Sual: Habeşiştan meliki Necaşi nasıl müslüman oldu?

Cevap: Şevahidü’n-Nübüvve kitabında diyor ki;

Ashâb-ı kirâm “aleyhimürRıdvân” Habeşistan’a 2. defa hicret ettiklerinde 82 erkek ve 24 kadın idiler. Cafer bin Ebû Talib “radıyallâhu anh” ve Ümmü Seleme “radıyallâhu anha” da onlar arasında idiler.

Ümmü Seleme “radıyallâhu anha” şöyle anlatmıştır: Habeşistan’da ikâmetimiz sırasında rahatlıkla dinimizi açıkladık. Allahü teâlâya ibadet ile meşgul olduk. Hiç kimse bize mâni olmadı. Bizim rahat ve refah içinde olduğumuz Mekke’de duyulunca, Kureyşliler söz birliği ederek, Amr bin As’ı ve Abdullah bin Ebû Rebia’yı hediyelerle birlikte, Necaşi’ye ve patriklerine ve adamlarına gönderdiler. O 2 kişi Habeşistan’a gelip, hediyeleri dağıttılar. Sonra Necaşi’nin adamlarına dediler ki: Bir grup kimse babalarının ve dedelerinin dinini bırakarak Mekke’den buraya geldiler. Melikin dinine de girmediler. Onların babaları ve akrabaları bizi gönderdiler. Melik onları bizim yanımıza katıp, Mekke’ye göndersin dediler. Patrikler, bu durumu Melike kendiniz arz edin, biz de size yardımcı olalım dediler. Mekke’den gelen o 2 kişi patriklerin yanında durumu Melik Necaşi’ye söylediler. Bunu fırsat bilen patrikler, ey Melik! Bu 2 kişi onların hâlini iyi bilir. Onları bu kişilere teslim et dediler. Necaşi onlara kızıp, bu kimselerin sözleriyle iş yapmak doğru olmaz. Bize sığınanları çağıralım, işin hakikatini onlara soralım. Eğer bu 2 kişinin söylediği doğru ise, onları teslim edeyim. Şayet hadise bunların dediği gibi değilse, buraya sığınanlara daha çok alaka göstermemiz ve bunlara hiç dokundurmamamız icap eder, dedi. Sonra âlimlerinin toplanmasını emretti.

Âlimler Necaşi’nin etrafında toplandılar ve kitaplarını önlerine koydular. Sonra Ashâb-ı kiramdan Habeşistan’a hicret etmiş olanları çağırttı. Cafer bin Ebû Talib ve diğer Ashâb geldiler. Onlar gelince âlimler kalkıp, Cafer bin Ebû Talib’i “radıyallâhu anh” Necaşi’ye takdim ettiler. Necaşi de hürmet ve iltifat gösterdi. Necaşi durumu sordu. Cafer bin Ebû Talib şöyle dedi: Ey Melik! Biz cahiliye ehlinden, puta tapan, leş yiyen, kumar oynayan ve daha nice kötü işleri yapan bir kavimdik. Allahü teâlâ ihsan ederek, kavmimizden, nesebi, emaneti, diyaneti en iyi olan birini seçip, Peygamber olarak gönderdi. O bize Allahü teâlânın bir olduğunu bildirdi ve imana davet etti. Biz O yüce Allaha ibadet ederiz ve Ona şirk koşmayız. Biz namaz kılarız, doğruluktan ayrılmayız, sözümüzde dururuz. İyilik ederiz, akrabayı ziyaret ederiz. Biz o Peygambere iman ettik ve tabi olduk. Bu sebeple kavmimiz bize düşman oldu. Eskisi gibi şirk ve küfre dönmemiz için çok sıkıntı çektirdiler ve işkence yaptılar. Onların işkencesine dayanamayıp buraya sığındık. Burada düşmanlık yapamazlar.

Necaşi “rahmetullâhi aleyh” bunları dinledikten sonra Peygamberinize indirilen kitaptan biraz oku dedi. Cafer bin Ebû Talib “radıyallâhu anh” Meryem sûresinden bir miktar okudu. Necaşi dinlerken o kadar ağladı ki sakalı ıslandı. Yanında bulunan âlimler de ağladılar. Göz yaşları, önlerinde bulunan kitaplarını ıslattı. Sonra Necaşi şöyle dedi: Bu nur, Musa’ya “aleyhisselâm” gelen nur ile aynı yerden geliyor. Müslümanları geri götürmek için Mekke’den gelen 2 müşrike de, vallahi ben bunları size vermem dedi. Bunun üzerine o 2 kişi Necaşi’nin huzurundan çıktılar. Amr bin As, ben Muhammedin “sallallâhü aleyhi ve sellem” Ashâbına bir iş yapayım da perişan olsunlar, dedi. Abdullah bin Ebû Rebia, ey Amr, böyle bir şey yapma. Her ne kadar onlarla aramızda muhalefet varsa da, onlar da bizim akrabalarımızdır, dedi. Amr onu dinlemedi ve Necaşi’ye, Muhammedin Ashâbı İsa’ya “aleyhisselâm” köle diyorlar diye haber yolladı. Necaşi, Cafer bin Ebû Talib’i ve Habeşistan’a hicret etmiş olan diğer müslümanları tekrar yanına çağırdı. Siz İsa “aleyhisselâm” hakkında ne dersiniz diye sordu. Cafer bin Ebû Talib: İsa “aleyhisselâm” kelimetullah ve ruhullahtır. Allahü teâlâ böyle bildiriyor diye cevap verdi. Necaşi yemin ederek İsa “aleyhisselâm” da böyle söylemiştir. Bundan sonra bu memlekette emin olarak kalınız. Hiç kimse size dokunmasın dedi. Sonra patriklerine, Mekke’den gelen o 2 kişiye getirdikleri hediyeleri geri veriniz. Onların hediyelerine ihtiyacım yoktur, dedi. O 2 kişi reddedilmiş olarak dönüp gittiler. Orada bulunan Ashâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” huzur içinde ikâmet ettiler. [Habeş padişahlarının hepsine Necaşi denir. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” zamanındaki Necaşinin adı Eshame idi. Nasrani iken müslüman oldu. Cenaze namazını Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” Medine’de kıldırdı. Amr bin As “radıyallâhu anh” da hicretin 8. senesinde müslüman oldu.]

Habeşistan padişahı Necaşi’nin üsküflerinden 20 kişi Necaşiden izin alarak, Mekke’ye gittiler. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” Kâbede Makam-ı İbrahimde oturuyordu. İzin isteyip huzuruna geldiler. Onlardan Tapur adındaki üsküf, Allahü teâlânın resûlü olduğunu söyleyen zât siz misiniz dedi. Evet benim buyurunca, halkı neye davet ediyorsun diye sordu. Şeriki olmayan Allahü teâlâya iman etmeye çağırıyorum, buyurdu. Sonra onlara Kur’ân-ı Kerîm okudu. Hepsi ağlamaya başladılar. Göz yaşları sakallarını ıslattı. Tapur üsküf, ben Allahü teâlâya ve senin Onun resûlü olduğuna iman ettim, dedi. Diğer üsküfler de hemen o anda iman etmekle şereflendiler. Bunlar, Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” huzurundan ayrılınca, Ebû Cehil ve Ümeyye bin Halef, Kureyşten bir cemaat ile onlara dediler ki siz buraya din araştırmak için gönderildiniz. Bu kimsenin dini hakkında haber götürecektiniz. Sizin hiç aklınız yok mu. Onun huzurunda bir saat oturdunuz ve dininizi değiştirdiniz. Ne söylediyse tasdik ettiniz. O 2 seneden beri Peygamber olduğunu söyler. Bizden birkaç akılsız ve birkaç fakirden başka kimse inanmadı. Onların bu sözleri üzerine üsküfler, siz susun, biz kimsenin hakkını zayi etmeyiz. Biz apaçık bir hakka kavuştuk. O hak dinle aydınlandık. Cahillerin sözüyle bu hak dinden dönmeyiz, dediler. Sonra Kur’ân-ı Kerîmi ve İslamiyetin esaslarını öğrendiler ve memleketlerine döndüler.

Tavsiye Yazı –> Bir müslüman niçin günah işler?

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler