Sual: Peygamber efendimizin “aleyhisselam” dünyayı teşrifleri esnasında Kisra’nın sarayında neler oldu?

Cevap: Şevahidü’n-Nübüvve kitabında diyor ki;

Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” efendimizin doğduğu gece, İran kralı (Kisra’nın) sarayı sallandı ve 14 burcu yıkıldı. Farisin (mecusilerin) 1.000 seneden beri hiç sönmeden yanan ateşi söndü. Save gölünün suyu yere çekilip kurudu. Mecusilerin meşhur alimi Mübedan rüyasında, serkeş develerin önlerine kattığı atları öldürüp, Dicle nehrini geçtiklerini ve memleketlerine dağıldıklarını gördü. Kisra, sarayının sallanmasından ve burçlarının yıkılmasından çok korktu. Kimseye bildirmek istemedi. Fakat sabahleyin tahtına oturunca sabredemeyip bu hadiseyi vezirlerine ve ileri gelen adamlarına anlattı. O bunları anlatırken mecusilerin ateşinin söndüğünü bildiren bir mektup geldi. Kisra daha çok endişelendi. Sonra Mübedan gördüğü rüyayı anlattı. Kisra, Mübedan’a “bu hadiseler için ne denebilir?” diye sordu. O da “bunlar Araplar arasında meydana gelen bir hadiseye işarettir”, dedi. Sonra Kisra, Numan bin Münzir’e mektup yazıp, bu hadisenin izahını sorabileceği bir âlim göndermesini istedi. O da Abdülmesih Gassani’yi gönderdi. Kisra bu hadiseleri ona sordu. Abdülmesih Gassani dedi ki: Bu ilmi dayım Satih kahin bilir. O Şam’dadır, dedi. Kisra, git ondan bu hadiseleri sor dedi. Şam’a gidip Satih kahini buldu. O anda ölmek üzere idi. Selam verdi, cevap alamadı. Bir şiir okumaya başladı. Satih kahin şiiri işitince gözlerini açtı ve “ey Abdülmesih! Kisra, sarayının sallanması, burçlarının yıkılması, Mübedan’ın rüyası, Save gölünün kuruması sebebiyle, bunları sordurmak için seni bana gönderdi”, dedi. “Bunların hepsi ahir zaman Peygamberinin doğduğuna işarettir. O bu beldeleri alacaktır. Kisralardan, yıkılan burçlar sayısı kadar kimse İran’a padişahlık yapacaklar. Sonra devletleri yıkılacaktır”. Abdülmesih bu haberi Kisra’ya götürdü. Kisra “14 kişi padişahlık yaptıktan sonra bu devlet yıkılacak. Bu bir hayli iş ve uzun zaman alır”, dedi. Fakat bu kisralardan 10 kişinin padişahlığı 4 senede bitti. Diğer dördü Emir-ül müminin Osman “radıyallâhu anh” zamanına kadar saltanat sürdüler.

Bazı rivayetlerde şöyle bildirilmiştir: Kisra Dicle nehri kenarında büyük bir saray yaptırmıştı. Bu saray için hesap edilemeyecek kadar çok para harcamıştı. Bir sabah kalkıp bu sarayın 2’ye bölündüğünü, sular altında kaldığını gördü. Yanında kahinlerden, müneccimlerden ve sihirbazlardan 360 kimse bulunduruyordu. Bunlar arasında Araplardan Saib adında biri vardı ki kahinlikte maharetli ve meşhur idi. Verdiği hüküm ve haberlerde az hata ederdi. Kisra bunları toplayıp, köşkünün 2’ye yarılıp, harab olmasının sebebini araştırıp, bulmalarını emretti. Her biri bir tarafa gidip araştırmaya başladılar. Sihirbazların, kahinlerin ve müneccimlerin haber alma yolları kapandı.

Saib adındaki kahin karanlık bir gecede yüksek bir tepeye çıktı. Gökyüzüne ve yeryüzüne bakınırken, Hicaz tarafından bir şimşek çaktığını ve batıya kadar ulaştığını gördü. Sabahleyin, ayağını bastığı yer yeşermişti. Kendi kendine, eğer gördüğüm doğru ise, Hicazdan bir padişah çıkacak, her tarafa hakim olacak. Âlemde refah ve ucuzluk olacak kanaatine vardı. Bütün sihirbazlar, kahinler ve müneccimler bir yere toplanıp, birbirlerine hallerini anlattılar. Sonra bir Peygamber gönderilmiş veya gönderilecektir, diye ittifak ettiler. Kisranın mülkünü alacaktır. Ama bunu Kisra’ya söyleyemeyiz. Çünkü hepimizi öldürür, dediler. Sonra Kisra’nın yanına gittiler. Sarayın yıkılmasının sebebi, yapılma zamanının yanlış seçildiğindendir. Bir zaman belirtelim. O zamanda yapılsın dediler. Bir zaman tayin ettiler ve köşk o zamanda yapıldı. Kisra bütün devlet adamlarıyla birlikte o köşkte bir meclis kurdu. Bu sırada Dicle nehrinin suyu yükseldi. Köşkü su basıp yıktı. Kisra’yı boğulmak üzere iken sudan çıkardılar. Kisra, kahin ve müneccimlere kızıp çoğunu öldürttü. Diğerleri biz hata etmişiz. Köşkün yapılması için tekrar bir zaman seçelim dediler. Belirttikleri zaman içinde köşk yeniden yapıldı. Kisra korka korka gelip köşke çıktı. O çıkar-çıkmaz köşk ayağının altından kayıp yıkıldı. Kisra nehre düştü. Kisra’yı yarı ölü vaziyette nehirden çıkardılar.

Kisra o kahinleri toplayıp sizi öldürürüm diye tehdid etti. Bunun üzerine kahinler doğrusunu söyleyerek, bu alâmetler bir Peygamber geldiğini veya yakında geleceğini, senin saltanatına son vereceğini, mülkünü alacağını göstermektedir, dediler. Kisra bu sözleri işitince, Dicle kenarına bina yapmaktan vazgeçti. Oradaki yıkılan bina da tamamen harab oldu.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler