Namazda alnı ve burnu yere koymaya secde denir. Secde, Allahü teâlâya karşı kulluğu arz etmenin, tevâzu ve saygının son derecesidir. İnsanın küçüklüğünü ve muhtâc bir varlık olduğunu göstermesidir.
Secde, Allahü teâlâya ibâdet için yapılır. Âdem aleyhisselâma rûh verilip canlanınca, Allahü teâlânın emri üzerine melekler ona secde etmişlerdir. Rivâyete göre bu secde eğilmek sûretiyle yapılmıştır. Meleklerin Âdem aleyhisselâma karşı olan bu secdesi, namazda Allahü teâlânın emriyle Kâbeye yönelip secde etmek gibidir. İblîs, Âdem aleyhisselâma karşı secde etmemiş, üstünlük iddiâsında bulunduğu için, ilâhî huzûrdan kovulmuştur. Âdem aleyhisselâmdan, İbrâhim aleyhisselâma kadar selâmlaşma, insanların birbirlerine secde etmesiyle, eğilmesiyle oldu. Daha sonraları boyuna sarılmakla ve Muhammed aleyhisselâm zamânında da el ile müsâfeha sünnet olmuştur.
Secde, İslâmiyette namazın farzlarından biridir. Namazda, secde, rükûdan sonra alın ve burun, iki el, dizler ve ayak parmakları yere konarak yapılır. Namazın her rekâtı için iki secde vardır. Namazın farzlarından birisinin geciktirilmesi, vâciblerinden birisinin unutulması veya geciktirilmesi hâlinde namaz sonunda fazladan iki secde yapılır. Buna secde-i sehv adı verilir. Kur’ân-ı kerîmdeki secde âyetlerinin okunması veya işitilmesi hâlinde tilâvet secdesi yapmak vâcibdir.
Kur’ân-ı kerîmde 14 yerde secde âyeti vardır. Bunlardan birini okuyanın veya işitenin, mânâsını anlamasa da bir secde yapması vâcibdir. Tilâvet secdesi yapmak için abdestli olarak kıbleye karşı ayakta durup, niyet edilir ve elleri kulaklara kaldırmadan “Allahü ekber” diyerek secdeye yatılır. Üç kere secde tesbihi, yâni “Sübhâne rabbiyel a’lâ” denir. Sonra “Allahü ekber” deyip ayağa kalkılır. Böylece secde-i tilâvet tamamlanır. Dağlardan, çöllerden ve başka yerlerden aksedip, yansıyıp geri gelen sadâyı sesi işitenlerin ve kuştan işitenlerin secde etmesi lâzım değildir. Sesin insan sesi olması şarttır.
Hüzünden, sıkıntıdan kurtulmak için Allahü teâlâya kalpten yalvararak 14 secde âyetini, ezberden, ayakta okuyup, herbirinden sonra, hemen yatıp secde edilirse, Allahü teâlânın o kimseyi o dert ve belâdan koruyacağı bildirilmiştir. Son secdeden kalkınca ayakta eller uzatılır. Kendinin ve bütün Müslümanların belâlardan sıkıntılardan kurtulmaları korunmaları için duâ edilir.
Özrü olup, namazda secde için eğilemeyen kimseler, yerden yirmi beş santimetreden daha yüksek bir şey üzerine secde etmezler. Secde için rükûdan daha fazla eğilmek lâzımdır. Secde yalnız Allah için yapılır. Kâbeye karşı yapılır. Kâbe için yapılmaz.
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bir gün bir yere gidiyordu. Bir köylü rast gelip; “Mûcize gösterirsen îmân ederim!” dedi. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Karşıki ağaca git de ki: Allah’ın peygamberi seni çağırıyor.” Köylü böyle söyleyince, ağaç yerinden ayrılıp, Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) önüne geldi. Köylü bu hâli görünce hemen Müslüman oldu; “Yâ Resûlallah! İzin verirsen sana secde edeceğim!” dedi. Peygamber efendimiz; “Allahü teâlâdan başkasına secde edilmez.” buyurdu.
Bir nîmete ulaşılması veya bir musîbetin kalkması gibi sebeplerle yapılan secdeye de şükür secdesi denir. Şükür secdesi, tilâvet secdesi gibidir. Allahü teâlâ için şükür secdesi yapmak müstehaptır. Secdede önce “elhamdülillah” sonra secde tesbihi (sübhâne rabbiyel a’lâ) denir.
1 Yorum