsanın ömrü…

230. Mektup

Bu mektubu, babasının üstadı Muhammed Bâkî Billah’ın “kuddise sirruh” oğlu Hâce Muhammed Ubeydullah’ın mektubuna cevap olarak yazmış olup vücud-i ilâhînin, zât ile aynı olup olmadığı ve fen taklitçilerinin, tabiatte var olan yok olmaz ve yok olan, var olmaz sözlerinin yanlış olduğu ve namazın kemâlatı bildirilmektedir: Âlemlerin Rabbi, yaratanı ve yetiştireni olan Allahü teâlâya hamd ederim.…

29. Mektup

Bu mektup Muhammed Mâ’sûm “kuddise sirruh” tarafından, mirza Ubeydullah Beğ’e yazılmıştır. Nasihatin lazım olduğunu, cihatın kıymetini bildirmektedir: Bâzıları zanneder ki tasavvuf, kendi haline bakıp, başkasına karışmamak, kimseye ilişmemektir. Bu, doğru değildir ve dinde yara açmaya sebep olur. Böyle söyleyen, acaba tasavvuf adamı ve tasavvufçu sözü deyince, kimleri hatırlıyor? Eğer, Ebû Bekr-i Sıddîka “radıyallâhu anh” bağlanan…