Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”nın, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının III. cildinin 153. mektubudur.
Ezelde takdir edilmiş olan şey, elbet vaki olacaktır. Rad sûresi 40. âyetinde meâlen, (Her vakit için, bir hüküm vardır) buyuruldu. Hak teâlâyı aramaya devam ediniz! Kokusunu duyduğunuz yere koşunuz. Fırsat günleri ganimettir. Dünyaya iki kere gelmek yoktur. Yolumuzun esası sohbettir. Yanındaki ile uzaktaki müsavi olur mu?
Veysel karani, Resûlullahı göremediği için, hiçbir sahabinin derecesine ulaşamadı. Bütün tariklerde, yakında olan ile uzakta olan müsavi değil ise de, bizim yolumuzun esası sohbettir, beraber olmaktır. Aklı başında olan talib, üstadına olan muhabbeti miktarınca, onun kalbinden saçılıp kendisine gelen feyizlerden ve bereketlerden, uzakta iken de, alır. Manevi bağı [muhabbeti] sebebi ile uzaktan gelen feyizlerden alırsa da, marifete ve velayet derecelerine kavuşmak için, sohbet şarttır. Allahü teâlâ, büyüklerin kalplerinden yayılan feyizlerden almamızı nasip eder.
Geçti gençlik, tatlı bir rüya gibi, ey çeşmim zar!
beni mecnun etti girye, meskenim olsun mezar!