Sual: Mısır’daki meşhur El-Ezher medresesini kim kurmuştur? El-Ezher medresesi ehli sünnet midir?
Cevap: Mısır’ın başşehri Kahire’de eskiden Câmi-ül-Ezher denilen câmi ve medreseye şimdi de Ezher Üniversitesi denilmektedir. Fâtımîlerin (909-1172) Mısır’ı işgâlinden sonra 970’de inşâsına başlanıp 2 senede tamamlandı. Şiî Fâtımî Halîfesi El-Azîz Nizâr (975-996) zamânında medrese hâline getirilip fakirler yurdu da ilâve edilmişti.
Fâtımîler tarafından Şiîlik eğitim ve propagandası için kurulan Ezher, Eyyûbîler zamânında eski husûsiyetini kaybetmiş, Memlûklerden îtibâren Ehl-i sünnet îtikâdı üzere ilim tahsili yapılan, bütün ilimlerin öğretildiği bir üniversite hâline gelmiştir. Fâtımîler, Eyyûbîler, Memlûkler, Osmanlılar, Hidivler ve Mısırlılar tarafından ilâveler yapılan Ezher Medresesi, Ortadoğunun meşhur, büyük ve en eski üniversitesidir. Bünyesinde pekçok fakülte, yüksek okul ve enstitü mevcud olup, her sâhada ilim tahsili yapılmaktadır.
Kuruluşundan îtibâren çeşitli siyâsî, idârî, fikrî çalışmalara sahne olan Ezher, çok kıymetli İslâm âlimlerinin ders verip, talebe yetiştirdiği bir ilim müessesesi oldu. Bilhassa, doğudaki İslâm ülkelerinin Moğollar tarafından işgâl edilmesi, İspanya Müslümanlarının Hristiyanlar tarafından katledilmesi üzerine İslâm âlimleri, ilim öğretmek için en sâkin yer olarak Mısır’ı seçtiler. Bunda, Memlûklerin zamânın en kuvvetli İslâm devleti olmasının da büyük rolü oldu.
Ezher Şeyh ünvânlı müderris tâbir edilen rektör tarafından idâre edilirdi. Burada ulûm-i nakliye (dînî ve sosyal ilimler), ulûm-i akliyye (fen ilimleri) tahsil edilirdi. Dersler arasındaki farklar, saatlere göre değişirdi. Zekânın selim, zinde olduğu saatlerde naklî ilimler, yâni îtikâd, amel ve muâmelâta âit dînî konular işlenirdi. Öğleden sonraki saatlerde aklî ilimler, akşam da müzâkere ve tekrar yapılırdı. Ders sırasında talebeler, hocanın etrâfında yarım dâire şeklinde diz çökerek otururlardı. Halka-i tedrîs denilen bu halkada ders yapılırdı. Talebeyle müderrisler arasında baba-oğul münâsebeti gibi yakın bir münâsebet vardı. İhtiyâçları, vakıf müesseseleri tarafından karşılanırdı. Ayrıca herkesin faydalandığı büyük bir kütüphânesi de vardı.
İngilizlerin Ortadoğu hâkimiyeti için çalışmaları ve Osmanlı Devletini yıkmak için gayretleri 19. yüzyılın başlarından îtibâren ilim yuvası olan Ezher Üniversitesinin de bozulmasına sebeb olmuştur. Asırlarca kıymetli âlimler yetiştiren ve hizmetlere vesîle olan bu ilim yuvası, 1890’dan sonra Muhammed Abduh’un Ezher Üniversitesi idâre meclisine getirilmesiyle bozuldu ve karışıklıklara sahne oldu.
Ezher’de Muhammed Abduh’un dinde reformist düşünceleriyle başlayan karışıklıklara günümüzde mezhepsizlik, Vehhâbîlik, Şiîlik ve sosyalistlik fikirleri de eklendi. Ezher’de yetişen talebelerin bir kısmında bu fikirlerin etkisi görülmektedir.
Nitekim Osmanlı son devri Şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi, Mısır’da yazdığı Mevkıfü’l-akl isimli 4 cildlik Arabi kitabında Ezher’deki dejenerasyonu hayretle anlatmaktadır. İstanbul’daki Fatih Medreselerinin Ezher’den üstün olduğunu söyleyen Mustafa Sabri Efendi, sebepleri şu şekilde izah etmektedir; “İstanbul’un ilmi esaslarında kökleşmiş olan alimlerinin üstün olduğunu 2 durum ispat eder: Birinci durum: Şeyh Cemaleddin Efgani, Mısır’da başarıya taşıdığı mesajının büyüsüyle onları (İstanbul alimlerini) kandıramamıştır. Afgani’den sonra Mısır’da ona destek olan, davasına ortak olan alimler çıkmış Ezher’i yıkma ve eski müstakim menhecinden saptırma konusunda mühim rol oynamışlardır. İkinci durum: Masonluk vebası Ezher’in kutubları içinde yer bulduğu şekliyle İstanbul’daki din adamları arasında yayılacak bir hava bulamamıştır. Hem de Mısır, İslam daha İstanbul’a girmemişken İslami ilimlerin merkeziydi.”
Sabri Efendi, yine Mevkıf kitabında der ki, “Abduh, dinsizleri bir adım bile dine yaklaştıramadı ama, Ezherlilerin çoğunu dinsizlere yaklaştırdı.”
Ezher Üniversitesinin modern bölümü 1908 senesinden îtibâren eğitim ve öğrenime başlamıştır. Zamânımızda burada öğretim ilk, orta ve yüksek olmak üzere 3 kademeye ayrılır. İlk kısma alınan talebe başarılı olursa sırayla tahsiline devâm eder. Üniversitenin ibtidâî (ilk) kısmını bitiremeyen talebeler, bu okulda okuyamazlar. Yâni dışardan bu üniversiteye öğrenci alınmaz. İlk (iptidâî) kısmın öğrenim süresi 4, orta kısmın 5, yüksek kısmın 4 senedir. Dînî tedrisât yapan fakülteler yanında tıb, zirâat fakülteleri de vardır. Yüksek kısımda din eğitimi, İslâm hukûku, ilâhiyât ve Arap edebiyatı fakülteleri olmak üzere, 3 ayrı okulda yapılmaktadır. Ayrıca sâdece kızların okuduğu dînî tedrisât yapan fakülte de vardır.
İslâm ülkelerinden pekçok talebenin okumak için rağbet ettiği Ezher Üniversitesinde iki binin üzerinde yabancı talebe tahsil görebilmektedir. Yalnız dînî tedrisât yapan fakültelerin yanında, diğer fakültelerin de bulunması, bu üniversiteden diploma alan herkesin dînî tedrisât yapan bölümü bitirdiği mânâsına gelmez. Bunun için her Ezher mezunu dînî konularda bilgi sâhibi demek değildir.
Tavsiye Yazı –> M. Abduh Kimdir?