Sual: Bir hoca, ”Mâlikîler namazda kadınların başını örtmesini namazın farzları arasında saymaz, sünnet ve müstehablarından biri olarak görür. Bu itibarla başörtüsüz kılınan namaz Mâlikîlerde ağırlıklı görüşe göre sahih olmakla birlikte vakti içinde iade edilmesi tavsiye edilmiştir.” diyor. Doğru mudur?
Cevap: Yanlış anlama vardır. Malikide kadının başının örtülmesinin gerekmediği şeklinde bir kavil işitmedik. Ancak Mâlikîde avret yeri, galiz (mugalleze) ve hafif (muhaffefe) olmak üzere ikiye ayrılır. Gerek satın alarak, gerek emânet isteyerek ve gerekse emânet olarak verenden -hibe olarak verenden değil- kabul ederek avret mahallini bir örtüyle kapatmaya muktedir olduğu halde, muğalleze avretinin tümü veya çok az da olsa bir kısmı açık olarak namaz kılan kişinin, eğer bu açıklık hatırındaysa namazı bâtıl olur. Kılmış olduğu bu namazı vakit kalsın veya çıkmış olsun süresiz olarak mutlak surette iade etmesi gerekir. Yine bu vaziyetteki kişi, muhaffefe avret mahallini açık bırakarak namaz kılmışsa namazı bâtıl olmaz. Her ne kadar muhaffefe de olsa, avret mahallini namazda açması haram veya mekruh ve bu açık kısma bakmak harâmsa da yine kıldığı namaz bâtıl olmaz.
Ancak bu şekilde namaz kılmış olanın, vakit kalmışsa örtünerek yeniden namaz kılması müstehab olur. Meselâ hür kadın, başı veya boynu, omuzu, kolu, memesi, göğsü veya sırt tarafından göğsüne denk gelen kısmı, dizi veya bacaktan ayak parmaklarının ucuna kadar olan kısmı -tabiî ayakların altı muhaffefe avret mahallinden olsa bile yine buna dâhil değildir- açık olarak kılmış ise ve vakit de varsa namazı iade etmesi müstehab olur. Erkeğe gelince bu, eğer kasığı veya uylukları veya oturak (mak’ad) deliğinin etrafındaki kısmı açık olarak namaz kılmışsa ve vakit de varsa namazı iade etmesi müstehab olur. Ama baldırları açık olarak kılmışsa, kasığının üstünden göbeğine kadar olan kısmın tümü veya bir kısmı, arka taraftan da uyluklarının üst kısmı açık olarak namaz kılmışsa namazını iade etmesi gerekmez. (Mezahib-i Erbaa)