7 — İktisadi çöküntülere sebep olanlar, dinin afyon etkisini gösteren bir kaderci lokmaya, bir hırkaya rızayı telkin eden sözlerden istifade etmişler. Medeniyet, daha fazla iktisadî refah istemek, bunun için uğraşmak demektir. Din ise kadere rıza, ahiret ve maneviyat telkinleri ile toplumun bu kalkınma hareketlerini kırmış, uyutmuş.
Cevap: Yukarıdaki maddede bildirdiğimiz çanak yalayıcılığın canlı bir tablosu daha! Öyle bir yalan ki 30 sene içinde 3 kıtaya yayılmış ve zamanın en büyük iki imparatorluğu olan İran ve Roma ordularını yere sermiş ve hele İran devletini tarihten büsbütün silmiş ve adaleti ile güzel ahlakı ile her milletin gönlünü kazanmış olan İslam mücahitleri, afyonlu, miskin, uyuşuk hastalarmış. Biraz tarih bilen kimse, bu şerefsiz, alçak iftiraya, ancak güler ve iğrenir. İslam dini çalışmayı, ilerlemeyi emretmekte, kazanıp fakirlere yardım edenlere Cenneti müjdelemektedir. Bu yazar, Avrupalıların, Amerikalıların hayretten parmaklarını ısırdığı İslamın sanat eserlerini ve müslümanların ilimdeki ve teknikteki başarılarını öven yazılarını görseydi, bu satırları karalamaya belki sıkılırdı. Belki diyoruz. Çünkü, haya duygusunu taşımak da, bir fazilettir. Faziletsiz kimseden, sıkılmak beklemek, yersiz bir istek olur.
Müslümanlık, çalışıp kazanmayı emrediyor. Kanaat demek, bir hırkaya razı olup tembel oturmak demek değildir. Müslümanlar, asla böyle değildir. Kanaat demek, kendi kazandığına razı olup başkasının kazancına göz dikmemek demektir. Avrupa’ya medeniyeti İslamiyet getirdi. Çünkü İslamiyet, iktisadi refahı sağlayan yolları göstermektedir. Buna kavuşmak için, çalışmayı istemektedir. (İnsanların hayırlısı, en üstünü, insanlara daha faydalı olanlarıdır) ve (İyiliklerin en iyisi sadaka vermektir) ve (En hayırlınız, insanları çok doyuranınızdır) ve (Sizin en hayırlınız, başkasından beklemeyip, çalışan, kazananınızdır) gibi, daha pekçok hadis-i şerifler, yukarıdaki yazıların alçakça düzülmüş iftira olduklarını göstermektedir.
Sonraki madde –> İslamiyet Medeniyete Mani Mi?