Sual: Ticaret mallarının zekatı nasıl verilir?
Cevap: Canlı, cansız her mal, mesela yerden, denizden çıkarılmış tuzlar, oksitler, naft, yani petrol ve benzerleri, ticaret yapmak için, yani satmak için satın alındıkları zaman, (Ticaret eşyası) olurlar. Altın ile gümüş her ne niyet ile olursa olsun, hep ticaret eşyasıdır.
Ödünç alma karşılığı olan borclar ve zekat vermek farz olduğu günden önce ödeme zamanı gelmiş olan müeccel [taksidli] kul borcları, nisâb hesabına katılmaz. Yani bunlar, altın ve gümüşten ve ticaret eşyasından elde mevcûd olanların ve alacakların kıymetinden çıkarıldıktan sonra, kalanlar, nisâb miktarı olursa, bir sene sonra zekatlarını vermek farz olur. Zekat farz olduktan sonra yapılan borclar özür olmaz, bunların zekatı verilir. Geçmiş senelerin ödenmemiş zekatları kul borcu sayılır. Müeccel olan, yani zekat farz olduktan sonra, belli zamanda ödenecek olan eski borcların, mesela talak vaktine müeccel mehrin nisâb hesabına katılacaklarını, yani zekatlarının verileceğini bildiren kitaplar İbni Âbidin’de yazılı ise de, bunların nisaba katılmamasının sahih olduğu Dürrü’l-muhtar, Hindiyye, Dürrü’l-münteka, Damad ve Cevhere kitaplarında yazılıdır. Hac, nezir ve kefaret için saklanan paraların zekatı verilir. Çünkü, kul borcu değildirler. Elinde nisâb miktarı altını veya gümüşü olan, yıl sonuna doğru birkaç teneke arpa ödünç alsa, yıl sonunda bu arpa da elinde bulunsa, zekat vermesi lazım olmaz. Çünkü borc, önce zekat malından ödenir. Zekat hesabına katılmayan arpadan ödenmesi düşünülemez.
Alacaklara gelince, İmâm-ı Âzam’a göre, 3 türlü alacak vardır:
1 — (Deyn-i kavi), ödünç verilen zekat malı ve zekat malının satışı karşılığı alınacak olan (Semen)dir. Nisâb hesabına katılır. Alınacak para veya bunun ile yanında bulunanın toplamı nisâb miktarı olduktan bir sene sonra, eline geçen her miktarın 40’ta 1’ini hemen vermesi farz olur. 2 sene sonra eline geçenin 2 yıllık, 3 sene sonra geçenin 3 yıllık zekatını verir. Mesela, 300 dirhem gümüş alacağı olan, 3 sene sonra, 200 dirhem alırsa, bunun, 3 yıl için, 5’er dirhemden, 15 dirhem zekatını verir. Almadan önce zekatını vermesi lazım olmaz. Kiracı, mal sâhibinin izini ile kira karşılığı tâmir yaparsa, bu masrafı mal sâhibine ödünç vermiş olur. (İbni Âbidin).
2 — (Deyn-i mütevassıt), ticaret malı olmayan zekat hayvanlarının ve köle, ev, yiyecek, içecek gibi ihtiyaç maddelerinin satışları karşılığı ve binaların kira alacaklarıdır. Nisâb hesabına katılır. Nisaba mâlik olduktan bir sene sonra, eline nisâb miktarı veya daha çok geçince, her sene için, aldığının 40’ta 1’i hemen verilir.
3 — (Deyn-i zayıf), miras, mehr mallarıdır. Nisâb hesabına katılır. Nisâb miktarı teslim aldıktan 1 yıl sonra yalnız o yılın zekatı verilir. Elinde nisâb miktarı mal da varsa, deynden aldığını, buna katıp, elindekinin bir yılı tamam olunca, aldığının zekatını da birlikte verir. Bunun için ayrıca bir yıl beklemez. Kavi ve vasat deynleri de bir sene geçmeden önce alınca, böylece elindeki nisaba katarak zekatlarını birlikte verir. 2 imama göre “rahmetullahi teâlâ aleyhima”, her alacak, nisâb miktarı ise, alınan miktar az ise de, 1 yıl geçmişse, zekatı verilir.
Kaybolmuş, denize düşmüş, gasp olunmuş, gömüldüğü yer unutulmuş mal ve inkâr olunan alacaklar, tam mülk olmadıkları için, nisâb hesabına katılmaz ve ele geçerlerse, önceki senelerin zekatları verilmez.
Senetli veya 2 şahitli olan veya itiraf olunan alacaklar, iflas edende ve fakirde de olsa, nisaba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekatı da verilir.
Tavsiye Yazı: İHTİYAÇ EŞYASI NEDİR?
Altın ile gümüşün ağırlığı ve ticaret eşyasının mal oluş kıymeti, nisâb miktarı olduktan itibaren, 1 hicri sene, yani Arabî sene [354 gün] elde kalırsa, yıl sonunda elde bulunanın 40’ta 1’ini, zekat niyeti ile ayırıp, müslüman fakirlere vermek farzdır. Acele edip, hemen vermek vâcibdir. Özürsüz geciktirmek mekruh olur. Verirken 4 mezhepte de niyet etmek ve zekat olduğunu söylemek lazım değildir.
Tavsiye Yazı: ALTIN VE GÜMÜŞÜN NİSABI NE KADARDIR?
Ticaret eşyasının kıymeti, yani nisâb hesap edildiği vakitteki alış fiyatı, alış verişte kullanılan altın veya gümüş paradan hangisi ile nisâb miktarı oluyorsa, onun ile hesap edilir. İkisi ile de nisâb miktarı oluyorsa, fakirlere daha faydalı olanı ile hesap edilir. Para olarak kullanılmayan altın ve gümüş ile hesap edilmez. Hükümet tarafından damgalı altın veya gümüş paralardan kıymeti en az olanı ile hesap edilir. Hangisi ile hesap edildi ise, yine onun ile zekat farz olduğu gündeki yani nisâb üzerinden bir sene geçtikten sonraki piyasaya göre, yeniden hesap edilen kıymetinin, yani alış fiyatının veya eşyanın kendisinin 40’ta 1’i verilir. Altın ile gümüşün para olarak kullanılmadığı yerlerde, başka metal veya kağıt paralar, şimdi altın karşılığıdır. Böyle paralarla satın alınmış olan ticaret eşyasının ve kağıt paraların, fıtra ve kurbanın nisapları, Şeyhayne “rahmetullahi teâlâ aleyhima” uyarak, damgalı altın paralardan kıymeti en az olanı ile hesap edilir. Gümüş ile hesap edilmez. Keşf-i rümuz’da diyor ki “Eşyanın kıymetleri altın ve gümüş ile anlaşılır”.
Ticaret için olmayan, yani satılık olmayan evlerin, apartmanların, sanat aletlerinin, motor, tezgah, kamyon ve gemilerin ve ne kadar çok olursa olsun evde kullanılan eşyanın zekatı verilmez. Sanat sahipleri, sanayiciler, imalatcılar, ham ve işlenmiş, mamul eşyanın zekatını verirler. Demirbaş eşyanın zekatı verilmez. Ticaret eşyasından evde kullanılmak için ve ticaret olunan gıdadan 1 senelik ev ihtiyacı için ayrılmış olanların da verilmez. Yani bütün bunlar ve ödenecek borçlar, nisâb hesabına katılmaz. Bütün bu eşyayı ve yiyecek, içecek ve giyecek ve barınacak ev gibi lüzumlu nafakayı satın almak için sakladığı altın, gümüş ve kağıt paranın hepsi nisâb hesabına katılır. Yani zekatları verilir.
İbni Âbidin “rahmetullâhi aleyh” buyuruyor ki: Ticaret eşyasının altın ve gümüş üzerinden kıymetleri, nisâb miktarını bulmaz ise ve yanında altın veya gümüş de varsa, eşyanın kıymeti altın veya gümüş kıymetine eklenerek, nisâb tamamlanır. Mesela, 100 dirhem gümüş kıymetinde, satılık buğdayı ile yine 100 dirhem kıymetinde 5 miskal altını bulunursa, zekat verecektir. Çünkü, altının ve buğdayın gümüş üzerinden kıymetleri 200 dirhem olup nisabı doldurmaktadır.
Yalnız altını olan, zekatını, altın olarak verir. Gümüş olarak kıymeti verilmez. Gümüşün zekatı da, altın olarak verilemez. Yalnız altını veya gümüşü veya kağıt parası olup da, ticaret eşyası bulunmayan kimse, bunların zekatı olarak, başka mal veremez. Şernblalinin Merakıl-felah kitabında, (Altın ve gümüş yerine, bunların kıymeti kadar (Uruz) [Altın ve gümüşten başka, canlı veya cansız, her çeşit mal] vermek sahih olur) buyuruyor ise de, o sayfa tamam okunursa, altın, gümüş yerine ticaret yaptığı maldan verileceği anlaşılmaktadır. Nitekim, (Tahtavi) “rahmetullahi teâlâ aleyh”, bu kitabı açıklarken, (Uruz ticaret malı demektir) diyor. Bütün fıkıh kitaplarında da, açıkça bildirildiği gibi, altın veya gümüş ile birlikte, ticaret eşyası da bulunan bir tüccar, her biri ayrı ayrı nisâb miktarında olsalar dahi, altın ve gümüş zekatı olarak da, ticaret malından verebilir.
İbni Âbidin “rahmetullahi teâlâ aleyh”, koyunların zekatını anlatırken buyuruyor ki: Zekat ve öşür ve haraç ve fıtra ve nezir ve kefaret olarak verilecek mallar yerine bunların kıymetlerini de vermek câizdir. Yani, bunların kendileri mevcûd olduğu hâlde, aynı değerde olan, kendi cinslerinden veya başka cinsten zekat malı veya altın, gümüş para da verilebilir. Hayvanın kıymeti, verileceği gündeki piyasaya göre hesap edilir. Orta 4 koyun yerine, semiz 3 koyun verilebilir. Fakat, ağırlık ve hacim ile ölçülen mal yerine kendi cinslerinden kıymetleri verilemez. Başka cinsten kıymetleri verilebilir. Altın ve gümüşün zekatı ağırlıkları ile yani tartarak verilir. Ticaret için olan hububâtın ise, hacimları ile yani ölçek ile verilir. Böyle fâiz olabilen [yani vezn veya hacim ile ölçülen] malların kendi cinsinden, kıymetleri verilmez. Mesela, 5 dirhem bakırlı gümüş yerine, aynı kıymette, 4 dirhem saf gümüş verilemez. 5 dirhem halis yerine, 5 dirhem âdi, yani ayarı düşük verilir. Fakat bu sûrette, bile bile vermek mekruh olur. 5 kile âdi buğday yerine, aynı kıymette olan 4 kile halis buğday verilemez. 1 kile daha vermek lazım olur. Fakat bunlardan herhangi birinin zekatı olarak başka cinsten ticaret malı verilirken, o memleketlerdeki alış kıymeti hesap edilerek verilir. Mesela, 200 dirhem ağırlığında olan 1 gümüş ibrik, sanat, işçilik bakımından 300 dirhem kıymetinde olsa, bunun zekatı 5 dirhem gümüş verilir. 5 dirhem gümüş kıymetinde altın verilemez. 7,5 dirhem gümüş kıymetinde altın vermek lâzımdır. Hem altını, hem gümüşü olup her biri ayrı ayrı nisâb miktarı ise, zekatları ayrı ayrı tartı ile verilir ise de, yalnız bu takdirde, yani hem altını, hem gümüşü bulunan bir kimse, nisâb miktarı oldukları zaman dahi, fukaraya faydalı olmak, yani geçer akça verilmiş olmak şartı ile kıymeti hesap edilerek, ikisinden birini vermek de câiz olur. Hem altını, hem de gümüşü olup birisi veya her biri, nisâb miktarından az ise, bu vakit, herhangi birinin, diğeri üzerinden kıymeti alınarak birisinin nisabı doldurulabilir ise, öteki yerine de, bu verilir. Yine fukaraya faydalı olan hesap edilmeli ve verilmelidir. 100 dirhem ağırlığında gümüş 1 ibriğin işçilik kıymeti 200 dirhem olsa, zekatı lazım gelmez. Zira zekat, ağırlık ile hesap edilir. 150 dirhem gümüşü ile 40 dirhem kıymetinde, 5 miskal altını olan, zekat verecektir. Çünkü, altının gümüşe ilavesi nisabı doldurmuyor ise de, gümüşün altına ilavesinde nisabı hâsıl olmaktadır. 95 dirhem gümüşü ile 1 miskal altını olsa ve 1 miskal altın kıymeti, 5 dirhem gümüş ise, altın nisabını doldurduğu için zekat verir.
Bir kimse, zekat niyeti ile 40’ta 1 ayırmadan veya verirken niyet etmeden, fakirlere milyonlarla lira dağıtsa, zekat vermiş olmaz. Çünkü, ayırırken veya kendi vekiline veya fakire veya fakirin vekiline verirken niyet etmesi farzdır.
Eldeki para ve ticaret malı nisâb miktarı olduktan sonra, 1 sene tamam olmadan, azalıp nisapdan aşağı düşse veya daha çoğalırsa, zekata tesiri olmaz. Yani, sene sonunda, nisâb miktarından az olmaz ise, mevcudun zekatı verilir. Sene sonunda elinde bulunan paradan, yiyecek, giyecek, ev satın almak, kira vermek gibi lüzumlu paraları düşmez. Bütün paranın zekatını verip kalanı bunlara harc eder. Hanefide ve Şâfiîde, sene sonu gelmeden önce, nisâb telef olur veya telef ederse, yani elinde zekat malı nisâb miktarı kalmazsa, evvelki nisâb sayılmaz olur. Yeniden nisaba mâlik olursa, yeniden 1 sene daha bekleyip, sene sonunda da, nisâb elinde kalırsa, bu elindekinin 40’ta 1’ini, niyet ile ayırıp, verir. Maliki ve hanbeli mezheplerinde, nisâb helak olursa, yine böyledir. Fakat, zekattan kaçmak için, kendi telef ederse, evvelki nisâb değişmez. 1 sene geçtikten birkaç gün sonra, eline çok para, mal gelse, bunun zekatı hemen verilmez. 1 sene sonra, elinde bu da kalırsa, verilir. Alacak başkadır, ele geçen başkadır.
Camiu’r-rümuz kitabı, 86. sayfada buyuruyor ki “Nisaba mâlik olduktan sonra, 1 sene tamam olmadan önce satın alınan ticaret eşyası ve tevellüd ederek veya hediye, miras, vasiyet sûretleri ile ele geçen (Saime) hayvan ve altın, gümüş, hatta sene sonuna yakın iken de ele geçseler, kendi cinsinden nisaplara eklenerek hepsinin zekatı birlikte verilir. Buradan anlaşılıyor ki sene tamam olduktan sonra ele geçenler nisaba eklenmez. Yani o senenin zekatına sokulmayıp, ondan sonra gelen senenin zekatına bırakılır. Yine anlaşılıyor ki nisabı olmayanların eline geçerlerse, bunların, o sene zekatları verilmez”.