Sual: Hüsniyye isimli rafızi kitabında (Ehl-i sünnet Ehl-i beyte düşmandır. Çünkü, kurban bayramı günü, hatib minberde, İsmaili’ kurban etmeyi okurken, âlim, câhil, hepiniz feryadü figan ediyorsunuz, dövünüyorsunuz da, Muharremin 10. aşure günü, Hasan, Hüseyin’in şehit olduğu için dövünen şiîlere, rafızi diyorsunuz) diyor. Bu iddialar hakikati yansıtmakta mıdır?
Cevap: Kurban bayrâmını ve onun hutbesini, Resûlullah emrettiği için yapıyoruz. Hutbeyi sessiz dinlemek lâzımdır. Burada kimse bağırmaz ve dövünmez. İslamiyette, musibetler için bağırmak, dövünmek, matem tutmak, Allahü teâlânın kaza ve kaderine karşı gelmek demektir. Evet, sevdiği için ağlamak câizdir. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” kıymetli zevcesi Hadicet-ül Kübrâ “radıyallâhu anha” ve çok sevdiği ciğerparesi oğlu İbrahim vefât edince ve her zaman methettiği amcası Hamza’yı “radıyallâhu anh” Uhud gazasında şehit olmuş görünce, pekçok üzüldü, içi yandı. Ashâbının önünde çok ağladı. Fakat, hiç dövünmedi. Hiçbir zaman, matem tutmadı. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” zamanında, Muharremin onuncu gününe önem verilir, oruç tutulur, fazla ibâdet yapılırdı. Fakat, o gün ve başka gün, daha büyük acılar çektiği hâlde, matem tutulmazdı. Matem, hristiyanlıkta olur. Kâfirler yapar. Ehl-i sünnet, İsmail “aleyhisselâm” için de, Hasan, Hüseyin efendilerimiz için de, senede bir kere değil, her zaman üzülür, ağlar. Her Cuma hutbede Hasan, Hüseyin “radıyallâhu anhüma” okununca, Ehl-i sünnetin ciğerleri yanmakta, gözleri kan ağlamaktadır. Fakat, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” matem tutmayı yasak ettiği için, hiçbir zaman matem tutmazlar, taşkınlık yapmazlar.
Ehl-i sünnete, Ehl-i beytin düşmanıdır diyenlerin dili kurumalıdır. Ehl-i sünnet âlimlerinden, Ferideddin-i Attar “rahime-hullahü teâlâ”, (Tezkiretül-evliyâ) kitabında, İmâm-ı Cafer Sâdık’ı “radıyallahü teâlâ anh” şöyle anlatıyor:
İmâm-ı Cafer Sâdık , millet-i İslamın sultanı, nübüvvet senedinin burhanı idi. Her işi sâdık, her bilgide âlim idi. Evliyânın kalplerinin meyvası, Seyyid-i enbiyanın ciğerkuşesi idi. İmâm-ı Alinin “radıyallâhu anh” nakıdi, Resûl aleyhisselâmın varisi idi. Ârif-i âşık İmâm-ı Cafer Sâdık, Ehl-i beytten idi. Ehl-i beytin hepsi birdir. Birinin sözü, hepsinin sözü demektir. Onun yolu, 12 imâmın “radıyallâhu anhüm” yolu demektir. Benim dilim ve kalemim onu methedemez. Çünkü, her ilimde ve işaretlerde üstad idi. Bütün evliyânın reisi idi. Hepsi ona güvenmiştir. Başka din sahipleri de ona koşar. Ehl-i İslam, ona uyar idi. Zevk sahipleri, onun peşinde, âşıklar onun yolunda idi. Âbidlerin mukaddemi, zahidlerin mükerremi idi. Hakikatleri yazan odur. Kurân-ı Kerîmin sırlarını çözen odur. Ehl-i sünnet ve cemaat için, Ehl-i beyti “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” sevmezler diyen bazı kimseler var. Bu câhillere şaşarım. Çünkü, Ehl-i sünnet demek, Ehl-i beyt demektir. Ehl-i sünnet demek, Ehl-i beytin yolu demektir. O kimseler ne kadar yanlış hayale saplanmışlar? Muhammed aleyhisselâmı sevenler, onun evlatlarını sevmez mi? Hatta, Ehl-i sünnetin imamı, Muhammed bin İdris Şâfiî’nin, Ehl-i beyte olan aşırı sevgisi dillerde dolaştığı için, bu büyük imama şiî diyenler oldu. Bu yüzden kendisini hapsettiler. Bunun için, kendisi bir şiir yazmıştır ki bir beytinin mânâsı (Şiilik, Muhammed aleyhisselâmın evladını sevmek ise, bütün ins ve cin şahit olsun, ben şiiyim. Çünkü, Ehl-i beyt-i nebeviyi çok seviyorum).
Ehl-i beyti sevmek elbet çok iyidir. Fakat, Ehl-i beyti sevmek için, Ashâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” bir kısmına düşman olmak lâzımdır demek, çok fenâdır. Böyle söyleyenlerin Cehenneme gidecekleri, hadis-i şerifte bildirilmiştir.
(Ehl-i sünnet) demek, Ehl-i beyti ve Ashâb-ı kirâmın hepsini “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” seven, hepsinin izinde giden müslümanlar demektir. Çünkü, Ehl-i beytin ve Ashâb-ı kirâmın yolu, aynı bir yoldur ve Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” gösterdiği tek yoldur. Bazı kimseler, İslamiyeti içerden yıkmak için düşmanlar tarafından uydurulmuş, bozuk yolda gidiyor. Ashâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” çoğuna düşmanlık ediyorlar. Yurdumuzdaki müslümanları aldatabilmek için, biz Ehl-i beytin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” aşıklarıyız. Bizim yolumuz, Ehl-i beytin yoludur diyorlar. Böylece, kendi küfür ve zındıklıklarını, o din büyüklerine, Ehl-i sünnetin göz bebeklerine bulaştırıyorlar. Allahü teâlâ, bunları doğru yola getirsin! Bütün müslümanları, bu felaket yoluna sapmaktan muhafaza buyursun! Âmin.
Tavsiye Yazı –> Şia fırkası nasıl ortaya çıktı?