Aşağıdaki perhizler, Fransa’da kullanılan, meşhur Lemoine ve Gerardın, (Formulaire consultation medicales) adındaki fransızca kitabından tercüme edilmiştir.

1) ALBÜMİNÜRİ: İdrarda albümin bulunmasıdır. Böbrek iltihabını gösterir. İdrar bulanıktır. Sancı ile çıkar. Kanlı olabilir. Ateşli hasta yalnız süt içmeli. İdrar söken sıvılar içmelidir. Tuzsuz yemekler bile yememelidir. Fazla su içmemelidir. Böbrekleri yorar. Ateş düşmeden, bacaklardaki şiş inmeden yemeye başlamamalıdır. Bunlar kalmayınca, günde bir litre süt verilir. Sonra, muhallebi ve tuzsuz ekmeye başlar. Daha sonra, patates haşlaması ve sütlac verilir.

Böbrekten olmayan albümin çıkaranlara perhiz lazım değildir. Fakat, konserve, baharat, biber, turşu, koyu kahve verilmemelidir.

Tansiyonu yüksek ise, tuzsuz perhiz yapmalı, su az içmelidir. Tuzsuz perhiz, 29. sıradaki (ÖDEM) hastalığında bildirilmiştir. Her sebze serbesttir. Nekris [gut]da varsa, ekşi sebze ve meyve yememelidir. Bazı hastaya, süt, şişkinlik yapıyor. Bunlara kaymayı alınmış süt vermelidir. Gayrimüslimler kefir veriyorlar. Bu olmazsa, sebze suyu verilir. Hafif hastalara, et ve yumurta çok pişmiş olarak verilebilir. Hiçbir zaman çiğ süt vermemelidir. Haftada 1-2 gün üzüm verilir. Sabah, öğle, akşam birer kilo taze üzüm yer. Başka bir şey yemez. Böyle üzüm perhizi, prostat ve karaciğer hastalarına da faydalıdır.

Böbrek hastalığı hafifleyince çok taze kasap hayvanı ve kümes hayvanı etleri verilir. Yağlı et ve iç yağı verilebilir. Çünkü, bunlarda kolesterin çok azdır. Lipoidlerin hazmını da kolaylaştırırlar. Bunlar da kolesterini eritir. Kolesterin kumun hâsıl olmasını önler. Hamur işi ve sebze de verilir. Meyve de verilir. Az miktarda fasulye, mercimek, bakla, nohud verilir.

YASAK OLANLAR — Et suyu, av hayvanları, akçiğer, karaciğer, böbrek, beyin, paça, dalak, işkembe, her çeşit balık, et ve balık konserveleri, yağlı maddeler yasaktır. Yalnız taze tereyağı ve bitki yağları verilebilir.

Lahna, kuzu kulağı, kuşkonmaz, domates, mantar yasaktır. Biber, kereviz, hıyar, sarmısak gibi baharlı şeyler yasaktır. Sirke yerine limon kullanmalıdır. Mayalı bütün peynirler yasaktır. Yumurta az yiyebilir. Koyu kahve ve koyu çay yasaktır. Çilek, ağaç çileği denilen ahu dudu yasaktır. Alkollü içkiler yasaktır. Böbrekleri zedeliyebilecek ilaçlar, mesela piramidon, antipirin vermemelidir.

FAYDALI GIDALAR — Sebze çorbaları, kızarmış et, haşlama et, çok taze balık, yağlı beyaz peynir, az miktarda süt, meyveler verilir. Tuza izin verilir.

YEMEK CEDVELİ — Sabah: Açık çay, kızarmış ekmek, tereyağı, bal, meyve reçeli. Öğle yemeği: Bir et parçası, 2 tabak sebze, meyve. Akşam yemeği: Haftada 3 gün sebze çorbası, bir tabak hamur işi veya sebze, meyve. Öğle ve akşam yemeklerinden sonra, bir fincan papatya çayı içmeli. Sigara içmemelidir.

İDRARDA ALBÜMİN ARAMAK — İdrar, cam hunideki pamuktan süzülür. Deney tüpünün yarısına kadar, süzülmüş idrar konur. Üzerine, 5’te 1’i kadar, koyu tuzlu su konur. Çalkalanıp, yukarı kısmı, alevde ısıtılır.

A) Bulanmazsa, bir şey yok demektir. Birkaç damla asid koyup, yine ısıtmalı. Yine bulanmamalıdır.

B) Tuzlu su koyup ısıtınca, bulanırsa:

1) Bir damla asid asetik (sirke ruhu) konur. Bulanıklık tekrar erirse, 20’de 1 sulu nitrat asidi (HNO3) damlatıp ısıtılır:

a) Tekrar bulanırsa, aseto-solübl albümin var demektir.

b) Bulanmazsa, önceki bulanıklığın fosfat olduğu anlaşılır.

2) Asetik asid damlatınca, bulanıklık erimezse, albümin bulunduğu anlaşılır.

Sağlam insan idrarında da, yorgunluk ve başka sebeplerle albümin bulunabilir. Albümin bulunan kimsenin böbreklerini kontrol etmek lâzımdır. Bunun için, idrarda silindir ve kan serumunda üre aranır.

Süleymaniye kütüphanesi (Laleli) kısmında, [3735] sayılı kitapta diyor ki 3 gün 5’er gram Ravend tozu yutunca, mesane taşını eritir ve idrar yollarını temizler. Akkavak yaprağını çay gibi hazırlayıp içmek de böyledir.

2) ANEMİ (kansızlık): Deri, dudaklar, göz kapakları soluktur. Çarpıntı, baş dönmesi, soluk alma, ağrılar, mide ağrısı olur. Kanda al yuvarlar azalır. Ak yuvarlar sayısı değişmez. Kan zayi etmek, havasızlık, ışık azlığı, hareketsizlik ve bazı hastalıklar sebep olur.

İştiha azdır. Sevdikleri yemeği vermelidir. Bıktırasıya et yedirmek doğru değildir. Sebzeli yemekler, etten daha faydalıdır. Çünkü mideyi bozmaz.

Eti çeşitli şekillerde vermelidir. Beyin çok iyidir. Çünkü, beyinde çelik vardır. Kan yapar. Kemik suyu ve iliği vermelidir. Kan yapmasını kolaylaştırır. Sığır eti suyu, yumurta sarısı çok vermelidir. Karaciğer ve dalak ızgara kebabı çok yemelidir. Bu ikisi kan yapar. Sebze eksik etmemelidir. Tere, ıspanak, yeşil lahana, hindiba, maydanoz, kuru meyveler, tavşan eti, tavuk katısı, yumurta sarısı, kuşkonmaz, bezelye, patates, fasulye, havuç ve mercimekte de çelik vardır. Çok faydalıdırler. Her meyveyi yemelidir. Et yiyemeyenleri zorlamamalıdır. Eti sebze, hamur işi ile vermelidir. Demri, iodu bol şeyler, mesela mersin balığı, orkinos [istavrit azması], hamsi, yılan balığı yemeli, taze balık yağı içmelidir. Mide ve karaciğer hülâsaları, folik asid ve B12 vitamini almak lâzımdır. (Minadeks) adındaki kuvvet şurubu da çok faydalıdır.

3) ARTERİO-SCLEROZ (Damar sertliği): Tansiyon artar. Nabız atması yatarken çoktur. Ayakta dururken azdır. Nefes darlığı, çarpıntı, geceleri idrara çok kalkmak, berrak ve bol idrar, karaciğer kifâyetsizliği bu hastalığın alâmetleridir.

Karaciğer, beden fabrikasının büyük bir laboratuvarıdır. Sağ kaburga kemiklerinin ve diyaframın altında bulunur. İnce bağırsaklardan gıda maddelerini ve bir miktar zehirli maddeleri almış olan kanı getiren kılcal damarlar, birleşerek bir toplar damar halinde karaciğere girer. Burada tekrar kılcal damarlara ayrılır. Her birindeki kan, kalpurdan süzülüyormuş gibi, karaciğer içinde yayılır. Sonra yine başka kılcal damarlara girer. Bunlar da birleşerek, ciğerden çıkan bir damar, bu kanı kalbin sağ kulakçığına götürür. Karaciğer, bağırsaklardan gelen kandaki karbon-hidrat maddelerini tutar. Kana lazım olan, az miktarını kalbe gönderir. Böylece karaciğer, ihtiyat şeker deposu vazifesini görür. Yumurta akı maddelerine ve yağlara da tesir eder. Gelen tuzların bir kısmını kalbe gönderir. Bir kısmını da, sonradan yavaş yavaş gönderir. Bir kısmını safra ile tekrar bağırsaklara gönderir. Bağırsaktan gelen zehirli maddeleri imha eder. Kan ile gelen protein parçalarından üre sentezi yapar ve yavaş yavaş böbreklere gönderir. Harab olan al yuvarların kırmızı boya maddeleri artıklarından, safra boyası ve safra asidi yapar. Bu asid, yağların hazmına yarar. Bu 2 madde, karaciğerde kolesterin denilen yağ gibi bir madde ile birleşir. Kolesterin esteri olur. Esterleşen kolesterinin, mecmu kolesterine nisbeti, normal olarak, [0,70] dir. Bu nisbetin azalması, karaciğer kifâyetsizliğini gösterir. Bunun için karaciğer kolesterinle ilgili madde mübadelesinde tesirli olur ki atardamar sertleşmesinde mühimdir. Bu 3 madde, safrayı meydana getirir. Karaciğer, bu sıvıyı, devamlı olarak safra kesesinde toplar.

İnsan karaciğerinden, 24 saatte, 700 litre kan geçmektedir.

Sıhhati yerinde bir insanın karaciğerinde çeşitli miktarda yağ toplanır. Bu miktar, yenilen yağ miktarına, yağların imtisas ve karaciğere nakil temposuna ve karaciğerde yağların oksitlenme hızına bağlıdır. Fazla yağ yenildiği zaman karaciğerde nötr yağ miktarı artar. Kolesterinli maddeler yenirse, yağ ve kolesterin toplanır. Karaciğerde yağ toplanırsa, karbonhidrat [glikojen] miktarı azalır ve ciğer hücrelerinin çoğalma kuvveti bozulur. Açlıkta, yağlı dokulardan ayrılıp kana karışan yağ da karaciğerde toplanır. Şeker hastalarında, kanda yağ çoğaldığı için de, karaciğerde yağ toplanır. Sari hastalıklarda ve fosfor, kloroform, 4 klorlu karbon gibi karaciğer zehirleri alınmasında da yağ [Lipid] toplanır.

Karaciğerde yağ toplanmasını azaltan ve yağları ciğerden çıkaran maddelere (Lipotropik) denir. Kolin, metiyonin, inositol ve B12 lipotropiktirler. Çünkü bu cisimler, Fosfolipid metabolizmasını tanzim ederler. Bu maddelerin değişmeleri bozulunca, kanda kolesterin çoğalır. Bundan da siroz, diyabet, nefrit, tansiyon artması, damar sertliği, kalp damarlarında hastalık hâsıl olur. Damarlarda lipoid birikir. Lipotropikler, karaciğerin zehirleri temizleme kuvvetini de arttırmaktadır.

Damar sertliği hastalığı 2’ye ayrılır: A) Damarların iç yüzleri kolesterin sıvası ile örtülür. Tansiyon yüksektir. B) Karaciğer ve böbrekler kifâyetsizdir.

Birinci hâl için, perhiz yapmalı, az su içmelidir. İkinci bakımdan, karaciğer ve böbrekleri zedelememek için, mide ve bağırsaklardan gelecek zehirleri çok azaltmalıdır. Bu 2 hâli de karşılamak için, hastaya kolesterini az ve zehir giderici sütlü sebze perhizi verilir. Zeytin yağlı enginar yemeği kanda kolesterini azaltır. İod ve iod bileşikleri faydalıdır. Mesela, potassium iodür, lipiodol, pepton iodé, (İodopepton Kazım) verilir. (Sülfarlem), kolesterini eritir ve karaciğeri kuvvetlendirir.

Kolesterini az perhiz, damar sertliğinde, gut (yani nekris) de, bazı şekerlilerde, kandaki çok miktardaki kolesterini azaltmaya yarar. Kanda fazla kolesterin bulunursa, damar içi yüzeylerde toplanarak (aterom) denilen levhalar yapar.

YASAK YEMEKLER — Yumurta, süt, beyaz peynir, bilhassa bayat peynir, kaymak, tereyağı, beyin, iç organ etleri, havyar, yağlı et, suni tereyağları, çikolata, katı bitki yağları, ceviz, fındık, badem, hurma gibi yağlı maddeler ve sigara yasaktır. Prof. Dr. Süleyman Yalçın, 16.7.1985 tarihli Türkiye gazetesindeki beyanatında, (Domuz etinde yüksek miktarda bulunan yağ ve kolesterol, damar sertliğine sebep olmaktadır) demektedir. 23 Mart 1988 tarihli Türkiye gazetesinde diyor ki (Avrupanın en fazla okunan sıhhi mecmuası (Neuform kurier), domuz etinin deri hastalıklarına, kansere, tansiyonun artmasına, romatizma ve gribe sebep olduğunu ve domuz etinde hiçbir vitamin bulunmadığını, zararının çok olduğunu bildirmektedir.) Sıvı yağlar ve şekerli maddeler az miktarda verilebilir. Tavada kızartmamalıdır.

Böbrek iltihabı da varsa, eti, sebzeyi azaltmalı, kuzu kulağı, kuş konmaz ve ekşi şeyler vermemelidir. Tansiyon yüksekliği, diyabet, şişmanlık varsa, bunların tedâvisi de yapılmalıdır. Tansiyon artmasına karşı, tuzsuz perhiz iyidir.

4) KLOROZ (zafiyet): Deri solgundur. Göz kapakları ve topuklar şişer. Nefes tıkanıklığı, çarpıntı, kadında adet bozukluğu, sinir bozukluğu, histeri, iştahsızlık, kabz ve kay görülür.

Açık, havadar yerde ev tutmalıdır. Üzüntü, düşünce olmamalıdır. El işi hafif olmalı, beden hareketi fazla olmamalıdır. Geç yatmamalı, 9 saat uyumalıdır.

Çeşitli ve bol yemelidir. Süt, yumurta, et, yeşillik, püre (ezme), hamur işi yemelidir. Çok et yemeye özenmemeli, beyaz eti tercih etmelidir. Hamur işi, yeşil sebze çok yemelidir. Bunlarda, bilhassa ispanakta çelik vardır. Kahve ve çay açık olmalıdır. Hububat, bilhassa mercimek, fasulye iyidir. Meyve çok yemelidir. Pilav, sütlaç, dolma gibi pirinçli yemelidir. Yemek arasında sıcak şerbetler ve iştah getirici ot suları içmelidir. Paris Tıb Fakültesi profesörlerinden M.Loeper ve Saint Louis hastahanesi laboratuvar şefi J.Lesure tarafından hazırlanmış olan fransızca tıbbi formüllerde diyor ki (Kına-kına kabuğu, kuvvetlendirici ve ateş düşürücüdür. Zafiyet hallerinde, bilhassa veremden, şeker hastalığından, sıtmadan halsiz kalanlara ve tehlikeli hastalıklardan kurtulan kuvvetsiz ve kansız kalanlara çok faydalıdır. Toz halinde günde, 0,20 gr’dan 2 gr’a kadar kuvvet için verilir). 30 gr. kına-kına kabuğu ile yarım kilo kuru siyah üzüm havanda ezilir. Sonra, 1,5 kilo, yani 6 su bardağı kadar su ile yarım saat kaynatıp, kevgirden veya tülbentten şişeye süzülür. 3 yemek arasında yarım fincan içilir.

Kloroz hastalarının çoğu, kansız olduklarından, bunlar anemi perhizi de yapmalıdır. Çelikli ilaçlar çok faydalıdır.

5) SİROZ HEPATİK (Karaciğer sertleşmesi): Çeşitli şekilleri vardır. Alkol ve domuz eti, karaciğerin ve sinir sisteminin amansız düşmanıdır. Karaciğer şişer veya küçülür. (İstiska) olur. Yani, karn su toplar. Bacaklarda ödem olur. Bâzen mak’attan kan gelir. Mide ağrısı, kan dolaşımı bozukluğu olur. Yahut sarılık, halsizlik, ateş, renkli idrar, dalak şişmesi olur. Üremi hastalığı gibi de görünür.
Bol et, az yağ vermelidir. B vitamini çok faydalıdır. Mesela, bira mayası verilir. Bira mayası, bira değildir. Alkolü yoktur. C ve K vitamini bulunan ilaçlar ve limon verilir. Karaciğer hülâsası, Bejektal veya (Vitamin B Complex) iğnesi yapılır.

Her gün, 1 litre süt verilir. Ekmek yiyebilir. Yeşil sebze, iyi pişmiş et verilir. Zehr hâsıl etmeyen şeyler yemesi esastır. Bunun için bayat yemekler, av eti yasaktır. Çok taze balık yiyebilir. Baharlı, ekşi, turşulu şeyler yememelidir. Bayat peynir yasaktır. Sütlü-sebzeli gıda yemelidir. Çelikli ve arsenikli ilaçlar almalıdır. Ödem perhizi ve susuzluk perhizi yapılmalıdır.

6) KONSTİPASİYON (Kabzlık): Halaya az ve katı çıkılır. Umum bedende değişikliklere sebep olur: İştihasızlık, nefes darlığı, safra yolu nezlesi, baş ağrısı, takatsızlık, zehirlenme sebebi ile titreme ve ateş yükselmesi görülür.

Kabızlığın muhtelif sebepleri vardır: 1- Bağırsak tıkanması, 2- Gıda sebebi. Süratli hazım edilen maddeleri yemek, 3- Mide usaresinin bozulması, 4- Bağırsak adalesinin hareket kuvvetinin azalması, 5- Mak’at halkasının teşennücü [spazmozu, kasılıp kalması] gibi. Kabızlık çekenler, her gün aynı saatte halaya çıkmalıdır. Mesela, sabah kalkınca ve akşam yatarken çıkmalıdır. Bir kere çıkmak yetişir. 2 kere, daha iyidir.

Hazım edilemeyip geride kalan kısmı çok olan yemekleri yemelidir. Bu kısımlar, bağırsakları harekete getirir ve usare akmasına sebep olur. Bunun için, selülozu çok gıda (sebze, meyve) yemelidir. Yemekleri iyi çiğnemelidir.

Yenecek şeyler – Öğle ve akşam, sebze çorbası. Sebze yemekleri, salatalar, hamur işi, bilhassa yulaf unu ile yemelidir. Et, yalnız öğle vakti yenir.

Her nev’ et, balık, bol tereyağı, esmer ekmek, çavdar ekmeyi, peksimet, patates, mercimek, şalgam, havuç, nohud püreleri, bol sebze, salata, ıspanak, erik reçeli, ravend çok iyidirler. Çiğ ve pişmiş her meyve, bilhassa kuru meyveler, kuru incir, üzüm, erik, dut, ceviz, badem, bal yemelidir. Seyyid Abdülhakîm efendi, (Keşkül) risalesinde diyor ki (İncir, tayyip bir yemiştir. Latif bir gıdadır. Hazmı kolaydır. Menfaatleri çok bir devadır. Tabiate yumuşaklık verir. Balgamı eritir. Böbrekleri temizler. Mesanedeki kumları izale eder. Karaciğerin ve dalağın tıkanmış olan deliklerini açar. Bedeni şişmanlatır. Basuru izale eder. Nekrise, romatizmaya faydalıdır.) İncirin Arapçası (Tin)dir. Tin sûresinde Allahü teâlâ, inciri methetmektedir. Hem faydalı, hem mübarektir. Taze veya kurusu aç iken 3 adedi birkaç gün yenirse, rahat ishal yapar. Sabah ve akşam yemeklerinden bir saat evvel, 2-3 aded taze veya kuru incir yemek, sancısız, ağrısız, rahat ishal yapmaktadır. Çikolata ve madlen, bunlara zarar vermektedir.

Yasak olanlar – Yumurta kabız yapar. Çok az yemelidir. Pirinç, koyu çay, çikolata yasaktır. Yemek cedveli – Sabah: Taze meyve, bir dilim ekmek doğranmış şekersiz ballı sıcak süt 300 gram ve bol tereyağı.

Öğle: Bir tabak et, bir tabak sebze, beyaz peynir, turup, tereyağı, komposto.

İkindi (saat 4’te): Komposto, hafif çay.

Akşam yemeği: Sebze çorbası, makarna, patates ve meyve.

Bağırsaklarda mayalanan, gaz yapan yemekler yemelidir. Mesela, bayat et, kıymalı börek, mantar, baharlı şeyler, bayat peynir, yoğurt yemelidir. Gazoz, limonata, bikarbonatlı su, açık kahve ve çay iyidir.

Bağırsakları hareketsiz olanlar, sabah aç karnına, olmuş meyve ile çavdar ekmeyi yemelidir. Bununla, taze sebze yemeği yemek iyi olur. Bir kahve kaşığı Karbonat veya süzülmüş bal bir bardak ılık suda eritilerek sabahları aç olarak içmelidir. Yahut, 2 kahve kaşığı Karlsbad tuzu bir bardak ılık suda eritilip sabahları aç iken içmelidir. Hem safra söker, hem bağırsakları harekete getirir. Hiç ağrı, sancı yapmadan, su gibi ishal yapar. Erbalax ve Bilagit hapları da iyidir.

Spazmdan olan kabızlılar, et yememeli. Hamur işi, sebzeli yemelidir. Baharlı yememelidir. Kahve, çay, biber yememelidir. Yağlı yemekleri de azaltmalıdır.

(Duphalac), (Normacol), (Granocol) gibi kaydırıcı ilaçlar çok faydalıdır. Bu şurublar, tesir etmezlerse, ertesi sabah bir çorba kaşığı daha verilir. Sinameki ravend, sarı-sabır, fenolftalein gibi tahriş edici maddeleri fazla kullanmamalıdır. (Teshilü’l-menafi)de diyor ki (alınan gıda, bir saatte dışarı çıkar. 24 saatta çıkmazsa, hastalık alâmetidir.)

7) KOLEMİ (Sarılık): Safra boyası kana geçmiş olduğundan, derileri, yüzleri, gözleri sarıdır. Perhiz ile birlikte, vücut hareketleri ve sıcak banyo da yapmak lâzımdır. Ağır hallerde yatmalıdır.

Yağsız süt, yağlı peynir, gravyer peyniri yemelidir. Yumurta az yemeli ve rafadan olmalı, yani az pişmelidir. Hamur işi, pirinçli, patatesli yemelidir. Pişmiş salata, sebze yemeklerinin çoğu iyidir. Fakat, kuzu kulağı, ıspanak, semiz otu yememelidir. Her olgun meyve, kızarmış ekmek, beyaz tereyağı iyidir.

Vita yağı, sana yağı, margarin gibi yağlar, tereyağının yerini tutamaz. Evet bunlar, hakiki yağdır. Fakat, sıvı yağlardaki oleik asid gibi çok karbonlu büyük moleküllerin, nikel katalizörü ile hidrogen verilerek doyurulması ile yapılıyorlar. Oleik asid, stearik asid haline dönerek katı yağ, don yağı oluyor. 18 karbonlu, büyük yağ molekülleri, sindirim mayaları tarafından kolay parçalanamıyor. Güç hazm oluyor. Tereyağındaki tri bütirin esteri ise, küçük molekül olduğundan çabuk hazm oluyor. Bundan başka, tereyağı emülsiyon (sübye) halindedir. Mayalar, tereyağı zerrelerini kolay hazm ediyor. Katılaştırılmış yağlar ise, sübye halinde değildir. Beden sıcaklığında ergimiş hâle gelmiyor. Zerreler halinde dağılmış olmadığından mide ve bağırsaklarda, taş parçaları gibi katı kalıyorlar. Ancak, yüzeylerinden aşınarak güç hazm oluyorlar.

[Margarin, yani suni tereyağı piyasada çeşitli fantazi isimlerle mevcuttür. Margarin ilk olarak 1286 [m. 1870] da III. Napolyon’un arzusu ile Pariste Mege-Mourié tarafından oleomargarinden yapıldı. Oleomargarin, iç yağının sıcakta tazyik ile süzülmesinden elde edilen sıvı yağdır. 30 kısım oleomargarin, 25 kısım kaymayı alınmış inek sütü ve 55 kısım su ile uzun zaman karıştırılıp emülsiyon, yani sübye haline getirilir. Tuz, boya konarak yapılırdı. Böylece 37 derecede eriyen, hazmı kolay iyi margarin elde edilirdi. Bugün oleomargarin yerine mâyi nebati yağların ve balık yağlarının, hidrojenlenerek katılaştırılmasından elde edilen stearin yağları kullanılıyor. Katılaştırılmada vitaminler bozulduğu için, sonradan A ve D vitaminleri ilave edilerek, gıda kıymeti iyi oluyor ise de, hazmları güç olmakta, tereyağı yerini tutamamaktadır. Margarin, rumca inci demek olan margaron kelimesinden alınmıştır].

Yasak olanlar – İç yağı, yağlı et, bayat et, deniz ve av hayvanları, etli hamur işleri, tahin, lahna, ıspanak, semiz otu, kuzu kulağı, şalgam, baharat, bayat peynir yasaktır.

Yalnız öğle yemeğinde, yağsız et, kebab, tavuk, yağsız taze balık, dil yiyebilir. Kuru sebze yemeği, çay, kahve yasaktır. Şekerli ve pastalar yemelidir. Karaciğer hülâsası iğnesi yapılır. Sabah ve akşam bir kahve kaşığı (Sel le Karlsbat) bir bardak soğuk suda eritip içilir. Sıcak su ile içmek, kabza karşı çok faydalıdır. (Bilsan) hapları safra yollarını temizler.

8) KALP HASTALIĞI — Kalp zedelenmemiş, ıslahı kabil ise, perhize lüzum yok gibidir. Bilhassa akşam yemekleri, hafif olmalıdır. Çok su içmemeli, sulu yemek az olmalıdır. Av eti, konserve, baharat, mayalanmış peynir yememelidir.

Kalpte arıza varsa ve tam giderilemezse çok sıkı perhiz lâzımdır. Et hiç yememeli veya aralıklarla ve az miktarda, iyi pişmiş yemelidir. Nefes darlığı varsa, tuzu azaltmalıdır. Akşamları az yemeli. Yemekten sonra yürümemelidir.

Yağsız süt, yumurta, öğle vakti biraz söğüş, kızarmış ekmek, sebze, unlu, hamur işi, taze peynir, meyve yemelidir.

Günde 1 litreden çok su içmemelidir. Hasta sık sık tartılmalıdır. Kilosu artınca vücutda su toplandığı anlaşılır. Sulu şeyleri azaltması lazım olur.

9) ASİSTOLİ (Kalp zafiyeti): Kalp tam sıkışmayıp, toplar damarlardaki kanı çekemez. Akçiğer toplar damarlarında ve ciğerlerde ve daha sonra, büyük dolaşımda kan hareketsiz kalır. Ayaklar şişer (ödem). Karnda su toplanır. İdrar kesilir.

Yatakta istirahat etmeli. Heyecanlanmamalı, sinirlenmemelidir. Tam istirahat etmelidir. Çok az yemelidir. Katı yemekler yasaktır. Sıvı yemekler de az olmalıdır. Böylece, kalbi yormamak lâzımdır. Bunun için, günde 7 defa yemelidir.

Sabah 8’de: 50 gram nişasta ile yapılmış muhallebi. Saat onda: Pişmiş elma veya reçeli. 12’de: 50 gram iyi pişmiş balık ile 30 gram ekmek. 14’te: Bir pişmiş elma veya reçeli. 16’da: Bir fincan süt.20’de: Hububat ezmesi veya hamur işi verilir.

Günde 900 gramdan çok su içmemelidir. Bu perhiz 1-2 ay yapılmalıdır. (Ödem perhizi)ne bakınız!

10) DİYABET (Şeker hastalığı): İdrarda şeker bulunur. Salim insanın kanında, aç iken litrede bir gram glikoz bulunur. Litrede 1,30 gramı geçerse, hastalık alâmeti olur. 1,60 gram olunca, idrarda şeker bulunur. İdrar artar. Susuzluk, açlık, zayıflamak, halsizlik, çıban, kaşıntı görülür. Diyabet 2 türlüdür:

1) Vücudu eritmez. Yağlı ve mafsal ağrılı kimselerde çok olur. İdrardaki şeker, gıdadan olur.

2) Vücudu eritir. Az rastlanır. Pankreas bozulmuştur. İdrardaki şeker, gıdadan ve dokuların erimesinden hâsıl olur.
Diyabetiklerde, hazımsızlık, albüminüri, bronşit, verem, çıban, antraks (şiir pençe), kangren (parmak ve saire çürümesi), kramp (adale tutulması), inatcı nevralgi (sinir ağrısı), diabet koması (uzun bayılma) hâsıl olabilir.

Haftada 2 kere, ılık hamam yapmalıdır. 20 dakika yıkanıp, sonra havlu ile friksiyon (delk, uğma) yapmalıdır. Deniz ve soğuk su banyosu yasaktır. Sıcak elbise giymeli, sıcak yerlerde yaşamalıdır. Beden hareketi yapmalı, masaj, yürüyüş, bisiklet, eskrim faydalıdır. Namaz kılmak, çok faydalıdır.

Perhiz mühimdir. Dikkat etmelidir. Sinirlenmemeli, heyecanlanmamalıdır.

Yağlı diabet perhizi – Önce 3 gün sulu perhiz (rejim) yapılır. Günde 3-4 litre su verip, yataktan kalkmaz. Sabah müshil verilir. Böylece kan şekeri süratle azalıp normale iner. Bir litre kanda bir gram olur. Yani, 100 gram kanda 100 miligram olur. Yahut, 3 gün, yeşil sebze yemelidir. 3 gün sonra az et verilir. Fazla et, asidoz ve aseton yapar ki ikisi de tehlikelidir. Bol sebze yemelidir.

Yasak olanlar – Şekerli ve nişastalı her madde yasaktır. Bunlara (karbonhidrat) denir. Her tatlı meyve, hamur işleri, karbon hidratlı sebzeler, mesela havuç, şalgam, soğan, pancar, turup, bezelye ve benzerleri hububat yasaktır.

Her türlü et yiyebilir. Glikojen bulunduğu için karaciğer yasaktır. Her yemekte, 50 gram ekmek yiyebilir. Kabuk daha iyidir. Alöron ve glüten ekmekleri yemelidir. Fazla protein (et) ve yağ asidoz yapar. Bu ise zehrdir. Yağ az yemelidir. Tereyağı ve zeytinyağı tercih edilmelidir. Cevz, fındık, fıstık, badem gibi yağlı meyve yemelidir. Tere, marul, salatalık, hindiba, ıspanak, taze fasulye gibi sebzeler ve lahna, karnabahar, işkorçina, enginar, kereviz, kuşkonmaz, yer elması, yer mantarı yiyebilir.

Patateste % 17 nişasta bulunduğu hâlde, yiyebilir. Ekmek yerine, zeytinyağlı patates püresi verilir. Patateste alkali tuzları bulunması faydalı olmaktadır. Yumurta, peynir yiyebilir. Şekersiz olarak süt içebilir.

Limonata, gazoz yasaktır. Su ve maden suları, bikarbonatlı sular serbesttir. Şekersiz, çay ve kahve içilebilir. Şeker yerine sakkarin hapları kullanmalıdır. Her susayışta, az su içmelidir. Çok su, mideyi bozar.

Asidoz tehlikesi olduğu zaman, bir gün yulaf unu verilir. Yulaf unu, uzun zaman, az tuz ve tereyağı ile pişirilir. Soğuyunca yumurta akı ile karıştırılır. 250 gr. un, 100 gr. yumurta akı ve 300 gr. tereyağı karışımı bir günde yenecektir. Bundan sonra 3 gün, çeşitli sebze ve yumurta verilir. Albüminüri de varsa, fazla süt vermelidir. Şekeri değil, albümini düşürmek lâzımdır. Diabetle nekris [yani mafsal ağrıları] birleşirse, beyaz ve yavru etleri yememelidir. Az kırmızı et ve çok sebze yemelidir.

Vücudu eriten diabet – Zayıfletir. Yine çok et vermemelidir. Fazlası, aseton zehirlenmesi yapar. Tereyağı vermeli, balık yağı içirmelidir. Bol yeşil sebze yemelidir. Patates yemelidir. Karbon hidratlı (şekerli, nişastalı) maddeleri arada bir vermelidir. Bunlar, şekeri arttırır ise de, aseton zehri yapmazlar. Bunları, tesiri ters olan et ile ayarlamak lazım olur.

Çalışan bir şekerliye günde 250 gr. glikoz [veya karbon hidratlı maddeler] ile 100 gr. yağ ve 60 gr. protein verilir. Hasta bu kadar glikoza tahammül etmezse, insülin iğnesi yapmak lazım olur.

Asidoz yok ise, her sabah, kahvaltıdan yarım saat önce (insülin protâmin zink)den 12 ünite zerk edilir. İdrarda şeker kayboluncıya kadar, 4 günde 1-2 ünite arttırılır. Piyasada bulunan (Depot-insülin) veya (N.P.H. insülin organon) reçete ile alınır.

Asidoz var ise, sabah, öğle ve akşam yemeklerinden 10 dakika önce, 10 ünite âdi insülin zerk edilir. Piyasada bulunan (İnsülin Horm sempl) reçete ile alınır. İdrarda şeker kesilinciye kadar 15 günde bir 5 ünite arttırılır. Her 3 ayda bir kanda kolesterol, aseton ve glikoz ölçülmelidir. B12, C ve P vitaminleri verilir.

Kanda aseton olursa, yatakta istirahat etmeli. Yalnız süt vermelidir. Günde 2-3 litre verilir. Limon suyu, bikarbonatlı su içmelidir.
İdrarda şeker aramak : Fehling miyarı ile aranır. Fakat Fehling eriyiği, uzun zaman saklanamaz. Bozulur. Taze hazırlamak lâzımdır. Daha kolay olarak, cam kapaklı şişeye % 5 bakır sülfat (CuSO4) eriyiği konur. Lastik veya mantar kapaklı başka bir şişeye % 10  sodium hidroksit (Na OH) eriyiği konur. Bunlar, senelerce bozulmadan durur.

24 saatlik idrar toplanıp bundan veya yemekten sonra alınan idrardan deney tüpe, yarıdan fazla konup, kaynatılır. Sonra, 2-3 damla asetik asid konur. Albümin çöker. Cam hunideki pamuktan veya kıvrılmış süzgeç kağıtından süzülür. Süzülenden, bir deney tüpünün 3’te 1’ine kadar konur. Üzerine, aynı miktarda sodium hidroksit eriyiği konur. Üzerine, bakır sülfat (göztaşı) eriyiği damlatılır. İdrarda şeker varsa, meydana gelen mavi bulanıklığın tekrar eridiği görülür. İdrar koyu mavi olur. Bakır sülfat eriyiği, o kadar damlatılmalı ki meydana gelen mavi (bakır iki hidroksit) Cu (OH)2 çökeltisi, tüp çalkalanınca, artık erimez olsun ve biraz bulanıklık görülsün. Çökelti çok olmamalıdır. Bunun için, eriyiği fazla damlatmamalıdır. Koyu mavi eriyik alevde ısıtılır. Kaynamadan önce, sarı (bakır bir hidroksit) Cu OH bulanıklığı olursa, şeker bulunduğu anlaşılır. Sarı turuncu bulanıklık yavaş yavaş hâsıl olursa, şekerin az olduğunu gösterir. Kaynayınca hâsıl olursa, şeker pek az demektir.

Helvada, pastada ve tatlılarda glikoz bulunup bulunmadığı da, böyle anlaşılır. Âdi şekerle [sakkarozla] yapılan tatlılar, sarı turuncu olmaz.

Sağlam insanın idrarında şeker bulunmaz. İdrarın bir litresinde bulunan glikoz miktarını bilmenin faydası yoktur. 24 saatte çıkan şeker miktarı, hastalığın derecesini ve perhizin nasıl olacağını gösterir. Hastalık olmayıp, fazla gıdadan da glikozüri olabilir. Bunu anlamak için, sabah aç karna, 150 gram glikoz şekerinin 300 gram suda eriyiği, birden içilir. Her saat, idrarda şeker aranır. Şeker bulunursa, gıdadan olduğu anlaşılır. Karaciğerin şeker tutmadığını gösterir.

Hafif diabetler, gıda şartları ile sükûnet bulur. Orta derecedeki sıkı perhizle idare edilir.

Ağır şekli, sıkı perhiz ve ilaç ile ve yatakta, tedâvi ister. Bunları ayırt etmek için, kanda glikoz miktarını ölçmek, asidoz aramak, albüminüri aramak lâzımdır. Asidozu anlamak için, idrarda amonyak, aseton aranır ve akçiğerlerdeki karbon dioksit basıncı ölçülür ve kanın rezerv alkaleni tayin edilir.

Sağlam insan idrarında 2 santigram aseton bulunur. Açlıkta, miktarı artar. Kanda aseton ve diasetik asid ve oksi bütir asidi bulunursa, asidoz denir. Asidoza, yağlar çok, albüminler az sebep olur. Şeker ve nişastalı gıdalar ise, asidozu azaltır. Asidozu olmayan şeker hastalarında, açlık, sağlam insanda olduğu gibi, asidoz yapar. Asidozu çok hastada ise açlık, asidozu azaltır. Asidoz komasında olana, şekerli su içirilir. Bikarbonatlı su içirilir. Bir litre, %3 eriyiği damara şırınga edilir.

11) DİYARRE (İshal): Halaya sık ve sıvı hâlde çıkılır. Önce karın ağrısı olur. İnsanı zayıflatır. Anemeye (kansızlığa) sebep olur. Diyarre, birçok hastalıkların alâmetidir. Mesela, anterit (bağırsak iltihabı) veya mide sıkıntısı, hazmsızlık, zehirlenme veya mikroblu hastalık olduğunu haber verir. Perhiz de, bu hastalıklara göre çeşitli olur.

Mikroblu ishallerde, sulu şeyler vermeli, fakat süt vermemelidir. Yalnız bağırsaklardaki mikroblardan veya asabi sebeple osmosun artmasından ise, taze kızarmış et, çiğ veya rafadan (az pişmiş) yumurta, pirinç veya arpa unundan yapılmış şeyler, ayva kompostosu, pişkin bayat ekmek verilir. Çiğ elma, havuç, keçi boynuzu yemelidir.

Önce bol su içilir. Kaynamış su, pirinç suyu veya maden suyu içirilir. Sonra karbon hidratlı gıdalar verilir. Sütlü şeyler iyi gelmez. Süt yerine sebze suyu verilir. Alüminium veya Bismütlü haplar verilir. Mikroblu ishalleri durdurmak için (Siostéran) drajeleri veya (Diyareks) hapları kullanılmakta ve iyi gelmektedir. Bağırsaktaki zararlı mikrobları öldürmek için (Sülfamisetin) hapları çok iyidir.
Sebze suyu, buğday, arpa, kuru fasulye, nohud, mercimek gibi kuru sebzelerden birinden 30 gramı, 3 litre suda, 3 saat kaynatılır. Sonra 5 gram tuz konur. Süzülür. 1 litre kalır ki bir günde içilir. Malt hülâsası da iyidir.

Mikrobsuz ishal, 2 türlüdür. I: Madde-i gaita, köpüklü, gazlı, sellüloz parçaları ve nişasta bulunursa, (Fermantasion)lu Kolopati denir. Bunlara taze ekmek, patates, kuru sebze, hamur işi, peynir verilmez. Tatlı da azaltılır. II: Gaita esmer, çok kokulu, amonyaklı ise, (Pütrefaksion)lu Kolopati denir. Unlu ve şekerli gıdalar verilir. Et suyu ve tavası verilmez. Beyaz et ve balık kebabları verilir.

Az bal ve yoğurt verilir. Alkollü, baharlı, çay, kahve gibi tahriş ediciler verilmez. Lahna, karnabahar, domates, kabak, ıspanak gibi sellülozu fazla sebzeler de verilmez. Salata, kereviz, havuc, enginar verilir. Günlük yumurta, olgun meyvalar ve komposto verilir. Fermantasiona karşı, kalsium, Bismutlu tozlar verilir. Pütre-faksiona karşı Bismutlu tozlar iyidir.

Şiddetli ishalde albüminli su verilir. Bunun için, 4 yumurta akı bir litre suda çalkalanır. Biraz şeker ve çiçek suyu konur. Karın, pamuklu veya yün fanila ile sarılmalıdır. Ağır hallerde yatmalıdır.

12) TEVESSÜİ MİDE (Mide genişlemesi): Boş olduğu zaman küçülmeyen mide demektir. Mideden çalkantı sesleri gelir. Yemeklerden sonra karın şişer. Geyirme, bol kay, kabz olur. Baş ağrısı yapar.

Günde 2 yemek yemelidir. Arada bir şey yememelidir. Gıda hacmi en az olmalıdır. Anormal fermantasyon (mayalanma)lardan sakınmalıdır. O hâlde, az su içmelidir. Gazoz ve gaz yapan sıvılar içmemelidir. Çiğ sebzeler, salata, çorba, sulu şeyler, mideyi şışıren her şey yasaktır. Kara ve kanlı et, konserve eti yememelidir. Yağlı balık, iç yağı, kuyruk yağı, yağsız peynir yememelidir. Simeko veya Kompensan haplarını çiğnemek, gaza ve ağrıya karşı iyi gelmektedir.

İyi pişmiş kırmızı ve beyaz et, nişastalı sebze püreleri, az miktarda pişmiş yeşil sebze, pişkin kızarmış ekmek, yumurta, şekersiz meyve kompostoları yemelidir. Açık çay, ıhlamur içilir. Büsbütün susuz kalmak doğru değildir.

Yemek 2 türlü olur:

1) 11’de ve 18’de 2 kere yenir. Arada, açlığa dayanamazsa, çörekle, bisküvi ile bir açık çay içmelidir.

2) 3 saatte bir hafif yemektir. Öğle ve akşam, biraz kuvvetli olur. Yemek arasında sıcak su içmelidir. Sulu hiç yenmezse, idrar yapılamaz. Mafsal (eklem) hastalığı olur.

Yemeklerin midede toplanmaması, ağırlık vermemesi için yemeklerden sonra, yarım saat sağ yan üstüne yatmalıdır. Hastahaneye yatırmalıdır.

13) ASİDLİ DİSPEPSİ: Mide salgısının artmasından hâsıl olur. 1940 da Berlin’de 13. olarak basılmış, doktor Domarrus’ün (Grundriss der inneren Medizin) kitabında diyor ki:

Yemeklerden 1-2 saat sonra, midede ağrı, kazıntı, yanma, tazyik hâsıl olur. Ekşi geğirmeler, ağızda, boğazda yanmalar [kabartılar] olur. Bâzen, ekşi kusmalar olur. Midedeki hazm saatlerce sürer. İdrar alkali ve ekseriya bulanıktır. Asabi bozukluk olur ve vegetatif sinirlerin faaliyetleri artar. Spasmik kabz olur. Ekseriya üzüntü, hüzn olur. Mide, düodenum ülserinde ve pilor stenozunda [daralmasında] ve müzmin appendisitte de asitli dispepsi hâsıl olur.

Mide ifrazını arttıran yemeklerden perhiz edilmelidir. Tuzlu, baharlı, şekerli yemekler, et konserveleri, ateşte, tavada kızartmalar, sirke, ekşi peynir, yoğurt, ispirtolu içkiler, hububat, ham meyvalar, salata, koyu çay, kahve ve ıspanak, çiğ soğan gibi sebzeler ve tütün, mide ifrazını arttırırlar. Proteinli maddeler faydalıdır. Süt, bunların en iyisidir. Et, yalnız suda haşlama olarak ve ufak parçalar halinde verilir. Yumurta içilir. Taze beyaz peynir, plasmon, sanatogen verilir. Uzun zaman az tuzlu yenir. Yani, günde 5 gram tuz kâfidir. Fazla miktarda karbon hidrat verilebilir. Mesela, mısır unu, pirinç, patates püresi verilir. Yağ çok muvafıktır. Çünkü, mide ifrazını azaltır. Fakat, yalnız tereyağı, kaymak, badem sübyesi vermelidir. 3 yemekten sonra birer kaşık zeytinyağı muvafıktır. Bu, kabza da mâni olur. Her lokma, ufak parçacıklar halinde olmalıdır. Az ve sık yemelidir. Çok ifraz ve kay halinde su ve sulu şeyleri azaltmalıdır. İstirahat etmeli ve tevekkül ederek üzülmemelidir. Bromlu ilaçlar alarak sinirleri teskin etmelidir. Magnesium oksit, calcium karbonat, sodium bicarbonat, belladonlu ilaçlar almalıdır. Yatarken karlsbad mahlülü [litrede bir kahve kaşığı] içmelidir.

Yemek cedveli – Sabah: Süt, beyaz peynir, kızarmış ekmek verilir.

Öğle yemeğinden bir saat evvel, bir bardak süt içilir.

Öğle ve akşam yemekleri: Haşlama köfte. Haşlama et veya tavuk, yahut balık. Yanmamış yağ ile makarna, pilav. İkindi vakti: Bir bardak süt verilir.

Mide ülserine karşı çok iyi ilaç, 2 (Kudret narı) doğranıp, şişedeki bir kilo zeytin yağına konur. Şişe, güneşte bırakılır. Birkaç hafta sonra, sabahları aç iken, bir çorba kaşığı içirilip, bir saat hareketsiz sırt üstü yatılır. Kudret narı, [Momardika Charantia, Bolsanaple] sarmaşık olup çiçekleri küçük sarı, yaprakları çınar ağacının yaprağı gibidir. Meyvesi, üstü çıkıntılı, yeşil hıyar gibidir. İçi beyaz ise de, kesilince, kırmızı olur. Kırmızı çekirdekleri saklanıp, Mayısta dikilir. Bu yağ, basur için de içilir. Derideki yaralara da sürülür. (Teshilü’l-menafi), sf. 61’de diyor ki: “Biber gibi yakıcı, acı yiyince, midede yanma olursa, Karha yani ülser olduğu anlaşılır. Yalnız saf bal ve taze ılık süt bol miktarda içmekle de şifa hâsıl olur”.

14) ASİDSİZ DİSPEPSİ: Mide salgısında asidin az olmasından ileri gelen hazımsızlıklardır. Midede hafif felc veya genişleme olabilir. Yemeklerden sonra, hazım bitinciye kadar (1-2 saat) midede ağırlık olur. Geğirme, halaya çıkma pis kokulu olur. İshal, ateş nöbetleri, baş ağrısı yapar.

Beden hareketleri, açık hava, kır hayatı iyidir. Mide üzerine masaj yapılır.

Hiç süt vermemelidir. Mide, başka hiçbir şey kabul etmezse, o zaman süt vermek lazım olur. Her et verilir. İyi pişirmeli, kıyma ve püre halinde ve az vermelidir. Yumurta, rafadan, tavada pişmiş veya çorba içinde verilir. Yağsız balık (Barbunye, Kalkan gibi) verilir. Bayat kızarmış ekmek verilir. Nişastalı sebzeler, püre halinde verilir, yeşil sebze az verilir.

Lahana, hıyar, domates, kuzu kulağı yasaktır. Yağsız, çok tuzlu çorba verilir. Çok tuzlu yemeli, baharat da kullanmalıdır. Tereyağı, kaymak, zeytinyağı yiyebilir. Tatlı meyve kompostosu, mayasız taze peynir, ekşili olmayan meyve reçeli, taze üzüm yiyebilir. Üzümün kabuğu ve çekirdeği çıkarılmalıdır.

Açık kahve, çay, ıhlamur, papatya çayı, turunc çiçeği çayı içilir. Yemek, sabah, öğle, akşam yenir. Sabah ve akşam yemekleri hafif olmalıdır. Yemeklerden sonra, yarım saat, sağ yan üzerine yatmalıdır.

Midede ve bağırsaklarda gaz toplanmasına karşı sinir teskin edici, mesela (Belladonal) hapı alınır. Gaz emici tozlar ve (Alüjel), (Simeko) iyidir. (Festal) gibi maya tesiri yapan ilaçlarla hazmı kuvvetlendirmek de faydalıdır.

Yemek cedveli – Sabah: Bir rafadan yumurta, hafif çay. Öğle ve akşam: Et, sulu veya yağlı çorba, bir tabak balık veya külbastı, biftek (sığır külbastısı), bonfile bud, piliç, beyin, dalak veya karaciğer kebabı, sığır eti sövüşü verilir.

Sebzeler – Patates, sebze püreleri, havuç, kereviz, ıspanak, pişmiş salata verilir. Pepsin ve klorür asidi verilir. Mesela, (Asidol pepsin) tabletleri bu işi görür. Hıçkırığı durdurmak için, bir çorba kaşığı toz şekeri bir defada yutmak çok iyi geldiği 1972 de altı numaralı eczacılık mecmuasında yazılıdır.

15) ANTERİT (Karn ağrısı): Kalın bağırsakların hafif iltihablanmasıdır. Bağırsak zarları bozulur. Asabi ve mafsal ağrılı kimselerde görülür. Bâzen ishal, bâzen kabz olur. Madde-i gaita katıdır ve bir yabancı zarla örtülüdür. Veca, sancı vardır. Veca zamanında ateş yükselir, kay eder.

Asabiyeti gidermek için sabahları, ılık (35 derecede) hamam yapmalı. Açık havada gezmeli. Evde beden hareketleri yapmalı, [kaza namazları kılmalı].

1) Mide ve bağırsakların yükünü hafifletmelidir.

2) Bu hastalara kabız çok zararlıdır. Kabız olmamak için, mide ve bağırsaklar boş kalmamalıdır. Bunun için ekmek yemelidir.

Kasap ve kümes hayvanları yenir. Taze ve yağsız olmalıdır. Kebab olmalı, fakat kuru olmamalıdır. Konserve eti yasaktır. Erimiş tereyağ yiyebilir. Yağsız balık (Pisi, alâ balık, turna balığı, mezgit, karagöz balığı gibi) yenilir.

Nişastalı sebzelerin yağsız püresi yenir. Yeşil sebze güç hazm olur.

Süt ve sütlü, hiç verilmez. Süt, kabz yapar. Süt yerine sebze suyu verilir. Yumurta da kabız yaptığı için yasaktır. Pişmiş peynir az verilir. Maya peyniri hiç verilmez. Hamur işleri verilir. Pirinç, ekmek verilir. Fakat, iyi pişmiş olmalıdır. Yalnız; taze ve erimiş tereyağı konulabilir. Kekik ve turunc çiçeğinden başka bütün baharat, tuz ve biber yasaktır. Şeker ve pasta az verilir. Olmuş meyve yenir. Tatlı meyve kompostoları verilir. Ayva, dut, çilek gibi taneli meyveler, kabız yaptıklarından yasaktır. Su serbesttir. Açık çay, ot çayları serbesttir. Yağlı et suları, ancak ekmek doğrayarak ve az verilir.

Ağır hallerde, sulu perhiz yapılır. Sebze suları verilir. Hafifleyince, nişastalı, pirinç unu verilmeye başlanır. Sonra patates, sonra umumî perhize göre yenir. Anterit için ve mikroblu, sancılı, kanlı ishal için en iyi ilaç, (Sulfamysetine) haplarıdır. Sülfamisetin, sabah, öğle ve akşam birer tane alınır.

Süleymaniye kütüphanesi, (Laleli) kısmında, [3735] sayılı kitapta diyor ki (Göbek ağrısı ve göbek kaçması ve göbekte su toplanmasına karşı, 10 gr. şekeri, 20 gr. sade yağ ile ezip karıştırılır, içirilir. Yahut, arabîde Fak’ veya Arhun denilen ak ve yumuşak tomlan mantarı, [Beletus] kurutulup dövülür. Bal mumu ile ısıtılır. Karıştırılır. Soğuyunca, göbek üzerine yakı olarak yapıştırılır. Yahut Anason döğülüp sirke ile kaynatılır. Süzüp yanmış şap ile hamur yapılıp göbek üzerine yakı yapılır. Gâyet nafidir, tecrübe edilmiştir). Ağır bir şey kaldıran, raf gibi yüksek yerlere uzanan veya çok üzülenlerde, (Göbek kaçması) hâsıl olur. Göbek üzerine parmak ile veya ayak topuğu ile bastırıldığı zaman, altındaki damarın atışı işitilmektedir. Göbeği kaçanın, damar atması işitilmez. Başı döner. Midesi bulanır. İçine fenâlık gelir. Bayılacak gibi olur. Epigastralgie denilen karn ağrısı olur. Kesiklik, halsizlik olur. Göbek kaçmasına karşı, sabah aç iken, sırt üstü yatıp, göbek açılıp, üzerine 2 kat bez ve bunun üzerine, kaynar su dolu, dibi geniş çaydanlık oturtulur. Sapı bezle tutulur. Üzeri yorganla örtülür. Böyle yarım saat yatılır. Göbek yerine gelinciye, yani damar atması duyuluncaya kadar, birkaç sabah, buna devam edilir. (Fevaid-i Osmaniye)deki mıska da iyidir.

16) GASTRİT (Mide nezlesi): İştihasızlık, kirli dil, ishal, sancı, göbek altında ağrı, 39 derece ateş olur. Hastalığı anlamak için radioloji veya gastroskopi yapmalıdır. Her şeyden önce çürük dişleri tedâvi etmelidir.

Soğuk su iyidir. Azar azar, sık sık içilir. Karbonatlı su karıştırılmış süt içilir. Birkaç gün sonra, soğuk et suyu verilir. Sonra, yumurta sarısı, daha sonra, az pişmiş et verilir. Her türlü sebze, kahve, çay, baharlı, alkollü şeyler, karbonatlı sular, aspirin yasaktır. (Phenergam) iyi gelmektedir. Mide ağrısını kesmek için, (Gastro-gut) suya damlatarak verilir. (Kitab-ürrahme)de diyor ki (Müsavi miktarda kereviz, hulbe tohumları ve kimyon kavrulup, toz edilir. Aç karna su ile içilir. Yeşil nana toz toz edip, ekmek hamuru ile yoğrulur. Mide üzerine konur).

17) GUT (Nekris): Gıdalarla alınan nükleo-protein maddelerinin hazm olunamamasından meydana gelir. Vücutdaki mayaların tesiri ile bozulup parçalanarak (Ürik asid) haline dönerler. Sağlam insanda, (Asid ürik) dokularda parçalanır. En çok, karaciğerde parçalanır. Parçalanmayan kısmı, idrar ile dışarı atılır.

Nekris hastasında, (Ürik asid) maddesi kanda toplanır. Bu (ürisemi) hâli, idrarla atılamadığını gösterir. Bunun sebebi, bu asidin, suda az eriyen, izomer bir aside dönmesidir. Sağlam insanın kanında ürik asid, litrede 2-5 santigram arasındadır. Nekriste ve böbrek taşı olanda ise, bir litre kanda 7-12 santigram arasında olur. Önce ayak baş parmağında ve tabanda şiddetli ağrı, kriz olur. Kriz, geceleri artar. Sabah azalır. Ayak baş parmağı kızarır, şişer. Deri parlar.

Hastalık yerleşince, krizler [veca ve sızlama] başka mafsallara [eklemlere] yayılır. Şişer, şekilleri değişir. Halsizlik, baş ağrısı, böbrek taşı, damar hastalığı, kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek hastalığı hâsıl olabilir.

Kriz olan yer hiç hareket etmiyecek. Sülük koymamalı, tentürdiyot ve yakı kullanmamalıdır. Kuru fanila ile pamukla sarmalıdır. Büyük mafsal şişerse, çok temiz iğne ile su almalıdır. Veca kesilir. Eskimiş hallerde, beden hareketleri yapılır. Ilık su banyosu, friksiyon, masaj yapmalıdır.

Ağrı zamanında: Yemek vermemelidir. Bol içecek vermelidir. Her yarım saatte bir olarak, günde 2-3 litre içmelidir. Kiraz sapı, keten tohumu, çayır güzeli, mısır püskülü çayları içilir. Limon suyu, şerbetler, sebze suları içilir. Nöbet atlatılınca, yağsız süt, 2 litre süt, 1 litre arpa suyu verilir. Hafifleyince komposto, daha sonra, pırasa çorbası veya patates çorbası, nişasta, pişmiş salata verilir. Daha iyi olunca ete başlanır. İçecek olarak, limon suyu verilir.

Her gün ihtikan (lavman) yapılır. Ağrı nöbeti bitince, müshil verilir.

Nöbet olmadığı zamanlarda, karışan başka hastalıklar tedâvi edilir.

Yasak olanlar – Fazla et, unlu, oksâlik asidli, asetik ve laktik asidli, proteinli gıdalar yasaktır. Ciğerci etleri, karaciğer, böbrek, beyin, dalak yasaktır. Av etleri, konserve etleri, yağlı balıklar, az pişmiş ekmek, kakao, çay, kahve, çikolata, nişastalı sebzeler (nohud, fasulye, bezelye, bakla, mercimek) yasaktır. Hamur işi az yiyebilir. Kuzu kulağı, ravend, yeşil fasulye, tere, patlıcan, mantar, kereviz, kakao, şalgam ve sirke, süt, yumurta, alkollü meşrubat yasaktır. Çikolata, antibiotikler ve B12 yasaktır.

Zararsız olanlar – Balıklardan, pisi, dil, kalkan, merlan (mezit), stronkilos, su tavuğu, taze morina, kaya balığı, turna, tatlı su hanyası, alabalığı, piliç yiyebilir. 28. sırada bildirdiğimiz zayıfleme perhizi yapılmalıdır.

Sebzelerden, patates, havuç, hindiba, çiğ veya pişmiş limonlu salata, yer elması, enginar, karnabahar yiyebilir. Domates ile ıspanak az yemelidir.

Yemek cedveli – Sabah: Süt, kızarmış ekmek, tereyağı. Öğle: Turşu, turup, domates, patatesli külbastı, makarna, pişerek yapılan bir peynir, meyve kompostosu, bisküvi, yüz gram kızarmış ekmek. 16’da: Hafif çay, tereyağlı çörek. Akşam: Sebze çorbası, pirinçli, pişmiş salata, portakal, yüz gram ekmek, en sonra sıcak bir ot çayı içilir.

İlac olarak sodium salicylat, aspirin, atofan, (Colchicine) komprimeleri verilir. (Butazolidine) drajeleri, (Sodofan) iğneleri verilir. Eczahanelerde bulunan (Benemid) hapları, yahut (A.C.T.H.B’yla) iğneleri, (Amplivix) ve (Zyloric) tabletleri çok iyi gelmektedir. Devamlı incir yemelidir.

Nekris hastalığını mafsal rumatizması ile karıştırmamalıdır. Mafsal rumatizması mikroptan veya zehirlenmeden olur. Toksik ise, antibiotik ve sülfamid verilir. İkincisinde Nekris tedâvisi yapılır.

Her çeşit rumatizma ve sinir ağrıları, bel, kol ve boyun tutulması için, 1. cm. (Finalgon) veya (Ben-gay) merhemi ile uğmak çok iyi gelmektedir.

18) KUM SANCISI: Hücrelerde, gıda maddelerinin noksan yanmasından kum hâsıl olduğu gibi, azotlu maddelerin noksan parçalanmasından da asid ürik kumu hâsıl olur. Böbreklerde şiddetli veca olur. Ağrı bel ve karına yayılır. İdrar az, bulanık, bâzen kanlıdır. Kay olur. Ürat bulunan idrar, sarı kırmızı olur. Isıtınca, ürat eriyip, berrak olur. Soğuyunca tekrar bulanır.

Ürik asidi en az yapan süt, yumurta, yeşil sebze ve tatlı meyvelerdir. Bilhassa, kuru incir, çok faydalıdır. En çok yapan ise, genç hayvan etleri, jelatinli etler (baş, ayak, deri), ahşa, beyn, karaciğer, böbrek, işkembedir. Bunlarda çok nüklein vardır. Nükleinin parçalanmasından, ürik asid kolay meydana gelir. Ekmek ve et de oldukça ürik asid yapar.

Yasak olanlar – Genç hayvanlar (dana, güvercin palazı, kuzu, oğlak, genç kuşlar, piliç yasaktır). Jelatinli etler (dana başı, paça, peltelenmiş et suyu), iç organ etleri (beyin, böbrek, dalak, karaciğer, işkembe, sucuk), konserve etleri, mantar, çikolata ve ekşi meyveler, sıcak meşrubat, sıcak kompres koymak yasaktır.

Ekmek, sebzeler (mercimek, fasulye, bakla, bezelye) az verilmelidir.

Verilecek yemekler – Büyük hayvan etleri (sığır, koyun), taze av etleri (tavşan gibi), kümes hayvanları, çok taze balık, soğuk süt, yumurta verilir. Yeşil sebze, patates, tatlı meyve bilhassa kuru incir verilir. Taze peynir verilir. Kahve, gazoz yasaktır. Hafif ılık çay verilir. Her gün 2-3 litre bol su içmelidir. Limon suyu ve mide sodası vererek idrarın asitliği azaltılmalıdır. PH 6 dan aşağı olmamalıdır. İlac olarak piperazine, (A.C.T.H.) ve (Cortisone) iğneleri faydalıdır. Süleymaniye kütüphanesi (Laleli) kısmında, [3735] sayılı kitapta diyor ki (3 gün 5’er gram Ravend-i Çini tozu yutunca, incir, mesane taşını eritir ve idrar yollarını temizler. Akkavak yaprağını çay gibi hazırlayıp içmek de böyledir. Kadın sütü bal ile karıştırılıp içilirse, mesanedeki taşları eritir).

Almanyada yeni yapılan (Nieron) adındaki haplar, böbrek taşlarını parçalamakta, bunları ve kumları dökmektedir. Bu ilaç, günde 3 defa yemeklerde birer hab alınmaktadır. İçinde, (verge d’or) denilen altın kamış otunun çiçeği ve (Ammi) denilen Mısır anasonu meyveleri ve (Saxifrage) denilen taşkıran otu ve (Souci) denilen Ayn-ı safa otu ve (Bugrane) denilen kayış kıran otunun kırmızı çiçekleri ve (Garance) denilen kökboya kökü vardır. Bunları kaynatıp suyunu içmek de taş ve kum düşürür.

19) OKSALAT KUMU: Çok sebze yemekten hâsıl olur. Bilhassa oksalat (hummaz) bulunan sebzeler yasaktır. Kuzu kulağı, ıspanak, beyaz fasulye, semizotu, elma, armud, frenk üzümü (ahu dudu), kiraz, vişne, çilek, yasaktır. Domatesin zararlı olmadığı anlaşılmıştır. Biber, çikolata, kakao yasaktır. Mesane ve böbrek hastalığı yoksa, her et, bilhassa beyaz et verilir. Kepeksiz beyaz ekmek yemelidir.

Sultan IV. Muhammed Han zamanında hakim başı iken 1081 [m. 1669] de Yenişehir’de vefât eden doktor Sâlih efendinin (Gâyetü’l-itkan) kitabını, Mustafa Ebülfeyiz efendi, 1141 [m. 1728] de, arabîden türkçeye tercüme ettirerek (Nüzhetü’l-ebdan) adını vermiştir. Gâyet güzel hat ile yazılmış ve 850 sayfa olan bu kitabın bir nüshası Türkiye gazetesi kitaplığında mevcuttur. Bu kitapta diyor ki: Böbrek taşı yapan gıdalardan perhiz etmelidir. Taş hâsıl olmasını men’ eden şeyler yemelidir. Buzağı eti ve oğlak eti, yumurta sarısı, kaya balığı, fıstık, acı badem, şam fıstığı, zerdali ve kayısı çekirdeği, incir, siyah nohud yemelidir. Ebe gümeci, maydanoz, kuşkonmaz, hindiba yemelidir. Yemeklere tarçın koymalıdır. Tatlı yemelidir. Ayda 2 kere müshil almalıdır. Müshillerden hıyarışenbih, kudret helvası, gül şurubu, ravend, terementi münasibdir. Kırımtartarı ravendli şekerle vermelidir. Böbrek taşına karşı en iyi ilaç terementidir. Taşları paralar. Terementi 4 gram ve ravend bir gram, tarçın yarım gram, meyankökü ve altın otu, yani ipeka 20’şer santigram hab yapıp haftada bir kere bir gram vermelidir. Sarı sabır bir dirhem ve ravend ile garikon birerbuçuk dirhem ve mahmude, yani skamone 12 santigram ve tarçın, sünbül ve mustakiden, yani damla sakızından, meyankökünden 20’şer santigram, kâfi miktar terementi ile hab yapılıp, haftada bir kere bir dirhem verilir. Yahut 4 gram hıyarışenbih balını 2 gram terementi ve yarım gram meyankökü, kâfi miktar şeker ile karıştırıp bir defada içmelidir. Taşı parçalamak için, sassafras ağacı kabuğu, taragyon, yani peninla zamki maydanoz, raziyane, ventilla, turup, betonika, yani yer pırasası, baldırı kara, yer sarmaşığı, yapışkan otu, altın otu, katır kuyruğu çiçeği, sarmaşık tohmu, acı badem, kara nohud, zerdali çekirdeği, ağaç kavunu çekirdeği, kaküne, yani güvey feneri veya frenk yasemini, terementi, kahrüba, kırımtartar tuzu, tuzruhlu su, zaçyağlı su, ağaçkavunu, limondan herhangi birini vermelidir. Terementiden ceviz kadarını şekerle veya menekşe şerbeti ile içmek çok faydalıdır. Tecrübe edilmiştir. Terementinin taş düşürdüğü fransızca tıb kitaplarında da yazılıdır. Yer sarmaşığı çayını veya tozunu her sabah kullanmak da çok faydalıdır. Her sabah 12 aded arı-ar, yani ardıç tohmu yutmak ve hatmi kökünü üzümle kaynatıp içmek ve incir yemek de çok nafidir. Tecrübe edilmiştir.

(Teshil-ül-menafi)de, 27 ve 153. sayfalarında diyor ki (Böbrek taşını parçalamak için şekerli karpuz suyu içmelidir. Mantar, kaymak, herise yani keşkek, cübün yani beyaz peynir, balık, pelte ve sütlü şeyler böbreklerde taş ve kum yapar. Bunları yememelidir. Tuzlu, kireçli su içmemelidir. Bayat et, sığır, tavşan eti, pirinçli yemekler yasaktır. Kara nohud suyu veya tarçın suyu veya mahleb, yani andız otu, anason ve kimyon ve hulbe, yani buy tohumu yenir veya suları içilirse ve çemen ekmek ile yenirse, böbrekteki ve mesanedeki taşları parçalayıp döker. Siyah turup rendelenip sıkılır. Suyu, aç iken birer çay bardağı, birkaç gün içilir. Büyük, küçük taşları eritir. Tecrübe edilmiştir. Hulbe, 4 defa su ile kaynatılır. Her defa suyu atılır. İnce toz edilip, havanda kuyruk yağı ile karıştırılır. Hafif ısıtılıp, içine yüzerlik tohumu tozu ve şeker karıştırılır. Cilde sürülünce, mafsal ağrısı, şiş, öksürük, karın ağrısı, yara ve çiban iyi olur, yenirse, idrar söker. Böbrek taşlarını parçalar. Öksürüğü keser.). 36. sayıda Bronşit kelimesine bakınız! Sabahları, aç iken bir fincan zeytin yağı içmek de, kum döker.

1972’de Paris’te basılmış olan (Dictionnaire pratique Thérapeutique) kitabında Magnésium, Vitamine B6, aspirin, Bleu de metiléne tavsıye etmektedir.

20) HEMOFİLİ (Kanama): Kendiliğinden veya yaradan, çibandan kan akmasıdır. Irsi veya sonradan olabilir. Bâzen, deri altındaki damarcıklardan akar. Bâzen, mafsal yerlerine akar. Ekseriya burun, diş etleri kanaması o kadar çok olur ki ölüme sebep olabilir. Bağırsak ve rahim kanaması nâdir görülür. Kanın alyuvarları azalmıştır. Formül lökositler normaldir. Kanın pıhtılaşma kabiliyeti azdır. Kanda hematoblast sayısı artmıştır.

Sahil yerlerde oturmalı, kuvvetli yemelidir. Taze ve kanlı et yemelidir. Kemik suyu, sığır ayağı haşlaması vermelidir. Bunlarda jelatin çoktur. Kanın pıhtılaşmasını arttırırlar. Taze buğday, çavdar ekmeyi, bulgur yemelidir. Mısır yasaktır.

Yeşil sebze çok yemelidir. Bilhassa taze ispanak, sirkeli salata yemelidir. Ekşi meyve iyidir. Frenk üzümü (ahu dudu), kiraz, limon, portakal yemelidir. Konserve, salamura (tuzlama) yasaktır. Suyu ve her şeyi az içmelidir. Burun kanamasında başı geriye eğmemeli, oturup ileri eğmelidir. Burun deliklerini birer birer silmelidir. Baş ve şahadet parmaklar ile burnu sıkmalıdır. Bir pamuğa kan kesici toz serpip burna sokmalıdır. İlac olarak, her 2 ayda bir, deri altına 20 santi-metreküb serum zerk edilir. Deri kanamalarında, önce tuzlu su ile yıkayıp temizlenir. Sonra, (Thrombase Rousel) denilen kutulardaki ampuldeki sıvı, şişe ağzı kesilip, şişeye dökülür. Çalkalayıp, iyice eritilir. Gazlı bez veya pamuk, bununla ıslatılıp, kanayan yere konur. Buruna sokulur. Kanı keser. 2 ampulluk kutu halinde satılmaktadır. Bayerin (Manetol) ampulleri erimiş, hazır olarak satılır. Daha kolay kullanılır. 5 ampulluk kutu halinde satılmaktadır. (K) vitamini bulunan ilaçlar, mesela, (Vitabiyol K) da faydalıdır.

(Hemerroid) denilen kanlı basurda, mak’attan az veya çok kan akar. Basur kanına karşı en iyi ilaç perhizdir. Baharat, biber, kabuklu hayvanlar, midye, tahan [tahin], bayat av etleri, domuz eti, alkollü içkiler ve tavada, yağda kızartmalar, çay, kahve ve soğuk su yasaktır. Unlu az yemelidir. Ekmek ve patates zararlıdır. Sellülozu çok gıdaların hazmı güç olur. Bunun için, lahna, karnabahar, kuzu kulağı, ıspanak, domates, helvacı kabağı, pırasa, kuşkonmaz yememelidir. Taze yumurta, komposto, reçel, peynir, şeker, ılık meyve suyu, tereyağı, yağsız balık, taze et, sebze, meyve yemelidir. Çok istirahat etmelidir. Üzüntü, uykusuzluk ve dimaği yorgunluk ve soğuk meşrubat basura zarar verir. Hafif müshil olarak ravend, podofillin, hind yağı vermelidir. Müshil tuzları kullanmamalıdır. 32. sayıdaki prostat perhizine uymalıdır. Üzüm iyidir. Her gün sıcak su ile yıkanmalıdır. Kanı ve ağrıları kesmekte at kestanesi [maron dind] çok faydalıdır. At kestanesi rumatizmaya da iyi gelmektedir. I. Mahmud hanın sertabibi olan Hayati zade Muhammed Emin efendinin Velî-Ahd III. Osman’a verdiği basur habı fayda vermişti. Şöyle idi: Kara helile [mirobalan] 1 gram, sarı helile 1 gram, belile veya belilec 1 gram, makul-i ezrak [Bdellium] denilen zamk 6 gram, toz edilip pırasa ile kaynamış su ile hamur ve 20 hab yapılır. Her gece yatarken 2 hab yutulur. Yahut elli gram kara helile kahve gibi kavrulup el değirmeninde toz edilir. Yatarken ve sabah aç karna birer gram yutulur. İshal yapıp pis kanları çıkarır. Bir daha kan gelmez. Ağrı kesilir.

(Nüzhet-ül-ebdan) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki (Basur akmaz ise, pis kanı akıtmalıdır. Yer fesleğeni, yapışkan otu, sığır dili, incir yaprağı, buhur-ı Meryem kökü, yani cyclame, kantaryun-ı sagir kaynatıp içilir veya buğusuna oturulursa kanı akıtır. Basurun ağrısını kesmek için, makat üzerine kavak [Populeum] merhemi sürülür. Bu merhemin kavak tomurcuğundan nasıl yapıldığı fransızca formülerde yazılıdır. Tereyağı ve gül yağı 8’er dirhem, esfidac yani üstübec 4 dirhem merhem yapıp sürmek de faydalıdır. Menekşe yağı ve gül yağı ve pamuk tohumu merhemi de iyidir. Ebegümeci yaprağı, papatya ve sığır kuyruğu, yani bouillon blanc yaprağı ve keten tohumu su ile kaynatıp lapa yaparak sürmek veya buğusuna oturmak da ağrıyı keser). (Teshil-ül-menafi)de, (sıcak şey [beze sarılı sıcak ince tuğla] üzerine devamlı oturmak ağrıyı ve şişleri izale eder) yazılıdır.

Çok okuyanlarda, çok düşünenlerde mak’attan gelen kan faydalıdır. Dimağa toplanan kanın tazyikini azaltarak, beyin kanamasına mâni olur. Kaba etler arasına pamuk koyup, yatılırsa, bu kan kesilir.

Kan kusmada, hareket ettirilmez. Buzlu bir şey içirilir. Vitamin K, kardeş kanı kan kesicidir. Anti-koa-gülan ilaçlar çok iyi, fakat tabib nezareti lâzımdır.

21) İKTER KATARAL (Safra yolu nezlesi ile sarılık): Deri ve zarlar, gözler sararır. Çünkü safra, kana karışmiştir. Safra yolu az çok tıkanarak, safra yolunun spasmından veya nezlesinden (mikroblanmasından) hâsıl olur. Bağırsaklarda her zaman bulunan mikroblar safra yoluna geçerek, safra yollarında infeksiyon (fesad) yapması ile olur. Bazı ilaçların çok kullanılması da karaciğeri bozmaktadır. Sülfamidler ve bazı antibiotikler böyledir.

İdrar koyu renklidir. Gaita renksizdir veya çok boyalıdır. Nabız yavaştır. Kaşıntı ve hazımsızlık, kay ve kanama olur.

Sağlam insanda, safra boyaları, bağırsakta redüklenerek idrobilirübin ve ürobilin haline döner. Safra bağırsağa gelemezse, ürobilin hâsıl olmaz. Bu hâl ise nadırdir. Sağlam idrarda, çok az ürobilin bulunur. Sarılıkta, miktarı artar.

Sağ böğürde ağrı olunca, idrarda safra boyası (bilirübin) aranır. İdrarda bilirübin bulunması, kana geçtiğini, sarılık olduğunu gösterir. İdrarda safra tuzları bulunur. Buna, boya ve tuz sarılığı denir. Bu sarılıkta kanda kolesterin miktarı artar. İdrarda safra tuzları yoksa, yalnız boya sarılığıdır ki safra ile ilgisi yoktur.

Sağlam insan kanında bilirübin yoktur. Bazı kimselerde az bulunur ve bozukluk yapmaz. Safra yolu tıkanınca, kanda birikir. Ellibinde bir olunca idrara geçer.

Safra kesesi kuvvetsiz ise, safra söktürücü maddeler verilir. Taze tereyağı, kaymak, yumurta sarısı, zeytinyağı verilir. Yağlı, tavada kızartma, baharat, alkollü içkiler, kahve, çay verilmez. Tavada kızartmalar çok zararlıdır.

Spazm sebebi ile olan sarılıkta, safra söktürücüler verilmez. Süt, kaymak, tereyağı, iç yağı, zeytinyağı, yumurta, fırında pişmeler, yağlı balık, pastalar, ceviz, fındık, badem gibi yağlı meyveler, çiğ portakal ve şefdali verilmez. (Buscopan), (Tribrom) gibi Antispasmodik ilaç verilir.

Et ve yağ yenir. Sebze suyu, sebze püresi ve yeşil sebze yenir. Hamur işi verilir. Süt az verilir. Yumurta yasaktır. Süt fermantasion yapar. Pişmiş meyve verilir. En sonra, iyi pişmiş et yenir. Alkali, bikarbonatlı su içmeli, her gün müshil vermelidir. Her sabah aç karna, bir su bardağı serin suda, bir kahve kaşığı dolusu (Karlsbad tuzu) eritip içmelidir. Safra yollarını açar. Yarım gram sodium salisilat ve yarım gram sodium bikarbonat karışımı paketlerden her gün 3 adet, su ile yutmalıdır. Safra söker. Karaciğeri kuvvetlendirmek için (Bilsan) veya (Metikodin), (Dycholium) yahut (Sülfarlem) veya tercihan (Fosepar) hapları vermelidir. (Bilagit) hapları, (Boldo) otunun yaprakları kaynatılıp içilirse, safra yollarını açar ve hazmı kolaylaştırır. Hazmı kolaylaştırmak için ve gaz için (Festal) hapları da iyidir.
Kaşınan yerlere (Saltazinç) losyonu veya sirkeli su sürmelidir. (Doxergan) veya (PolarÂmine) hapları almalıdır. [8 ve 39. hastalıklara bakınız!].

22) İKTER HEMOLİTİK (Boya sarılığı): Karaciğerde bir bozukluk olmadığı hâlde, kan boyalarının değişmesi demektir. Çok defa zararsız ise de, vahim sarılığa ve kansızlığa dönebilir. Dalak şişebilir. Hemati (alyuvarlar) çabuk harab olur. İdrarda ürobilin bulunur. Deri saman sarısıdır. Gaita çok renklidir. Kaşıntı yoktur. Kanda kolesterin normaldir. Yani 1,2 gram ile 1,8 gram arasındadır.
Kolesterini bol şeyler yemelidir. Verem hastasının perhizine bakınız. Sıcak su banyosu, friksiyon iyidir. Açık hava, istirahat ve çelikli şurublar ve karaciğer hülâsası verilir.

23) VAHİM SARILIK: Mikrobdan ileri gelir. Bulaşıcıdır. Kalp çok zayıflar. Her şeyden önce, kalbi kuvvetlendirmelidir. Kendiliğinden zehirlenmeyi önlemelidir. Bunun için bağırsakları soğuk su ile yıkamalıdır. Çok su içmelidir. Yatakta istirahat lâzımdır.

Çok miktarda (Extrait Hépatiue) yani karaciğer hülâsası ve K vitamini ve cortisone (Kortizon) verilir. Hastalığa yakalanmamak için, eller, çamaşırlar ve hala temiz olmalıdır. Kalçaya (Gama-globuline) yapmak bir ay korumaktadır.

24) ENFEKSİYON (Sari hastalıklar): Bulaşıcı hastalıklarda sindirim organı zayıftır. Kolay hazm olan şeyler verilmezse, bağırsaklardan, kana mikrob girer. Bunun için süt perhizi verilir. Süt de ağır gelirse, sebze suları, hububat suları verilir. Sütlü çay, sütlü kahve de verilir. Hastanın ateşi tabiî hâle (370C) düşünce, yumurta ve bol et verilir. Mesela, beyin, dalak, çikolata, bonfile piliç, dana gibi kolesterini bol şeyler, günde 1 kere verilir. Sonra, sütlü, tereyağlı hububat püreleri verilir. Püre ağır gelirse, muhallebi, sütlaç, nişastalı pelte verilir. Az miktarda ve sık sık yemelidir.

Yağlı et suyunda, kuvvet verici tuzlar vardır. İdrarda albümin yoksa, karaciğer ve kalp yıpranmamış ise, verilmelidir. Bulaşıcı hastalıklar ateş yapar. Ateşi düşürmek için (Piramidon) veya (Optalidon), (Veramon) hapları verilir. Mikrobları öldürmek için (Ultra dizayin) veya (Diyazinol) gibi haplar veya (Antipen), (Penisilin) iğnesi yapılır. (Dürenat), (SP3) ve (Sülfagenisil-V) hapları çok iyidir.

Sari hastalıklardan korunmak için, aşı, serum yaptırmak, anti-biyotik, sülfamid kullanmak lâzımdır. Doğar doğmaz B.C.G. verem aşısına, 3 aylık olunca, kabakulak, 5 aylık olunca diğer aşılara başlanabilir. Yapılan aşılar, sıhhat karnesine yazılmalıdır. Cilt ve böbrek hastalığı geçinceye kadar hiç aşı yapılmaz. Bir aşı yapılırken, başka aşı yapılmaz. Sari hastalığa yakalanmış veya yeni kurtulmuş olana aşı yapılmaz. Aşıdan ateş olursa, aspirin verilir. Cilt kızarır, şişerse, alkollü bez [kompres] konur. İnsan kanının (Gama globülin) maddesi, sari hastalıklar ve allerji halleri için aşı olarak kullanılmaktadır. Her 20 günde bir yalnız adeleye yapılır.
Çiçek aşısı 4-12 ay arasında yapılmalıdır. Aşıdan 4 gün sonra kızartı (Papule), 6. günde kabarcık (Vésicule), 8-11. günlerde kayh, cerahatlanma (Pustule) ve ateş, bezlerin şişmesi (adénite) ve 15. günde kabuk hâsıl olur. Ateşin artmaması için, çiçek aşısını yaz aylarında yapmamalıdır. Kabuk 21. günde düşer. 7 ve 21 yaşlarında ve salgın zamanlarında tekrar aşılanmalıdır. Ekzemalı kimselere ve lösemiklerde çiçek aşısı yapılmamalıdır. Çiçek aşısı 1176 [m. 1762] de müslüman türkler tarafından keşfedildi. 1211 [m. 1796] de Jenner bu aşıyı Avrupa’ya götürdü. Haksız olarak çiçek aşısını bulan kimse ünvanını aldı.

25) EKZEMA: Kaşıntılı, kanlı deri yarasıdır. Sulu veya kuru olur. Çabuk veya yavaş meydana gelir. Deri kızarır. Su, cerahat akar. Kabuklanır. Bir yerde olur veya bütün deriyi kaplıyabilir. Hazım bozulur. Kısa ateş yapar. Çok acı kaşınabilir. Bedenin her yerinde olabilir. Hastanın allerjisi ve allerjiye sebep olan şey aranmalı, bunlar yok edilmelidir. Yapılan testlerle katî teşhis elde edilememektedir.

Soğuktan korunmalıdır. Rivanol bindebir eriyiği ile ıslatılmış bez sarmalıdır. Su temas etmemelidir. Mide ve bağırsak zarlarından zehirlenmeyi önleyecek perhiz yapmalıdır. Mide-bağırsak zarları ile dış derimiz arasında, sıkı bağlılık vardır. Mide ve bağırsaktaki bozukluklar, dış derideki gösterileri ile tanınabilmektedir. O hâlde, ekzema, sivilce, kaşıntı, sedef hastalığı, deri yağlanması, çıban prürigo (kaşıntılı kabarcıklar), deri kaşınması, kurdeşen ve baras gibi cilt hastalıklarında, sindirim yollarından biraz zehirlenme yapabilecek gıdalar yasak edilmelidir. Midede, bozuk asidler meydana gelmesine sebep olacak gıdalar da yememelidir. Çok kimseler, balık, çilek ve haram olan midye gibi maddelere karşı hassas olur. Böyle şeyler verilmemelidir. Yavaş yavaş ve iyi çiğnemelidir. Yağsız, kızarmış et, piliç kebabı, patates, hamur işi, pirinç, yağsız pişmelidir. Sebze yağsız pişmeli, yerken taze tereyağı koymalıdır. Pişmiş veya çok olgun meyve yemelidir. Yağlı ve yağda kızarmış vermemelidir. Lahana, baharat, salça, turşu, mayalı peynir, çikolata, alkollü içkiler yasaktır. (Anti-histâminique) haplar, tedâviye yardımcı olmaktadır. Onbinde bir permanganatlı su ile yıkamalıdır. Kunfüz, yani kirpi eti yemenin yukarıda yazılı cilt hastalıklarına ve gelincik, yani fiil hastalığına iyi geldiği, (Hayatül-hayvan) kitabında yazılıdır. Hanefi ve hanbeli mezheplerinde kirpi yemek haramdır. Hasta, diğer 2 mezhepten birini taklit ederek yiyebilir. Kirpi suya konur. Başını sudan çıkarınca boynu kesilir.

26) MİGREN (Yarım baş ağrısı): Zafiyetten ileri gelir. En çok, sinirleri, hücre sindirimi zayıf olanlarda görülür. Başın yarısı şiddetli ağrır. İştihasızlık, kay ve kabz olur. Ağrı durunca hiçbir şey yoktur. Gıdaların parçalanmasından hâsıl olan zehirleri dışarı atamaz.

Bazı insanlarda, yumurta, süt, balık, peynir ve bazı gıdalardan birine karşı anaflaksi, hassasiyet vardır. Bunu yiyince baş ağrısı ve öteki alâmetleri hâsıl olur. Albüminli gıdalar yasaktır. 3 yemekten bir saat önce yarım gram pepton vermelidir. Albümine karşı anaflaksiyi önler. Deriyi her gün ılık su ile uğmalı, haftada 2 kere ılık su ile hamam yapmalıdır.

Hazımsızlığı önlemelidir. En iyisi, sebze perhizi yapmaktır. Sebze çorbası, püresi vermelidir. İyi pişmiş kırmızı et veya suyu verilebilir. Beyin, paça verilmez. Yağsız balık, meyve yemelidir. İyi pişmiş kızarmış ekmek, az yemelidir.

Yasak olanlar – Yumurta, turşular, av hayvanı, hamur işi, salata, peynir, çörek, kızartmalar, baharat, kaymak ve tereyağı yasaktır. Süt, çok defa, iyi gelmez. Kahve, çay, alkollü meşrubat vermemelidir. Deri altına (HistÂmine) yapılması, birçok hastaya iyi gelmektedir. Kalsium bileşikleri tedâviye yardımcı olmaktadır. Bellergal hapları da iyi gelmektedir.

27) NEVRASTENİ: Sinir hastalığıdır. Sinir sisteminin hepsi bozuktur. Çok yorulmaktan, sıkıntı ve heyecanlardan olur. İrsi de olur. Ağır hastalıktan kalkınca da, arıza olarak kalabilir. Yorgunluk, yataktan halsiz kalkmak, başın tepesinde ağrı, gelip geçici ağrılar, evham, korku halleri, hazm zafiyeti, bağları gevşiyerek bağırsakların düşmesi, kabız, hafif uzun süren bağırsak nezlesi, unutganlık, umumî zafiyet, halsizlik, damarları açıp büzen sinirlerin zafiyeti görülür. Yüzü, birdenbire kızarır veya solar. Elleri, ayakları soğur. Bâzen çok terler. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, yürek sıkıntısı olur.

Duş, hamam, uğma iyidir. Zihni ve bedeni istirahat lâzımdır. Tenbih edici, harekete getirici ve hazmı güç gıda yememelidir. Açık yerlerde oturmalı, teselli edici, kuvvet verici kimselerle konuşmalıdır. Fosfatlı, çelikli gıda ve ilaç vermelidir. Sabah gevşekliğini gidermek için, (Validol)u şekere 3 damla damlatıp, her sabah yemelidir. Kınakına ile kuru üzüm kaynatıp, yemeklerden yarım saat önce içmelidir. (Anxiété) denilen korku, sıkıntı için trankilisan haplar iyidir. Bromür, afyon ve morfin vermemelidir. (İberol) hapları kanı ve sinirleri kuvvetlendirir. Ruhi tedâvi, nasihat çok faydalıdır.

Her gün yarım saat istirahattan sonra, ılık banyo yapmalı, sonra gezmelidir. Yayla hayatı iyidir. Deniz iklimi iyi gelmiyor. Elektrik tedâvisi de iyidir. Gaz yapıcı şeyler yememeli, gazoz içmemelidir. Kahve ve tütün içmemelidir.

Her gün çok defa (Estağfirullah min külli mâ kerihallah) okumalıdır.

28) ŞİŞMANLIK: Şişmanların %30’u şeker hastalarıdır. Ağırlığı, normal ağırlıktan [% 10] dan fazla olan kimseye şişman denir. Boydan 150 cm çıkarıp kalan 4’e bölünür. Bölüm yüzden çıkarılır. Kalanın boydan farkı, tabiî ağırlığı gösterir. Kadının tabiî ağırlığı, erkekten birkaç kilogram azdır. Boza, şira gibi mayalanmış şeyleri içmemelidir. Yağ yapan maddeleri (şekerli, unlu şeyleri) yememelidir. Tuzsuz yemelidir. Tuz iştah açar. Diğer maddeleri az yiyebilir. Sıkı perhiz yapmamalıdır. Zafiyete sebep olup hazm da bozulur. Bu da, kendi kendine zehirlenme yapar. Latif şeyler yemelidir. Yalnız süt veya sebze perhizi yapmamalıdır. 5 türlü perhiz vardır:

A) Çok yiyenlerin perhizi – Günde 2 kere yemelidir. Bir yemekte: Sirkeli, limonlu salata, domates, kereviz, hıyar, sirkeli sebzeler, turup. Hepsi 100 gramdır. İstediği şekilde bir yumurta, iyi pişmiş et veya balık. Et miktarı, hastanın kilosu kadar gram olacaktır. Yağsız et suyu, pişmiş meyve yenir. Kuru meyve yasaktır.

B) Az yiyenlerin perhizi – Her yemekte: Bir tabak et, bir tabak sebze, bir tabak meyve. Karbonhidrat ihtiyacı, taze meyve ile alınmalıdır.

C) Az şişmanların perhizi – Her yemekte: Bir yumurta veya elli gram balık, bir tabak et, yeşil veya nişastalı sebze yüz gram. Meyve yemelidir. Sıcak su ile hamam yapmalıdır.

D) Çok şişmanların perhizi – 1. gün müshil verilir ve yalnız su ile perhiz yapılır. 2. gün müshil verip sebze püresi, suyu verilir. Sonraki günlerde 2 yemek verilir. Her yemekte: Sebzeli turşular, (Sirkeli sebze, domates, kereviz, hıyar, salata, turup, hepsi 100 gr.dır). Bir yumurta veya balık, bir et, sabah sebze, akşam 120 gr. kızarmamış patates, meyve ve kahve.

2 yemekten sonra açlık olursa, kahve veya süt veya bir yumurta ve meyve yenebilir. Ekmek yasaktır. Yemek arasında su içmemeli, 1 saat önce yalnız su içilir. Yağ yapan şeyleri, mesela, ekmek, hamur işi, tatlı, tereyağı yememelidir.

E) Normal kilosunda olanların perhizi – 30 gr. tereyağlı ekmek ve sütlü kahve ile sabah kahve altısı yapılır. Öğle ve akşam yemeklerinde: 2 yumurta veya balık, 80 gr. et, yeşil sebze veya 100 gram nişastalı sebzeler, yoğurt, 20 gr. taze peynir. Arzu edilen bir meyve (muz yasaktır), 40 gram ekmek ve kahve.

İkindi kahve altısı – Galeta ile çay. Su, yemek arasında içilir. Şurub içilmez.

İstenilen ağırlığa ininceye kadar, bu perhize dikkatle devam etmelidir. Haftada, bir kilodan fazla zayıflamamalıdır. İştiha kesici ilaç kullanmak faydalı değildir. Perhiz esnasında, atar damar tansiyonu 14’ten aşağı düşmemelidir. Fransız tıp akademisi üyesi profesör doktor Andre de Gennes [1964] Nisan ayında yaptığı konuşmada, (Ağırlık, boydan 30 kilo fazla ise, kalp fazla yorulur. Tehlikeli olur. Veremden daha korkunç olur. Şişmanlık, her zaman, çok yemekten ileri gelmez. Yağ sindirimini düzenleyen sinir merkezinin bozulmasından hâsıl olabilir. İstirahat lâzımdır. Gıda günde 1.500 kaloriyi aşmamalıdır) demektedir.

29) ÖDEM (Deri altı su toplaması): Ödemlere perhiz yapmak için eskiden, sebep olan hastalıklara, başka başka perhiz yapılırdı. Halbuki ödemler, uzuviyette sodium klorür (yemek tuzu) toplanmasından hâsıl oluyor. Hastalığın sebebi ne olursa olsun, dokularda suyun toplanmasına sebep, bu tuz toplanmasıdır. O hâlde ödem, anasark (istiska, deri altı su toplanması), Ascite (habn, karnda su toplanması) için (Régime desodé), yani tuzsuz perhiz lâzımdır.

Tuzsuz perhiz (Régime déchlorure), böbrek hastalığından hâsıl olan ödemlere de iyi gelmektedir. Önce, su giderici rejim (perhiz) yapılır. Sonra tuzsuz perhiz yapılır. Yahut, ikisi birlikte yapılır. Tuzsuz perhiz yapan, her gün yarım kilo kadar hafifler. Sütte, litrede 1,5 gr. (az) tuz olduğu için, böbrek hastaları, süt ile tuzsuz perhiz yapar. Çiğ ette de az tuz vardır. Öğle yemeği: Tuzsuz ekmek 200 gr, patates 700 gr, tereyağı elli gram. Akşam yemeği: Tuzsuz ekmek 250 gr, patates 300 gr, pirinç 100 gr, şeker 100 gr, tereyağı 25 gr.

Tuzu az gıdalar: Patates, un, bezelye, sebze, meyve, taze peynir, tereyağı, şeker, çay, kahve, çikolata, yumurta.

Et suyu yasaktır. Kalp hastasına tuzsuz perhiz çok faydalıdır.

Kızıl için, tuzsuz perhiz sütten daha iyidir ve hastanın hoşuna gider.

Süleymaniye kütüphanesi, (Esad efendi) “rahmetullahi teâlâ aleyh” kısmındaki [3697] sayılı kitapta, 109. sayfadaki duâ yazılıp, Gelincik [Fiil hastalığı] denilen hastalığa karşı, şişmiş yere sarılıp bağlanırsa şifa bulur. Müslümanlara kolaylık olmak için, bu duâ , (Teshilü’l-menafi) kitabının sonuna da yazıldı.. Gelincik hastalığı bir nev’i istiska (hidropisi) olup kollarda, bacaklarda su toplanarak şişer, ödem olur.

30) SU AZALTMA PERHİZİ: Yatakta istirahat. 5 gün, sabah, öğle, ikindi, yatsıda 200 gram süt. İkinci 5 günde, her gün 800 gram süt ile 1. günü, sabah bir yumurta, ikindi vakti bir bisküvi, ikinci gün 2 yumurta, 3. günü bir parça da ekmek, 4. günü, kıymalı sebze ve sütlac da alır. Kalp hastası, süt alamazsa, sebze, patates, kaynamış havuc suyu günde 250-350 gr.lık 3 tabak verilir. İkindi ve yatsıda 150 gram açık çayla bir bisküvi verilir.

31) FOSFATÜRİ: İdrarda fosfat bulunmasıdır. Fosfor bulunan organların mesela sinir sisteminin iyi beslenmemesinden meydana gelen bir hastalıktır. İdrar, turnsola karşı baz reaksiyonu gösterir. Alkali kum adı verilir. Çok et, az sebze verilir. Yani fosfat verici gıdalar yemelidir. Maden bileşikleri çok olan gıdaları vermek de faydalıdır. Kırmızı et (sığır, koyun) vermelidir. Beyaz etlerde fosfor azdır. Yağlı et suyu, beyin ve yağlı karaciğer, dalak, tarla kuşu, havyar, tavuk yumurtası yemelidir. Yumurta sarısında çok fosfor vardır. Fasulye, mercimek, bakla, şalgam, nohud, turup, kereviz, enginar bilhassa taze iken yemelidir. Her meyve iyidir. Hamur işi, şekerli, baharlı, sirkeli yememelidir. Süt ve kahve iyidir. Fosforlu ve amonium klorürlü ilaç verilir.

32) PROSTAT (İdrar yolu bezi şişmesi): İdrar yolunu halka gibi saran salgı bezinin uzun zaman mikrob alarak cerahatlanması ve şişmesidir. İstibra yapmayanlarda daha fazla hâsıl olur. İdrar yapmak güç olur. Katî ilacı ameliyattır. Calcibronat gibi hafif müsekkinler ve Magnesium bileşikleri gibi ilaçlar, ağrıyı önlemeye ve ameliyatı geciktirmeye yarar. Damar sertliği hâsıl olur. Damar sertliği perhizine benzer. Kırmızı et, taze kümes ve av eti, çok taze yağsız balık yemelidir. Etler, salçasız, sade olacak, garnitürlü (terbiyeli) olmayacak. Tereyağı serbesttir. Hayvan yağı, vita, sana az verilir. Konserve ve tuzlama, yağlı balık, yağlı karaciğer böreği, bayat av eti, mayalı peynir, çay, kahve, alkollü meşrubat, baharat yasaktır. Ateşin artması, (Prostatit) alâmetidir. Antibiyotik ve sülfamid verilir. Düronat veya (Azo Gantrisin) tabletleri ve Almanya’da yapılan (Sitosterin) hapları, prostatit, sistit ve üretrit gibi idrar yolları iltihapları tedâvisinde faydalı olmaktadır.

Sebzeler bol verilmelidir. Unlu, aşırı gitmemeli. Çünkü, besleyici kuvvetleri çoktur. Prostatlılara çok gıda vermek iyi değildir. Yeşil sebze, (yeşil fasülye, ıspanak) iyidir. Kuzu kulağı, domates, kuşkonmaz yasaktır. Taze salata verilebilir. Fakat, biber ve sirke yasaktır. Meyve konserveleri, komposto yenir. Kırmızı meyve ve çilek yememelidir. Her gün çok yürümelidir.

Ekmek az yemeli, pasta, gevrek yememeli, kuru pasta az yemelidir. Hamur işi yemekler serbesttir. Maden suları iyidir. Mideyi temizler.

Kriz ve ateşli zamanlarda süt verilir. Yemek zamanları dışında bir şey yememeli. Yemeği iyi çiğnemelidir. Azotlu çok yememelidir. Bunlar, idrarda kum yapar. Baharat ve münebbihler yasaktır. Akşam yemeklerinde et az olmalıdır.

33) RAŞİTİZM (Kemik hastalığı): Küçük çocuklarda olur. Kemikler kıvrılır. Şekilleri değışır. Hazm yolları bozulur. Lenfa bezleri şişer. Sari hastalıklardan sonra, kendiliğinden zehirlenme, frengi, verem veya iyi gıda alamamaktan meydana gelir. Hayvan sütü verilen çocukların bağırsakları bozulmasından veya vaktinden önce, memeden kesilmeden de olur. Sebebini anlayıp, bu sebebi tedâvi etmelidir. Ana sütü verilmeyen çocuklara D2 vitamini vermelidir. Hastalığa yakalananlara, ışık tedâvisi, ultra-viole ışınları yapılır. Ergosterol halinde D vitamini verilir. D2 vitamini, tabib nezareti altında verilmelidir.

Kemik dokularda fosfat azalmıştır. Mide ve bağırsaklarda zehirlenme vardır. Bu ise, fosfatların hazm olunmasını güçleştirir. Küçük çocukların ana sütü emmesi, bu 2 şeyi düzeltir. Ana sütü olmazsa, fenne uygun süt verilmeli, pastörize veya kaynamış süt vermelidir. Sütten kesilmiş çocukların sütüne Mısır ve yulaf unu katmalıdır. Bunlarda fosfat vardır. Yağ ve yumurta sarısı, lesitin, glisero-fosfat, fasulye ve mercimek püreleri de katmalıdır. Bu fosfatlı perhize, kireçli gıdalar da eklenmelidir. Gıdasında, asid (hamız) bulunmamalıdır. Sirkeli yemekler, eski peynir, limon, portakal vermemelidir. Hazm yollarında asid mayalanması olmamalıdır.

Çocuk, 8 ay yalnız ana sütü emmeli, sonra bir, daha sonra 2 emzirme yerine, süt ve un bulamacı ile 2 kere doyurmalıdır. 10-15 aylık iken, 2 kere bulamac yapıp, 5 kere de emzirmelidir. 15-18 ay arasında, 3 bulamac vermeli, 3 kere de emzirmelidir. 18 aydan sonra, yukarıda yazılı çeşitli şeylerle beslemelidir. Ayakta çok tutmamalı, yürütmemelidir. Güneşli ve havalı odada bulundurmalıdır. Deniz iklimi çok iyidir. Deniz ve kum banyosu, birinci ilaçdır. Haftada 2-3 tuzlu ılık banyo, bu işi görür. Müleyin, lavman ile kabzı önlemelidir. Büyük çocuklara balık yağı, günde bir çorba kaşığı içirmelidir.

34) SPERMATORRE (Bel gevşekliği): Bu hastalık 3 türlüdür:

1) Hasta kuvvetli, sağlamdır. Ruhi bir kusuru da yoktur. Her gece ihtilam olmaktadır. Yorgun kalmaktadır. Halaya gidince, önünden birkaç damla muhat çıkmaktadır.

2) Asabı bozuktur. Nevrasteni vardır. Çok ihtilam olur. Çok yorgun kalkar. Gündüz, hareketleri esnasında akan muhatı, çamaşırında görür.

3) Akıntının sebebi reflekstir. Yani bir nev’i gıdıklanmadır. Avret yerine hafif dokunma, varikosel, yani zeker varisi, damarda kan birikmesi, hemorroid (kanlı basur), makat kaşınması, kabzlık ve başka sebeplerle sarsılan sinirler, refleks ile akıntı sinirlerini harekete getirerek olur. Birinci hâl fizyolojik, sıhhidir. Birinci, ikinci hâlde, erken kalkmalı, yatak sert olmalı, yastık kullanmamalı, yatağa kafuri serpmeli, sabah akşam ılık su banyosu yapmalı.

Tenbih edici (sinirleri harekete getirici) gıdalar, baharat, biber, turşu, çay, kahve, konserve etleri, mayalanmış peynir yasaktır. Hazmı kolay şeyler yemelidir. Akşam yemeği yalnız su ve ıhlamur olmalıdır. Belladonlu, kafurili ilaç alınır.

Çocukların gece idrar yapması, ruhi, asabi hastalıktır. Büyüklerin idrar kaçırması [Silis-ülbevl], bir hastalık değildir. Başka bir hastalığın alâmetidir. İdrar kaçırmaya karşı, kıssa yani hıyarı suda kaynatıp suyu içilir. Hiyar çekirdeği veya reyhan, yani fesleğen tohumu da böyledir. Meşe palamutu toz edilip, her gün bir kaşık alınır. Sabah aç karna nohud kadar günnük veya sarmısak yahut kimyon, soğuk su ile yutmalıdır.

35) TÜBERKÜLOZ (Verem): Veremlilere, hem besleyici, hem de zayıflamayı önleyici şeyler verilmelidir. Fazla doyurmak doğru değildir. Mide ve bağırsakları bozulur. Karaciğer, böbrek gibi uzuvlar yıpranır. Hasta zamanla veya süratle zehirlenir. Zehirlenme ise, nefes darlığı, hazmsızlıktan albüminüri, karaciğer şişmesi, tansiyon yükselmesi, kan tükürmesi gibi şeylere sebep olur.

Bugün (Pirampicine) veya (İsoniozide) ihtiva eden müstahzarlar ve (Cyclocérine Roche) tabletleri ve (İso-Benzacyl Wander) komprimeleri veremi tedâvi etmektedir. Bu haplar, tabibin tarifine göre, dikkatle yutulunca ve aşağıda yazılı perhiz yapılınca, verem hastalığı tamamen geçmektedir. (Streptomycine) de iyi gelmektedir. Vereme yakalanmamak için, (B.C.G.) aşısı ile aşılanmalıdır. Bacille de Calmette et Guérine kelimelerinin ilk harfi ile gösterilen bu aşı, yeni doğan çocuğa yapıldığı gibi, tüberkülin deneyi yapılarak, negatif bulunan büyüklere de yapılır. Tüberkülin deneyi, çiçek aşısı gibi kola yapılır. Kızarır, kabuklanırsa, pozitif demektir. Bu kimseye aşı yapılmaz. Grip ve tüberkülozda öksürüğü kesmek için (Lüdikodin) veya (Perebron) şurubları veya hapları iyi gelmektedir.

Her şey verilir. Fakat aşırı verilmez. İştihası olduğu kadar yemeli, kendini zorlamamalıdır. Kolesterini bol lipoid yağları yemelidir. Kolesterin maddeleri, verem basillerini ve toksinlerini çok iyi tahrib etmektedir.

Damar sertliği, bunun aksinedir. Onlara kolesterin vermemelidir.

Verilecek şeyler: Beyin ve karaciğerde çok kolesterinli lipoid vardır. Yumurta sarısı da böyle ise de, kabz yapar. Az vermelidir (günde 2-3 yumurta kâfidir). Fazlası, zehirlenme yapabilir. Sütte de lipoid vardır. Bunu da, fazla vermemeli, yemeklerde su yerine içmemelidir. Yemekten uzak zamanda içilir.

Balık tohumu ve havyarda, yağlı balıkta çok lipoid vardır. Bunları yemelidir. Balık yağı çok kıymetli gıdalarıdır.

Hayvan yağlarında lipoid azdır. Kolesterinleri de azdır. Hazmları güç olur.

Et çok lâzımdır. Büyük hayvan kırmızı eti, taze olarak verilmelidir. Genç ve beyaz etler sonra gelir. Kümes hayvanları yenir. Av hayvanları yememelidir. Et suyu faydalıdır. İçinde maden bileşikleri çoktur.

Ciğerci etleri, dalak, ciğer, böbrek çok lipoidlidir. Sık sık verilmelidir.

Haşlama et, ancak iştahsı olmayan hastalara verilmelidir. Başka şey yiyebilenlere verilmemelidir.

Hamur işi, nohud, mercimek, fasulye, bakla, kestane iyidir. Azot, fosfor ve karbon gaybını telafi ederler. Bunların kurusunu vermek çok faydalıdır.

Yeşil sebzeler, kabzlığı önler ve kalsium verir. Bunlarda manganez ve çelik de bulunduğundan kireç temin eder ve kan yapımına yardım ederler.

Çok ekşi olmayan bütün meyveler serbesttir. Az çay verilir. Veremlilerin karaciğeri arızalı olduğundan, bunlara da alkollü içki vermemelidir.

Kan tükürenlere perhiz – Tansiyonu yüksek ve kanlı olanlara ve az kan tükürenlere et az verilir. Yumurta, beyn ve ciğerci etleri de, bunlara az verilmelidir. Böyle, artritik kimselerin lipoide çok ihtiyacı yoktur. Bunlara daha çok, kuru sebze verilir. Ateşi olmayanlara yalnız sebze ve az süt verilir. Ateşli olanlara, sebze suyu, sebze çorbası ve süt verilir. Ateş azalınca, patates ve meyve kompostosu verilir.

Alkolik olanların karaciğerleri bozulur. Vereme çabuk yakalanırlar. Tedâvileri de güçtür. Karaciğerleri, zehr temizleme vazifesini göremez. Safraları az lipoid çıkardığından vücutları mikroblara karşı dayanıksız olur. Bunlara, gıda zehirlenmesi az olan şeyler vermek lâzımdır. Et çok verilmez. Bunların lipoid ihtiyaçları çoktur. Beynli, ciğerli, ciğerci etleri ile sebze vermelidir. Hamur işi de verilir.
Lipo, yağ demektir. Lipoid, yağa benzeyen demektir. Yağları eriten, eter, benzol, kloroform gibi sıvılarda eriyen kolloid cisimlerdir, yani kimyevi yapıları başka olduğu hâlde, fizik özellikleri yağlara benzeyen cisimlerdir. Fosfatidler, sterinler lipoittir. Sinir hücrelerinde bulunan miyelin de, lipoidlerin karışımıdır.

36) BRONCHİTE: İltihab-ı kasabat denilen bu hastalık, nefes yolunun iltihablanmasıdır. Öksürük ve renksiz, yahut sarı koyu ifrazat olur. Şiddetli hallerinde nefes darlığı ve hırıltı, ses hâsıl olur. Sigaraya devam edenlerde şiddetli olur. Ekseriya soğuk ve rütubetli rüzgar buna sebep olmaktadır.

Ağız ve diş iltihaplarını hemen izale etmelidir. Her sene, sonbaharda antibakteriel ve anti-grippal aşı yapılmalıdır. Birkaç gün anti-biyotik vererek ağız ve bronche intanına mâni olmalıdır. Terpin, benzuat vererek, göğüs ifrazatının dışarı atılmasını kolaylaştırmalıdır. 24 saatta 1 ilâ 2 gram olarak ve 15 gün fasıla ile 3-4 gün antibiyotik vermelidir. Kloramfenikol vermemelidir. Öksürüğü kesmeli, fakat afyon sınıfı kullanmamalıdır.

Rütubetli, soğuk havadan, rüzgardan ve soğuk su ve meşrubattan çok sakınmalı. Göğüs ve boyun dâima örtülü olmalıdır. Astım ve nefes darlığına karşı, çok az kortikoid verilir. Kalp ve kan deveranı zayıflarsa, tuzsuz perhiz yapılır. Su azaltılır, idrar söken ilaçlar, bilhassa asetazolamid verilir.

Dafi-i süal (Béchique) ilaçlar, öksürük keserler. (Teshil-ül-menafi)de diyor ki yaş öksürüğü kesmek için, 130 gram süzülmüş bal hafif ateşte ısıtılır. İçine 1 gram günnük, 1 gram damla sakızı konup, karıştırılır. Bunlar eriyince ateşten indirilir. Katılaşmadan önce içine birer gram kavrulup toz edilmiş çörek otu ve hulbe tohumu ve zencefil ve karabiber konup karıştırılır. Sabah aç karna ve yatarken ve öksürük artınca, bu macundan bir kahve kaşığı alınır. Yahut yatarken 5 aded karabiber yutulur. Soğuktan olan öksürükte saf bal yememelidir. Bal, damarları ve adeleyi büzer ve safraya zarar verir. Safra kaşıntıya sebep olur. Balgam sökmek için, ılık su içmelidir. Sıcak suda günnük eritip içmek ve sabah aç karna kuru üzüm, bayat ekmek de söker. Kuru öksürük için, hulbe tohumu 5 ayrı su ile kaynatılır, her defasında suyu dökülür. Aynı miktar un koyup, süt, şeker ve tereyağı ile macun yapılır. Sabah, akşam bir çay kaşığı yenir. Zeytin yağı ve badem, muz ve taze süt, meyan kökü balı iyidir. Hulbe buy tohmu olup taze fasulye gibi olan meyvelerinin içinde, kırmızı, buğday gibi tohumlar bulunur. Fârisîde Şemliz, fransızcası (Semence fenugrec)dur. Pastırmaların üstüne sürülen çemen ismindeki macun (sarmısak, kırmızı biber ve buy tohumu unu)dur. Bunun için hulbeye çemen otu da denir. Ekmek ile çemen yemek de öksürüğü keser. Hadis-i şerifte, (Ümmetim hulbenin faydasını bilse, ağırlığı kadar altın verip, satın alırdı) buyuruldu. Teshilden tercüme tamam oldu. Ağız ve boğaz temizliği için, 1.000’de 3 fenosalil mahlulu veya (fenol 1 gr, gliserin 10 gr, su 250 gr) ile sabah ve akşam gargara yapılır. Müsavi miktarda (sığır kuyruğu, gelincik, hatmi, kedi ayağı, deve tabanı ve menekşe) çiçekleri karışımına (Espes pektoral) denir. 5 gramı bir litre su ile çay gibi hazırlanıp içilirse, öksürüğü keser. (Kitab-ürrahme)de diyor ki (Öksürük için, Mürrü safi, günnük, damla sakızı ve kavrulup toz edilmiş hulbe tohumu birer gram, 120 gram zeytinyağı ile karıştırıp, hafif ateşte eritilir. Yatarken bir kaşık alınır. Yahut müsavi miktar mürrü safi, hulbe ve şeker tozları karıştırıp, sabah ve öksürünce, sıcak su ile birer kaşık yutulur. Hulbe tohumu, un, bal karışımı da iyidir. Hulbe, kereviz tohumları ve kimyon tozları karışımından [bir çay kaşığı], aç iken su ile içilince göğüs hırıltısına, mide ve karın ağrısına iyi gelir).

37) UÇUK: Fransızca (perléche) denir. Alt ve üst dudakların birleştiği yerde çıkan ufak yaradır. Kabuk bağlar. Ağız hareket edince, kabuk çatlıyarak çok acı yapar. Dahili hastalıklardan veya mikrobdan hâsıl olur. Mikroba karşı 2 gr. gümüş nitrat, yani Cehennem taşı, 100 gr. inbik suyunda eritilir. Bu eriyik renkli şişede ve karanlık yerde senelerce saklanabilir. Bir pamuğa veya tülbende birkaç damla damlatıp, bu yaş bez bir dakika kadar uçuk üstüne dokundurulur. 2-3 gece yatarken bir kere yapılır. Uçuk tamamen geçer. İlacı çamaşıra damlatmamalıdır. Siyah leke yapar. Antibiotikli merhem sürmeli, C ve B12 vitaminleri vermelidir.

38) DUDAK ÇATLAMASI: Yatarken, yağlı krem ile uğulur.

39) EL ÇATLAMASI: Kış mevsiminde soğuktan, el, ayak derileri çatlar. Hatta kanar. Küçük bir şişeye bir limon sıkılır. Üzerine 2 misli gliserin konup çalkalanır. Gece yatarken, çatlak yerler bununla uğulur.

40) KAŞINTI: Kaşıntıya karşı bir fincana, birer kahve kaşığı asid salisilik ve boraks tozları konur. Üzeri çocuk pudrası ile doldurulur. Hepsi bir havanda iyice karıştırılır. Kaşınan yere ekilir. Eczahanelerde muhtelif isimler ile satılmaktadır. (Doxergane) veya (Polaromine) hapları ve (Volog) kremi kaşıntıya iyi gelmektedir. [21. ci hastalıktaki ilaçlardan da almalıdır.]

41) ARI SOKMASI: Önce, iğnesi, pensle ucundan çekerek çıkarılır. 3 misli sulandırılan amonyakla ıslatılmış pamuk konur. Amonyak yoksa, bir kibrit çöpü yanarken söndürülür. Kıvılcımı kalmayınca, ucu kızgın iken yaraya bastırılır.

42) YANIK: İnşaat yerinden fındık kadar sönmüş kireç alınır. Bir fincan su ile çalkalanır. Durulunca berrak kireç suyu alınır. Üzerine, aynı miktar zeytinyağı konur, karıştırılır. Hâsıl olan merhem yanık üzerine sürülür.

43) ARPACIK: Göz kapakları çapaklanmasını ve arpacık denilen şişi gidermek için, bir cezve suda yarım çay kaşığı asid borik kaynatılır. Sıcak asid borikli suya pamuk batırılır. Sırt üstü yatan hastanın gözü üstüne konur. Soğuyuncıya kadar, 2-3 dakika, göz üstünde durur. Koyarken, pamuğun çok sıcak olması lâzımdır. Antibiotikli göz merhemi de iyidir. Göze ilaç koymak, orucu bozmaz.
Başı açık güneşte, rüzgarda kalanın yüzüne kan toplanırsa, sabah akşam, göze bir damla taze limon suyu damlatılır. Çok yakarsa da, acı bir dakikada geçer.

44) SAÇ DÖKÜLMESİ: (Alopecie) denilen saç dökülmesinin çeşitli sebepleri vardır. Bulaşıcı hastalıktan, bazı ilaçlardan, hamilelik veya thyroid salgısının az olmasından ve ruhi bozukluktan dolayı saç dökülmesi az değildir. Seborrhé [Seborre] denilen yağlı, kepekli saçların dökülmesi de çoktur. Bunların ayrı ayrı tedâvileri vardır. Müşterek, umumî bir tedâvi yoktur. Saç dökülmesine karşı, başı esmer sabun, yani yumuşak potas sabunu ile yıkamalıdır. Süleymaniye kütüphanesi, (Laleli) kısmında, [3735] sayılı kitapta diyor ki (Saçı dökülen kimse, sabah-akşam başına menekşe yağı sürse, saçı dökülmez ve yenisi gelir. Menekşe veya başka çiçeğin yağını yapmak için, fransızca (Dorvault)da diyor ki 100 gram saf, yani asidsiz zeytinyağı, 25  gram çiçek ile karıştırılır. El ile yoğrulur. Yahut havanda ezilir. Şişeye koyup ağzı kapanır. Ara sıra çalkalıyarak 3 gün güneşte tutulur. Sonra, sıkarak yağı süzülür. Posa sıkılıp yağ iyice alınır. Posa atılır. Bu yağa tekrar 25 gram çiçek konup, yine 3 gün güneşte tutulur. Böylece 3 kere yapılır. 10 günde kuvvetli çiçek yağı elde edilmiş olur. Yahut, 100 gram yağa 2 gram menekşe esansından koyup çalkalanır. Bunun gibi yapılan lavanta çiçeği yağı ile baş ovulmasını, doktor Heraud, fransızca (Tıbbi nebatlar) kitabında yazmaktadır.

Sinameki yaprağı kaynatıp içmek veya tozunu yutmak saçı çoğaltır. Hatmi çiçeğini kaynatıp, hamamda, o su ile saçı yıkasalar, kıl diplerini kuvvetlendirir ve dökülmesini önler. Havuç yaprağı da böyledir). (Gâyetü’l-itkan)da diyor ki (Saç dökülmesi, kan bozukluğundan ise, kan aldırmalı ve müshil ilaçlar vermelidir. Zafiyet var ise, kuvvetli gıda yemelidir. Mersin yaprağı yağı, sakız yağı veya ladün ağacı [cistüs] yağı sürmelidir. İvadne, baldırı kara, gül, biberiye, sarız ağacı yaprakları kaynatılıp, bu su ile kıl biten yerleri yıkamalıdır. Kaysum, yani kara pelin [Aurone] ve kamışkökü, labada, asaron, yani çoban düdüğü, arı ve kirpi külü, fare tersi ve ayı yağı da kaynatıp sürmek veya yıkamak, saç dökülmesini önlemektedir).

45) ÇIKIK ve BURKULMA: (Nüzhet-ül-ebdan)da diyor ki insan düşünce veya bir yere çarpınca, iğri basınca, oynak kemiği yerinden çıkar. Buna, (çıkık) denir. Fransızcada, (Luxation) denir. Yerinden oynar, fakat çıkmazsa (burkulma) veya (Entorse) denir. Her ikisinde de, bu oynak yerini hiç hareket ettirmemelidir. Çıkan kemik başı yavaşça yerine oturtulmalıdır. Bunu oturtması için hemen doktora veya çıkıkçıya gitmelidir. Yerine oturunca ve burkulma üzerine kardeş kanı reçinesi, kilermeni, nar kabuğu ve çiçeği, günnük ve delice tanesinin unu ile yumurta akı karıştırıp yapılan lapa sürülür. Üzeri bezle sarılır. 75 gram sarı balmumu ve 15gram sakız ve 15 gram ratinc, yani reçine sıcakta eritilip yapılan lapayı koymak da iyi gelmektedir. Bunlar bulunamazsa, bir bez üzerine et kıyması serip üzerine karabiber ekilir. Burkulan yer üzerine konup, üzeri sarılır. Ağrı, sızı birkaç saat sonra kesilmezse, kemikte çatlama veya kırık ihtimali olur ki hastahaneye götürmelidir. Orada alçıya koyarak tedâvi edilir.

46) EZİK, BERE, CİLD MORARMASI, BEL TUTULMASI: İnsanın derisi bir yere sıkışınca, ezilince, oraya kan toplanır. Morarır. Çok acır, sızlar. Buna (Ezik) veya (Contüsion) denir. Kurşun suyu veya (Eaude Goulard) denilen süt gibi beyaz, bulanık su, eczahanelerde bulunur. Bir gaz bezi bu su ile ıslatılıp, morarmış deri üzerine konur. Acı, sızı birkaç dakikada kesilir, gider. Kurşun suyu yok ise, bir gaz bezi üzerine (Lasonil) denilen merhem sürüp, deri üzerine koymalı, üzeri sargı bezi ile bağlanmalıdır. Deri yırtılmış, kan çıkmış ise, bunları sürmemeli, yara (Oxigenli su) ile yıkanıp, üzerine (Tetra-cortril) veya (Cortril) merhemi sürülüp, üstü (Hansaplast) denilen gazlı bez ile örtülmelidir. Bel tutulması için, tüpten 3 cm (Lasonil) veya (Ben-gay) merhemi çıkarıp, cilt üzerine konup, 2 avuç ile sürmeli, birkaç dakika uvmalıdır. Sabah akşam yapmalıdır.

47) DİZ KALÇA SIZLAMASI: Soğuk zamanlarda, tavşan tüyünden yapılmış diz örtüsü giyilir. Almanya’dan gelmektedir. Bulunamazsa, kalın yün fanilanın 2 kolu omuzdan ayrılıp, bacaklara geçirilir. Her gün, 2-3 incir yemelidir.

48) ÇİBAN: Deri üzerinde, sivilce, çiban delinmemiş ise, gaz bezi üzerine mercimek kadar siyah (ihtiyol merhemi) konup sivri yerine kapatılır. Gaz bezi üzerine pamuk konur. Üzeri filaster denilen yapışkan bez şerit ile örtülür. Şeridin 2 ucu deriye yapıştırılır. Her akşam hepsi değiştirilir. Birkaç günde çibanın ucu delinir. Sonra, her açışta, oksijenli su damlatılmış pamukla delikteki kıyh, cerahat temizlenip ihtiyol merhemi ile kapatılır. Cerahat hâsıl olmazsa, gaz bezine beyaz (oksit dü zenk) merhemi koyup, delik üzerine kapatılır. Gaz bezi üzerine filaster şerit konur. Bunlar da her akşam değiştirilir. Birkaç günde tedâvi tamam olur.

49) AKREP, YILAN SOKMASI: Sokulan yer, aleve tutulmuş veya ispirtoya sokup çıkarılmış jilet veya bıçak ile hafif yarılıp, emilir ve tükürülür. Yukarı tarafa bir şey sarıp hafif sıkılır. Yarım saattan fazla sıkmamalıdır. Kızgın şey sürmek faydasızdır. Hemen çok sulu [%10] (Javel suyu) [yani çamaşır suyu] veya [% 1] (Permanganat) ile yıkamalı ve yaraya yakîn (Serum antiscorbio), (Akrep Serumu) (Serum Anti-Venimeux) yani (Yılan Serumu) deriye veya adaleye şırınga etmelidir. Serumun cinsi, yılanın cinsine göre değışır. Miktarı, hastanın veznine ve aradan geçen zamana göre değişir. Bir adam için, 20-30 c.c.dir. Önce 10. c.c. yapılıp, 2-3 dakika fasıla ile 1 c.c. yaparak, 10 dakikada tamamlanır. Serum +4 derece serinde 5 sene muhafaza edilir. Antibiotik ve ağrı kesici ilaç vermelidir. Afyonlu ilaçlar verilmez. Lüzum görülürse (corticoide solouble forte) iğnesi yapılır. 24 saatte 1-2 gram Hemisuccsinate hydrocortisone uygundur.

Grip hastalığını yapan virüsün, etrafımızı çeviren hayvanlarda, bilhassa domuzda bulunduğu ve bunlarda ürediği Amerikada tesbit edilmiş olup eczacılık bülteni 1974 senesi, 6. sayısında yazılıdır. Evlerde köpek bulundurmamalıdır.

50) VİTAMİNLER — Hayvan ve nebatlarda bulunan ve gıdalar vasıtası ile insanlara gelen ve yaşamamız için lazım olan uzuvi maddelerdir. Günlük gıdalarımızla, ağırlıklarının on milyonda biri kadar vitamin almaktayız. Vitaminler, yalnız nebatlarda teşekkül eder. Hepsinin kimyâ yapıları anlaşılmış olup bâzıları suni yapılmaktadır. Vitaminler birer büyük harf ile gösterildiği gibi, hususi isimleri de vardır. Vitaminlerin ilaç olarak kullanıldığı başlıca hastalıklar şunlardır:

A — Bebeklerin, hamile kadınların ve ihtiyarların zafiyet hallerinde, görme zayıflığında, yaraların iyi olmasının gecikmesinde ve tansiyon yükselmesinde.

B Komplex — Mide ve hücrelerdeki hazm bozukluğunda.
B1 — Sinir zafiyetinde, çarpıntıda, ödemde ve rumatizmada.
B2 — Dil ve deri hastalıklarında, adale gerilmesinde, konjonktivitte, tüberkülozda.
B3 — Hazm yolları iltihaplarında, karaciğer kifâyetsizliğinde, kurşun, barbitürik ve sülfamid zehirlenmesinde.
B4 — Agronülositosta, kan zehirlenmelerinde, rumatizmada.
B6 — Sinir hastalıklarında, adale tesennücünde, ispirto ile ve ispirtolu içkilerle zehirlenmelerde.
B12 — Kansızlıkta, sinir bozukluğunda.
C — Skorbüt ve kanamalarda, soğuğa ve yorgunluğa mukavemeti az olanlarda, rumatizmada, ruh hastalıklarında.
D — Kemik hastalıklarında, tüberkülozda, allergide.
E — Cinsi zafiyetlerde, Ayese kadındaki asabi rahatsızlıklarda, kalp ve damar hastalığında, rumatizma ağrılarında.
F ve H1 — Cilt hastalıklarında.
H2 — Ateşli cilt hastalıklarında, nefes darlığında.
I ve J — Karaciğer zafiyetinde.
K — Kanamalarda.
M — Cilt sertleşmesi, siyatikte.
N — Zehirlenmelere karşı mukavemeti arttırır.
O ve T — Hazımsızlıkta, kemik hastalığında.
P — Damar zafiyetinde, basurda, ödemde, ekzemada.

B2, B6, B12, C ve E vitaminleri, fazla alınırsa, zarar vermez. A vitamininin fazlası, kafada tansiyonu arttırıp, ruhi ve asabi bozukluk yapar ise de, alınmayınca düzelir. B1 fazlası, hassasiyeti bozar. P nin fazlası, tansiyonu düşürür. D nin fazlası, kanda kalsiyumu arttırıp, bulantı, kusma, ruhi ve asabi bozukluk yapar. Fitate de sodyum verilerek, kalsiyumun kana geçmesi azaltılır.

Derviş Muhammed Nidai efendinin 986 h. [m.1578] senesinde yazdığı, türkçe (Menafiun-nas) kitabında, hastalıklar ve ilaçları uzun bildirilmektedir. Kitap altmış bab, 376 sayfadır. 33. sayfasında diyor ki (Baş ağrısı deva ile gitmezse, Bakara sûresinin 196. ayetini, femen den ev-nüsük kadar yazıp, başında götüre, bi-izinillah şifa bulur. Başına besmele ve sonuna üskün lillah yazılır). Abdestli olarak ve İslam harfleri ile yazmalıdır.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler