Sual: İslam hukukunda mehr ahkamı nasıldır?
Cevap: (Kitabü’l-fıkh alel-mezahib-il-erbea)da diyor ki (Mehr, evlenecek erkeğin vereceği altın, gümüş, kağıt para veya herhangi bir mal yahut bir menfaat demektir. Mehr 2 kısımdır. Birincisinin verilmesi, nikah yapılınca vâcib olur ve yarısı veya hepsi sâkıt olabilir. Buna, (Mehr-i muaccel) denir. İkincisinin miktarı da nikah yapılırken belli edilir ise de, verilmesi, 3 şeyden biri hâsıl olunca vâcib olur ve hiçbir sebeple azalmaz. Buna, (Mehr-i müeccel) denir. Her 2 mehr, nikahta bildirilmedi ise, (Mehr-i misl) verilmesi lazım olur. Zevce firkate, yani ayrılmaya sebep olan bir şey yaparsa, mesela irtidad eder veya (Hürmet-i musahere)ye sebep olursa, mehr-i muaccelin hepsi sâkıt olur, verilmez. Erkek boşarsa veya firkate sebep olanı yaparsa, bunun yarısı sâkıt olup yarısı verilir. Mehr-i müeccelin verilmesini vâcib kılan 3 şey, vaty, halvet ve ikisinden birinin ölmesidir. Bu üçünden biri hâsıl olunca, ödenmemiş muaccel mehr de sâkıt olmaz ve azalmaz. Vaty veya halvet hâsıl olunca, bütün mehr nikahta kararlaştırılan vakti gelince veya firkat halinde tam olarak ödenir. Zevce ölünce, zevc, zevcenin varislerine verir. Zevc ölünce, mirasından zevcesine verilir. Zevc ile zevce arasında olan meşru halvet, yabancı kadın ile olan haram halvet gibi değildir. Yanlarında hissen veya şer’ân yahut tabiaten vatya mâni bir sebep bulunursa, meşru halvet olmaz. İkisinden birinin hasta olması, ihramlı olması, farz namazda, Ramazan orucunda olması, kadının hayız veya nifas halinde olması, yanlarında akıllı bir çocuk bulunması bu halvete mâni olur. Zevce, mehrini zevcine, ölmüş ise, varislerine hediye edebilir. Zevcenin babası, kızının mehrini damadına hediye edemez). (İbni Âbidin)de diyor ki (Zevce, alacaklısını mehri ile zevcine havale edebilir. Mehrini başkasına hediye edip, mehri kabz için onu vekil edebilir. Çünkü, alacak ancak borcluya hediye edilir. Başkasına hediye edebilmek için, kabz etmeye onu vekil etmesi lâzımdır).
Fetava-yı Hindiyye’de diyor ki (Nikah akd edilirken tek mehr söylenip, ne kadarı muaccel olduğu bildirilmedi ise, adete ve zevcenin emsaline göre, söylenilenin bir miktarı muaccel olur. Mehrin hepsi muaccel denildi ise, hepsi muaccel olur. Hepsi belli tarihte verilmek üzere müeccel olup ödeme tarihi gelince, zevce mehrini alabilmek için kendini zevcinden men’ edemez. Mehr bir sene sonra müeccel olup zevc bir seneden önce vatyı şart etmiş ise, mehr vermeksizin vaty câiz olur. Şart etmemiş ise, İmâm-ı Muhammed’e “rahmetullahi teâlâ aleyh” göre yine böyledir. Mehr-i muacceli vermeden önce vatyı şart etmiş ise, câiz olur. Mehrin bir kısmı muaccel, bir kısmı da müeccel ise, zevce vaty edilmiş olsa bile mehr-i muaccelin hepsini almadıkça, zevci ile sefere gitmeye, vatye ve halvete mâni olabilir.
Nikah akd edilirken, mehr-i müeccelin belli bir tarihte ödenmesini şart etmek, söz birliği ile câizdir. Talak olunca, mehrin ödeme tarihi beklenir. Ödeme tarihi belli değilse, boşarken hemen ödenir. Ric’i talakta zevc ric’at edince, tekrar müeccel olmaz. Küçük olsun, büyük olsun, bakire olarak evlenen kızın mehrini, babası, dedesi ve kadı, zevcden alabilirler. Bunlardan başkası alamaz. Bakire kız olarak evlenen râzı olmazsa, bunlar da alamaz).
Rıyadu’n-nasıhin’deki hadis-i şerifte, (Mehr vermemek niyeti ile nikah yapan kimse, kıyamet günü hırsızlar arasında haşr olunacaktır) buyuruldu.
(Mehr) söylemeden, hatta mehr vermemek şartı ile nikah yapmak da sahih, şart fâsid olur. Zevcin, (Mehr-i misl) vermesi vâcib olur. Kadının baba tarafından akrabasına verilen kadar verir. Mehrin bir kısmı (Mehr-i muaccel) ise, bunu, vatydan önce veya halvetten önce verir. Hepsi (Mehr-i müeccel) ise veya muaccel ve müeccel kelimeleri söylenmedi ise, vatydan veya halvetten sonra, zevcenin istediği zamanda, eğer istemedi ise, ikisinden biri ölünce, verilmesi vâcibdir. Varisleri verir veya alır. Mehrin değeri on dirhem gümüşten az olmaz. Bugün gümüş para kullanılmıyor. Altın karşılığı olan kağıt liralar kullanılıyor. Bunun için 10 dirhem, yani 7 miskal ağırlığındaki gümüş değerinde olan 1 miskal [5 gram, yani üçte iki lira] altından az olmamalıdır. Fârisî (Cevahir-ül-fıkh) kitabında, mehrin bir altından az olmaması yazılıdır. O zaman, bir altının bir miskal ağırlığında olduğu anlaşılıyor. Daha az söylerse, yine 1 altın liranın üçte ikisi veya bu değerde söylemiş olduğu bir malı verir. Zevce, mehr-i muacceli almadıkça, düğünü, halveti ve birlikte sefere çıkmayı istemeyebilir. Bunları reddedince, zevc, zevcesinin nafakasını kesemez. Mehrin hepsi müeccel [gecikebilir, sonra olacak] ise, zevce, mehri almadığı için bunları men’ edemez. Mehr-i muacceli almayan kadın, zevcinden izinsiz evden çıkabilir ve başka bir mahremi ile sefere gidebilir. 10 altın mehrini zevcinden aldıktan sonra, bunu zevcine geri verip hediye etse, [fakat, mehrimi hediye ettim demese], zevci de, halvetten önce bunu boşasa, kadının zevcine 5 altın daha vermesi lazım olur. Çünkü, altın, tayin ile te’ayyün etmediği için, bu on altını zevcine geri vermekle, mehr parası geri verilmiş olmaz. Boşamak halvetten evvel olduğu için, mehr parasının yarısı kadının hakkı olacağından, diğer yarısını erkeğe geri vermesi lazım olur. Zevcden mehri almayıp ona helal etseydi veya mehr, altın olmayıp, mal olsaydı, bu malı zevcinden aldıktan sonra ve zevcine geri vererek hediye ettikten sonra boşanınca, erkeğe bir şey vermesi lazım gelmezdi. Çünkü, tayin ile te’ayyün eden malı geri verince, kadın mehri teslim almamış olur.
Tekrar bildirelim ki nikahın sahih olması için, mehrin konuşulması şart değildir. Din cahili olan bir kimse, (İslam dininde, bir erkeğin evlenebilmesi için, kıza mehr parası vermesi lâzımdır. Kadın, pazar eşyası gibi, satılık mal olmaktadır) derse, İslamiyete iftirâ etmiş olur. İslamiyette mehr parası, evlenmek için değildir. Evliliğin düzenli, mesut olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din cahili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir. Mehr parasını vermek ve çocukların nafaka paralarını her ay ödemek korkusundan erkek, zevcesini boşayamaz. Bu korkunun olmadığı yerlerde, mahkemeler boşanma davaları ile dolup taşmaktadır. Bunun için, evlenecek kızın, İslâmin güzel ahlakını ve kadına verdiği kıymeti bilen ve bunlara ehemmiyet veren erkekten az miktarda, böyle olmayandan ise, fazla miktarda mehr istemesi efdaldir.