Sual: Mektubat-ı Rabbani’nin şerhi var mıdır?
Cevap: Mektubat’ın bazı yerleri anlaşılır, bazı yerleri anlaşılmaz. Bunlar İmam-ı Rabbani hazretlerinin hocasına veya emsallerine yazdığı tasavvufun hakikatlerine ait mektuplardır. “Tatmayan bilmez” sözü meşhurdur. Bu sebeple anlaşılmayan yerleri şerh etmek kolay değildir. Meşayih-i Müceddiyeden Muhammed Said-i Kureyşi’nin halifesi Züvvar Hüseyin (v. 1981) Farsça Mektubat’ı 1392/1972 senesinde Karaşi’de tab ettirdi. Bunların kenarında lazım gelen bazı şerh ve talikatlar mevcuttur. Arthur Buehler, Mektubat’ın tahlili fihristini yapmış ve 2001 senesinde basılmıştır.
Mektubat, fıkıh kitapları gibi değildir. Tercümesinin düzgün olması lazımdır. Tercüme edenin o kitapla haşır neşir, onun gönül dünyasına dahil biri olması lazımdır. Bu sebeple Müstekimzade Süleyman Efendi’nin tercümesi pek kıymetlidir. Ama lisanı eski kaldığı için bugün istifadesi zordur. Abdülhakim Arvasi’nin talebesi Hilmi Işık Efendi birinci cildin tamamını, iki cildin bazısını tercüme ve şerh edip 1968’de neşretmiştir. Hilmi Efendi’nin talebesi Süleyman Kuku da Mektubat-ı Masumiyye’yi tercüme edip tab ettirmiştir. Mektubat-ı Rabbani’de geçen bazı meseleler Mektubat-ı Ma’sumiyye’de daha tafsilatlı anlatılmaktadır. Mektubat, Nakşibendiler için değil, bütün tasavvuf erbabına, hatta bütün Müslümanlara hitap eden orijinal bir eserdir. Türkiye’de Nakşibendi olduğunu söyleyenlerin çoğunun Mektubat’tan çok fazla haberi yoktur. Son asırda Abdülhakim Arvasi hazretleri ve talebesi Hilmi Işık Efendi sayesinde rağbet kazanmıştır. Abdülhakim Efendi, Mektubat’ı okur, talebesine de okumalarını tavsiye ederdi. “İslamiyette bunun ayarında kitap yazılmamıştır” derdi.