Bu kısımda, Muhammed Masum Faruki Serhendi’nin farisi 3 cilt Mektubatından seçtiğimiz mektupların özetleri yazılıdır. Bu mektuplar, (Müntehabat ez Mektubat-i Masumiyye) kitabındadır. Bu mektupların türkçe tercümelerinden çıkardığımız özetler, aşağıdadır:

1. cilt, 29. mektupta diyor ki, (Nakşibendiye meşayıhı sünnete tabi, bidatlardan ictinab etmişlerdir. Zikir-i cehre bidat de demişlerdir. Muhyiddin-i Arabi sima ve raksı men’ etmiştir. Emr-i maruf yaparlardı. Kitaba ve sünnete ve akla uygun olan şeylere (Maruf) denir. Bidat sahiplerini sevenlerin ibadetleri kabul olmaz. Bidat sahiplerini sevmeyenleri Allahü teala affeder. Muhabbetin alameti, sevilenin dostlarını sevmek, düşmanlarını sevmemektir. Bu, insanın elinde olmayan bir şeydir. Üstadını inciteni seven kimse, köpekten aşağıdır. Hace-i ahrar buyurdu ki, bütün halleri, kerametleri bana verseler, Ehl-i sünnet imanını vermeseler, haraplık bilirim. Necat yolu, Peygamberlerin yoludur. Aklı olan bu yoldan ayrılmaz. Şeytanların yollarına uymaz. İslamiyete uyan saadete kavuşur. Bu mektupta, cihat hakkında çok hadis-i şerif var).

31. mektupta diyor ki, (Evliya ile dünya menfeati için sohbet eden, bereketlerine kavuşamaz. Sohbet, insanı nefs ve şeytan şerrinden korur. Kurb ve marifete kavuşturur).

33. mektupta diyor ki, (Sohbetten istifade için, inanmak ve muhabbet ve teslim olmak lazımdır.)

50. mektupta diyor ki, (Bu yolda, tevhid-i şühudi lazımdır. Tevhid-i vücudi lazım değildir. Mearif-i ilahiye, harikadan ve keşiflerden efdaldir. Mearif, zat ve sıfat-ı ilahiyeyi bilmektir. Harika, mahlukları bilmek olup, açlık ve riyazet ile hasıl olur. Şeytandan da hasıl olur. Sohbet şarttır. Rabıtaya bağlı kalmamalıdır. [Müezzinin sesi, hoparlörün sesi değildir.]).

64. mektupta diyor ki, (Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Ahir zamanda (Rafizi) denilen kimseler zuhur eder. İslamiyeti terk ederler. Müşriktirler. Bunları öldürünüz! Selef-i salihine düşmandırlar.) Hadis-i kudside buyuruldu ki, (Nefsini düşman bil. Çünkü o, benim düşmanımdır.) (Kalp tasdik ettiği ve dil söylediği halde, nefs küfür üzeredir.) Onunla cihata (Cihat-ı ekber) denir. Az kimsenin nefsi iman eder. İman-ı hakiki hasıl olur. Nefs itminana gelince ibadetler hakiki olur.)

67. mektup, oğlu Muhammed Nakşibende yazılmıştır. (Kelam-ı ilahi, ezelden ebede kadar bir kelam-ı basit ile mütekellimdir.)

70. mektupta diyor ki, (Hadis-i şerifte, (Müminin kabri, Cennet bahçelerinden bir bahçedir) buyuruldu. Bu hallevliyaya mahsustur. İmam-ı Rabbaninin kabri, toprağı böyledir).

78. mektupta diyor ki, (Mürşide muhabbet, feyiz getirir. Rabıtasız zikir, feyiz vermez. Muhabbet ile olan rabıta, zikrsiz vasl eder. Diriler ve ölüler feyiz almakta müsavidir. Bu yolun riyazeti, sünnete uymaktır. Bu da mürşid-i kamile rabıta yapmakla ele geçer. Mürşide hizmet, edeb, Ona tabi olmak lazımdır).

80. mektupta diyor ki, (Kabirden de feyiz alınır).

91. mektupta diyor ki, (Manevi beraberlik, muhabbet ile olur).

92. mektupta diyor ki, (Kulluk, nefse muhalefettir. Bu da, mihnet, meşakkat ile olur. Taat, ibadet yapmak, Allahın rahmetidir. Kulun kuvveti ile değildir).

102. mektupta diyor ki, (İnsanın yaratılması, marifet hasıl etmesi içindir. Günah işliyenin, matem tutması lazımdır).

106. mektupta diyor ki, (Allahü tealanın celal ve ilamından hasıl olan lezzet, cemal ve in’amından hasıl olan lezzetten çok olmak muhabbet alametidir).

119. mektupta diyor ki, (Mümkünatın aslı ademdir. Kemalat-i vücutiye, kendilerine aks etmiştir. Mümkünlerdeki kemalat, bu akslerdendir. Arif kemale gelince, kemalatın asldan olduğunu, kendisinin adem olduğunu anlayarak, fenayı hakiki hasıl olur. Vücut, mebde-i her hayır ve kemaldır. Adem menşe-i her şer ve nakisettir. Rabıta, zikrden daha faydalıdır).

147. mektupta diyor ki, (İnsanlara güler yüz, tatlı dil gösterenleri ve iyilik yapanları Allahü teala sever. Hadis-i şerifte, (Müslüman, müslümanın kardeşidir. Müslümanı sevindireni, Allahü teala, kıyamet günü sıkıntıdan kurtarır) ve (Din kardeşine iyilik için gitmek, on sene itikaf yapmaktan hayırlıdır. Bir gün itikaf yapan ile Cehennem ateşi arasında üç hendek vardır. Her hendek, şark ile garb arası kadardır) ve (Teenni Allahtandır. Acele şeytandandır) ve (Günahı çok olanı terk etmeyiniz!) ve (Dünyada hüzn lazımdır) buyuruldu. Resulullah, hep hüznlü idi.

150. mektupta diyor ki, (Bu yolun ilk basamayı, fena fillahtır).

177. mektupta diyor ki, (Zikir, İslamiyetin emirlerindendir. Devam etmelidir. Marifet, marufta fani olmaktır. Fena, masivayı unutmaktır).

178.ci mektupta diyor ki, (İlm öğreniniz. Ahval ve mevacidi düşünmeyiniz!).

179. mektupta diyor ki, (İstikamet, kerametten daha üstündür. İstikamet, İslamiyete uymaktır).

182. mektupta diyor ki, (Esbaba yapışmak, tevekküle münafi değildir. Sebep-i müteyakkine yapışmak, tevekküldür. Esbab-ı mevhume böyle değildir. Birincisini terk caiz değildir. İbadette tevekkül olmaz. Emirlere ve nehylere sarılamamak tevekküldür. Zaruri işlerde tevekkül olmaz. Keşfler ve duaların kabul olması, istidrac sahiplerinde de olur. Riyazet ile hasıl olurlar. Vilayet keramete ve riyazete bağlı değildir. Evliya hatadan mahfuz değildir. Keşfler, hayal değildir, ilhamdır, kalpde hasıl olur. Hayalde olan keşfler makbul değildir. Hızır aleyhisselamın ruhu, ceset halinde görünmektedir. Her şeyin alem-i misalde sureti vardır. Evliyanın bu suretleri görünmektedir. Alem-i misal, alem-i şahadet gibi vardır. Manalar ve haller, alem-i misaldeki şekilleri ile görülmektedir).

228. mektupta diyor ki, (İbadet yapmalı ve kabirdeki için istiğfar edip, yalvarmalıdır).

230. mektupta diyor ki, (Tevhit, şühudidir, vücuti değildir. İbni Sinanın sözleri, Hak ehline uygun değildir, çoğu küfürdür. Madum, mevcut olmaz. Mevcut da, madum olmaz sözü doğru değildir. Alemin her zerresi hadistir. Namazda, insan ile Halık arasındaki perdeler kalkar. Bunun için namaza Miraç-ı mümin denılmıştır.)

MÜNTEHABAT EZ MEKTUBAT-I MASUMİYE

2 cilt, 11. mektupta diyor ki, (Hak teala, insanları başıboş bırakmadı. Emirler ve yasaklar verdi. Nefsine uyarak, emirlere uymazsa gazab-ı ilahiyeye sebep olur. Azaplara düçar olur. Aklı olan, fani lezzetlere dalarak, ebedi lezzetleri kaçırmaz. Evvela, Ehl-i sünnet alimlerinin bildirdiği gibi iman eder. Sonra farzlara ve haramlara uyar. Farzların en mühimmi, namazdır ki, dinin direğidir ve mümini kafirden ayırır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Her gün 5 vakit namaz kılana Cennet kapıları açılır, Allahü teala ile arasındaki perdeler kalkar) ve (5 vakit namaza devam eden, sırat köprüsünden şimşek çakar gibi geçecek ve sabık denilen Evliya ile haşr olacaktır) buyuruldu. Zekatı, emirolunan kimselere vermelidir ve Ramazan orucunu seve seve tutmalı ve şartları bulununca Kabeye giderek hac yapmalıdır. Hadis-i şerifte, (Hac ve umre fakirliği ve günahları yok eder) buyuruldu. İslamın binasının 5 direğinden birincisi, kelime-i tevhiti söylemek, yani, LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULULLAH demektir. İmanı düzelttikten ve emirlere, yasaklara uyduktan sonra, (Tarika-i sufiye)ye bağlanmak lazımdır. Marifet-i ilahiyeye bununla kavuşulur ve nefsin şerrinden bununla korunulur. Marifet-i ilahiye, (fena fillah) ile hasıl olur. Yani, kul, kendini yok bilmelidir).

12. mektupta diyor ki, (Tövbe ediniz. Afv ve magfiret isteyiniz!).

26. mektupta diyor ki, (Aslının adem ve şer olduğunu düşünmelidir. İnsanın kemali, asldan emanettir. Bunun için, kelime-i tevhiti çok okumalıdır. Dünya yokluk alemidir. Varlık ahirettedir. Nefse tapınmaya son vermelidir).

29. mektupta diyor ki, (İstihare yapıp, kalpde hasıl olana tabi olunuz! Fena düşünceler sebebi ile hayırlı işleri terk etmeyiniz. İmel vestağfir!).

33. mektupta diyor ki, (Dünya istirahat yeri değildir. Taat ve ibadet için çalışmalıdır. Dünyada sıkıntı çekmek, ahirette rahat etmeye sebep olur. Vakitleri fikir ve zikir ile mamur etmelidir. Kalbin huzuru için, çok kelime-i tevhit söyleyiniz! 1.000 ile 5.000 arası olmalıdır. Her namazdan sonra ve yatarken Ayet-el kürsü, istiğfar ve İhlas ve Kul euzüleri ve her sabah ve akşam 100 kere (Sübhanallah ve bi-hamdihi) ve 10 defa La havle okuyunuz! Her sabah, (Allahümme ma esbeha bi min nimetin ev bi-ehadin min halkıke fe minke vahteke la şerike leke fe-lekel hamdü ve lekel şükür) okumalı, akşamları ma esbeha yerine ma emsa demelidir ve her gün, (Estağfirullah el’azim ellezi la ilahe illa hüverrahmanürrahim el hayül kayum ellezi la yemutü ve etubü ileyh Rabbigfir li) okumalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Bu istiğfarı, hergün 25 kere okuyanın evine, şehrine hiç zarar gelmez) ve hacetlere kavuşmak için, 500 kere (La havle ve la kuvvete illa billah) okumalıdır).

36. mektupta diyor ki, (Resulullahın yaptığı ibadetleri yapmak için, kimseden izin almak lazım değildir. Hacetlere kavuşmak, tehlikelerden kurtulmak için izin almak iyi olur. Peygamberin ve Evliyanın ruhları, her yerde, ceset şeklinde görünür. Kabirleri hiç boş kalmaz. Kabirlerinde diridirler. Fakat bu, dünya hayatı değildir. Hatm duasına Peygamberi katmak şart değildir. Fakat faydası vardır. İmam-ı Ali, kimseye lanet etmedi. Lanet etmek ibadet değildir. Şeytana lanet edilmez. Şerrinden korunmak için, istiğfar olunur. Kimsenin iman ile öldüğüne hüküm olunmaz. Hüsn-i zan olunur. Kabenin aslı Evliyayı ziyarete gider. Binası gitmez. Hiçbir veli Peygamberin derecesine yükselmez. Hızır aleyhisselamın Peygamber olması haberi daha kuvvetlidir. Peygamberlerin adedi kati malum değildir).

37. mektupta diyor ki, (Akşam yemeği bulunmayan fakirin dilenmesi helaldir. Leş ve domuz eti yemek de böyledir. Zaruret olunca haramlar, helal olur).

38. mektupta diyor ki, (Allah ile kul arasında en büyük perde, kulun nefsidir. Mürşid-i kamile muhabbet, feyiz gelmesine sebeptir).

51. mektupta diyor ki, (Diri kimsenin kabrini hazırlaması mekruhtur. Peygamberimiz doyuncaya kadar yemezdi. Yemeye besmele ile başlamak sünnettir. Resulullahın gözleri uyur, kalbi uyumazdı. Nefis elbise de giyerdi. Resulullah, Pazartesi günü öğleden sonra vefat etti. Salıyı çarşambaya bağlıyan gece defn olundu).

59. mektupta diyor ki, (Fena ve beka kelimelerini evvela Ebu Said-i Harraz söylemiştir. 1 saat düşünmek, 1.000 sene ibadetten hayırlıdır. Tarikatlar, imam-ı Cafer Sadık’a bağlıdır. İmama, babalarından hazret-i Alinin nisbeti, analarından hazret-i Ebu Bekrin nisbeti gelmiştir).

61. mektupta diyor ki, (Ulemanın marifeti, nazar ve istidlal iledir. Evliyanın marifeti, keşf ve şühud iledir. Fena derecesi yüksek olanın imanı kamil olur).

63. mektupta diyor ki, (Sünnetler yerine kaza kılmak lazımdır. Kaza namazı olmayan, sünnet yerine kaza kılarsa, sünneti kılmış olur. Sünnet olarak niyet etmesi lazım değildir. Sünnet sevabına kavuşmak için, sünnet olarak da niyet edilir).

71. mektupta diyor ki, (Karanlık geceleri ağlamak ile ve istiğfar ile aydınlatınız. Dünya arzularından kurtulmak için, kelime-i tevhiti çok okuyunuz!).

72. mektupta diyor ki, (Keşflerden, tecellilerden kurtulup, cehalet ve hayrete varmalıdır. Bunun için kelime-i tevhiti çok okumalıdır).

75. mektupta diyor ki, (Vefat edenlere dua ve Fatiha okumalıdır).

77. mektupta diyor ki, (Mevtalara yetmiş bin kelime-i tevhit okumak faydalıdır).

80. mektupta diyor ki, (Belalardan kurtulmak için, istiğfar okuyunuz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Çok istiğfar okumak, insanı sıkıntıdan kurtarır. Namazlardan sonra 70 kere okumalıdır.) İmam-ı Rabbani, 174. mektupta diyor ki, (Kelime-i Temcid, yani La havle okumak, insanı cinden ve sihirden korur.).)

83. mektupta diyor ki, (Dinin sahibine uymak ve üstadı sevmek, insanı feyiz almaya kavuşturur. Bu ikisinden biri olmazsa, haller ve kerametler bir şeye yaramaz. İstidrac olurlar. Kaza ve kader üzerinde konuşmamalıdır. İnsanın her işi Allahın takdiri ve iradesi ile olmaktadır. Takdir, halk ve icad demektir. Mutezile ve Kaderiye, cahil ve alçak olduklarından kaza ve kaderi inkar etti. İnsan kendi kuvveti ve ihtiyarı ile, işlerini yaratıyor dedi. Bunlar, ateşe tapanlardan daha fenadır. Önce insan bir şey yapmak ister. Sonra Allahü teala bunu halk eder. İnsanın iradesine, istemesine (kesb) denir. Cebriye mezhebinde olanlar, irade ve ihtiyarı inkar etti. İnsanları mecbur sandı. Bu sözleri küfürdür. Mürciye bunlardandır. Mel’undurlar. İnsanda ihtiyar olmasaydı, Allahü teala zalim demezdi. Allahü teala kerimdir. İnsana yapamayacağı şeyi emretmemiştir. Kaderiye fırkası kaza ve kaderi inkar ediyor. Cebriye fırkası irade ve ihtiyarı inkar ediyor. Her ikisi de ehl-i bidattir. İrade başkadır, razı olmak başkadır. Allahü teala küfrü ve günahları irade ediyor, fakat razı değildir. Ezeldeki takdir, insanın kendi ihtiyarı ile yapacağını gösteriyor. Ezeldeki takdir, ihtiyarı göstermeseydi, Hak teala muhtar olmaz, mecbur olurdu).

88. mektupta diyor ki, (Karanlık geceleri zikir ve fikir ile ve ağlıyarak ve istiğfar ederek nurlandırınız!).

89. mektupta diyor ki, (Şevk ve taleb, müjdedir. Talebi mürşide bildirmelidir. Sohbet, feyiz almaya sebeptir. Sohbet nasib olmazsa, yalnız muhabbet de feyize kavuşturur. Bidat sahipleri ile sohbet etmeyiniz! Hadis-i şerifte, (Bidat sahipleri, Cehennemin köpekleridir) buyuruldu).

91. mektupta diyor ki, (Nefsin zararı, şeytanın zararından çoktur. Nefs, itminandan sonra hepsinden üstün olur. Tasavvuftan maksat, insanın aslının adem olduğunu anlamasıdır).

106. mektupta diyor ki, (Sohbete kavuşuncaya kadar, (La ilahe illallah) okuyunuz. Bunun yarısı masivayı nefy eder. Yarısı da mabudu ispat eder ki, tasavvuftan maksat budur. İyi kötü herkes, hayırlı iş yapar. Sıddıklar, günahtan sakınır. Güzel elbise, müntehilere zarar vermez. Büyükler, ziynetli elbise giymişlerdir).

108. mektupta diyor ki, (Var olan yalnız Allahü tealadır. Alem, hakikadde yoktur. Bir görünüştür. Vücut hayırlara kaynaktır. Adem şerlerin menşeidir. Noktanın daire şeklinde görünmesi gibidir).

110. mektupta diyor ki, (Şeytan, bidat sahiplerine ağlamak ve korku verir ve ibadet yaptırır. Bunun için, bidat sahiplerinin ibadetleri kabul olmaz. Günahlar, 3 saat yazılmaz. Tövbe edilirse hiç yazılmaz. Hadis-i şerifte diyor ki, (Elini göğsüne koy. Kalp, helal ile sakin olur. Haram ile çarpıntı yapar.) Evliya, tatlı dili ve güzel ahlakı ile malum olur. Dosta, düşmana tatlı dil, güler yüz göstermelidir).

113. mektupta diyor ki, (Yürek dediğimiz bu kalp, gönül dediğimiz kalbin yuvasıdır. Gönüle (Hakikat-i camia) da denir ki, alem-i emirdendir. Zikir ederken, zatı düşünmeli, hiçbir sıfatını düşünmemelidir. Ruh, göğsün sağ tarafına tealluk eder. Murakaba, intizar demektir. Rabıta zikirden daha faydalıdır. Zikir nasıl yapılır?).

123. mektupta diyor ki, (Dedi-koduyu, yani nemimeyi dinlemek, nemime yapmaktan daha fenadır. Doğruluğunu araştırmamalıdır).

124. mektupta diyor ki, (İnsan, ibadet yapmak için yaratıldı. Az bir ibadet ile ebedi saadet ele geçer. Çok zikir yapmalıdır).

125. mektupta diyor ki, (Salih niyet ile yapılan her iş zikir olur).

137. mektupta diyor ki, (İnsanda 10 latife vardır. Beşi alem-i halktan, beşi alem-i emirden. Nefs, alem-i halktandır. Bunların reisi, nefstir. Tasavvuf, nefsi islah içindir. Evvela levvame, sonra mülheme, nihayet mutmeinne olur).

140. mektupta diyor ki, (Farzların kurbu, nafilelerin kurbundan daha kamildir. Fakat, bunun şartları vardır. Farzların kurb hasıl etmeleri için, nafileleri yapmak şarttır).

MÜNTEHABAT EZ MEKTUBAT-I MASUMİYE

3. cilt, 16.cı mektupta diyor ki, (Kulun Rabbine en yakın olduğu hali namazdadır. Hadis-i şerifte diyor ki, (Kulun Rabbine en yakin olduğu hal, namazdaki haldir.) ve (Namazda, kul ile Rabbi arasındaki perdeler kalkar.) İslamiyetin dışındaki bütün yollar, şeytanların yoludur).

17. mektupta diyor ki, (Bu yolda mürşid olmadan ilerlemek çok zordur. Bu yolun esası, sohbet ve muhabbettir. Sohbete kavuşuncaya kadar, sünnete uymalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Unutulmuş bir sünneti meydana çıkarana, 100 şehit sevabı vardır.) (La ilahe illallah) ı 1.000 ile 5.000 arasında çok okuyunuz! Kalbi temizlemekte çok faydalıdır).

19. mektupta diyor ki, (Eshab-ı kiramın hepsi, vilayetin en yüksek derecesinde idiler).

24. mektupta diyor ki, (Şehitler yıkanmaz. İtminan-ı nefs, iman-ı hakikidir. Zevalden mahfuzdur).

29. mektupta diyor ki, (Bu büyükleri seven, bunlarla beraber olur. (Cinni ve insanları, beni tanımaları için yarattım) buyuruldu).

33. mektupta diyor ki, (Ruhları görmek, kemal değildir. Kemal, masivayı (mahlukları) bilmemektir).

34. mektupta diyor ki, (Hükümet adamlarının zulmleri, amellerimizin cezasıdır).

36. mektupta diyor ki, (Uzaktan muhabbet de feyiz getirir. Zaruret olmadan, insanlarla görüşmek zararlıdır).

37. mektupta diyor ki, (Feyizler, muhabbet miktarı ile gelir).

42. mektupta diyor ki, (Her yerden gelen feyizler, insanın mürşidinden gelir).

44. mektupta diyor ki, (Evliya ölmez. Bir evden, başkasına nakleder. Allahın rahmetine güvenmeli, kendi ameline değil).

45. mektupta diyor ki, (Mektuplaşmak, uzaktan teveccühe sebep olur).

47. mektupta diyor ki, (Bu yolumuz, tarikatların en kısasıdır ve elbette kavuşturur. Yolumuzun aslı sohbettir. Muhabbet yolu ile, uzaktan da feyiz alınır. Kelime-i tevhit ile zikri soruyorsunuz. Bunu bildiriyorum).

48. mektupta diyor ki, (Hindistandaki feyiz, başka yerlerde yoktur. Geceleri, ağlamakla ve istiğfar ile aydınlatınız).

55. mektupta diyor ki, (Kafirlerle görüşmek, (Tefsir-i kebir) de uzun yazılıdır. Kafirle görüşmek, üç türlü olur. Birincisi, küfrünü beğenmektir ki, bu küfürdür. İkincisi, herkesle iyi geçinmektir. Bu yasak değildir. Akrabalık ve vazife icabı olarak güzel geçinmek de, yasaktır. İslamiyete uymayan, mesela namaz kılmayan ve avret mahalli açık olan müslüman ile görüşmek böyledir. Bunlarla arkadaşlık yapılmaz. Takıye, yani iyi görünmek, kafir memleketinde caizdir. Müslümanlara zararı olursa caiz olmaz. Kafirlere düşmanlık, imanı kuvvetlendirir).

86. mektupta diyor ki, (Her şeyi unutup, hep zikir yapmak, başlangıcda zordur. Bu zikre (Yad-ı gird) derler. Sonra, zikir, kalbin sıfatı olur. Bu hale (Yad-ı daşt) denir).

87. mektupta diyor ki, (Her şey ezeldeki takdir ile olmaktadır. Razı ve teslim olmak lazımdır. Müslüman, (Akıl-ı faal)e inanmaz).

88. mektupta diyor ki, (Nafaka-ı ıyal vaciptir. Bu niyet ile nafaka kazanmak, zikir olur).

89. mektupta diyor ki, (Mahlukları unutuncaya kadar zikir yapınız. Kendinizi unutuncaya kadar kelime-i tayyipeyi tekrar ediniz).

139. mektupta diyor ki, (İnsana (Alem-i sagir) denir ki, alem-i halk ve alem-i emirden hasıl olmuştur. Alem-i sagirde olan, alem-i asgarda da vardır. Alem-i sagir, insanın kalbidir. Kalp, ahkam-ı İslamiyeye uymakla temizlenir).

141. mektupta diyor ki, (Mümkünde bulunan her hayır ve kemal vücub mertebesinden gelmiştir).

142. mektupta diyor ki, (Taliban-ı Hak, bu nezar-ı faizül envarda füyuz ve envara kavuşur).

153. mektupta diyor ki, (Bu yolda ilerlemek, sohbet ile olur).

156. mektupta diyor ki, (Müminin kemali, kamil olmadığını anlamaktır).

203. mektupta diyor ki, (Dünyadaki müşahedeler, serab gibidir. Hepsi zıllerdir. Namaz müminin miracıdır).

206. mektupta diyor ki, (Dua, rızaya münafi değildir).

217. mektupta diyor ki, (Kabirde, ruh beden ile birleşerek, his hasıl olur. Hal, ilmden şereflidir ve kemale erenlerde bulunur. Vilayet, fena ve bekadır).

218. mektupta diyor ki, (Muhabbet esastır).

219. mektupta diyor ki, (Şeytan her şekle girer. Yalnız, Peygamberimizin şekline giremez).

221. mektupta diyor ki, (İnsan, ahirette, dünyada iken sevdiğinin yanında olacaktır).

MUHAMMED MASUM-İ FARUKİ hazretlerinin 3 cilt farisi (MEKTUBAT) kitabından seçtiğimiz mektupların özetleri, yukarıda yazıldı. Bunlardan biri üzerinde geniş bilgi edinmek isteyenin özet başındaki mektup numarasını, (MÜNTEHABAT EZ MEKTUBAT-I MASUMİYE) kitabında bularak, bu sıra numaralı mektubu okumalıdır. Bu kitabı, (HAKİKAT KİTABEVİ) bastırmıştır.
Velhamdü lillahi Rabbil’alemin.

Tavsiye Yazı –> Delail-i şerif okumak caiz mi?

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler