İçki içmeyi haram kılan âyet-i kerîme de, hicretin 4. yılında indi. Uhud gazâsında yaralanıp sonra vefât eden Hazreti Ümmü Seleme’nin kocası, geriye bir kaç tane çocuk bırakmıştı. Ümmü Seleme vâlidemiz, yaşlı hâli ile güç durumda kalmıştı. Sevgili Peygamberimiz, ona çok acıyıp merhâmet buyurarak nikâhına almakla şereflendirdi.
Yine bu yılda Zâtürrika’ gazâsı yapılarak, etrâftaki müşrik kabîleler sindirildi.
Hazreti Osman’ın, Peygamber efendimizin kızı Hazreti Rukayye’den olma 6 yaşındaki oğlu Abdullah, vefât etti. Âlemlerin efendisi, torununun namazını kıldırdı ve bizzât kabre koydu. Çok üzülmüşlerdi, mübârek gözyaşları kabre döküldü. Mezâr taşını, mübârek elleriyle diktiler ve; “Allahü teâlâ, kullarından merhametli ve yufka yürekli olanlara rahmet eder” buyurdular.
Hazreti Ali’nin annesi Fâtıma binti Esed de bu yılda vefât etti. Buna, sevgili Peygamberimiz çok üzülüp; “Bugün annem vefât etti!” buyurdu. Sevgili Peygamberimiz, dedesi Abdülmuttalib’in vefâtından sonra, onun yanında büyümüştü. Peygamberliğini bildirdiğinde ise hemen müslüman olmakla şereflenmişti. Bu sebeple, Kâinâtın sultânı, onu anne yerinde tutar, çok hürmet gösterirdi. Ona olan merhametinden, üzerindeki mübârek gömleğini çıkarıp kefen olarak sarılmasını emretti. Cenâze namazını kıldırdıktan sonra, 70 bin meleğin namazda hazır olduğunu bildirdi. Kabre kadar gidip içine indiler. Kabir hayâtının rahat ve hoş olması için, kabrin köşelerine doğru genişletir gibi işâret yaptıktan sonra kabre uzandılar.
Kabirden çıktığında, mübârek gözleri yaşla dolmuş ve mübârek gözyaşları kabre dökülmüştü. Aman yâ Rabbî! Bu ne merhametti?… Ve bu ne kadar tâlihli bir hanımefendi idi? … Hazreti Ömer dahî dayanamamış; “Canım sana fedâ olsun yâ Resûlallah! Hiç bir kimseye yapmadığınızı, bu hanıma yaptınız!” diye suâl edince, vefâlıların en vefâlısı olan sevgili Peygamberimiz; “Ebû Tâlib’den sonra bu hanımcağız kadar bana iyiliği dokunan bir kimse olmamıştır. O benim annemdi. Kendi çocukları aç dururken en önce benim karnımı doyururdu. Kendi çocuklarının üstleri başları tozlu topraklı dururken, o, en önce benim saçımı tarar ve gül yağları ile yağlardı. O, benim annemdi! Ona, Cennet elbiselerinden giydirilmesi için, gömleğimi kefen olarak giydirdim. Kabir hayâtının kendisine mülâyim ve kolay gelmesi için kabirde yanına uzandım. Cebrâil, Allahû teâlâ tarafından; “Bu hanım cennetliktir” diyerek bana haber verdi” buyurdular. Bundan sonra Fâtıma binti Esed vâlidemiz için, şöyle duâ ettiler: “Allahü teâlâ seni mağfiret etsin, bağışlasın, seni mükâfatlandırsın. Ey annem! Allahü teâlâ sana rahmet eylesin. Kendin aç iken beni doyurdun. Kendin giymez, bana giydirir, yemez, bana yedirirdin. Dirilten de, öldüren de Allahü teâlâdır. O dâimâ diridir. O ölmez. Allah’ım! Annem Fâtıma binti Esed’i affeyle, bağışla! Ona hüccetini bildir. Kabrini genişlet. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım! Ben peygamberin ve geçmiş peygamberlerin hakkı için, bu duâmı kabûl buyur.”
Bunların arkasından, Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin mübârek hanımefendilerinden Hazreti Zeyneb binti Huzeyme 30 yaşında olduğu hâlde vefât etti. Yine bu sene Hazreti Ali ile Hazreti Fâtıma’nın 2. çocukları Hazreti Hüseyin doğdu.
Yine bu yılda, Mekkeli müşrikler, Ebû Süfyân kumandasında iki bin askerle, İslâm’ın yayılmasını önlemek için Bedir’e hareket etti. Âlemlerin efendisi, 1.500 kahraman Eshâbıyla, onlardan önce Bedir’e geldiler. Mücâhidlerin kendilerinden önce Bedir’e geldiğini öğrenen müşriklerin kalblerine korku düştü. Ancak Merrazzahrân’a kadar ilerleyebildiler. Kahraman İslâm askeri ile karşılaşmaya cesaret edemediler, geri Mekke’ye döndüler. Resûl-i ekrem efendimiz, şanlı Eshâbıyla, müşrikleri 8 gün Bedir’de beklediler. Sonra Medîne’ye hareket ettiler.
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 392; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IV, 68.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız