Mâniatü’l-hulû olan önermeler:
Ayrık şartlı olan bu önermelerde mukaddem ile tali arasında, bunların yalnız yanlışlıkları bakımından ayrıklık ile veya bu ayrıklığın olumsuz kılınması ile hükmolunan önermelere mâniatü’l-hulû denir. Bu önermelerde ayrıklık önermenin olumsuzluğundadır. Önermenin olumluluğunda da ayrıklık kalkmaz.
Hâlidî, bu tür önermeleri de şöyle izah etmektedir: Parçaları, bir şeyden bir anda ayrılmaları mümkün olmayan ayrık şartlı önermelerdir. Yani ikisinin bir arada olması mümkündür. Olumlu önermelerde aynı nesneye uygulandıklarında mukaddem ile tali ikisi birden yanlış olmaz, ya birisi veya ikisi birden doğru olabilir.
Şu örnek mantık kitaplarında sık kullanılır:
“Zeyd ya denizdedir veya boğulmuyordur.” Bunun tersi olmaz.
Yani, “Zeyd karadadır ve boğulur” dediğimizde bu doğru bir önerme olmaz. İkisi bir arada olabilir.
Yani, “Zeyd denizdedir ve o boğulmuyor.” O, gemide olabilir veya güzel yüzüyordur v.s. Bu örnekte mukaddem olan ‘suda olma’ hali ile tali olan ‘boğulmama’ hali arasında bir şeyde birleşmemeleri noktasında bir karşıtlık bildirilmiş değildir. Olumsuz önermede ise iki taraf birden yanlış olabilir.
Örneğin; “Zeyd illa ya suda olmayacak, ya da boğulacak değildir.” Örnekte görüldüğü gibi Zeyd’e bir anda şu iki durumun, yani ‘suda olmak ve boğulmamak’ söz konusu olabileceği bildirilmiştir. Daha açık ifadeyle söyleyecek olursak, “Zeyd hem denizde olabilir hem de boğulmayabilir. Yani ikisi birlikte olabilir.
Sonuç olarak, yüklemli önermeler doğrudan bir şeyin bir vasıf veya fiille tavsif edildiğini; bitişik şartlı önermeler iki şey arasında bir irtibatın bulunduğunu; ayrık şartlı önermeler ise iki şey arasında bir karşıtlığın bulunduğunu anlatmak üzere geliştirilmiş kalıplardır. Tabii bu durum sözü edilen önerme türlerinin olumluları için geçerlidir. Olumsuzlarda durum bunun tam tersidir.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız