¥ “Teenni [acele etmemek] Allahü tealadandır. Ve acele şeytandandır.” Hadis-i şerif. 4/147. (4. cilt yani Mektubat-ı Ma’sumiyye 1. cilt 147. mektup)
¥ “Ve tebettel ileyhi tebtila”. (Masivadan kesilip, Allahü tealaya dön) ayet-i kerimesinin manası, nefsinden ve alem-i emir ve alem-i halktaki diğer bütün latifelerden ve onlara bağlı (dönen) vücuti kemalattan da tam manası ile kesil [kop, ayrıl]. 4/52
¥ Ticarette fasid aktlerden sakınalar ve bu hususta çok dikkat edeler. 4/202.
¥ Tecelli-i ef’al zuhur edince, kalp fani olup, kendi filini fil-i hak bularak baki olur. 6/4
¥ Tecelli-i sıfat, kendi sıfat ve kemalatını, Hak tealanın sıfat ve kemalatı görmeyi müntecdir [neticelendirir]. 5/109.
¥ Tecelli-i sıfatın kemali, adem aynasında aks eden kemallerin ve sıfatların kendi aslına dahil olmasıdır. 5/105
¥ Tecelli-i zat, sıfatlar makamında olanlar için, berkidir. Fakat, mekamı sıfattan kurtulmuş olanlar için (tecelli-i zat) daimidir. 5/109.
¥ Tecelli-i berkiler (şimşek gibi gelip-geçen tecelliler), tecelli-i şüunidir. Tecelli-i zat değildir. [Şüunların tecellisidir. Zatın tecellisi değildir]. Tecelli eden şan, salikin mebde-i teayünü olan ismin üsulünden bir asldır. 4/122.
¥ Tecelli-i zati sırasında arif, kendini eşyayı ihata etmiş bulur. 6/164
¥ Tecelli-i zattandır ki, aslın kemallerine kavuşmasından sonra arif, kendini hiç sayar ve tam yok olur. 4/182
¥ Tecelli-i zati, (aslında) Peygamberlerin “aleyhimüsselam” sonuncusuna mahsustur. Lakin ona tufeyl ve tabi olmak yolu ile diğer Peygamberlere ve ümmetinden Ona tam tabi olanlara da nasib olur. Diğer Peygamberler için sıfatların tecellileri vardır. Lakin, Enbiyaya sıfatların tecellisinde hasıl olan kurb [yakınlık], Muhammed-iyül-meşreb olan Evliyaya tecelli-i zatide hasıl olmaz. 6/35
¥ Tahsil-i meaşta [Maişeti tahsilde, elde etmekte], bir kimse sabra kadir olamazsa, bir gayret ve çalışma ile eğer hasıl olursa ne iyi. Ve illa devamlı çalışmaya kapılmıyalar ki, işlerin peşinde koşarak kıymetli ömrde perişanlık hasıl olur. 5/62
¥ Tedbir, umur-ı dünyada [dünya işlerinde] iskat-ı tedbirdir. Ahiret işlerinde, gayret göstermek ve günahları terk etmektir. [Dünya işleri üzerinde fazla durmamak, ahiret işleri üzerinde ısrarla durmak lazımdır.] 4/207
¥ Terakki [yükselme] ve yakınlık mertebelerinin hasıl olması, tamamen, sünnete uymaya, bidatten sakınmaya bağlıdır. 6/17
¥ Terk-i hükmi; İslamiyetin emrettiği üzere, zekatı minnet ile emredilenlere vermek, sıla-ı rahm, komşu ve borç isteyenlere ve gayrinin hakkına riayet ve malı israf etmemek ve onu lehv ve laba [oyun ve eğlenceye] ve ziynete vesile etmemektir. 4/14.
¥ Terk-i dünya lazımdır. Bundan kurtuluş yoktur. Hakiki terk müyesser olmazsa, hükmen terk mutlaka lazımdır ki, kurtulmak ümit oluna. 4/14.
¥ Teselsül, sonu gelmeyen işlerin birbirini takib etmesine derler. 5/52.
¥ Tasavvuf, emirleri ve nehyleri yapmakta ferahlık ve sürur duymaktır. (Ebu Amr). 5/110
¥ Teayyünün manası sudurdur [hasıl olmaktır]. 4/85
¥ Teayyün, gayb-i hüviyet üzere itibar olunup, bunun verasında [ötesinde] teayün yoktur. Seyr ve süluk ve marifet de yoktur. 4/110
¥ Teayünat mertebeleri, zıllerin ve zuhurların mertebeleridir. Bunun üstü, mertebe-i ıtlak-ı zat-ı tealadır. 4/183.
¥ Teayyün-i imkani, şahsın teayün-i vücubisinin ki, hakikat-i insandır, zıllıdir. 6/2
¥ Teayyün-i evvel, teayün-i hubbidir. Mertebe-i ıtlaktan ve genc-i meknundan [gizli hazineden] ilk önce arsa-ı zuhura gelip, müteayyin olan nesne hubdur. 4/113
¥ Teayünat kamilen [tamamen] teayün-i evvel-i vücutinin zımnında [altında] mündericdir [toplanmıştır.]. Teayyün-i ilmi-i zımni ve teayün-i ilmi-i tafsili, onun zımnındadır. 4/183.
¥ Teayün-i evvel, sıfatları toplu ve tafsilli olarak (içinde) toplıyan hakikattir ki, vücut diye isimlendirlimiştir. Bu mertebe, teayün-i vücuti ve teayün-i ilmi-i cümelidir [kendinde toplamıştır]. 4/85
¥ Teayyün-i sani, teayyün-i vücudidir. 4/183.
¥ Teayyün-i ilmi, teayyün-i vücudiden dundür [aşağıdadır]. Ve onun hususiyetlerinden bir hususiyettir. 4/113.
¥ Tefevvuk-ı mekan efdaliyeti [mekanın üstün olması efdal olmayı] göstermez. 6/2
¥ Takdir-i ilahi, halk ve icattan [yaratmaktan] ibarettir. 5/83
¥ Takva hakkındaki bazı ayet-i kerimelerin tefsiri. 4/52
¥ Taziyeye dair mektup: Allahü tealanın dostlarının vefatlarının matemini diğer insanların matemleri gibi bilmeyeler. Diğerlerinin matemi, bir yerdedir. Lakin bunların matemi yeryüzünün tamamında ve göklerdedir. Diğerlerinin matemi, cismaniyanın bazısındadır. Bunların matemi, cismaniyana ve ruhaniyana şamildir. Diğerlerinin matemi, sadece zahirde ve surettedir. Bu büyüklerin vücutları manevi feyizler ve batının (kalbin) feyiz almasına vasıtadır. Bu bakımdan matemleri bedenlere ve ruhlara yayılır. Lakin böyle iken, yine onlar için, matem tutarken de, Allahü tealayı sevenlerin ve tanıyanların nazarında (güzel iş), güzel görünmek gerektir. İstenen şey odur ki, Allahü tealanın işine razı ve mutlu olalar. Ve catte-i İslamı muhkem ahz edeler. [İslamiyete sağlam yapışalar]. Peygamber-i Hudanın “sallallahü teala aleyhi ve sellem” sünneti ile amel edeler. Validelerin ve sair ehl-i hukukun rızalarını taleb edeler. Allahü tealanın rızasını kazanmakta tam gayret göstermeye riayet edeler. Gençliği sahibinin hizmetlerine sarf edeler. Günleri boş yere geçirmeyip, oyun ve eğlenceye [lehv ve luba] sarf eylemeye. Zevk ve safaya bağlı olmayalar ki, zevk ve safa Cennettedir. Ve süleha ve dervişanı kalp ve gönülden aziz tutalar. Ve onlar ile beraber bulunmayı seçeler. Dünya ehline, Ahireti düşünmeyenlere ve dünyanın süslerine göz-ucu ile dahi nazar eylemeyeler. Ve onu hakir ve değersiz ve öldürücü zehir tasavvur edeler. Ve iyal ve evlada iyi şekilde muamele ve güzel olarak iyi ve hoş davranalar. Ve ama, onlar ile tam münasebet eylemeyeler. Cenab-ı mukaddesten, yüz çevirmesine sebep olmayıp, (innehü kane fi ehlihi mesruran) “Ve ama o kimse ki, sağ eli boynuna zincirli olmakla, Kitab-ı amali [amel defteri] arkasından sol eline verilir. O, onu gördükte, vah, keşki helak ve heba olaydım diye temenni eder. O halde alevli ateşe bırakılır. Zira o, dünyada ahireti inkar edip, aile ve kabilesi arasında mal ve makam ile mesrur idi.” (İnşikak Suresi: 13) vaadine yakalanmıyalar. 4/234.
¥ Tekebbür haramdır. 5/106
¥ Tilavet-i Kuran, Hak teala ile tekellümdür [konuşmaktır]. 6/93.
¥ Teklifat-ı İslamiyeyi [İslamiyetteki teklifleri] inkar eden, mülhid ve zındıktır. 5/53.
¥ Telvin makamında, kesret-i varidat ve televvün-i ahval [hallerin değişmeleri] mevcuttur. 5/28.
¥ Tekvin makamında, masivayı unutmak ve kalbe gelen hatıratı nef’ etmek mevcuttur. 5/28.
¥ Tenasüh, ruhun bedene teallukundan önce, başka diğer bir cesede teallukudur ki, böyle inanmak küfürdür. 6/5
¥ Tövbe, günahı müteakib olursa [hemen günahtan sonra olursa], 3 saat zarfında ise, deftere yazılmaz. 5/110.
¥ Tövbe kapısı açıktır. Hak teala rauf ve rahimdir. Kusur işlemekten kimse hali değildir. Ümitvar olalar. 5/12
¥ Teveccüh muhabbetsiz müessir değil, lakin muhabbet teveccühsüz müessirdir. 4/33
¥ Teveccühte huzur ve gaybet [yanında ve uzakta olması] beraberdir. 4/122.
¥ Teveccüh-i pir-i kamil [kamil pirin teveccühü], dağ gibi zulmeti ve kederleri, her ne yol ile meydana gelirler ise gelsinler, sadık müritten def’ eder. 6/121.
¥ Teveccüh yapılması için, kalp ile yalvarmak lazımdır. 6/157.
¥ Teveccüh bir emr-i zahirdir ki [açık bir iştir ki] beyana [açıklamaya] ihtiyacı yoktur. 6/251.
¥ Teveccüh-i kalp yolu şudur ki, geçmiş günahlara [kusurlara] pişman olup, tövbe-i nasuh edile. Ve üç kere kelime-i istiğfarı söyleyeler. Sonra, göğsün sol tarafında bulunan ve hakiki kalbin yeri [makamı] olan kalbi sanavberiye müteveccih olup, Allah lafzı mübarekini tekrar-tekrar söyleyeler ve kalpden söyleyeler. 6/177.
¥ Tevhit, Allahü tealayı [zatı kadım olanı], Allahü tealadan gayriden ayrı kılmaktır ki, dereceleri ve mertebeleri vardır. 4/47.
¥ Tevhit 2 nev’dir. Tevhit-i avam; tevhit-i havas. Tevhit-i havasta, masivaya muhabbet ve nefsin adaveti [düşmanlığı] kalmaz. 4/123.
¥ Tevhitin tarikadde manası, masivaya [mahluklara] teveccüh ve iltifat etmekten ve başka şeyi görmek ve bilmekten kalbi temizlemektir. 4/165
¥ Tevhit-i şühudi, masivaya şühud ve şuuru kaldırmaktır ki, tarikatın şartıdır. 4/150.
¥ Tevhit-i vücudi, nef’i vücut-i eşya olup [eşyanın varlığını kaldırmak olup], tarikatta şart değildir. 6/73
¥ Tevhit, nefs-il-emirde [haddi zatında] şühudidir. Vücudi değildir. 4/230.
¥ Tevessüt-i taam ve tevessüt-i menam ve tevessüt-i kelam lazımdır. 4/145
¥ Tevekkül, Resulullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” halidir. Kesb, Onun sünnetidir. 5/110.
¥ Teheccüd ve kıyam-ı leyl [gece kalkmak], tarika-i aliyenin zaruriyatındandır. 5/36.
Tavsiye Yazı –> Aklın Dindeki Yeri Nedir?