Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 33. mektubudur.
Biliniz ki saadete kavuşmak için, bir Velîye mânevî bağ ile bağlanmak lâzımdır. Bu da, onun, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğuna inanmak ve onu sevmektir. [Allahü teâlânın nimetlerini, ihsanlarını düşünen, Onu sever. Çünkü, ihsan sâhibini sevmek, insanlık icâbıdır. Onun sevmesini kazanmak için, İslamiyete uyana ve bir mürşidi sevene sâlih (iyi insan) denir. Allahın sevmesini kazanmış olana velî denir. Başkalarının da kazanması için çalışan velîye, mürşid denir.] Velîye mânevî bağ (yâni muhabbet) çok olunca, [Resûlullahın mübarek kalbinden çıkıp] velînin kalbinden gelen feyizlerden, bereketlerden almak da çok olur. Velîyi görür, sesini işitirse ve O da, teveccüh ederse, yâni feyiz vermek isterse, daha çok feyiz alır. Fakat, herkesin istidadı, kabiliyeti kadar kalbine feyiz gelir. Kabiliyet, İslamiyete uymakla artar. İslamiyete uymayana, feyiz gelmez. Mânevî râbıtası bozuk olan, mürşidi tanımayan, kendine gelen feyizlerden alamaz. Senelerce riyâzet yapmak, onu bu saadete kavuşturamaz. [Feyiz gelen kalp, dünya hayatını hayal gibi görür.]
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız