Sual: Hüsniye kitabında, (İmâm-ı Cafer Sâdık, Müt’a nikahını emrederdi. Çünkü, Allahü teâlâ “Kadınlardan istimta edince ücretlerini veriniz” âyet-i celilinde, müt’a nikahını mubah kılmıştır. “Müt’a nikahı demek, bir kadına, şu kadar mal karşılığı kendini şu kadar zaman bana teslim eder misin deyip, kadının da şahitsiz kabul etmesidir. Yani, muayyen gün için, para ile kadın kiralamaktır.” Müfessirler ve fıkıh âlimleri, bu ayetin, müt’a nikahı için olduğunu bildirmiştir. Bu ayeti nesh eden, başka bir âyet ve hadis yoktur. Bunu, Ömer halife iken, hiçbir âyet ve hadis söylemeden fitneye yol açar korkusu ile kendiliğinden yasak etti. Ömer bin Hasin diyor ki “Müt’a nikahı yapardık. Âyet ve hadis ile hiç yasak edilmedi”. Abdullah ibni Ömer diyor ki “Resûlullahın sünneti, babâmın sözü ile değiştirilemez”. Her şey aslında mubahtır. Yasak olmaları için âyet ve hadis lâzımdır) diyor. İslamiyette Müta nikahı var mıdır?
Cevap: Bütün tefsirler ve fıkıh kitapları diyor ki Nisa sûresi, 24. âyetinin (İstimta ettiğiniz kadınların ücretini veriniz) meâl-i alisi, müt’a nikahı için değildir. Nikahtaki mehr parasını vermek içindir. Mesela (Beydavi tefsiri) ve bunun haşiyesi (Şeyhzade tefsiri) 2. cilt, 26. sayfada, yukarıdaki ayetin tefsirinde buyuruyor ki (Bu âyet-i kerime, sahih olan nikahı bildirmektedir. Müt’a nikahının mubah olmasını göstermiyor. Mehr parasını emrediyor. Müt’a nikahı, önce mubah olmuştu. Sonra yasak edildi. İslamiyette belli bir zaman için nikah yapmak yoktur).
Büyük âlim Burhaneddin-i Mergınani’nin “rahime-hullahü teâlâ” (Hidaye) kitabının şerhi olan (İnaye) kitabı 231. sayfasında, Mevlânâ Ekmelüddin [Muhammed bin Mahmud Baberti] buyuruyor ki:
Müt’a nikahı batıldır. Evet Abdullah ibni Abbas’ın bildirdiği gibi, müt’a nikahı mubah idi. Fakat, hadis-i şerif ile bunun yasak edildiğini, Ashâb-ı kirâm söz birliği ile bildirmektedir. Değiştiren hadis-i şerifleri de haber vermişlerdir. Mesela, Muhammed ibni Hanefi’ye dedi ki (Babam İmâm-ı Ali “radıyallâhu anhüma” buyurdu ki [hicretin 7. yılı] Hayber kalesi alındığı gün, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” müt’a nikahını men’etti. İmâm-ı Ali böyle buyurunca, Ehl-i beytin gözbebeği olan İmâm-ı Cafer Sâdık, müt’a nikahını hiç emreder mi? Elbette etmez. Zaten (Hüsniye) kitabını yazan Murteza adındaki yahudi dönmesi, yalanlarına, iftirâlarına herkesi inandırmak için, âyet-i kerimelere yanlış mânâ vermekten, hadis-i şerifleri inkâr etmekten çekinmediği gibi, Ehl-i beytin yolu böyledir demeyi de adet edinmiştir. Hadis diye uydurduğu sözlere, Ehl-i beyt böyle emrederdi demektedir. Böylece, cahilleri kandırmakta ise de, dinini bilen, bu yalanlara aldanmaz. Âlimlerimiz, bu yalanlara, ayetle, hadis ile cevap vererek, Ehl-i beytin yolunda gidenlerin, Ehl-i beyti hakiki sevenlerin, Ehl-i sünnet olduğunu ispat etmişlerdir.
Rebi bin Meysere “radıyallâhu anh” buyuruyor ki Hayber’i feth ettiğimiz gün, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, müt’a nikahını, 3 gün helal etti. Ben, amcam ile bir kadının kapısına geldik. İkimizde de ince palto vardı. Amcâmin bürdesi daha güzel idi. Gayrimüslim (ehl-i kitap) bir kadın kapıya çıktı. Benim paltoma ve gençliğime baktı. Bunun paltosu, onun paltosuna benzemiyor. Fakat, gençliği de, onun gençliğine benzemiyor, diyerek, gençliği paltoya tercih etti ve beni içeri aldı. O gece orada kaldım. Sabah olunca, Resûlullahın adâmının, sokaklarda (Ey müslümanlar! Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” müt’a nikahını yasak etti) diye bağırdığını duydum. Hepimiz müt’a nikahından vazgeçtik.
Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, hayatta iken, müt’a nikahını yasak ettiğini, Ashâb-ı kirâm, söz birliği ile bildirmektedir. İcmâ, yani söz birliği, ayeti ve hadisi değiştirmez, ayetin ve hadisin değiştirildiğini haber verir.
Sual: Söz birliği nasıl olur? Abdullah ibni Abbas müt’a nikahının helal olduğunu söylerdi?
Cevap: Yasak edildiğini, sonradan, o da söylemişti. Nitekim, Cabir bin Zeyd diyor ki İbni Abbas “radıyallâhu anhüm” ölmeden önce, müt’a nikahının yasak edildiğini söyledi. Böylece, icmâ hâsıl oldu.
Mâlikî mezhebinde müt’a nikahının câiz olduğunu söylüyorlar. Buna şaşılır. Çünkü, İmâm-ı Mâlik bin Enes (Muvatta) ismindeki kitabında [ilk yazılan hadis kitabıdır] Ali ibni Ebû Talib’in bildirdiği hadis-i şerifi yazmaktadır. Hazret-i Ali “radıyallâhu anh” buyurdu ki (Hayber kalesini aldığımız gün Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” ehli merkeb eti yemesini ve müt’a nikahı ile kadın almasını yasak etti). (İnaye) kitabının yazısı burada tamam oldu.
(Müt’a nikahı) nın 4 mezhepte de batıl olduğu, Mîzanü’l-Kübrâ’da da yazılıdır.
Arabî ve türkçe kitapların hepsinde, mesela Elmalılı Hamdi efendi “rahime-hullahü teâlâ” tefsiri 1328. sayfasında diyor ki Bakara sûresi, 29. âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ yeryüzündeki her şeyi sizin için yarattı) buyuruldu. Yani, yiyecek, içecek ve giyecek maddelerin hepsi helal olup ancak âyet-i kerime veya hadis-i şerif ile istisna edilenler haram olur. İnsanların nefslerine ve ırzlarına dokunmanın haram olduğunu bu âyet-i kerime göstermektedir. Ancak, istisna edilenler haramlıktan kurtulup helal olur ki bu da, sahih nikah ile almaktır. Görülüyor ki müt’a nikahının helal olduğunu ispat için delil gösterdikleri (her şey aslında mubahtır. Yasak olmaları için âyet veya hadis lâzımdır) sözünün nikah ile ilişiği yoktur. İlme, dine uymayan bir ispattır. Halife Ömer’in “radıyallâhu anh”, müt’a nikahının yasak olduğunu söylerken, hadis ile ispata lüzum görmemesi ve hiç kimse tarafından itiraz olunmaması da, bunun önceden yasak edilmiş olduğunu herkesin bildiğini göstermektedir.
Tavsiye Yazı –> Delail-i şerfi okumak caiz midir?