Sual: Kaç türlü zikir vardır?
Cevap: Mazhar-i Can-ı Canan “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”, Makamat-i Mazhariye’deki 11. mektubunda buyuruyor ki (3 türlü zikir vardır:
1) Kalp karışmadan, yalnız dil ile söylemektir. Bunun faydası yoktur.
2) Ağızla söylemeyip, yalnız kalp ile yapılan zikirdir. Zikrin nasıl yapılacağı (Mektûbât-ı Masumiyye) c.2, sh.113 de yazılıdır. Buna, tasavvufta (Zikir-i hafi) denir. Bu da, yalnız Zât-ı ilâhiyyeyi zikirdir. Yahut, sıfatlarını düşünerek yapılır. Nimetleri de düşünülürse, buna (Tefekkür) denir.
3) Kalp ile ve dil ile birlikte zikirdir. Dil ile kendi işitecek kadar söylenirse, İslamiyette (Zikir-i hafi) denir. Âyet-i kerimede emrolunan, bu zikir-i hafidir. Başkası da işitirse (Zikir-i cehri) denir. Âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler, zikir-i hafinin zikir-i cehriden efdal olduğunu gösteriyor. Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem”, Hazret-i Ali’ye öğrettiği zikir-i cehri, kendi işitecek kadar olan zikirdir ki hakikatte, zikir-i hafi demektir. Zikirden önce kapıyı kapattırması da, böyle olduğunu gösteriyor). (Tefsir-i azizi) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, Dehr sûresini açıklarken diyor ki (Zikretmek, Allahtan başka şeylerin sevgisini, onlara düşkün olmayı kalpten çıkarmak içindir. Kalbin mahluklara bağlılığını yok etmek için en iyi ilacın zikir olduğu tecrübelerle anlaşılmıştır. Hadis-i şerifte, “Zikir ederek, kalplerinin yükünü hafifletenlerin yolunda olunuz!” buyuruldu. Bunun için, (Allaha, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, kalbin mahluklara olan bağlantılarını kesmek, onu dünya zevklerine düşkün olmaktan kurtarmak lâzımdır. Kalbi kurtarmak için de, zikirden daha faydalı bir ilaç yoktur) demişlerdir). [Tasavvuf ehlinde meşhur olan simâ’ ve raks 2 nev’dir: Birincisi, kalbin ve nefsin fânî olmasından sonra, Cemâl veya celâl sıfatlarının tecellîsinde hâsıl olur ki bunda aklın ve nefsin müdahalesi yoktur. Celâleddîn-i Rumi’nin ve Sünbül Sinan Efendi’nin zikir, simâ’ ve raksları böyle idi. Şâh-ı Nakşbend “rahmetullâhi aleyh” (Biz, bunu inkâr etmeyiz) buyurdu. İkincisi, bazı câhil ve gâfil tarîkatçıların, noksan akıllarına ve azgın nefslerine uyarak, bağırmaları ve zıplamalarıdır. (Biz, bunları yapmayız) buyurdu.
Tavsiye Yazı –> İmam-ı Rabbani hazretlerinin 2. cild 46. mektubu