Sual: Yeme-içme adabı nasıldır. Dinimizin bu mevzudaki tavsiyeleri nelerdir?
Cevap: Yemeye ve içmeye başlarken, (Besmele) okumalıdır. Yemek ve içmek sonunda (Elhamdülillah) demelidir. Bunları söylemek ve yemekten önce ve yemekten sonra el yıkamak ve sağ el ile yemek ve sağ el ile içmek sünnettir. [Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” yemekten sonra okuduğu ve okunmasını emrettiği duâlar, Şir’atü’l-İslam şerhinde ve Mevahib-i ledünniye’de yazılıdır.] Yemekten evvel el yıkarken, önce gençler, yemekten sonra, önce yaşlılar yıkar. Yemekten sonra elleri kağıta silmek câiz olmadığı, Fetava-yı Hindiyye 5. cüzde yazılıdır. Herkese hatırlatmak için Besmele, yüksek sesle söylenebilir.
Önce el kurulanmaz. Yemekten sonra yıkayınca bezle silip kurulanır. Önce el yıkarken ağzı da yıkamak sünnet değildir. Fakat cünübün, ağızını yıkamadan yemesi mekruh olup haizin mekruh değildir. Tuzluğu, tabağı ekmek üstüne koymak, elini, bıçağı ekmeye silmek mekruhtur. Bu ekmek yenirse, mekruh olmaz. Otururken bir şeye dayanmak ve başı açık yemek câizdir. Ekmeyin içini yiyip kabuğunu bırakmak, pişkin yerini yiyip, gerisini bırakmak israftır. Kalanı başkası veya hayvan yerse israf olmaz. Tabağın kenarından yemek, kendi önünden yemek, sağ ayağı dikip, sol ayak üstüne oturmak sünnettir. Çeşitli meyve bulunan tabağın orta tarafından almak câizdir. [Fakat, başkasının önünden almak yine câiz değildir.] Çok sıcak şey yememeli ve koklamamalıdır. İmâm-ı Ebû Yusuf, buna sessiz üflemek câizdir dedi. Yerken hiç konuşmamak mekruhtur. Ateşe tapanların adetidir. Neşeli konuşmalıdır. Tuz ile başlamak ve bitirmek sünnettir ve şifadır. [İlk ve son lokma ekmekle yapılır ve ekmekteki tuza niyet edilirse, bu sünnet yerine getirilmiş olur.]
Parmakları yıkamadan önce veya bez ile silmeden önce yalamak sünnettir.
Şir’atü’l-İslam kitabında diyor ki yeme ve içme bilgisini öğrenmek, ibâdet bilgisini öğrenmekten önce gelir. Buğday ekmeğine arpa karıştırmak sünnettir ve bereketlidir. İslamiyette, önce çıkan bidatten biri, doyuncaya kadar yemektir. Her gün et yemek, kalbe sıkıntı verir. Melekler sevmez. Eti az yemek ise ahlakı bozar. Sofra, yani yaygı üstünde yemek ve bunu yere sermek hoş olur. Sofra, deriden olur. Mendil üzerinde yemek, eski acemlerin adetidir. Bitkisel yemek çok iyidir. Nebati yemek bulunmayan sofra akılsız ihtiyara benzer. İmâm-ı Cafer-i Sâdık buyurdu ki (Malı ve evladı çok olmak isteyen bitkisel yemek çok yesin!). Önce sofraya oturmalı, yemeği sonra getirmelidir. Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem”, “Ben kulum. Kullar gibi, yere oturup yerim” buyurdu. Acıkmadan yememeli, doymadan kalkmalı, şaşacak şey olmadan gülmemeli, gündüz [sünnet olan (Kaylule)den fazla] uyumamalıdır. Hadis-i şerifte, “İyiliklerin başı açlıktır. Kötülüklerin başı tokluktur” buyuruldu. Yemeğin tadı, açlığın çokluğu kadar artar. Tokluk, unutkanlık yapar. Kalbi kör eder, alkollü içkiler gibi, kanı bozar. Açlık, aklı temizler, kalbi parlatır. Fasıklarla [kötülerle] birlikte yememeli, içmemelidir. Kaynar yemekleri, örtülü olarak soğutmalıdır. Sabah ve akşam yemelidir. Hadis-i şerifte, “Sağ el ile yiyiniz. Sağ el ile içiniz” buyuruldu. Üç parmakla yemek sünnettir. Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem”, ekmeyi sağ eli ile alır, sonra karpuzu sol eli ile yerdi. Ekmeği bir eli ile değil, 2 eli ile koparmalıdır. Lokma küçük olmalı ve iyi çiğnenmelidir. Sağına, soluna, havaya bakmamalı, lokmasına ve önüne bakmalıdır. Ağzını çok açmamalıdır. Sofrada elini, üstüne, başına sürmemelidir. Öksüreceği ve aksıracağı zaman, başını geriye çevirmelidir. Ekmek bıçakla kesilebilir. Dilimler bıçakla lokma yapılmaz. Eti bıçakla değil, el ile parçalamalıdır. Küflü ekmek, kokmuş yemek ve su mekruhtur.
Çağırılmayan sofraya oturmamalıdır. Sofrada herkesten çok yememelidir. Karnı doyunca, bunu günah işlemekte kullanmamak için duâ etmelidir. Bunun kıyametteki hesabını düşünmelidir. İbadet yapmaya kuvvetlenmek niyeti ile yemelidir. Aç iken de, yavaş yavaş yemelidir. Önce büyükler başlamalıdır. 3’ten çok (ye) diyerek, kimseye sıkıntı vermemelidir. Ev sâhibinin sofraya oturmayıp hizmet etmesi câizdir. Birlikte yediği zaman, misafirleri doymadan, yemekten elini çekmemelidir. Yemekte korkunç ve iğrenç şeyler söylememelidir. Ölümden, hastalıktan, Cehennemden konuşmamalıdır. Sofraya gelen yemeklere bakmamalıdır. Bir lokmayı yutmadan önce, ikinciyi eline almamalıdır. Yemek arasında, bir şey için, hatta namaz için, sofradan kalkmamalıdır. Namazı önce kılmalıdır. Eğer, hazırlanmış yemekler soğuyacak veya bozulacak ise ve namaz vakti, yemekten sonra kılmaya elverişli ise, namazdan önce yemelidir. Yemek kaldırıldıktan sonra, sofradan kalkmalıdır. Yol üstünde, ayakta, yürürken yememelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki (İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi, fazla gıda kalbi öldürür). Bir hadis-i şerifte, “Çok yiyeni, çok içeni Allahü teâlâ sevmez” buyurdu. Çok yemek, hastalıkların başı, az yemek [yani perhiz etmek] ilaçların başıdır. Midenin 3’te 1’i yemeklere, 3’te 1’i içeceklere ayrılmalıdır. 3’te 1’i hava payı, yani boş olmak en aşağı derecedir. En iyi derece, az yemek ve az uyumaktır. Teshilü’l-menafi’de diyor ki (Yemek vakitleri olarak en faydalısı, 2 gün ve 2 gecede 3 kere yemektir). [Yani, her gün 3 kere değil, 2 günde 3 kere yemelidir. Yani, sabah, akşam, öğle, sabah şeklinde bir aşırı vakitlerde yemelidir.] Bir kişilik yemek, iki kişiye yetişir. Misafir, ev sâhibinden tuz ile ekmekten başka şey beklememelidir. Ev sâhibi, misafire lokma uzatmalıdır. Eline su dökmelidir. Halife Harunürreşid “rahmetullahi teâlâ aleyh”, misafirinin eline ibrikle su dökerdi. Misafirin sevdiği şeyi, ağzına vermelidir. Temiz yere düşürdüğünü alıp ona vermelidir. Kirlendi ise, kediye ve başka hayvanlara bırakmalıdır. Böyle evin bereketi artar. Torunlarına bile ulaşır. Yere düşenler toplanmazsa şeytan yer. Kapta kalanı sıyırıp, yemek sünnettir. Hoşaf, ayran gibi şey artığına su koyup, çalkalayıp içmek çok sevaptır. Tabakta, bardakta artık bırakmak câizdir. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, müminin artığını yemesini severdi.
Yemekten sonra dişleri misvak ile [kürdanla] temizlemek sünnettir. Temizliktir. Temizlik imanı kuvvetlendirir. Dişler arasından hilal [kürdan] ile çıkarılan şeyleri yutmamalıdır. [Bu temizliği musluk başında yapıp, diş arasından çıkan kırıntıları, delikli taşa atmalı, sofrada bulunanları iğrendirmemelidir.] Dil ile toplanan yutulabilir. Fesleğen, nar dalı ve kamış, incir, ılgın, süpürgeden hilal olmaz. Yemekten sonra ev sâhibine, bereket, rahmet ve mağfiret ile duâ edilir. Sonra, gitmeye izin istenir. Yemeye davet edilir.
Ağzında, elinde et, yemek kokusu varken yatmamalıdır. Çocukların elini de yıkamalıdır. Tok iken yatmamalıdır. Gıda maddelerini, lüzumu kadar ölçerek almalı, ölçüsüz, çok almamalıdır. İsraf olur. Yiyecek ve içecek kapları, kapaklı olmalıdır. Nehirden, havuzdan eğilip, ağız ile içmemelidir. İbrik, desti ağzından da içmemelidir. Fincanın, bardağın kırık yerinden içmemelidir. Sap olan yerinden de içmemelidir. Akşam yatarken yiyecek ve içecek kaplarının üstü örtülmelidir. Kapılar kapanmalıdır. Işıklar söndürülmelidir. Çocuklar eve gelmiş olmalıdır. Geceleri cinniler yayılır. Sağ el ile içmelidir. İçtiği suya bakmalıdır. 3 nefeste içmelidir. Soluğu suya değil, bardağın dışına vermelidir. Yazın, serin içmelidir. Çok soğuk içmemelidir. [Dondurma yememelidir.] Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” serin şerbet içmesini severdi. “Ayakta içmeyiniz!” buyururdu. Zemzem suyu, abdest aldıktan sonra kalan su ve ilaç yutmak için içilen su ayakta içilebilir. Yolcu, her suyu ayakta içebilir denildi. Aç karna su içmemelidir. Suyu yavaş yavaş emerek içmelidir. Ağzı doldurarak içmemelidir. Nefes verirken bardağı ağızdan çekmelidir. Kaynar şeyi, soluyarak içmemeli. Soğutup, sonra içmelidir. Suya bir şey düşerse, parmakla veya kürdanla almak kolaysa almalı, alınamazsa, suyun bir parçasını dışarı dökerek gidermelidir. Suyun hepsini bir solukta içmemelidir. Müslümanın ve hele sâlih insanların artığını içmek bereketlidir. Birkaç kişiye su verirken, önce âlimlere, sonra yaşlılara, en son çocuklara verilir. Yerken, yürürken, otururken de, bu sıra gözetilir. Kendisi sonra içmelidir. Yanında oturanlara bir şey verirken, kendi sağında olandan başlanır. Sonra, onun sağındakine olarak devam edilir. Sağdakinin izini ile önce soldakine verilebilir. Hadis-i şerifte, “Günahı çok olan, çok su dağıtsın!” buyuruldu.
Herise, yani keşkek pişirmesini, Peygamber efendimize, Cebrâil “aleyhimesselam” öğretti. Herise, insanı çok kuvvetlendirir. Bütün Peygamberler “aleyhimüsselâm” arpa ekmeyi yemiştir. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” kabak tatlısını ve mercimek çorbasını, av etini ve koyun etini severdi. Koyunun kol ve göğüs ve kürek tarafını severdi. Oğlağın kürek etini çok severdi. Oğlak etinin hazmı kolaydır. Herkes için uygundur. Erkek hayvan eti, dişiden ve esmer et beyazdan daha kolay hazm olur. Hazmının kolaylığı ve lezzeti bakımından koyunun eti, ineğin sütü daha iyidir. Av etlerinin en iyisi geyik etidir. Tavşan eti helaldir. İdrar söker, fazlası uykusuzluk yapar. Herkes için uygundur. Kuş, piliç eti herkes için iyidir. Kümes hayvanlarından eti en iyi olanı tavuktur. Sirke, en faydalı yemektir. Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem”, “Sirke, ne güzel yiyecektir” buyurdu. Hurma da yemektir. Yani ekmek ile yenir. Üzüm, hem yemektir, hem de meyvedir. Üzümü ekmekle yemek sünnettir. Hurmayı tek yemek sünnettir. Kuru üzüm, ceviz, badem yemek sünnettir. Balda şifa vardır. 70 Peygamber “aleyhimüsselâm” bala bereket ile duâ etmiştir. Resûl “aleyhisselâm”, hurmayı çok severdi. Hurma ile kavun, karpuzu birlikte yerdi. Kavun, karpuz böbrekleri temizler, baş ağrısını giderir. Solucan düşürür. Gözlere kuvvet verir. Serin şerbetleri çok severdi. Pilav yerken salavât-i şerife okumalıdır. Hadis-i şerifte, baklayı kabuğu ile yemek methedildi. Habbetüssevda, yani şuniz [çörek otu] dertlere devadır buyurdu. Cevizi peynirle yemek şifadır. Bunları yalnız yemek zarardır. Bir şey ile beraber yemelidir. Üzüm çekirdeği zararlıdır. Üzüm salkımını sol eline alır, üzümü sağ el ile yerdi. Ayva, kalpten sıkıntıyı giderir. Hamile kadın yerse, çocuğu güzel olur. [
(Eczacılık mecmuası) 1970 (11). sayısında diyor ki (Elma yiyenlerde akli bozuklukların ve teneffüs yolları rahatsızlıklarının azaldığı ve diş çürümesi nisbetinin yüzde otuzdan daha az olduğu İngiltere’de tesbit edildi).] Her kavun, karpuz ve narda bir damla Cennet suyu vardır. Bir narı yalnız yemeli, bir damlası boş yere gitmemelidir. Nar, çarpıntıya iyidir. Mideyi kuvvetlendirir. Et kısmı ile birlikte sıkılıp içilirse, safra söker, pekliği giderir. İncir, kalbe ferahlık verir. Kuluncu, sindirim organı sancılarını giderir. Yeşil hıyarı tuz ile yemek, cevzi hurma ile bal ile yemek sünnettir. Şir’atü’l-İslam, Menakıb-ı Cihar-ı Yar-ı Güzin gibi kitaplarda geçen “Patlıcan, zarar niyeti ile yenirse, zarar verir. Şifa niyeti ile yenirse, fayda verir” hadisinin sahih olmadığı, İbni Ravendi’nin sözü olduğu, Fevaid-i câmia’da yazılıdır. Fakat, hadis-i şerifte, patlıcan meth olundu ve zeytin yağlı yapınız buyuruldu. Semizotunu da meth buyurdu. Kereviz, unutkanlığı giderir. İdrar söker. Kan ve süt yapar. Kara ciğeri temizler. Harşef, yani enginar, safra taşını eritir, kanı temizler, damar sertliğine iyi gelir. Ter kokusunu da giderir. Tatlı yapılan kabak suyu, göz ağrısına sürülür. Zehirsiz ak mantar yemek câizdir. Bir memlekete gelenin, önce biraz çiğ soğan yemesi sıhhate iyidir. Soğan, mikroplara karşı koyma gücünü arttırır. Soğandan sonra kereviz yenirse, fenâ kokusunu giderir. Sedef otu yemekle de kokusu gider denildi. Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” son yediği yemeğin içinde soğan vardı. (Soğan ve sarmısağı pişmiş olarak yiyiniz), buyururdu. Bunların kokusundan melekler incinir. Turup, idrar söker. Hazmı kolaylaştırır. Balçık, kil yememelidir, haramdır. Rengi ve kuvveti giderir. Ali “radıyallâhu anh” buyurdu ki “3 şey ahmaklıktır: Diş ile tırnak uçlarını yemek, sakal yolmak ve balçık yemek”. Hadis-i şerifte, “Allahü teâlâ, kuluna dert vermek isterse, sakalını yolmayı ve tırnağını ısırmayı adet eder” buyuruldu. Koku verilen kimse almalı, koklamalıdır. Gül koklayınca, salavât-ı şerife getirmelidir. Çünkü, mübarek teri, gül gibi kokardı. Hadis-i şerifte, “3 şey, bedeni besler: Güzel koku, yumuşak kumaştan güzel elbise ve bal yemek” buyuruldu. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” yumurta yirdi ve severdi. Akı yüze sürülürse, güneş yakmasını önler. Kümes hayvanları hastalanıp ölürse, içme sularına [bir teneke suya iki çay kaşığı] tentürdiyot koymalıdır. Hastalığı izale eder.
Urvet-ül-vüska Muhammed Mâ’sûm-i Fârukî’nin 3. oğlu, büyük âlim, üstün velî, mürevvic-üş-şeria Muhammed Ubeydullah Serhendî “kaddesallahü teâlâ sirrehüma”, Haziynetü’l-meârif kitabında 145. mektupta diyor ki (Ebû Davud, Muaz bin Cebelden ve Enes bin Malikten gelen şu hadis-i şerifi haber vermektedir: (“Bir kimse, yemek yedikten sonra, Elhamdülillahillezi at’ameni hazet-taam ve rezekani-hi min gayri havlin minni ve lâ-kuvvete derse, geçmiş ve gelecek günahlarından çoğu affolunur. Yeni bir elbise giydiği zaman, elhamdü lillahillezi kesani hazessevb ve rezekanihi min gayri havlin minni ve lâ-kuvveh derse, geçmiş ve gelecek günahlarından çoğu affolunur”. Vehhâbîler ve bunların yolundaki mezhepsizler, yemekten sonra duâ etmek bidattir diyorlar. Bunlara cevap olarak, yukarıdaki hadis-i şerif yetişir. Fıkıh bilgilerinin mütehassısı, 14. asrın müceddidi, (Medresetül-mütehassısin)de tasavvuf kürsüsü müderrisi Seyyid Abdülhakîm efendi “kuddise sirruh”, yemeklerden sonra, şu duâyı okurdu: (El-hamdülillahillezi eşbeana ve ervana min-gayri-havlin minna ve lâ kuvveh. Allahümme at’im-hüm kema at’amuna!).
__________________
Zi hicri dostan, hun şüd derun-ı sine can-ı men,
firak-ı hem-nişinan suht magz-ı istehan-ı men.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız