Sual: Vehhabilerin inancına göre “Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve orada hizmet ve ibâdet edenlere kandil yakmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, câiz değil imiş!… Haremeyn ahalisi şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapınıyor imiş. Ehl-i sünnet olan ve Şiî olan müslümanlar bunun için müşrik oluyormuş. Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helal imiş. Kestikleri leş olurmuş.”
Bu ithamlara ne cevap vermek gerekir? Türbe yapmak ve türbeleri ziyaret etmek mahzurlu mudur?
Cevap: Türbe, oda demektir. Türbe yasak olsaydı, Ashâb-ı kirâm “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”, Resûlullah efendimizi ve hazret-i Ebû Bekr’i ve hazret-i Ömer’i oda içine defnetmezlerdi. Türbe, ölüye tapınmak için yapılmaz. Ona sevgi ve saygı göstermek ve okumaya, duâ etmeye gelenleri yağmurdan, güneşten korumak için yapılmaktadır. Mecmaul-enhür, 2. cildin 552. sayfasında diyor ki (Muhammed bin Hanefi’ye, Abdullah bin Abbas’ı defnedince, kabri üzerine çadır kurdu. Ziyaretciler, 3 gün bu çadırda okudular). Ashâb-ı kirâmın yolunda olan, türbe yıkmaz, türbe yapar.
Keşfü’n-nur’da diyor ki (Âlimlerin, Velilerin kabirleri üzerine türbe yapmak, onları câhillerin hakaretlerinden korumak içindir. Camiul-fetava’da ve Tenvir’de, kabir üzerine kubbe yapmak mekruh değildir diyor. Câhillerin Evliyâyı yaratıcı sanmalarından korktuğumuz için, türbeleri yıkıyoruz sözü küfürdür. Firavun da böyle söylemişti. Fesad çıkarıyor diyerek, Mûsâ aleyhisselâmı öldürmeye kalkmıştı. Allahü teâlâ Evliyâsını seviyor. Onların istediklerini yaratıyor. Onlar ise, Allahü teâlâya ve Evliyâ ve bütün müslümanlara sui zannediyorlar. Müslümanlara sui zannetmek haramdır. Velî, diri iken de, ölü iken de bir şey yaratmaz. Allahü teâlânın yaratmasına sebep olur. Evliyânın ruhları, kabirdeki bedenleri ile alakalıdır. Künuz’da yazılı, Deylemi’nin bildirdiği hadis-i şerifte, “Öldükten sonra da, hayatta olduğum gibi bilirim”, anlarım buyuruldu). Diri veya ölü olan bir Veliden feyiz almak, faydalanmak için, onu sevmek ve hürmet etmek lâzımdır. Câhil halk, ölüyü toprak altında, hareketsiz görünce, onu kendinden aşağı sanır. Türbeyi, Sandukayı da herkesin saygı ile ziyaret ettiğini görünce, o da saygılı olur. Yani türbe ölü için değil, dirilerin, saygılı olup Veliden istifade edebilmeleri için yapılmaktadır. Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki kabir üzerine, süs için, övünmek için türbe yapmak haramdır. Unutulmamak için olursa mekruhtur. Meyyiti hırsızdan, hayvandan korumak için ise, mekruh olmaz. Önceden yapılmış türbeye defnetmek câizdir. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” oğlu İbrahim’in kabrini bir karış yüksek yaptı ve sıvattı. Bir gün İbrahim’in kabri yanından geçerken, bir yerini açılmış görünce, burasını kapattığı Hülâsa’da yazılıdır. İslam âlimlerinin hiçbiri, türbeleri puta benzetmemiş, en aşırı yazanı, haram olacağını bildirmiştir. Türbe ziyaret ederek, Evliyâya tevessül eden müslümanlara, hiçbir âlim sui zannetmemiş, kötülememiştir.
Fethu’l-mecid isimli vehhebi kitabının 242. sayfasında, (İbni Hacer-i Mekki, Zevacir kitabında, kabirler üzerine kubbeler yapmak büyük günahtır. Müslüman meliklerinin, valilerinin, bu kubbeleri yıkmaları vâcibdir. Önce İmâm-ı Şâfiî’nin kubbesini yıkmalıdır diyor) yazmaktadır. Halbuki İbni Hacer-i Mekki “rahmetullâhi aleyh” Zevacir kitabında, (Kabirler üzerine kubbe yapmak büyük günahtır) demiyor. (Umumî, yani herkesin gömüldüğü ve vakıf kabristanlardaki türbeleri yıkmalıdır. Çünkü, yer kaplıyarak, müslümanların gömülmelerine mâni olurlar) buyuruyor. Yoksa, türbe yapmaya, türbe ziyaretine haramdır, küfürdür demiyor. Âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin mânâlarını değiştirmekten haya etmeyenlerin, Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” kitaplarındaki bilgileri de, değiştirerek, yazarak müslümanları aldatmaya kalkıştıklarının açık bir vesikası da, İbni Hacer-i Mekki hazretlerine yaptıkları bu iftirâdır.
İbni Hacer-i Mekki “rahmetullâhi aleyh” hazretleri Fetava-i fıkhiyye’nin 125. sayfasında buyuruyor ki (Peygamberlerin türbelerinde namaz kılmak sahihtir. Mekruh dahi değildir. Peygamberler, mezarlarında diridirler. Fakat, onların hayatları, her bakımdan bizim hayatımız gibi değildir. Yemeleri, içmeleri, ibâdet yapmaları lazım değildir. Meleklerin hayatına benzer. Lezzet almak için ibâdet yaparlar. Çünkü, kabir hayatında Cenâb-ı Hakk’ı müşahedeleri, dünyadakinden daha mükemmeldir).
Sudan’daki İslam âlimlerinden Tâhir Muhammed Süleyman Maliki, Zâhiretül-fıkhil-Kübrâ kitabında diyor ki (Şeyh Advi, kabirler üzerine türbe yapmak, 4 şart ile câiz olur dedi. Kabir yeri, meyyitin mülkü olmalıdır. Türbede fesad, bidat yapılmamalıdır. Türbeler, zevk ve tefahur vasıtası olmamalıdır. Kabirdeki Velîye alâmet niyeti ile yapılmalıdır. İbni Teymiyye’nin sapık sözlerinin kıymeti yoktur.).
Tavsiye Yazı –> İbni Teymiyye Muteber bir Alim mi?