Yürü Dünya Yürü Sonun Virandır

Dünya geçicidir, burda kalınmaz, ne kadar mal olsa, murad alınmaz, gâfil olma sakın, geri dönülmez! Yürü dünya yürü, sonun virandır, bin yılından sonra, ahir zamandır. Halıkın dururken, mahluka tapma, şeytana uyup da, yolundan sapma, haramlara dalıp, dinini yıkma! Yürü dünya yürü, sonun virandır, bin yılından sonra, ahir zamandır! Azık topladın mı yola çıkmaya? Işık edindin…

Bîçâre Gönlüm

Viran oluyor gönlüm senden ayrı kaldıkça, sözlerinin tadını unutmam yaşadıkça. Helal et de hakkını, öleyim ben rahatca, biçare gönlüm her ân, sizi görmek istiyor! Hasret, deryalar gibi, kesti yolumu benim, yıllarca ayrı kalsam, seni daim severim. Uzak yerlere düştüm, bu mu benim kaderim, biçare gönlüm her ân, sizi görmek istiyor! Sizden ayrı kalınca, uyduk hep…

“Ayrılık Yakıyor” Şiiri

Hayalin önümde, parlak ay gibi, zulmeti gideren mehtaba benzer, bu âlem görünür bir saray gibi, ışık olmayınca, zindana benzer! Bu sesler yabancı, özler yabancı, bakışlar yabancı, gözler yabancı; dudaklar gülse de, mânâ yabancı, gördüğüm rüyalar, bir zanna benzer! Güllerin başkadır, ateşin başka, aşkınla tutuşan, bülbülün başka; şu elin güzeli değmiyor aşka, bir güzel görmedim, canana…

Hakkın Cihanda Görünen Ahengi

Çık da, bir seyret dışarda, her tarafın rengini, kudret-i Hakkın cihanda, görünen ahengini! Bir temiz kan, bir yeşil can, yağdırıp kudret, yere, yemyeşil olmuş her tepe, neşelenmiş dağ, dere. En kısır toprak doğurmuş, emzirir birçok nebat, fışkırır bir damlacık ottan, tutup sıksan, hayat! Dün kemikten daha katı idi, her çıplak fidan, bak, ne sağlam kan…

Önsöz

ŞEVAHİDÜ’N NÜBÜVVE BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM  Yarattıklarını şahit yaparak ülûhiyetinin sırlarını bize bildiren Allahü teâlâya hamd olsun. Sonradan olanlar ile ve imkan delilleri ile rububiyetinin ikrar yolunu bize gösterdi. Kendisine kulluk etmek şerefini, fadl ve ihsanı ile bildirdi. Âzametinin ihsanı olarak; bize, saadete, rahmete ve mağfirete vesile olan yolları gösterdi. Ahir zamanda, insanlara ve cinlere, Adnan oğullarından olan…

Hilye-i Saadet Şiiri

HİLYE-İ SAADET Ashâbına nasihattan sonra, Fahr-i âlem dedi, benden sonra, Hilye-i pakimi, görse biri, olur o, yüzümü görmüş gibi. Gördükte, hubbu hâsıl olsa, yani, hüsnüme aşık olsa. Beni görmeyi etse arzu, kalbi, sevgimle olsa dolu. Cehennem olur, ona haram, Rabbim, Cenneti eder ikram. Dahi, haşretmez çıplak, anı Hak, olur gufranına, Hakkın mülhak. Denildi ki hilye-i…

Mukaddime

MUKADDİME Nebî ve Mürsel [Resûl] kelimelerinin manaları ve bunlara bağlı şeylerin açıklanması hakkındadır.  Resûl, kendisine Allahü teâlâ tarafından vahiy yolu ile yeni bir din gönderilen Peygamberdir. Bu din ile Allahü teâlâya nasıl ibadet edileceğini bildiren, her asırda gelen Peygamberlere Nebî denir. Peygamberliğini bildirdikten sonra, iman etmeyenlerle cihat etmesi emrolunan Peygamberlere “Ulül’azm” denir. [Adem, Nuh, İbrahim,…

Doğmadan Önce Meydana Gelen Alametler

BİRİNCİ BÖLÜM Muhammed aleyhisselâm doğmadan önce meydana gelen ve peygamberliğine müjde olan alâmetler:  ¥ Irbaz bin Sariye “radıyallahü teâlâ anh” şöyle rivayet etmiştir: Hazret-i Resûl-i ekrem “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: Âdem aleyhisselâmın cesedi toprak halinde ve henüz ruh verilmemiş hâlde iken, Allahü teâlâ katında benim adım “Hatemünnebiyin”  diye yazılmıştı. Size halimin başlangıcından…

İmanın Gitmesine Sebep Olan 40 Şey

Şimdi imanı olduğu hâlde, ileride imanının gitmesine sebep olan şeyler 40 kadardır: 1- Bidat sahibi olmak. Yani itikadı bozuk olmak. [Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği doğru itikattan çok az da olsa ayrılan, sapık veya kâfir olur. İnanması zaruri olan şeye inanmazsa, hemen kâfir olur. İnanması zaruri olmayan şeyi inkar etmek bidat veya dalalet olur. Son nefeste…

Namazın Ehemmiyeti

Eşiatü’l-lemeat kitabında, namazın ehemmiyetini bildiren çeşitli hadis-i şerifler vardır. Bu kitap Mişkatü’l-Mesabih hadis kitabının Fârisî şerhidir. Hindistan’daki İslam âlimlerinin büyüklerinden Abdülhak bin Seyfüddin Dehlevi yazmıştır. 1964’de, Lüknov şehrinde 9. baskısı yapılmıştır. 4 cilttir. Mesabih kitabını, Muhyissünne Hüseyin Begavi yazmıştır. Muhammed Veliyüddin, bunu şerh ederek Mişkatü’l-Mesabih ismini vermiştir. Abdülhak-ı Dehlevi, 1642’de Delhi’de vefat etmiştir. Arabîde namaza salât…