Sual: Kitaplarda fitne çıkarmanın kötü bir iş olduğu yazıyor. Peki fitne tam olarak nedir ve nasıl çıkar misal verebilir misiniz?

Cevap: Hadika kitabında, fitneyi anlatırken diyor ki “Fitne, müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları hükümete karşı isyana kışkırtmak demektir. Zalim olan hükümete de itaat etmek vâcibdir.”

Berika’da, 91. sayfada diyor ki “Başınızdaki Âmir, bir habeş hizmetçi gibi zelil, âdi, aşağı kimse olsa da, İslamiyete uygun emirlerine itaat vâcibdir. İslamiyete uymayan emirlerine de, fitneye, fesada sebep olmamak için karşı gelmemeli, isyan etmemelidir”.

İmam-ı Rabbani hazretleri 3. cild 105. mektubunda buyuruyor ki; “Sahih olan hadis-i şeriflerde, Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki “Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana 100 şehit sevâbı vardır!”. Bu işin büyüklüğünü, bu hadis-i şeriften anlamalıdır. Fakat, bu işi yaparken, gözetilecek mühim bir incelik vardır. Yani, bir sünneti meydana çıkarayım derken, fitne uyanmasına sebep olmamalı, bir iyilik, çeşitli kötülüklere, zararlara yol açmamalıdır. Çünkü, ahir zamandayız. Müslümanlığın zayıf, garib olduğu bir asırdayız.”

Din adamlarının insanlara yapamayacakları fetvaları bildirmeleri de fitneye sebep olur. Köylüye ve ihtiyara, tecvidsiz namaz kılınmaz demek böyledir. Çünkü, bunlar artık öğrenemez ve namazı büsbütün bırakır. Halbuki tecvidsiz namazın câiz olduğuna, fetva verenler vardır. Bu fetva zayıf ise de, hiç kılmamaktan iyidir. Haraç olunca başka mezhebi taklit câiz olduğunu düşünerek, câhillere, acizlere zorluk çıkarmamalıdır. Bu hususta Şerhu’l-mafüvat’da izahat vardır. Kabirleri, türbeleri ziyaret etmelerine, Evliyâya adak yapmalarına ve türbelere giderek bereket istemelerine mâni olmamalıdır. Öldükten sonra da, kerâmet sâhibi olduklarını inkâr etmemelidir. Çünkü, câiz olduğunu bildiren fetvalar vardır. [Berika kitabının 270. sayfada diyor ki “Allahü teâlâya duâ ederken, Peygamberleri ve Sâlihleri vesile etmek ve vesile olmalarını onlardan istemek câizdir. Çünkü mucize ve kerâmet, ölüm ile bitmez. Ölünce kerâmetin yok olmayacağını Remli de bildirdi. Velînin, diri iken, kılıfında olan kılınç gibi olduğunu, ölünce kılıftan çıkacağını, tasarrufunun daha kuvvetli olacağını Echüri bildirmektedir”.] Fitneye sebep olacak nasihati yapmamalıdır. Gücü, kuvveti, salahiyeti olan nasihat etmez ise, (Müdahene) olur, haram olur. Gücü yettiği hâlde, fitne çıkarmamak için nasihat etmezse, (Müdara) denir, câiz olur. Hatta müstehab olur. Güç kullanmak, hükümet adamlarının vazifesidir. Alay edenlere, zarar yapacaklara nasihat verilmez. Nasihat, birinin yüzüne karşı olmamalı, umumî olarak, ortadan söylemelidir. Hiç kimse ile münakaşa etmemelidir. Resûlullaha biri geldi. Onu uzaktan görünce, “Kabilesinin en kötüsüdür” buyurdu. Odaya girince, gülerek karşılayıp, iltifat etti. Gidince, hazret-i Âişe “radıyallâhu anha”, sebebini sordu. “İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kimsedir” buyurdu. O, müslümanların başında bulunan bir münâfık idi. Müslümanları onun şerrinden korumak için müdara buyurdu. Fıskı fuhşu, zulmü açık, yani herkes arasında yayılmış olanı başkalarına söylemek (Gıybet) olmayacağı ve şerrinden korunmak için müdara câiz olduğu buradan anlaşılmaktadır. Abdürrauf-i Münavi’nin “rahmetullahi teâlâ aleyh” Künuzü’d-dekaik kitabındaki hadis-i şerifte, “İnsanlara müdara için gönderildim” buyuruldu. Dini ve dünyayı korumak için dünyalık vermeye (Müdara) denir. Dünyalık ele geçirmek için dini vermeye (Müdahene) denir. Tatlı dil ile iyilik ve hatta yalan söyleyerek gönül almak, dünyalık vermek olur. Müslümanların, [gizli yaptıkları] büyük günahlarını görünce, örtmek lâzımdır. Başkalarına söylerse, (Kazf) olur. Zan ile iftirâ ile söylemek ise, daha büyük günahtır).]

Tavsiye Yazı –> İslam alemi nasıl düzelir?

Tavsiye Yazı –> Örnek müslüman nasıl olur?

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler