Sual: Nakşibendi yolunun hususiyetleri kısaca nelerdir?
Cevap: Nakşibendi yüksek yolu, kalbe ve mebde-i feyyâz olan Allahu tealaya tam teveccühten (bütün varlığı ile yönelmekten), nafile ibadetlerde ve me’lüfâtta (yemede, içmede, yatmada, giyinmede, insanlarla görüşmede) orta yolu korumaktan, vakitlerini zikir ve vird (günlük vazifeler, salavat, istiğfar, tesbih) ile değerlendirmekten ibarettir. Bu yolda tevbeden rıza makamına kadar olan sülûk mertebeleri kısaca ve topluca olur. Bu yolun neticesi, Allahu tealanın zatı ile huzura kavuşmaktır. Ruhun muhabbet cezbesi, zevk, şevk, kalbin cem’iyyeti (vesvese, kuruntu gibi şeylerden ve dünya düşüncesinden kurtulması) ve meşhûdunda istiğrakı (tamamen rabbine dalması) “Rahmân’ın cezbelerinden bir cezbe, insanların ve cinlerin bütün ameline eşittir” ve “İhsan, senin Rabbine onu görür gibi ibadet etmendir” hadis-i şerifleri mucibincedir. Kimi kalb cezbelerinin ağır basmasıyla kendinde olmaz, kimine tevhid sırları münkeşif olur. Bu azizlerin tasarrufları, kalpleri zikre yerleştirmek, kalpleri dünyadan soğutup Rabbi ile sukunete ve itminana kavuşturmak, bulunduğu halden yüksek halleri verip, bir makamdan başka makama çıkarmak ve himmetini kullanarak müşkilleri çözmek… gibi zuhur eder.
Harikulade (olağan dışı) şeyler, şiddetli mücahedelerle mümkündür. Çeşitli riyazetler çekmeden eşyaya tesir ve tasarruf pek nadirdir. Fakat hiçbir keramet daimi zikrin, Allahu tealaya tam teveccühün, güzel ahlak edinmenin ve Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine uyma derecelerine erişemez. Elhamdülillah bu yolda olan hakiki saliklere bunlar elvermektedir. Nitekim tarikatın reisi Şah*ı Nakşibend Muhammed Behaeddin Buhari (kuddise sirruh) “Bizim yolumuzda mahrumluk yoktur” ve ” Bu büyüklerle bulunanlar şakî (kafir veya fasık) olmaz” buyurmuştur.