Nafaka, insanın yaşayabilmesi için lâzım olan şey demektir. Bu ise, yiyecek, giyecek ve evdir. Yâni mutfak masrafı ve giyim eşyâsı masrafı ve ev kirâsı ile ev eşyâsı masrafıdır. Bu masraflar, şehrin âdetine, piyasaya, akrabâ ve arkadaşlara göre ayarlanır. Zamâna ve hâle göre değişir. Her memlekette başkadır. İslâm Hukûkunda nafakayı veya bunların parasını vermek, beş sebeple olur.
1. Zevcesi (hanımı) zengin bile olsa, bunun nafakasını vermek, zevc (koca) üzerine farzdır. Nafaka, nikahtan sonra hemen farz olur. Zevc ve zevce fakir iseler, fakir nafakası verir. Zengin iseler, zengin nafakası vermesi lâzımdır. Zengin nafakasında, zevceye, ev işlerini yaptırması için hizmetçi de tutması lâzımdır. İkisinden biri zengin olup, öteki fakir ise, orta hâl nafakası verir.
Zevce, zevcinin gücü olup da, nafaka vermediğini şikâyet ederse, hâkim nafaka tâyin edip vermesini emreder. Yine vermezse, zevci hapsedip malını satarak, zevcesinin nafakasına sarf eder. Malını bulamazsa, fakir olduğu anlaşılıncaya kadar hapseder. Boşanmalarına karar vermez. Boşanılan kadının nafakasını vermek, babasına, babası yoksa, zengin akrabâsına farz olur.
2. Fakir çocuğun nafakasını yalnız babası verir. Babası fakirse, babasına ödetmek üzere, zengin olan anası verir. Anası da fakirse, zengin olan dedesi verir. Çocuk zenginse, kendi malından nafakalanır. Babası kayıp, anası fakir, amcası zengin olan çocuğun nafakasını amcası verir. Erkek çocuğa, bâliğ oluncaya kadar nafaka verilir. Kız çocuklara evleninceye ve bâliğ olan hasta oğula iyi oluncaya kadar babası bakar.
(Lakit), geçim sıkıntısı veya nâmus korkusu ile terkedilmiş çocuk demektir. Çocuğu terketmek günah, görünce alıp ölümden kurtarmak şehirde sünnet, tenhâ yerde ise farzdır. Kimsesi yoksa devlet tarafından bakılır, yetiştirilir.
3. Zengin çocukların, fakir ana babalarına nafaka vermesi farzdır. Kız ve oğlan çocuklar eşit miktarda verir. Ana-babaya bakmak, bunlar öldükte daha çok mîrâs alacak olana farz değildir. Bunlara daha yakın olana ve onların bir parçası olana farzdır. Oğlunun oğlu ve kızı bulunan ana-babaya yalnız kızlar bakar. Gücü yettiği hâlde, yukardaki üç cins nafakadan birini vermeyen hapsolunur.
4. Küçük oğlan ve evlenmemiş kız ve hasta veya kör adam fakir olup, babaları yoksa, nafakalarını vermek, zengin olan zî rahm-i mahremleri (yakın kan akrabaları) üzerine, mîras miktarı ile farz olur. Farz olması için, mahkemede dâvâ açmak gerekir. Herbiri, o gün için alması lâzım gelen mîras miktarlarına göre ortaklaşa verirler. Bunlar, soy bakımından nikâhı ebedî haram olan yedi kişidir.
5. Kölenin, câriyenin nafakasını vermek, efendisine farzdır. Efendisi nafaka vermezse, kölesi, çalışıp kazandığından kendisine nafaka yapar.
Çocuğunu ve nafaka vermek lâzım olan akrabâsını aç bırakarak ve İslâm terbiyesinden mahrum ederek zâyi etmek günahtır. Zengin kimsenin fakir ve çalışamıyacak hâlde olan akrabâsına nafaka vermesi lâzımdır. Fakir olan yetim çocukların ve dul kadınların nafakalarını vermek, sağlam olsalar da, zengin akrabâsına lâzım olur.
Ana-baba, nine-dedelerden ve çocuklardan, torunlardan başka olan yakınlara “akrabâ” denir. Zengin kimsenin, fakir ve çalışamayacak hâlde olan akrabâsına nafaka vermesi lazımdır. Çalışabilen erkek büyük akrabâya, fakir olsalar da, nafaka verilmez. Küçük çocukların anneleri ve amcaları bulunsa, yâhut anneleri ve ağabeyleri olsa, zengin iseler, çocukların nafakalarını, mîras oranında, ortaklaşa verirler.
İslâm Hukûkunda nafaka ile ilgili diğer hükümler, fıkıh ve ilmihâl kitaplarında geniş yazılıdır. (Daha geniş bilgi için Bkz. Tam İlmihâl-Seâdet-i Ebediyye)