Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 197. mektubudur.
Kıymetli kardeşim Muhammed Sücâdil! Mânevî nisbet [yâni bir Velîye muhabbet], kuvvetli olursa, ondan gelen feyizleri almakta sohbetin ve uzakta olmanın farkı olmaz. Allahü teâlâ, enfüste [insanda] ve âfâkta [insanın hâricinde] değildir. Onu bu ikisinin hâricinde aramalıdır. Buna akıl ermez.
Büyüklerimiz, beş vakit namazdan sonra, elleri kaldırarak, Fâtiha okumadı. (Hazânetü’l-Rivâyât) kitabında diyor ki (Hâcetlere kavuşmak için, farzlardan sonra, Fâtiha okumak bidattir.) Musâfaha da böyledir. İmâm-ı Nevevî (Ezkâr) kitabında diyor ki (Karşılaşınca musâfaha etmek müstehaptır. Fakat, bunu sabah ve ikindi namazlarından sonra, âdet etmemelidir. Bâzen yapmak sünnettir.)
Dostun firâkı, az sürse de az değildir,
Gözde bir kılın bulunması, çok ağır gelir!
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız