Sual: Vehhabilerin Fethü’l-mecid kitabının 239. sayfasından başlayarak diyor ki: “Hadis-i şerifte, insanların en kötüsü, kıyamet kopacağı zaman diri olanlardır ve kabirleri mescid yapanlardır buyuruldu. İslamiyetten önce, mezarlar mescid yapılmıştı. Bu ümmetin sonra gelenleri, cahiliye ehlinden de ileri gitmiş. Sıkıştıkları zaman, Allah’ı unutuyorlar. Ölüleri ilah yapıyorlar. Ölülerin, kendilerinden istenilenleri yapacaklarına inanıyorlar. Abdülkâdir-i Geylânî duâ edenleri işitir ve yardım eder diyorlar. Onun gaybı bildiğini sanıyorlar. Halbuki o ölmüştür. Böyle söyleyenler kâfirdir. Kur’an’ı inkâr etmiş oluyorlar. İbni Kayyım, mezarların üzerindeki kubbeleri yıkmak vâcibdir dedi. İmâm-ı Nevevî, her ne niyet ile olursa olsun, kabir üzerine türbe yapmak haramdır dedi. Mezarlıklar pis olduğu için, orada namaz kılınması yasak edildi diyenler yanılmaktadır. Çünkü, Peygamberlerin mezarları pis olmaz. İbni Hacer-i Hiytemi (Kebair) kitabında, mezar üzerine kubbe yapmak büyük günahtır. İslam hükümet adamlarının bu kubbeleri yıkmaları lâzımdır. Önce İmâm-ı Şâfiî’nin türbesini yıkmalıdır, dedi”.
Vehhabi kitabında yazan bu sözler doğru mudur?
Cevap: Burada da müslümanlara iftirâ etmektedir. Müslümanlar, her gün 5 kere, Allahü teâlâya ibâdet ediyor. Ona yalvarıyorlar. Böyle olan bir kimse için, Allah’ı unutuyor demek, açık bir yalancılıktır. Müslümanlar ölüye tapınmaz. Allahü teâlânın sevdiği kullarının, hatta her ölünün, mezarda işittiğini, hadis-i şerifler bildirdiği için, Onun mezarına gidip, Onun sebebi ile Allahü teâlâya duâ ediyorlar. Meyyitten vesile olmasını, şefaat etmesini istiyorlar. Ölü her dilediğini yapamaz. Diri de, her dilediğini yapamaz. Fakat, Allahü teâlâ, sevdiği kullarının ve en önce Peygamberlerin dualarını kabul buyuracağını söz vermiştir. Müslümanlar, Peygamberlerden “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve Evliyâdan “rahime-hümullahü teâlâ” bir şey yapmalarını istemez. Allahü teâlânın bir şeyi vermesi için duâ etmelerini ister. Evliyâ, kabir başına gelenin dilediğini işitir. Bunu vermesi için, Allahü teâlâya duâ eder. Allahü teâlâ da, duâsını kabul eder.
İbni Hacer-i Hiytemi’nin “rahime-hullahü teâlâ” Zevacir kitabının 121. sayfasından tercüme yaparak, vehhâbî kitabının yalanlarını ortaya koyalım: İbni Hacer, hadis-i şerifleri yazdıktan sonra buyuruyor ki: Şâfiî âlimlerinden birkaçı, yukarıdaki hadis-i şeriflerden alarak, 6 şeyin büyük günah olduklarını bildirmişlerdir. Bunlardan biri, kabirleri mescid yapmaktır. Çünkü, hadis-i şerifte, “Peygamberlerin kabirlerini mescid yapmayınız!” buyuruldu. Kabirleri mescid yapanlara lanet edildi ve sâlihlerin kabirlerini mescid yapanların, kıyamet günü, insanların en kötüleri olacakları bildirildi. Mezarı mescid yapmak demek, ona karşı namaz kılmak demektir. Bunun içindir ki Şâfiî âlimlerimiz Peygamberlerin ve Evliyânın mezarlarına karşı, onlara saygı olarak namaz kılmak haram olur dediler. Haram olması için, iki şart lâzımdır. Biri, kabirdekinin sayılı, büyük bilinen kimse olması, ikincisi, namazın ona karşı olmasını niyet etmektir. Mezara kandil yakmak da, ölüye saygı için olunca, haram olur. Mezar etrafında dönmek de böyledir. Bunlar saygı için değil ise, mekruh olacağı anlaşılmaktadır. Kabre secde ederek saygı göstermek, ona tapınmak olur. Bu ise büyük günah, hatta küfürdür. Hanbeli âlimlerinden bâzıları, kabir yanında saygı namazı kılmak büyük günahtır ve küfre sebep olur. Böyle yapılan türbeleri yıkmalıdır dedi.
İbni Hacer-i Mekki Hiytemi’nin “rahime-hullahü teâlâ” Fetava-i Kübrâ Fıkhiyye’sinin Mısır baskısı, cenaze kısmında diyor ki “Her meyyitin gömüldüğü umumî kabristanda, mezar üstüne türbe yapılmaz. Bunları yıkmalıdır. Umumî olmayan mezarlıktaki türbelerin yanına meyyit gömmek için türbeleri yıkmak câiz değildir.” 17. sayfasında diyor ki “Umumî olan kabristana türbe yapmak haramdır. Yapılmış olanı yıkmalıdır. Vakıf olan kabristanda ve sâhibinden izin almadan, bunun kabristanına bina yapmak da haramdır. Kendi mülkünde veya başkasının izini ile onun mülkünde türbe yapmak mekruhtur”. 25. sayfasında diyor ki “Umumî kabristanda türbe yapmak, çok yer kaplayarak, başkalarının ölülerini gömmelerine mâni olduğu için haramdır. Umumî kabristandaki türbeleri yıkmalıdır. Şâfiî âlimlerinden çoğu “rahime-humullahü teâlâ” bunun için, İmâm-ı Şâfiî’nin “rahime-hullahü teâlâ” türbesinin yıkılmasına fetva vermiştir. Çünkü, bu türbe umumî kabristandadır”. Görülüyor ki ibni Hacer-i Mekki “rahmetullâhi aleyh” her türbe haramdır ve yıkılmalıdır dememiştir.
Evliyânın kabirleri üzerine türbe yapmanın câiz olduğu Camiu’l-fetava’da, Keşfü’n-nur’da ve Usûl-i Erbea’da açık yazılıdır.
Zevacir kitabı, 209. sayfasında, gösteriş için yüksek ev yapmanın da büyük günah olduğunu bildirmektedir. Bu hadis-i şeriflere uyarak, türbeleri yıkmayıp, Riyad’da, Taif’te ve Cidde’de yaptırdıkları sefahet ve fuhuş evlerini yıkmaları vâcibdir. 248. sayfasında, “Kabirleri ziyaret ediniz! Bu ziyaretler, sizlere ahiret gününü hatırlatır” hadis-i şerifini yazıyor ve Resûlullahın “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” mübarek annesinin kabrini ziyaret buyurduğunu bildiriyor. Fakat bu hadis-i şerif kabirdekine istigase etmeyi, ondan bir şey istemeyi göstermez diyerek Peygamberimizin “sallallâhü aleyhi ve sellem” ve Evliyânın türbelerini ziyaret etmeyi kâfirlerin mezarlara tapınmalarına benzetmeye kalkışıyor.
Sual: Kabristana türbe yapmak niçin caiz değildir?
Cevap: Fetava-i Feyziyye’de diyor ki “3 türlü vakıf vardır: Yalnız fakirler için olur. Önce zenginler, sonra fakirler için olur. Hem zenginler, hem de fakirler için olur. Mektepler, hanlar, hastahaneler, kabristanlar, camiler ve çeşmeler hem fakirler, hem de zenginler için vakıf edilmişlerdir”. Vakıf mezarlıklara türbe yapmanın câiz olmaması, fakirlerin yerlerini işgal etmemek içindir. Türbe yapmak haram olduğu için denilemez.
Tavsiye Yazı —> Evliyanın en üstünleri kimlerdir?